aliserdarbolat: "Demokratik seçimle gelen Mursi" safsatası

Amerika'nın Münafık Kardeşler (Müslüman Kardeşler - MK) ile ilişkileri şöyle gelişti:

Münafık Kardeşler'in genel mürşidi Muhammed Mehdi Akif, 2006 yılında, örgütün ABD ile ilişkiye açık olduğunu ilan etti.

İki yıl süren MK - ABD pazarlıklarından sonra, Obama, 2009 Kahire konuşmasında Münafık Kardeşler'e sıcak mesaj verdi

2011 Mısır Devrimi'ni yörüngesinden çıkarmak için ABD desteği ile Mursi Cumhurbaşkanı yapıldı.

*********

Her şeyden önce, Cumhurbaşkanlığı seçimi demokratik değildi. Mübarek'i deviren askeri cuntanın lideri Tantavi, 10 adayı veto etti. Muhalefetin adayı El-Baradey, "Bu kadar anti-demokratik seçim olmaz" diye adaylığını geri çekti.

Her şey, Mursi'nin kazanması üzerine bina edilmişti.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda oyların dağılımı şöyle idi:

Münafık Kardeşler'in adayı Mursi : %24.70

Devrik Başkan Mübarek'e yakın bağımsız aday Şefik : %23.66

Şeref Partisi'nden Sabbahi : %20.72

Bağımsız Ebu'l-Futuh : %17.47

İkinci tura, ilk turda en çok oy alan 2 aday katılıyor. Oy dağılımı:

Mursi %51.73

Şefik %48.27

Seçimlere katılma oranı %51.8

Bu durumda, gerçekte, Mursi halkın %25'inin oyları ile gelmiş oluyor.

10 adayın veto edilmesi bir yana, şeriatçı bir kişinin seçimlere katılmış olması bile bu seçimlerin demokratik olmadığına işaret eder.

*********

Mursi, koltuğa oturunca, içeride şunları yaptı:

Bütün valiliklere, bürokrasiye Müslüman Kardeşler üyelerini atadı, yandaş bir yargı oluşturdu. Aynen Tayyip Bey'in yaptığı gibi.

Katilleri vali olarak atadı. Hem de katliam yaptıkları yerlere. Sivas katillerinin avukatlarını AKP'den Milletvekili vesaire yapan Tayyip Bey gibi.

Cemaat el-İslamiye adlı şeriatçı terörist örgüt 1997'de Luksor'da 58 turisti ve 4 Mısırlıyı öldürmüştü. Mursi, saldırının sorumlularından birini Luksor'a vali olarak atadı.

Çok hızlı idi Mursi. Tayyip Bey'in 11 yılda yapamadığını 8 ay içinde yaptı: Kendisine "diktatör" düzeyinde aşırı yetkiler sağlayan ve şeriatçı özellikler taşıyan bir anayasayı dayattı. Muhalefetin itirazına rağmen tasarıyı geri almadı, uzlaşma yoluna gitmedi. Muhalefet, anayasa hazırlık çalışmalarından çekildi. Mursi, hazırladığı anayasanın geçerli olduğunu ilan etti.

Alenen diktatörlüğe geçiliyordu. Bir diktatörden kurtulup diğerine razı olunamazdı. Halk, bu noktada isyan etti.

Mursi, demokrasi değil şeriat istiyordu. Üyesi olduğu Müslüman Kardeşler'in önemli ismi Seyyid Kutub, "Demokrasi, Allah'ın nizamının gasp edilmesidir" demişti. Yani: "Ya demokrasi, ya Allah'ın nizamı." İkisi bi,r arada olamazdı. Müslüman kardeşler, Allah'ın nizamını seçmişlerdi. Bu nizamı kurmak için demokrasi tramvayına binecekler, zamanı geldiğinde ineceklerdi. Aynen Tayyip Bey'in de söylemiş olduğu gibi. İnmekte acele eden Mursi tekerlendi.

Mursi, "Kadınlar ve Hıristiyanlar Cumhurbaşkanı olamaz" diyordu. Oysa Mısır nüfusunun yarısı kadın, %18'i ise Hıristiyandı. Hiç kimse bu divane yobaza "demokratik yoldan seçilmiş demokrasi aşıklısı kişi" diyemez.

