27 Kasım 2011 Pazar

Yalçın Küçük: "Kozinoğlu'nun savunması benim savunmamdır"

                                                           Aydınlık, 23 Kasım 2011


Ergenekon soruşturması kapsamında 11’i tutuklu 13 kişi hakkında açılan Odatv davası 22 Kasım 2011'de görülmeye başlandı.
Tutuklu yargılanan Prof. Dr. Yalçın Küçük, gazeteciler Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Ahmet Şık, Nedim Şener, Doğan Yurdakul, Müyesser Uğur, Coşkun Musluk ve Muhammet Sait Çakır’ın yanı sıra eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da duruşmada hazır bulundu.

Avukatı söz almadığı için konuşmasına izin verilen Prof. Dr. Yalçın Küçük şunları söyledi:

"Bu dava Şık ve Şener davası değildir.
Bu davada bir eksik var. Sanık olan Kaşif Kozinoğlu buraya gelemedi.
Kozinoğlu ölmeden önce güvendiği insanlara not gönderdi.
                                                  Sadece Aydınlık'a değil, bana da gönderdi.
Savunmasını hazırlarken bana:
 "Hocam, sen başlayacaksın, ben devam edeceğim, darmadağın edeceğiz" demişti.
Onun savunması benim savunmam gibidir. Savunmasından benim malumatım var."

"Kozinoğlu'nun hazırladığı 40 sayfalık savunmaya ölümünden hemen sonra koğuşa baskın yapan Savcı el koydu.
Aynı koğuşta Kozinoğlu ile birlikte kalan emekli Albay Hasan Atilla Uğur ve Deniz Yüzbaşı Hasan Ataman jandarmayı çağırarak olayı videoya aldırdılar."
********
Yalçın Küçük'ün "Kozinoğlu Kaşif Beyy" adlı yazısı 25 Kasım günlü Aydınlık'ta yayımlandı:
(Kısaltarak veriyorum)

Binbaşı Kozinoğlu son ziyaretlerinden birinde, Özdil bildiriyor, kız kardeşine, “ölürsem beni babamın kucağına koyun” demiş, bundan ölümü duyduğunu anlıyoruz.
Bizde bir tür var, zamanı gelince ölüm kokusu duyarız
                                                           ve bazen ölümle yarışırız. 
Yazdıklarından “duymuş” ve “yarışmış” sonucunu çıkarıyoruz.
Kesindir.

Öteki devlet
++++++++
Haymana Zindanı’nda Doğu ile beraberdik, ölümü duyduk, bir süre ölümle yattık.
Mit’in bizi ortadan kaldıracağı haberleri çok yaygındı.
Ne tuhaf Türkiye, şimdi Kozinoğlu’nun ölümüne, o zamanki Mit Müsteşarı Şenkal Atasagun ile beraber yanıyoruz.

Atilla Albay ve Yüzbaşı Ataman’dan öğrendiklerim şunlardır: “Beni neden tutukladılar” , en çok bunu söylüyordu.
Bunu bazen “Devlet bunu bana neden yaptı” şeklinde ifade ediyordu;
   ah Koca Kozinoğlu, demek benim “iki devlet” teorime pek inanmıyordu.
Yapan, Kaşif Kozinoğlu’nun bildiği değildir ve okuduklarım ile duyduklarımdan bir “Teşkilat-ı Mahsusa” kokusu alıyorum; bunlarda, mensuplarında, bu tür saflıklar vardır, biliyorum.

Kozinoğlu'nun savunması
++++++++++++++++++
Öldüreceklerine inanıyordu, az da olsa ölmeme ihtimali görüyordu,
                   böyle zamanlarda en çok söylediği ise,
"Yalçın Hoca başlayacak, arkasından ben, darmadağın edeceğiz"
                              ve 22 Kasım'ı bekliyorduk.

Yan yana oturmayı planlıyordum, o halde ilk celsede,
            el konulan savunmasını istemek 
   ve savunmasını sürdürmek sorumluluğumdur.

Üzücü ama, sorumluluk sorumluluktur ve buraya gelmiş durumdayız.

