31 Temmuz 2013 Çarşamba

Somali saldırısının anlamı

El- Kaide, Türkiye'ye üçüncü kez saldırdı.
 
İlk saldırı 2003 yılında İstanbul'da yapıldı. Sinagog, banka ve İngiliz Elçiliği saldırılarında 70'den fazla insan öldü. El Kaide, Türkiye'de ne kadar güçlü olduğunu göstermek istemişti.
 
İkinci saldırı bu sene Reyhanlı'ya yapıldı. Teröristlerin uygunsuz davranışlarına karşı çıkan Reyhanlı halkına gözdağı verme amaçlı idi.
 
Üçüncü saldırı Somali'deki Türk Büyükelçiliği'ne yapıldı. Bir polisimiz şehit oldu, 4 polisimiz yaralandı. Bu saldırının biri açıklanan, biri açıklanmayan 2 nedeni var.
 
Saldırıyı üstlenen El-Kaide'ye bağlı El-Şebap örgütü, twitter adresinden, Türkiye'yi "Mürtet rejime destek veren ve şeriat düzenini yok etmeye çalışan ülkelerden biri" olmakla suçladı.
 
Bilindiği gibi, sosyalist ve bağımsızlıkçı eğilimli Siad Barre Hükümeti'ni 1991 yılında iç savaş çıkararak deviren ABD destekli demokratik (!) darbeci yeni hükümete destek için sözde BM Barış Gücü Somali'yi bir nevi işgal etmiş, Türkiye de 1993 - 94 yıllarında Barış Gücü'nün komutanlığını yapmıştı. El-Kaide, sosyalist eğilimli hükümetin yıkılarak ABD işbirlikçisi rejimin kurulmasını yeterli bulmuyor, kendi istediği şeriat rejimini uygulayabilmek için iktidara gelmek istiyor. Başına ikinci bir Taliban belası almak istemeyen ABD ise, sosyalist hükümete karşı iç savaşta birlikte çalıştığı El-Kaide'yi hükümet mevzilerinden uzak tutmak istiyor. ABD'yi ikaz etmek isteyen El-Kaide, uyarı saldırısını ABD'nin taşeronu olarak gördüğü Türkiye'ye yapıyor. Çünkü AKP Hükümeti, Amerikancı Somali hükümeti'ne karşı savaşan El-Kaide'ye yardım yapmıyor, daha doğrusu yapamıyor, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olarak, ABD çıkarları aleyhine davranması mümkün değil. Saldırının açıklanan nedeni bu.
 
Açıklanmayan neden ise, Rojava (Kuzey Suriye, yani Batı Kürdistan) ile ilgili.
El- Kaide'ye bağlı El-Nusra örgütü ile PKK'nın Suriye kolu PYD arasında Kuzey Suriye'nin kontrolü konusundaki anlaşmazlık nedeni ile çatışma patlak verdi.
Öcalan, MİT aracılığı ile PYD'ye gönderdiği mektupta, Rojava'da özerklik ilan edilmesini istiyordu. İç savaş nedeni ile Suriye Ordusu'nun güneye çekilmek zorunda kalması sonucunda Kuzey Suriye'de otorite boşluğu meydana gelmişti. Burada bir Kürt özerk bölgesinin kurulması ABD'nin ve PKK'nin birinci önceliği haline gelmişti. Irak'ın kuzeyinde kurulmuş olan Barzani devletçiği, Kuzey Suriye üzerinden Akdeniz'e ulaşacaktı. Bunun için PKK Türkiye'deki teröre bir ara vermeli, kuvvetlerini Suriye'ye göndermeli idi. Bu amaçla AKP Hükümeti ile PKK arasında sözde "Türkiye'den çekilme" anlaşması yapıldı. Türkiye'deki Suriye kökenli PKK'lilerin sorunsuz bir şekilde Kuzey Suriye'ye kaydırılması bu suretle gerçekleşti. Tayyip Bey: "Suriye'li PKK'lıların bir kısmı Türkiye'den çekildi. Suriye'deki olaylar sebebiyle PKK'lıların çekildiğini biliyoruz." diyerek müjdeyi verdi. Bakınız:  http://www.haber7.com/dis-politika/haber/1012566-erdogan-suriyeli-pkklilarin-bir-kismi-turkiyeden-cekildi .
 
El- Kaide, kendisine karşı konumlanan ayrılıkçı Kürt güçlerine yapılan bu desteği hiç hoş karşılamadı. Tayyip Bey'in kendilerine Türkiye'nin kapılarını açmış olduğunu, onun sayesinde Suriye'de kafa kesip kalp ve ciğer yiyerek insanları canlı canlı yüksek binalardan aşağı atabildiklerini, kaçakçılık  ve soygunculuk yapabildiklerini, Türkiye'de serbestçe bomba imalathaneleri kurup silahlarıyla etrafta dolaşabildiklerini, yerli halka baskı uygulayabildiklerini unutup bir anda Tayyip Bey'e gizli gizli diş bilemeye başlamışlardı.
 

