"Çözüm süreci", "Birinci aşama", "PKK çekiliyor, ülkeyi
terk ediyor" palavraları ile ABD - AKP - PKK cephesi, amaçlarına adım adım
yaklaşıyor.
Ordu işlevsiz hale getiriliyor, karakollar kapatılıyor,
yurtsever subaylar Ergenekon, Balyoz tertipleri ile esir kamplarına kapatılıyor,
35. Madde değişikliği ile ordunun iç tehdide karşı koyma görevi elinden
alınıyor. Yani çekilen PKK değil, ordu oluyor.
"Çekiliyor" denilen PKK ise aslında çekilmiyor. AKP
sözcüleri bile ancak yüzde 15'inin çekildiğini söylüyorlar. Son aylarda PKK'ya
3,000 civarında yeni katılım oluyor. AKP Diyarbakır Milletvekili Galip
Ensarioğlu, sevincini belli etmeden, sanki şikayet ediyormuş gibi, "Barış
sürecinde 2,200 gencin dağa çıkarıldığını" söylüyor. Çekilen 1 kişinin yerini 10
kişi alıyor. Türkiye içinde PKK'lı terörist sayısı azalmıyor, aksine şu an
itibarı ile en az iki katına çıkmış oluyor. Ordunun kışlalara kapatılmış olması,
PKK'nın yeni üye yapma olanaklarını arttırıyor.
Kızıltepe'de Kürdistan
bayrağı
Çözüm süreci denilen çözülme sürecinde, çekilen ordunun
yerini silahlı PKK güçleri alıyor. Adım adım yerel iktidar kuruyor. Tepelere
devasa Kürdistan bayrakları konuluyor. Abdullah Gül "İyi şeyler olacak" demişti.
İşte oluyor.
Sözcü, 22 Haziran
2012
"Buralarda dolaşmayın" diyorlar orduya. Komutanlar
"kaçıyor".
"Kaçmayıp ateş açalım da Silivri'ye Hasdal'a mı gidelim"
diyorlar. "Darbeci ordu" işte bu şekilde "demokrasiye bağlı ordu" haline
getiriliyor.
Şantiye basıp araçları, iş makinelerini yakıyorlar,
işçileri kaçırıyorlar. Karayolunu kesip Başçavuşumuzu kaçırıyorlar. Güneydoğu
PKK'ya teslim. Her istediklerini serbestçe yapıyorlar. Açılım var, çözüm süreci
var çünkü.
Irak'ta sınırın biraz ilerisinde yol kesip Türkiye'den
giden ve Türkiye'ye gelen araçlardan gümrük vergisi alıyorlar. "Vergi tahsil
edildi" yazılı PKK damgalı kağıtlar veriyorlar şoförlere ki, mükerrer vergi
alınmasın. Bu kadar iyi niyetliler yani. Hükümetimiz açılım yapmakla ne iyi etti
di mi?
***********
Geçen yıl Beytüşşebap İlçesi yakınlarındaki Kato
Dağı’nda güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada ölen PKK’lı ‘Nergiz Cizre’ kod
adlı Nergiz Karahan ile ‘Mehmet Goyi’ kod adlı Mehmet Kaplan’ın cenazeleri, bir
grup PKK’lı tarafından Beytüşşebap’ta geçen hafta düzenlenen Koyun Kırkma Kültür
ve Doğa Festivali’ne katılanlara teslim
edilmişti.
Mehmet Kaplan’ın cenazesi 11 Temmuz 2013 günü Van, Hakkari
ve Şırnak üçgeninde bulunan Faraşin Yaylası’nda defnedildi. Cenazeye BDP Van Milletvekili Nazmi Gür, Van Belediye
Başkanı Bekir Kaya ve PKK’nın Van eyalet sorumlulardan Simko
Derik ile elinde uzun namlulu silahlar bulunan
PKK’lılar katıldı.