Herhalde sadece Aydınlık'a gönderdiğini düşünemeyiz, Atilla Albay ve Ataman Yüzbaşı "yatıyor-kalkıyor, sarı kağıtlara yazıyordu" diyorlar.
Yarsuvat Hukuk Bürosu, Hüseyin Yarsuvat, Mit'in ve Kozinoğlu'nun avukatıdır; buraya yazıp verdiği notların bin sayfa kadar olduğu tahmin edilmektedir.
Güvendiği başka kimselere de not gönderdiğini tahmin edebiliriz; Ailesi'ne bunları toplamak düşmektedir. Hepsinin vereceklerinden hiç şüphe duymuyorum.

Ölümcül karar
++++++++++
Peki öldürdüler mi, ilaç, zehir vesaire ise hiç gerekli değil; ama öldürdüler.
Fethullahi Hücreler böyle öleceklerini biliyorlardı ve muhtemelen Kaşif Bey'in yaptıkları ve bildiklerinden de haberdardılar.
Kaşif Bey, odatv makinelerinde buldukları "gizli" belgelerin kendisine ait olmadığını hem savcıya, hem de yargıca söylemişti; tutuklayacaklar.
Bu "gizli" belgelerden odatv'nin de haberi yoktu ve hiçbir yerde yayımlanmamıştı, suç yoktu; ama ölümcül karar vardı.

Öteki devlet
++++++++++
Yüksek kamu görevlilerini öldürmenin en kestirme yolu tıkamaktır; yargıç karşısına çıkarmaktır.
Hem Hurşit Paşa ve tabii hem de teğmenler zindanda tecrübe kazandılar, içlerindeki yaraları gömebildiler.
Yalnız Kaşif Bey misli bir yüksek görevliyi parmak izi alınırken veya kelepçe takılırken düşünmek zordur;
Bu, bir devletin diğerini öldürme usulüdür. Şüphe duymuyorum.
Duruşma yaklaşmıştı, sıkılmıştır ve kalbi sıkışmıştır; Fethullahi Hücreler'in bunu bildiklerini biliyorum.
Bir, Kaşif Bey bunların kendisinden çıkmadığını söyledi, tekrarlıyorum, dinlemediler,

İki, Mit'te bir bilgisayar sistemi ve herkesin bir şifresi var, ancak bu şifre ile sadece kendi alanını görebiliyorlar.

Hakan Fidan'ın başında olduğu Mit, resmi bir yazı ile savcılığa:
  "Kozinoğlu'nun bu belgeleri görmesinin imkansız olduğunu"
                               yazmış durumdadır.
Ama savcılık mahkemeye çıkarmadı, çıkarsalar tahliye olacaktı;
                         demek ölümünü istediler. 

Ve Mit, aynı savcılığa bir yazı daha gönderdi,
"Biz bu belgeleri inceledik ve mensubumuz Kaşif Kozinoğlu'nu akladık" 
                                                                                                  yazdılar. 
Savcılık mahkemeye vermedi, verse tahliye olacaktı;
                demek ölümünü beklediler.  

Hepsi budur, duaları ölümlerimiz içindir, öyle mesut oluyorlar.
Sadece öbür devlet değiller, aynı zamanda "ötekiler" diyoruz.
Cumhuriyet'e kindardırlar.

Devrimci dönem
++++++++++++
Doğu'dan bir mektup aldım, zaman zaman postayla da mektuplaşıyoruz, yüksek moralli ve coşkulu yazıyordu.
Doğu bana, "Herkesin birbirine hakkını helal edeceği bir döneme girdik"
                                        diyor ve ekliyor, "Hepimiz ruhen buna hazırız". 
Doğru, hazırız, ancak yeneceğiz, girdiğimiz dönem devrimci'dir.
               Doğu da bu görüşte, ben yalnızca helalleşmeyi erken buluyorum.

Şimdi Devrim'i bekliyoruz.
+++++++++++++++++++
Ve Kaşif Bey, pek de plansız görünmeyen ölümü ve açıklamalarıyla
                 bekleme zamanını pek çok kısaltmış oldu, güle güle, diyoruz.
Kozinoğlu Kaşif Bey, bir öğretmenin oğlu, güle güle.
Ve hey hey heyy.