El-Kaide'yi kızdıran başka bir olgu daha vardı: ABD - AKP cephesi yani BOP Başkanlığı ve Eşbaşkanlığı, muhalefetin istediği ağır ve son model (sofistike) silahları da vermiyordu. 

Stephen Larrabee - Şafak Terzi

Aydınlık'tan Şafak Terzi'ni sorularını yanıtlayan CFR Üyesi ve CIA'nın kıdemli analisti, 2013 Mayıs ayında Obama'nın Tayyip Bey onuruna Beyaz Saray'da vermiş olduğu çalışma yemeğine de katılmış olan Stephen Larrabee, konuyu şöyle anlatıyor:
"Suriye konusunu etkileyen mesele, ABD yönetiminin gönderilecek silahlarla ilgili korkularıdır. ABD, isyancılara daha fazla sofistike silah gönderirse, El-Kaide benzeri örgütlerin eline geçmesinden ve sonuçta ABD'ye karşı kullanılmasından çekiniyor."
(Aydınlık, 27 - 28 Temmuz 2013)

Salih Müslim

PKK'nin Kuzey Suriye'de özerk bölge kurması işinde eşgüdüm sağlamak için AKP Hükümeti'nin çağrısı ile Türkiye'ye gelen PYD Eşbaşkanı Salih Müslim,  bu konuda şunları söyledi:
"Türkiye, Suriye'deki Kürtlerin çatıştıkları El-Nusra'ya yardım iddialarını kabul etmedi."


Rafet Ballı, 30 Temmuz 2013 günlü Aydınlık'taki yazısında, olayı şöyle özetledi:
"Suriye'de, hemen sınırımızın bir adım ötesinde iki örgüt birbiriyle savaşıyor: PKK'nin Suriye kolu PYD ile El-Kaide'nin Suriye kolu El-Nusra Cephesi.
Türkiye önce El-Nusra'yı destekledi. ABD araya girince PYD'ye çevirdi desteğini. PYD lileri Salih Müslim'i Türkiye'ye davet etti resmen. Suriye'nin kuzeyinde PKK hükümeti kurulmasını bile kabul etti AKP.
Sonuç:
El-Kaide, Reyhanlı'dan sonra Türkiye'yi Somali üzerinden uyardı. Yeni Reyhanlılar, yeni Mogadişular gündemde. Bütün belirtiler öyle gösteriyor."
 
ABD'nin Rojava sendromları
++++++++++++++++++++++++
Bilindiği gibi, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin en büyük amacı Büyük Kürdistan kurmak. Bu amaçla Türkiye, İran, Irak ve Suriye'den parça koparmak.
Ancak, şu anda güncel olan Suriye'den parça koparma olayında 2 zorluk var. 2 sendrom. Biri Maliki Sendromu, diğeri Taliban Sendromu.
 
Maliki Sendromu
++++++++++++++
Irak'a yapılan saldırının görünür amacı Saddam'ı devirip demokrasi getirmekti. Ama esas amaç, Irak'ı parçalayıp kuzeyinde bir Kürt devleti kurmaktı. Görünürde ABD bu amacına ulaştı. Barzani kuzeyde bir devlet için gerekli alt yapıyı kurdu.
Gelgelelim, ABD, Irak'ın başına Irak'ın bölünmesini, Barzanistan'ın bağımsızlık ilan etmesini kabul edecek demokratik (!) bir hükümet getiremedi. Maliki Hükümeti, "Irak'ı böldürmem" diye tutturdu ve Maliki, ABD'nin başına bela oldu bu yüzden.
ABD, aynı şeyin Suriye'de başına gelmesinden korkuyor. Ya Esad devrilir de, yerine geçecek olan ÖSO Hükümeti, Allah korusun, Maliki misali, "Suriye'yi böldürmem" diye tutturursa? İşte bu Maliki Sendromu yüzünden, ABD, Esad'ın devrilmesi için gereken ağır ve sofistike silahları muhalefete vermekten kaçınıyor. Irak tipi bir müdahaleden de bu yüzden uzak durdu. İran, Rusya, Çin ve diğer ülkelerden gelen baskılar esas olarak müdahaleye engel oldu ise de, ABD bu baskıları bir bahane olarak kullandı. Doğrudan  müdahale yerine muhalefeti desteklemeye devam etti.
Ancak, ABD'nin muhalefete yaptığı silah yardımı muhalefetin Esad'ı yıkmasına yetecek kalite ve miktarda olmadı. Çünkü, Esad ve muhalefet arasındaki savaşın mümkün olduğu kadar uzun sürmesi ve her iki tarafın da aşırı derecede yıpranması gerekiyordu. 
Bu sayede, PKK'nın Kuzey Suriye'ye iyice yerleşmesi ve bir devlet kurmak için gereken yapıları adım adım kurabilmesi mümkün olacak ve gerek Esad, gerekse muhalefet Rojava'da kurulan PKK devletine müdahale edemeyecek kadar yıpranmış, güçten düşmüş olacaklardı.
ABD, Maliki Sendromu'nu bu şekilde aşmayı planlıyordu: Esad ve muhalefet birbirini yer ve güçten düşerken PKK devleti kurulacak, Barzani devleti de bu PKK devleti (diğer adıyla Kürt Koridoru) sayesinde Akdeniz'e açılabilecekti.
 