Orada
ne bir asker vardı, ne de bir polis. PKK ve Öcalan bayrakları ve uzun namlulu
silahlarla eylem yapan bölücüler, "Artık ordu yok, biz varız. Yerel iktidar
artık biziz" mesajını veriyor.
Uzun namlulu silahlar taşıyan PKK üyeleri
Faraşin Yaylası'nda
BDP Van Milletvekili Nazmi Gür
cenaze töreninde yaptığı konuşmada şöyle dedi:
"Önümüzdeki yerel seçimler sonrasında özerkliği
kutlayacağız."
“Artık 4 parçadaki Kürt halkının birleşme
zamanıdır. Kürt
halkı, ulusal ittifakını pekiştirerek, özgürlüğe yol
olacaktır. Sayın Öcalan, 21 Mart Diyarbakır Nevruzu ile yeni bir sürecin,
silahların susacağı, demokratik siyasetin önünün açılacağı yeni bir süreç
başlattı. Bu süreç ile gençlerin ölümlerinin önüne geçildi. Bu çok anlamlı ve
çok erdemli bir duruştur."
BDP'nin yani PKK'nin "Birlik" söyleminin "Türkiye sınırları
içinde birlik" olmadığı, böylece bir kere daha ifade edilmiş
oldu.
"Birlik" sözü ile, "4 parçadaki Kürt halkının birliği",
"ulusal ittifakı", yani "Türkiye, İran, Irak ve Suriye'den koparılacak
koparılacak toprakların ve o topraklarda yaşayan Kürtlerin birliği"
kastediliyor. Yani Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi haritasında gösterilmiş
olan "Büyük Kürdistan".
Başkenti de Diyarbakır olacak. Tayyip Erdoğan'ın Kanal D
ekranında itiraf ettiği gibi.
BDP Genel Başkanı
Demirtaş, PKK'lıların Irak'tan Türkiye'ye geçmesini şöyle
savunuyor:
"Sınır ihlali oldu diyorlar. Orası da Kürdistan, burası da
Kürdistan"
KCK sözleşmesinde Kürdistan yasama, yürütme,
yargı, kolluk güçleri kurulması öngörülüyor. Barzani'nin
Kuzey Irak'ta kurmuş olduğu gibi fiilen bağımsız bir devleti Türkiye içinde de
kurma çalışmaları başlamıştır.
Diyarbakır'da 15-16 Haziran'da toplanan Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı
kararlarında şunlar var:
* Kürtler özerklik-federasyon-bağımsızlık gibi
siyasal talepleri belirleme hakkına sahiptir. Kürtler kendi kaderini tayin
hakkının sadece Kürdistan halkının kararına ve onayına bırakılması
Konferansımızda ortaklaşılan bir ilkedir.
* Konferansımız Kürdistanın bir statüsü olmadan Kürt sorununun nihai olarak çözülemeyeceğini karar altına almıştır.
* Konferansımız Kürdistanın bir statüsü olmadan Kürt sorununun nihai olarak çözülemeyeceğini karar altına almıştır.
Her şey çok açık. "Açılım, çözüm süreci, analar ağlamasın"
söylemlerinin ne anlama geldiğini hala anlamayan var mı?
Faraşin Yaylası
***********
Kandil
Şefi Karayılan "Halkımız daha fazla kurumsallaşmalı ve kendini korumalı. Öz
savunmasını güçlendirmeli" talimatını veriyor.
Bu
talimata uygun şekilde PKK Güneydoğu'da polis yetiştirme okulları kurup törenle
diploma veriyor, mezun olanlar göreve başlıyor. Yol kesip kimlik kontrolü
yapıyor, haraç alıyor.
Bakınız: PKK Cizre'de polis örgütü
kurdu http://aliserdarbolat.blogspot.com/2013/06/pkk-cizrede-polis-orgutu-kurdu.html
"Sadece Cizre'de değil, diğer il ve ilçelerde de PKK polis
örgütü kuruluyor" demiştim. Diyarbakır'da da benzer bir tören yapıldı. Tesbitim
doğrulandı.