********
Yazının tümü için tıklayınız:
www.gazetevatanemek.com
Gazete Vatan ve Emek | Aydınlık bir gelecek için
******** 

Kozinoğlu, Alman Vakıfları tartışmasının içyüzünü açıkladı


Kozinoğlu, Aydınlık'a mektubunda Almanya'nın Erdoğan hükümetiyle ilgili görüşlerini anlatıyor...
Mektupta bu konudaki ana fikirler şunlar:
 
ABD'nin Gülen Cemaatini ve AKP'yi Ortadoğu'daki çıkarları için kullandığını tespit eden Almanya, Tayyip Erdoğan'ın İsviçre bankalarındaki 8 ayrı hesapta bulunan 800 milyon dolarının bilgisine ulaşıyor ve Ortadoğu'daki çıkarlarını korumak için bu bilgileri Erdoğan'a karşı koz olarak elinde tutuyor.
 
Almanya Vakıfları ile ilgili tartışmalar da bu eksende gelişiyor.
 
*******
 
İşte Kozinoğlu'nun mektubunun tamamı: (Ara başlıklar Aydınlık tarafından konulmuştur)


Almanya, Hakan Fidan'dan çok rahatsız"
++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
"Almanya Hakan Fidan'ın MİT Müsteşarı olmasından çok rahatsız olmuştu.
Almanya, Fidan tam MİT Müsteşarı olmak üzere iken eski bir üst düzey MİT yöneticisini Almanya'ya davet ederek (2010 Mayıs ayı başında) birinci ağızdan Hakan Fidan'a ilişkin tüm bilgileri alıp diğer servislere aktarmıştır...
Almanya kesinlikle Hakan Fidan'ı istememektedir."
 
"Almanya, Gülen okullarından rahatsız"
+++++++++++++++++++++++++++++++++
 
"Alman gizli servisi PKK'nın tüm arşivinin de sahibidir.
Son Alman Vakfı haberleri bu bilgiler ışığında değerlendirilmelidir.
Almanya, Fethullah Gülen'in ABD tarafından kullanılmasından,
                       Gülen'in okullarından, AKP'den son derece rahatsızdır.
 
Almanya, özellikle Kafkasya ve Ortadoğu'da mevcut ve henüz çıkarılmamış olan yeraltı zenginliklerinin elde edilmesi/kontrol edilmesi bağlamında ABD'nin en büyük rakibidir.
Bu zenginliğin (eski ipek yolu) Avrupa'ya aktarımında
        Türkiye'nin stratejik ve coğrafi avantaj ve rolünü bilen Almanya, 
--ABD'nin Türkiye'yi AKP ve RTE vasıtasıyla Ilımlı İslam'a çevirmesine, ve,
--ABD'nin RTE'yi Ortadoğu'ya karşı kullanmasına
şiddetle KARŞIDIR.
 
"Almanya, 3 yıldır Hamas'la görüşmekte idi"
++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
G. Şalit olayında İsrail ile Filistin arasındaki arabuluculuğu da bizzat Alman gizli servisi gerçekleştirmiştir.
Şalit olayına ilişkin BND’den Rouker adlı üst düzey bir yönetici yaklaşık 3 yıldır Hamas ve İsrail ile görüşmekte idi.”
 
*******
RTE: Recep Tayyip Erdoğan
G. Şalit : Hapishanelerdeki esirlerin karşılıklı serbest bırakılmasıyla teslim edilen İsrailli asker
BND: Alman İstihbarat Örgütü


       

El Kaide Bu Resmin Neresinde?


Aydınlık, 23 Kasım 2011


İşte yıllarca o bölgede çalışmış olan Kozinoğlu'nun anlatımıyla El Kaide-Ladin ve AKP...
 
"Gülbettin Hikmetyar, halihazırda terör örgütleri listesinde yer alan ve ABD'nin başına 15 milyon dolar koymuş olduğu bir terör örgütü lideridir.
Dünyada terör, uyuşturucu, insan kaçakçılığının ana kaynağını oluşturan Peştunlardan olan Hikmetyar, Taliban ile ortaklaşa terör eylemleri gerçekleştiren Hizb-i Islami'nin lideridir.
Zaman zaman Pakistan'ın Peşaver şehrindeki Şemse-tu kampında, zaman zaman İran'ın Meşhed, Zahodan, Tahran ile Afganistan'ın Celalabad şehrinin Kunar Vadisi'nde saklanan Gülbettin Hikmetyar, ülkesi Afganistan'ın, Asya'nın ve bütün dünyanın istikrarını bozan önemli terör örgütü liderlerinden biridir.
Hikmetyar, 1996 yılında ikinci kez Usame Bin Ladin'i Afganistan'a (Ladin, Afganistan'a Sudan'dan gelmiştir) kabul eden, Ladin'in liderliğini yaptığı El-Kaide'ye Afganistan ve Pakistan'da barınma ve eğitim alanları sağlayan teröristtir.
Sonra da Ladin'i Taliban'la ortaklaştırmış ve El-Kaide'yi tüm dünyanın başına bela yapmıştır. Hikmetyar esas adamdır...
 