Taliban Sendromu
++++++++++++++++
ABD'nin muhalefete sofistike silah vermekteki isteksizliğinin bir nedeni de, Taliban Sendromu. Afganistan'da Sovyet işgaline karşı savaşta desteklediği Taliban, hiç umulmadık bir zamanda ABD'ye karşı tavır almıştı. ABD, yarattığı canavarın saldırısına uğrayan Doktor Frankenştayn'ın kaderini paylaşıyordu. NATO ile birlikte Afganistan'a saldıran ABD, yıllardır Taliban'ı yenememiş, milyarlarca dolar çöpe gitmişti. El-Kaide de ABD'nin yarattığı bir canavardı. El-Kaide her ne kadar bugüne kadar ABD ile uyumlu çalışmış olsa da (Pakistan, Libya, Yemen gibi) serseri mayın gibiydi. Her an herhangi bir ülkede ikinci bir Taliban haline gelip başa bela olabilirdi.
Ve, işte korktuğu başına gelmişti. Suriye'de El-Nusra, PKK'ya karşı tavır almıştı. Al başına bela ki ne bela. El-Nusra Büyük Ortadoğu Projesi'ne taş koymaya başlamıştı. Tayyip Bey bu yüzden şeriatçı kardeşlerine değil, BOP Eşbaşkanı olması dolayısıyla zorunlu olarak PKK'ye yardımcı olmak konumuna girmişti. Ve canavar, bu yüzden ülkemizi ısırmaya başlamıştı.
***********

Silivri'ye gazeteci akını

Gazeteciler tarihe tanıklık edecek.
Gazeteci yazarlar, Silivri'deki tarihi 5 Ağustos Ergenekon karar duruşması için vatandaşları da destek olmaya, Silivri zindanı önünde buluşmaya çağırdı.
 
Mustafa Mutlu - Vatan:
"Ülkenin geleceği konusunda kaygılı olan gerkesi 5 Ağustos'ta Silivri'ye bekliyorum."
 
Can Ataklı:
"Başından beri hukuki eksiklikler, yalan belgeler olmasına rağmen mehkeme tüm bunları dikkate almadı. Bence dava Yargıtay'a atanır. Çünkü bu bir intikam davası.
Ergenekon'un bir intikam davası olduğuna inanan herkes orada olmalı."
 
Ali Sirmen - Cumhuriyet:

"Ergenekon davasının hukuki analizini yapmak mümkün değil. Çünkü bu davanın hukukla yakından uzaktan ilgisi yok."


Cüneyt Ülsever - Yurt:
"Benim bir umudum yok. Bu hukuki bir dava değil, siyasi bir dava. Herkesin hakkında ne karara varılacağı belli. Moral bozmak istemem fakat umudum yok. Bu davanın hukuk, vicdan ve akılla ilgisi yok.Karşılarında ne kadar çok insan görürlerse o kadar etkili olacaktır."
 
Tufan Türenç - Hürriyet:
"Bu bir hukuk mahkemesi değil, hukuka göre karar vermez. Siyasi, yukarıdan gelen bir emirle verilecek karar. Fakat ben bu kararın geçerli olmadığı kanaatindeyim. Artık dünyada demokratik bir ülke olarak görülmüyoruz."
 
Melih Aşık - Milliyet:
"Adaletin gerçekleşmesini bekliyorum. Adalete uygun kararlar bekliyorum. İnşallah boşuna beklemiyorumdur."
 
Emin Çölaşan - Sözcü:
"Adaletin, hak ve hukukun çiğnendiği bir yargı sürecinde mahkeme karar verecek. Bu kararın hukuka uygun olmadığını ve tek yanlı verildiğini göreceğiz."
 
Ayşenur Arslan - Yurt:
"Davanın ciddiyetle ele alınması gerekir. Yargıdan bunu beklemek elbette çok zor. Yine de umutluyuz."
 
Alev Coşkun - Cumhuriyet:
"Silivri'de 5 yıldır tutuklu olan aydınlarımız var. Arkadaşlarımızı 5 Ağustos'ta yalnız bırakmayacağız."
 
Ümit Zileli - İlk Kurşun - Cumhuriyet:
"5 Ağustos, orada halkın bir araya geleceği gündür. Arkadaşlarımızın, dostlarımızın gururunu paylaşacağız."
 