Ayrıca, bunlar terörist. Adam öldürüyorlar. İşte maktullerden birkaçı:

-- 1987'de Eski İçişleri Bakanı Hasan Abu Bava

-- El-Musavva dergisi başyazarı Nabavi Ahmet

-- 1990'da Parlamento başkanı Rıfat Mahcub

--1994'te Nobel ödüllü yazar Necib Mahfuz (suikastten sağ kurtuldu)

-- 1997'de Luksor'da 58 turist ve 4 Mısırlı

*********

ABD, Mursi'yi şöyle öne çıkardı:

Ocak 2011'de halk Mübarek'e karşı ayaklandı. Müslüman Kardeşler, ayaklanmaya katılmadı.

ABD Özel Temsilcisi Frank Wisner Müslüman Kardeşler ile görüşme yaptı. Yapılan anlaşmaya göre Müslüman Kardeşler ayaklanmaya katılacak, ABD de Mursi'yi öne çıkaracaktı. Bu görüşmeden sonra Münafık Kardeşler'in gösterilere katılmaya başlaması, görüşmenin niteliğini ele vermektedir. Yandaşlar "Gizli görüşmede neler konuşulduğunu nasıl biliyorsunuz" diye sözde baskın çıkacaklar. Sonucundan belli. Mal meydanda.

Mübarek'i kurtaramayacağını anlayan ABD, Mısır'ı kaybetmemek içim Mursi seçeneğini devreye sokuyordu. Mursi, üç parçadan oluşan Müslüman Kardeşler'in ABD ile uyumlu olan kanadının lideri idi.

ABD'nin "Müberek'i feda edip rejimi Mursi ile kurtarma" planı yürümedi. Halk hareketi sönümlenmedi.

*********

Mursi, seçilip Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra, dışarıda Amerikan yandaşı siyaset uyguladı. İşte 3 örnek:

Müslüman Kardeşler'in İran ile yakınlaşmak isteyen kanadına baskı yaptı.

ABD'nin Kahire Büyükelçisi Ann Paterson, CBS kanalına verdiği demeçte şöyle dedi:

"İran ile Mısır'ın Müslüman Kardeşler hareketi arasında her türlü ilişki kurulmasına karşıyız"

Mübarek'i deviren halkın en önemli isteklerinden biri, İsrail'in güvenliğini sağlayan Camp David Anlaşması'nın feshedilmesi idi. Müslüman Kardeşler'in üç kanadından biri de bunu istiyordu. Ancak, ABD ile uzlaşmanın bir bedeli vardı. Ann Paterson, bunu şöyle anlattı:

"Kahire ve Tel-Aviv (Yani Mısır ve İsrail), aralarında imzalamış oldukları anlaşmalara saygı duyuyor"

Mübarek, Gazze'ye açılan tünelleri kapatmıştı. Yani Gazze'ye sadece İsrail değil, Mısır da abluka uyguluyordu. Mübarek devrilince, Mısır tünelleri açtı. Mursi ise, koltuğa oturunca tekrar kapattı.

ABD Büyükelçisi Paterson, sanki Mısır Hükümeti yetkilisi imiş gibi açıklamalar yapıyordu.

Mısır halkı, Mursi ile ABD arasındaki bu iğrenç ilişkiyi görüyor ve nefretle karşı çıkıyordu.

İşte Tahrir Meydanı'ndaki dövizlerden üçü:

Üstte: Obama ve Paterson Mısır'da terörizmi destekliyor.

Ortada: Geçen yaz ne yaptığını biliyoruz. (Paterson kastediliyor)

Altta: Obama diktatör Mursi'yi destekliyor.

10 Mart 2012:

Kahire'deki ABD Büyükelçiliği'ne yakın bir semtte gösteri yapan halk, Ann Paterson'un Mısır'dan kovulmasını ve ABD'nin Mısır'a yaptığı yardımların reddedilmesini istedi.

1 Nisan 2012:

Halk, Meclis'in dış duvarını yıkarak içeri girdi ve Yüksek Askeri Konsey'den Paterson'u Mısır'dan kovmasını istedi.

Çünkü, yukarıda ortadaki fotoğrafta görüldüğü gibi, "Geçen yaz Mursi ve Paterson'un neler yaptıklarını" biliyorlardı.

İşte Mursi - Amerika ilişkisini açığa vuran panolardan biri