***********
Öcalan, Yeni Anayasa için bastırıyor. "Meclis tatile girerse
anayasa çalışmaları aksar" diyor. Bunun üzerine Meclis tatilden vaz geçiyor.
Kandil Şefi Karayılan: "Yeni Anayasa'da Kürt halkının doğal ve demokratik
hakları yer almalı, Anayasa "Demokratik Türkiye" ile "Özgür Kürdistan"ı açık bir
ifadeyle ortaya koymalı" dedi.
Sürecin en başından beri söylüyoruz: ABD - AKP - PKK tarafından yapılmak
istenen Yeni Anayasa'nın temel özelliği bölücü bir anayasa olmasıdır, özerkliğe
ve federasyona açık bir anayasa olmasıdır. CHP ve MHP yönetimleri inatla bunu
görmezden geliyor, halkın görmesine de engel oluyorlar.
Milliyetçi (!) MHP ve Atatürk'ün Partisi (!) CHP, hiç utanmadan, PKK ve
AKP ile aynı masada oturup "özgürlükçü ve demokratik" anayasa yapmaya
çalışıyorlar.
PKK ile birlikte özgürlükçü ve demokratik anayasa yapmak için aynı masaya
oturuyorsunuz. Eğer PKK terörist ve bölücü olsa idi, onunla aynı masaya oturup
demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapılamazdı, değil mi? Demek ki, size göre
PKK terörist ve bölücü değil, demokratik ve özgürlükçü bir parti.
Bu
durumda nasıl oluyor da hem PKK ile birlikte özgürlükçü ve demokratik bir
anayasa yapmak için aynı masaya oturuyor, hem de PKK'yı "terörist ve bölücü"
olmakla suçlayabiliyorsunuz? En ufak bir samimiyet var mı bu
davranışlarınızda? MHP, özgürlükçü anayasa yapmak için aynı masaya oturduğu
PKK'nın Başkanı Öcalan'ın asılması için nasıl oluyor da ip atıyor? Tam aksine,
bu özgürlükçü partinin Başkanı Öcalan'ın serbest bırakılmasını istemesi
gerekmez mi?
Huuuu. Saygıdeğer MHP ve CHP yöneticileri, size soruyorum.
Liderini
"Diktatör", "BOP Eşbaşkanı" olarak suçladığınız AKP ile "özgürlükçü ve
demokratik" Anayasa yapmak için aynı masaya oturuyorsunuz. Bir diktatör ile
birlikte demokratik anayasa yapılabilir mi? Ülkeyi bölme amaçlı projenin
Eşbaşkanı ile özgürlükçü anayasa yapılabilir mi? Demek ki, size göre AKP
diktatör değil, özgürlükçü ve demokratik bir parti. Demek ki siz, özgürlükçü
AKP'ye "diktatör" diyerek iftira atıyorsunuz. Öyle mi?
Huuuu. Saygıdeğer MHP ve CHP yöneticileri, size soruyorum.
Niçin halka gerçeği söylemiyorsunuz? "AKP ve PKK (BDP) bölücü anayasa
yapmak istiyor" demiyorsunuz? Niçin onlarla aynı masaya oturup halkı aldatıyor,
sanki özgürlükçü bir anayasa yapılmak isteniyormuş görüntüsü verip halkı
aldatıyorsunuz?
Vaşington'daki Beyaz Saray'ın ikinci katından uzanan bir el kulaklarınızı
çekiyor da ondan mı?
***********
Çok detaylı ile yazılan güzel. Ben sizin bilgi gerçekten takdir.Maksimum güvenlik teröristlerden insanlar ve ülke varlıklarını korumak için bir ülke için ihtiyaçtır. ucuz cep telefonu
YanıtlaSil