***********
 
arşiv:
 
Siyasi partiler ve kitle örgütleri 5 Ağustos Silivri çağrısı yapıyor   30 Temmuz 2013
 
Silivri'ye gitmek Kur'an'a uygun davranmaktır    28  Temmuz 2013
 
Silivri 5 Ağustos'ta  "Gezi Parkı" olacak  28  Temmuz 2013
***********

30 Temmuz 2013 Salı

Komutanlarımızın yazdıkları kitaplar (Kaynak, Kırmızı Kedi)



***********
 

E. Tümgeneral Naci Beştepe

***********
 
Kurmay Albay Mustafa Önsel, Hasdal Esiri


***********
 
Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen, Hasdal Esiri

***********
 
E. Orgeneral Ergin Saygun

***********
 
Tümamiral Semih Çetin, Hasdal Esiri
 
"Başta Abdullah Öcalan olmak üzere PKK'lılara af çıkarmak için rehin tutuluyoruz"
"Kendi ordusuna komplo kuracak kadar alçalmış bir çetenin ihanet sürecinden geçiyoruz.
Kendi ülkemizde esir düştük"
"15 yıl önce Türkiye ile Yunanistan'ı savaşın eşiğine getiren bir kriz döneminde gemimizle Kardak bölgesinde görev yaparken çok yakınımıza sokulan Yunan gemilerindeki subayların gözlerinde gördüğüm nefreti hiç unutmamıştım.
Yıllar sonra soğuk bir Şubat gecesi Beşiktaş Adliyesi'ndeki gözlerde bundan daha fazla nefret göreceğimi doğrusu hiç aklıma getirmemiştim."

***********
 
E. Tümgeneral Alaettin Parmaksız
***********
 
E. Kıdemli Albay Hasan Atilla Uğur, Silivri Esiri, İP Üyesi

***********
 
E. Tümgeneral Osman Özbek


***********
 
E. Özel Harekat Gazi Astsubay Oktay Yıldırım, Silivri Esiri, İP Üyesi


***********


***********


***********
Kırmızı Kedi Yayınları

***********

E. Tümamiral Cem Gürdeniz, Aydınlık Yazarı

***********
 
E. Deniz Binbaşı Erol Bilbilik


***********

Suriye Ordusu muhaliflerin kalbini ele geçirdi

Suriye Ordusu, muhaliflerin elindeki Humus'un Halidiye semtinde kontrolü tamamen ele geçirdiğini açıkladı.
Ordunun hücumu Cumartesi günü başladı. Pazartesi Halidiye düştü.

Terör çetelerinin kalbi durumundaki semtin yüzde sekseni ordunun kontrolüne geçti. Çeteler, ordunun bu başarıyı  Lübnan Hizbullahı sayesinde elde ettiği yolunda açıklama yaptılar.


Humus'ta sadece şehrin eski bölümü ile birkaç semt muhaliflerin elinde kaldı.  Humus, Şam'ı kıyı kesimlerine bağlayan stratejik öneme sahip olan bir kent.
Ordunun 6 Haziran 2013 günü Humus'un güneyindeki Kuseyr'i ele geçirmesi ile ibre Esad'dan yana dönmüştü.
2. Dünya Savaşı'nda ibre Sovyetler'in Stalingrad savunması ile Hitler aleyhine dönmüştü. Kuseyr, Suriye'nin Stalingrad'ı oldu. Teröristlerin bozgunu başlamıştır.

Haritayı büyütmek için üzerine tıklayınız


Aşağıdaki haritada Himş olarak görülen yer Humus, biraz güneyde Al Quşayr olarak görülen yer ise Kuseyr.


Güneyi kontrol altına alan Esad, kuzeye doğru ilerlemeye başladı. Hama ve Halep'te de zor durumda olan teröristler bu iki şehirden de yakında temizlenecektir.

Ordu kuzeydoğu'ya ulaştığında Rojava da masal olacaktır. AKP'nin PYD şefini İstan bul'da ağırlaması, planlar yapmaları boşunadır. Büyük Kürdistan Projesi Gezi, Maliki, Esad ve Sisi darbeleri altında paramparça olmak üzeredir.

Siyasi partiler ve kitle örgütleri 5 Ağustos Silivri çağrısı yapıyor


İP Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan
TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz
Vardiya Bizde Platformu Sözcüsü Nilgül Doğan
Sanatçılar Girişimi Sözcüsü Ataol Behramoğlu
 
Ergenekon Davası'nın karar duruşmasının görüleceği 5 Ağustos'ta yurttaşları Silivri'ye, "Özgürlük Buluşması"na çağırıyor.
 
***********
 

İP Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey:
"Türk Milleti hükmünü vermiştir. 5 Ağustos'ta hükmünü açıklayacak. Ağustos başından itibaren Silivri Ovası'nda özgürlük nöbeti tutacağız."
"Ergenekon Mahkemesi kanunsuzluğa batmış, güvenilirliğini ve meşruiyetini yitirmiştir. Yurtseverler hakkında hüküm veremez."
 
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan:
"Ergenekon Davası, dünya tarihindeki en büyük adaletsizliğin yaşandığı davadır. Buna karşı çıkmak herkesin görevidir."
"AKP'nin demokrasi ve insanlık dışı bu hukuksuzluğuna en büyük yanıt 5 Ağustos'ta Silivri'de verilecektir.Orayı da Gezi Parkı haline getireceğiz. 5 Ağustos'tan önce oraya gidip Özgürlük Şöleni yapacağuız. CHP olarak orada olacağız."
 
TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz:
"Türk Milleti AKP diktasını yıkma iradesini ortaya koymuştur.
Şimdi sıra, Türkiye'nin geleceğini, aydınlık birikimini tutsaklıktan kurtarmakta."
 
Sanatçılar Girişimi Sözcüsü Ataol Behramoğlu:
"Bazen Silivri 13. Ağır Ceza Savcı ve Yargıçlarının kendilerini hukukçu mu, yoksa zindan bekçisi gibi mi hissettiklerini merak ediyorum. Özel yetkileri de elinden alınmış olan bu mahkemenin üyeleri hangi kinin, nefretin, hangi öç almanın peşindeler? Toplumda hiç bir inandırıcılıklarının kalmadığının, artık bir yargılama kurumu gibi değil, engizisyon heyeti olarak algılandıklarının farkında değiller mi?"

21 Temmuz 2013 Aydınlık

***********
 
arşiv:
 
Silivri'ye gitmek Kur'an'a uygun davranmaktır    28  Temmuz 2013
 
Silivri 5 Ağustos'ta  "Gezi Parkı" olacak  28  Temmuz 2013
***********

28 Temmuz 2013 Pazar

Silivri'ye gitmek Kur'an'a uygun davranmaktır

İslamcı araştırmacı - yazar Yılmaz Yunak, Ulusal Kanal'da Teoman Alili'nin sorularını yanıtladı:
 
Silivri'de yatanlar vatanseverlerdir. Silivri'ye, Atatürk'ten sonra gelen en büyük dehalardan biri olan Doğu Perinçek'e saygımı göstermek için gidiyorum. 
 
5 Ağustos'ta Silivri'ye gidip "Vatanseverlere özgürlük" sloganı attığımızda Kur'an'a uygun davranıyor olacağız. Çünkü orada büyük bir zulüm var.
 
Müslüman pozlarına yatıp vatanseverlere zulmediyorlar. Eğer ben Kur'an'ı doğru anlıyorsam, ki inşallah doğru anlıyorumdur, bir gün bunun karşılığını verecekler.
 

ABD emperyalizmi Türkiye'mizi bölüyor. 5 Ağustos'ta hepimiz Silivri'de olacağız.

Yılmaz Yunak

İslam dininde faiz niçin haramdır? İsterseniz ona faiz değil de riba diyelim. Riba büyümek, anlamsız şekilde artmak demektir. Mal ve servette haksız ve makul olmayan artış şeklinde tanımlanır. Korkunç bir günah.
Ama, bir emeklinin birikmiş parasını bankaya yatırıp onun faiziyle geçinmesi günah değildir.
Mesela fabrikanız var, işçileriniz sendikasız çalışıyor. Siz servetinize servet katarken işçileriniz aç. Ya da, borsa oynayanlar bir gecede milyonlar kazanıyor. İşte bunlar eşitliği bozuyor. Riba budur.
 
Çözüm sınıfsız bir toplum. Sınıfsız toplum yaratmanın yolu da sosyalizmdir. Benim Kur'an'dan çıkardığım sonuç, İslam'ın ihyasını solcuların, kamucu zihniyetin yapacağıdır. Sağ siyasetten ve riba yapanlardan İslam'a fayda falan gelmez.
 



Gezi direnişi sırasında Taksim'deki cuma namazı muhteşem bir olaydı. Direnişte pek dindar olmayan kesim demokrasiyi korumak adına bir araya gelmişti. O gün, dindarlar rahat namaz kılsın diye güvenlik çemberi oluşturdular. Bu, İslam'ın ruhuna çok uygun bir şeydi.




5 yıldızlı otellerde iftar yapmak insanı ilk tanıştığı günah olan kibre götürür. O salonlarda binbir çeşit yemekler, garsonlar, muhteşem bir ortam ve riya sohbetleri var. O yüzden yeryüzü sofralarında iftar açmak daha uygundur.
Yeryüzü iftarı güzel bir örnek. Yeryüzü sofraları sanki sosyalizmi de yaşattı insanlara.
Kutlu Haziran Direnişi'nden sonra Ramazan gelince, insanlar sınıfsız bir şekilde bunu ortaya koydular. Oraya herkes kendi evinden bir şeyler getirdi, yemekler paylaşıldı, insanlar dost oldu. Bu Ramazan sofralarına oturanların hepsi oruçlu değildi. Orada solcusu, sağcısı, ateisti, dindarı hepsi bir aradaydı. Ama top atılıncaya kadar herkes saygı göstererek bekledi ver hep beraber iftar yaptılar. Bu, çok güzel bir örnekti.

Galatasaray Lisesi'nden Fransız Konsolosluğu önüne kadar uzayan yeryüzü iftarı sofrası

TOMA önlerini kesti. Taksim Meydanı'na uzamasına engel oldu iftar sofrasının. Su sıkmaya hazır bekliyor.
 
Çünkü Taksim Meydanı'nda AKP'li Beyoğlu Belediyesi gösterişli sofralat kurarak iftar veriyordu. Müslümanların ve dinsizlerin iftarları birbirine karışmamalı. İşte bölücü AKP kafası böyle çalışıyor. AKP yandaşı isen Müslümansın, değilsen dinsiz. Erbakan'ın dediği gibi, ya Erbakan'dan yanasın, ya da patates partisinden.