Şimdi Türkiye'yi yöneten Başbakan Tayyip Erdoğan, işte bu teröristin dizlerinin dibine oturmuş ve bu teröristten ilham almıştır.
Öte yandan; sonradan bakan olan intihalci Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer de, diğer bir Gülbettin Hikmetyar hayranı ve irtibatlısıdır.
Bu hükümetin Taliban lideri Molla Muhammed Ömer ile de birebir irtibatı vardır..."
 
Diğer yandan Kozinoğlu, "Gerekirse, Usame Bin Ladin ve 11 Eylül saldırısıyla ilgili gerçekleri gündeme getirebiliriz" ifadelerinde bulunuyor.

Deniz Feneri CD’lerini AKP’ye Müsteşar Sızdırdı

“Adalet Bakanlığı, Deniz Feneri evraklarını Almanya’dan gelen dosyaların
     içeriğine bakabilmek için Dışişleri Bakanlığı üzerinden istemiştir”
         “AKP, gönderilen belgeler içinde kendileri için tehlikeli olan
                4 CD’yi Dışişleri Bakanlığı üzerinden istemiştir.”
 
 "4 CD'yi AKP'ye Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu sızdırdı"

Üst düzey MİT görevlisi Kaşif Kozinoğlu, ölmeden önce Aydınlık'a açıkladı:
 
'Almanya bazı belgeleri göndermedi'
 
"Almanya, Deniz Feneri yolsuzluğunu bulmuş ve 'yüzyılın yolsuzluğu' ilan etmiştir. Birinci davayı açmış, hapis cezası verdiği şahısların sorgularından kendilerinde eksik olan AKP ve Tayyip Erdoğan'a kadar uzanan bilgi ve belgeleri temin etmiştir. Bu sorguları, Alman gizli servisi BND ve iç servisin uzman personeli gerçekleştirmiştir. Ayrıca, Almanya, Deniz Feneri’nin Türkiye’deki mahkeme safahatını da yakından takibe almıştır. Almanya sonucun bu olacağını çok iyi biliyordu. Hatta dava bile açılamayacağını düşünüyordu. Davanın açılmasına ve gerçekleştirilen tutuklamalara şaşırdılar.
 
Dışişleri üzerinden...
 
TC Adalet Bakanlığı, Deniz Feneri evraklarını Almanya'dan gelen dosyaların içeriğine bakabilmek için Dışişleri Bakanlığı üzerinden istemiştir. Tabii Almanya elindeki belgelerin tamamını göndermemiştir. Ancak AKP, gönderilen belgeler arasında kendileri için tehlikeli olan 4 CD'yi Dışişleri Bakanlığı; Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu vasıtasıyla temin etmiştir.
 
'Gülen ve Gül'ün adamıdır'
 
Sinirlioğlu, şu andaki rezil dış politikanın sorumlusudur.
Çocuğu ABD'de okumaktadır. CIA tarafından numaralanmıştır.
Sinirlioğlu, Hakan Fidan'ı MİT'in başına getirtenlerden de biridir.
Esasen Fethullah Gülen ve Abdullah Gül'ün adamıdır,
          ilk büyükelçilik görevini İsrail'de yaptığı için
                  aynı zamanda İsrail'in de adamıdır.  
En büyük ideali, müsteşarlık sonrası ABD'ye büyükelçi olmaktır. Eşi de büyükelçidir.”

Belgeyse İşte Belge! İşte Dersim Gerçeği!


Belgelerle dolu bir kitap!

‘İsyanların arkasında emperyal güçler var’!


İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek’in 10 yılı aşkın süredir Rusya’da devlet arşivlerinde yapmakta olduğu çalışmanın son ürünü Kaynak Yayınları tarafından okuyucuya sunuldu.
 
Sovyet Devlet Kaynaklarında Kürt İsyanları kitabı, konusu ile ilgili Türkçedeki ilk kapsamlı kitap.