"Marjinal mısınız?" diye sordunuz. Yandaş basın tabiriyle marjinal diyorsanız, Allah'a binlerce şükür olsun ki, marjinalim. Ama tarih kimin marjinal olduğunu gösterecek.
 
Mustafa Kemal Samsun'a çıktığında, dönemin din adamları onun için "katli vaciptir" diye fetva vermişlerdi. Mustafa Kemal'i marjinal ilan etmişlerdi o günkü dilde. Kimin marjinal olduğunu gördük. Bundan sonra da inşallah göreceğiz.
 
Aydınlık, 27 Temmuz 2013
 
***********



Silivri 5 Ağustos'ta "Gezi Parkı" olacak

Yurtsever sanatçılar Silivri'ye çağırıyor:
 
"Atam izindeyiz" dedik, ama... İzinler bitti... 5 Ağustos'ta Silivri'ye..."
 
"Türkiye'yi AKP şirketinin emellerine göre düzenleyemeyecekler"
 
"Aydınlarımızın, gazetecilerimizin, askerlerimizin, siyasetçilerimizin, tüm yurtseverlerimizin özgürlüğü için, Silivri'yi Gezi Parkı yapacağız"
 

"Yurtseverlerin  ve ülkemizin özgürlüğü için 5 Ağustos'ta Silivri'deyiz. Herkesi bekliyoruz."


Bedri Baykam:
"Bu arkadaşlarımızın nasıl insan aklına meydan okuyan suçlamalarla karşı karşıya kaldıklarını görmek için, lütfen bedribaykam.com siteme girip Veli Küçük'ün kızı Avukat Zeynep Küçük'ün kaleme aldığı inanılmaz dava çözümlemelerini okuyun! Dünyada insanı daha deli edebilecek bir senaryo olabilir mi?"
 
Bennu Yıldırımlar:
"Ben bu yargılamaları, ABD ve NATO'nun denetiminde bölgesel bir vurucu güç olarak düşünülen Türk Ordusu'nun bu ideolojik hegemonyayı kabul etmeyen yurtsever unsurlarının cezalandırılmaları olarak görüyorum.
Ulusallaşma sürecinin ana arteri olan Kemalizmi "Türkiye'nin tarihten radikal kopuşu" (CIA Türkiye Masası eski şefi Graham Fuller) olarak gören bir emperyalist kodlamanın içerideki uzantılarının bir operasyonu olarak da değerlendirebiliriz.
Bu ülkenin insanlarının bu oyunu bozacaklarını, faillerini de tarihin çöplüğüne atacaklarını hep beraber görme umudu taşımaktayım."
 
Ragıp Yavuz:
"Yasama, yürütme ve yargı erkleri iktidarın elinde toplanmış durumda. İktidar, kendinden yana olmayan her şeyin yok edilmesini hedef bildi.
Bu nedenle, sivil faşizmin yaşamın her alanında kendini dayattığı bir polis devletini,n uygulamalarında hukuksuzluğun da acılarını yaşıyoruz.
Mahkemelerden, hukukun üstünlüğüne dayalı hiç bir olumlu beklenti içinde değilim ne yazık ki... Tek tesellim, "Yapıcılar türkü söylüyor" ve mücadele yükseliyor kan ter içinde..."
(http://www.youtube.com/watch?v=hLCKg9XuPh4  Ünol Büyükgönenç söylüyor, 4 dakika 38 saniye)
 
Orhan Aydın:
"Bugün yaşadıklarımız, 50 yıldır insan aklını esir etme mücadelesi vermiş, bunun için her türlü yolu mübah saymış bir güruhun, çağdaşlıktan ve uygarlıktan intikam alma sürecidir.
Gericilik, planlı bir operasyonla Cumhuriyetin kurum ve kuruluşlarını işgal etmiştir.
Mahkemelerde hukuk yoktur, adalet hiç yoktur, savunma hakları gasp edilmiştir. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay gibi kurumların kararları, özel yetkilerle donatılmış mahkemelerin umurunda bile değildir.
AKP şirketi, yalan ve korku yenildikçe bataklığa gömülmekte, içerde ve dışarda yetkisiz duruma sürüklenmektedir.
5 Ağustos'ta Silivri'de buluşacak olan insanlık hep bir ağızdan hukuksuzluğu haykırırken, esas olarak "Hükümet istifa" diye saf tutacaktır.
 
Aydınlık, 22 Temmuz 2013
 

***********

E. Tuğgeneral Ersöz ve eşi İşçi Partisi'ne üye oldu

E. Tuğgeneral Levent Ersöz ve eşi Muzaffer Ersöz, İşçi Partisi'ne üye oldular.
 
Şırnak Jandarma Alay Komutanlığı, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı ve Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı görevlerinde bulunan Ersöz, Ergenekon tertibi nedeniyle yıllardır tutsak.
 