Belgeyse İşte Belge!  İşte Dersim Gerçeği! Kitapta, Mehmet Perinçek’in yazdığı ve belgelerin geniş bir değerlendirmesini yaptığı önsözün yanı sıra toplam 22 belge bulunuyor.

Kürt isyanlarını Sovyetler Birliği nasıl değerlendirdi?

Elbette bu konu bir sır değil. Ama böylesine kapsamlı bir çalışma Türkçede ilk defa yayımlanıyor.

Perinçek'in kitabında yer alan belgeler; Rusya Toplumsal, Siyasal Tarih Devlet Arşivi, Rusya Askeri Devlet Arşivi, Rusya Askeri Tarihi Devlet Arşivi, Rusya Federasyonu Devlet Arşivi ve Rusya'nın önde gelen kütüphanelerinden alınmış.

Bu arşivlerin kaynağı Komünist Partisi'nin, Kızıl Ordu'nun, Komünist Enternasyonalin, Sovyet Dışişleri Bakanlığı'nın, Komünist Partisi (SBKP) Gençlik Birliği'nin (Komsomol), Kafkasya ve Orta Asya'daki Komünist Partilerin arşivlerinin, şimdi Rusya Federasyonu yönetimi tarafından düzenlemesiyle oluşturulmuş.

Kürt sorununun olanca yakıcılığı ile ülke gündemimizin baş sırasına yerleştiği bugünlerde, yakın tarihimizde bu konuda yaşanan gelişmelerin Türk'ü ve Kürd'üyle milletimizin bilgisine sunulması son derece önemli.

Bir bütün olarak bakıldığında belgelerde önemli tahliller ve tespitler görüyoruz. Sovyetler Birliği'nin isyanlar karşısındaki net durusu ise günümüz açısından son derece öğretici.

İsyanların altında yatan gerçek!

Şeyh Sait, Ağrı ve Dersim isyanları, Ankara ile ilişkiler bakımından uluslararası çapta siyasi değerlendirmeler konu olmuşlardır. Sovyet belgelerinde bu isyanlar konusunda son derece net ve kararlı bir tavır vardır.


AKP'yi kapanmaktan Koru'nun şantajı kurtardı

Kozinoğlu açıkladı:
"Anayasa Mahkemesi Üyesi Serdar Özgüldür'ün intihal yaptığı hususu Fehmi Koru tarafından tespit edilmiş ve bu olayı gündeme getirme tehdidi ile Özgüldür'e o malum "tarihi oy" verdirtilmiştir."
 
Kozinoğlu ölmeden 20 gün önce bu tarihi notu yazdı:
"(Tayyip Erdoğan) Öldürmek dahil her şeyi yaptırabilir" (22 Ekim 2011 SİLİVRİ 03:25)


Kozinoğlu'nun açıklaması tam metin:
 
"AKP'yi esas kapattırmayan, "kapatılsın" oyu vermeyen, askeri kontenjandan Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanan Hakim Albay Serdar Özgüldür'dür.
Serdar Özgüldür'ü Anayasa Mahkemesi'ne üye yaptıran, emekli Org. Yaşar Büyükanıt'tır.
 
Özgüldür, AKP'nin "laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğunu" kabul etmesine rağmen, "kapatılsın" yönünde oy vermeyerek, "(6 olan "kapatılsın" oyunun 7'ye yükselmesini önleyerek) kapatma kararının hayata geçirilmesini engellemiştir.
 
Serdar Özgüldür'ün intihal yaptığı hususu Fehmi Koru tarafından tespit edilmiş ve bu olayı gündeme getirme tehdidi ile Özgüldür'e o malum "tarihi oy" verdirtilmiştir.
 
55 yaşında olan ve 65 yaşına kadar Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yapabilmek uğruna, bir asker olarak, Cumhuriyeti tarihi boyutlarıyla satabilen Serdar Özgüldür, bakalım 65 yaşına kadar görevinde kalabilecek mi?
 
Anayasa Mahkemesi Üyeliği gibi kıyak bir göreve gelen bir subay, AKP'yi kapattırmamıştır. Gerçek budur.
Söz konusu gerçeği de en iyi Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu bilmektedir.
 
AKP'yi kapatmayan bir subaydır. Adı da Serdar Özgüldür'dür.
Sana Anayasa Mahkemesi hayırlı olsun!
Harp Okulu'nda yediğin yemekler ise haram!..
Balyoz'dan yatan subaylara özellikle duyurulur. Gerçekleri bilelim, değil mi?
 