Ağır sağlık sorunlarına rağmen tahliye edilmeyen Ersöz, halen Çapa Tıp Fakültesi'nde tedavi görüyor.

Muzaffer ve Levent Ersöz

1 dakika 40 saniyelik video haber için tıklayınız:
 
E. Tuğg. Ersöz, acil dahiliye mahkum koğuşunda üyelik formunu doldurduktan sonra ,silah arkadaşlarına ve Türk gençlerine hitaben bir mektup yazdı:
 
"-- Aydınlık Türkiye için,
-- Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti'ne kast eden şer odaklarını bertaraf etmek için,
-- Türkiye Cumhuriyeti üzerinde emperyalist emeller besleyen başta ABD ve AB olmak üzere, -yerel işbirlikçileri dahil- oluşturulan cepheyi yıkmak için,
-- Atatürk'ün "Özgürlük ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir" direktifinde işaret ettiği Tam Bağımsız Türkiye için,
-- Cumhuriyetin kazanımlarını korumak için,
saflarına katılmaya karar verdiğim İşçi Partisi'ne üye olmanın onurunu, gururunu yaşıyorum.
 
Bu değerlerini bizimle paylaşmak isteyen silah arkadaşlarımı ve her Türk gencini
-- İşçi Partisi çatısı altında bir araya gelmeye,
-- Türk Milletinin ve Atatürk gençliğinin yeniden ayağa kalkmasında, korkuları yenmesinde çok önemli payı olan TGB'ye katkı vermeye davet ediyorum.
 
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" direktifini şiar edinen tüm insanlarımızla aynı saflarda yer almanın heyecan ve mutluluğu ile, tüm İşçi Partisi mensubu dost ve arkadaşlarıma Sayın Genel başkanımız Doğu Perinçek'in şahsında ve özelinde saygılarımı sunuyorum.
 
Ne ABD, ne AB, ne de darbe.
Tam Bağımsız Türkiye
 
Levent Ersöz
E. Tuğgeneral"
 
***********
 
arşiv:  E. Yüzbaşı Muzaffer Tekin
 
Partiye üye olmayı kabul ediyorum     29 Ocak 2009

E. Yzb. Muzaffer Tekin
15 Haziran 2007'den beri Ergenekon tertibi nedeniyle tutuklu olan E. Yzb. Muzaffer Tekin, 29 Ocak 2009 günlü duruşmada İşçi Partisi üyesi oldu.
Savcı (Doğu Perinçek'e):
"Partinizde bulunan belgeler arasında Öncüler Listesi adlı bir belge bulundu. Sanıklardan Muzaffer Tekin'in adı orada geçiyor"
Doğu Perinçek:
"Sayın Başkan, biz toplumun aydın, birikimli öncü isimlerini partimize davet ediyoruz. Bu listede onların isimleri var. Muzaffer Tekin'den bize çok övgü ile bahsettiler. Biz de uygun bulduk. Şimdi kendisine İP'ye üye olması için çağrı yapıyorum"
Muzaffer Tekin (ayağa kalkarak):
"Sayın Doğu Perinçek'in teklifinden şeref duyarım. Partiye üye olmayı kabul ediyorum."
Böylece Muzaffer Tekin, bir duruşma sırasında mahkeme salonunda bir partiye üye olan dünyada ilk isim oldu.

Mehmet Demirtaş

Ümraniye'deki gecekondusunda el bombaları bulunduğu tertibi ile 12 Haziran 2007'den beri tutuklu olan Mehmet Demirtaş da 6 Mayıs 2013 günlü Ergenekon duruşmasında "6 yıldır örgütsüz yargılanmaktan sıkıldım. Burada bir örgüt var. kabul ederlerse İşçi Partisi'ne üye olmak istiyorum" diyerek mahkeme salonunda duruşma sırasında bir partiye üye olan dünyada ikinci isim oldu.
Kendileri de tutuklu olarak salonda bulunan İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyeleri Erkan Önsel ve Turhan özlü, Demirtaş'ı alkışladılar.
 
***********
 
arşiv:  Gazi Astsubay Oktay Yıldırım
 
Gerekirse odun taşımak, körük basmak için geldim     10 Haziran 2013
***********
 
arşiv:  E. Albay Hasan Atilla Uğur ve E. Yüzbaşı Hasan Ataman Yıldırım
 
İki kahraman subay İşçi Partisi'ne katıldı      26 Aralık 2012
***********
 
arşiv:
 
İki Generalin Perinçek'e cevabı     22 Şubat 2013
 
Korg. Pekin: Yol haritamız Avrasya    22 Şubat 2013
 
Tümamiral Semih Çetin: Bir İhanetin Öyküsü     14 Ocak 2013
 
Akdeniz’de ABD ve İsrail’e direndiği için mahkum oldu      9 Aralık 2012
 
Hasdal'dan gelen komutanları Silivri'de yurtseverler karşıladı    9 Eylül 2012
 
Esir subayın ölümcül yanılgısı   31 Mayıs 2012
 
Ergin Saygun olayı, büyük planın bir parçası     11 Şubat 2013
 
Mahkeme Heyeti cinayete tam teşebbüs halindedir     31 Aralık 2012
 
Em. Org. Ergin Saygun yazdı : Türk Ordusuna Balyoz     22 Eylül 2012
 
***********

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Ağaç Katili Parti AKP - 4 : ÜLKER'in Havalimanı Vurgunu

"Ormanlarımdan bir dal kesenin kolunu, bir ağaç kesenin kellesini alırım" demişti Fatih Sultan Mehmet.
AKP kodamanları "Osmanlı" olduklarını iddia ettiklerine göre, Osmanlı kanunları ile cezalandırılmaya itirazlarının olmaması gerekir. 3. Havaalanı için 1,5 milyon ağacı, 3. Köprü için 800 bin ağacı katletmeye niyetlenmiş olan AKP kodamanlarının Fatih kanunları gereğince nasıl cezalandırılmaları gerektiğini oturup hesaplayın. Bir ağaca bir kelle hesabıyla 2 milyon 300 bin ağaca verilecek ceza ne olur?
 
3. Havaalanı için 1,5 milyon ağacı katletmeye niyet etmeleri yetmiyormuş gibi, bir de vurgun vurdular.
AKP yandaşı ÜLKER'in bu vurgundan kazancı 1 milyar doları aşıyor.
 
Köylülerden yok bahasına alınan araziler, TOKİ'ye eşek yükü para ile satıldı.

"Müslümanız" dediler, "enayi" yerine koydukları köylüleri kazıkladılar.

Aydınlık, 25 Temmuz 2013

Aydınlık'tan Bekir Batu, "Büyük Vurgun" belgelerini ele geçirdi.
 
Tayyip Bey'e yakınlığı ile bilinen ÜLKER gurubu, 2006 yılında, Arnavutköy'ün kuş uçmaz kervan geçmez bölgesi Dursunköy Karahalil Çiftliği mevkisinden tam 3 milyon 630 bin 821 metrekare (3,600 dönüm) arazi satın aldı.
Bu arazilerin tapusu ÜLKER Gurubu'na ait merkezi Üsküdar Kısıklı'da olan YILDIZ HOLDİNG bünyesindeki SOFT METAL ve GİZ AJANS ÜZERİNE yapıldı. Bu iki şirket, 2006 Mart - Nisan aylarında, neredeyse bölgedeki tüm arazileri satın aldı.
O günlerde 3. Köprü ve 3. Havaalanı gündemde yoktu, kimselerin bilmediği, adı bile geçmeyen bu projelerin o arazilerin ortasından geçeceğini ÜLKER nereden bilmiş olabilir sizce?
 
Yıllar sonra, 3. Boğaz Köprüsü uzantı yolu ve 3. Havaalanı ÜLKER'in aldığı bu arazilerin tam ortasından geçiverdi, ne tesadüf (!) değil mi?
Bu iki şirket, 3. Havaalanı ihalesi yapılmadan sadece 1 gün önce, 2 Mayıs 2013 günü, kapanış dilekçelerini verdiler.
 
ÜLKER, kapanan şirketlerinin üzerinde olan arazileri 31 Mayıs 2013 günü TOKİ'ye 326 milyon 773 bin TL bedelle devretti. Köylülerden metrekaresi 1 - 2 TL civarında alınan araziler, TOKİ'ye 90 TL'ye satıldı. ÜLKER'in bu vurgundan net karı 300 milyon TL civarında.
Ancak, ÜLKER, bu 326 milyon 773 bin TL'yi alıp gitmedi. TOKİ ile bir "Hasılat Paylaşımlı Gelir Ortaklığı Sözleşmesi" imzaladı. Yani, sattığı bu arazi üzerinde ilerde TOKİ tarafından yapılacak olan tüm inşaatların gelirlerinden de pay kaptı.
TOKİ ile yaptığı sözleşmeden elde edeceği gelirlerle birlikte ÜLKER'in vurgunu 2 milyar TL'yi aşıyor. 1 küsur milyar dolarlık vurgun.

İlerde değerleneceğini bilmedikleri arazilerini köylülerin elinden yok bahasına kapatmak, vurgun vurmak için bir hükümet yandaş bir şirketle ortaklaşa kumpas kuruyorsa, bu hükümetin demokratik ve meşru olduğundan söz edilebilir mi?
 
Meşru ve demokratik bir hükümet, vatandaşın malını ucuza kapatıp vurgun vurmak için kumpas kurar mı, vatandaşını kazıklar mı? "Müslümanız" diye övünen hükümet, "Helal gıda üretiyoruz" diye övünen şirket, bu yaptıklarını nasıl tevil edecekler?
 
AKP, ÜLKER ve TOKİ 2 gündür ölüm sessizliği içinde...
 
***********
 
arşiv:
 
Ağaç Katili Parti AKP - 1 : İstiklal, Gezi, AOÇ     24 Temmuz 2013
 
Ağaç Katili Parti AKP - 2 : Üçüncü Köprü     25 Temmuz 2013
***********