Birçok komplo, bu tip gündemlerle / doğrularla engellenir.
Türkiye doğruları bilmeye başlayacak artık.
Hakikatler Türkiye'yi özgür KILACAKTIR.


Fidan'ı MİT'e onlar dikti

Fethullah Gülen, Hakan Fidan'ı MİT Müsteşarı yaptırmak için ZAMAN yazarı Hüseyin Gülerce'yi Abdullah Gül'e gönderdi.
Gülerce, Gül'e: "Hocaefendi Fidan'ı MİT Müsteşarı olarak görmek istiyor" dedi.
 
Fidan'ın göreve getirilmesi ile, MİT'te Fethullahçı örgütlenmenin hız kazanması infial yarattı.



İşte Kozinoğlu'nun açıklamasının tamamı:
 
"Şu anda dışardan kendi adamlarını MİT'in en kritik makamlarına (ki bunların tamamı Fethullah Gülen grubuna mensuptur) getiren AKP, MİT çalışanlarının bütün hayallerini tıkamış, MİT personeli korksun ve sesini çıkarmasın diye benim gibi bir adamı yurt dışı görevinde iken içeri tıktırmış ve gözdağı vermiştir.
 
MİT'in tabanında çok büyük bir infial mevcuttur.
Hakan Fidan'ın yaptığı tayinlerle MİT'in hayalleri ve geleceği tıkandı.
 
Hakan Fidan'ın MİT Müsteşarı olması için Fethullah Gülen, Hüseyin Gülerce'yi "Zaman Gazetesi yazarı) 2009 yılında Abdullah Gül'e göndermiştir.
Ancak atama 2010'un Mayıs'ında, yani görüşmeden 1,5 yıl sonra gerçekleştirilmiştir.
 
Hakan Fidan'ın oğlu ABD'de Fethullah Gülen'in himayesinde üniversitede (Maryland Üniversitesi) okumaktadır.
Şu ana kadar MİT'e alınan Fethullah Gülen okullarında öğretmenlik yapan personel sayısı 100'lerle ifade edilebilir.
 
MİT beyanat verdi, erkek personel alacak. Fethullahçılar müracaat edecek.
Komisyondaki Fethullahçılar, müracaat edeceklerin adını biliyor.
Onları alacaklardır. Yani danışıklı dövüş.
İlk partide 2011 Mart'ında alınanlar hiç imtihansız alınmıştır.
Hakan Fidan, MİT Personel başkanlığı'na listeler vermiştir.
Hakan Fidan, öncelikle MİT Personel Başkanlığı'nı, MİT Hukuk Müşavirliği'ni, silahlı gücün başını, devamında da tüm dinlemeleri gerçekleştiren MİT Elektronik ve Teknik İstahbarat Başkanlığı'nı kendi adamlarıyla tutmuştur.
Başbakanlık'tan ve tanıdıklarından, dışarıdan getirtmiştir. Yani gökten zembille indiler.
 
Mehmet Eymür, Gülen'den 50 bin dolar maaş alıyor
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
MİT Orta Asya Ülkeleri Daire Başkanvekili Kaşif Kozinoğlu, ölmeden önce Aydınlık'a yaptığı açıklamalarda, MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür'ün, ABD'den "Ergenekon tertibini kurgulamak" için geri döndüğünü açıkladı.

İstanbul'daki Fethullahçı polislerle Eymür'ün sık sık görüştüğünü belirten Kozinoğlu, Eymür'ün eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ve Turan Çolakkadı ile her hafta mutlaka görüştüğüne dair MİT'in elinde bilgi olduğunu ifade etti
 
 
Fethullah'ın esas adamı Gül'dür
+++++++++++++++++++++++++++
 
"Abdullah Gül mü, Recep Tayyip Erdoğan mı aşamasına gelindiğinde Fethullah Gülen kesinlikle Gül'ü tutacaktır. Gül, her ABD'ye gidişinde gizlice Fethullah Gülen ile buluşmuştur. Fethullah Gülen'in esas adamı Abdullah Gül'dür. Tayyip, menfaat ilişkisi içindedir. New York Başkonsolosu Mehmet Samsar (Abdullah Gül'ün eski özel kalem müdürü) F. Gülen'e iyi bakabilmek için uzun yıllardır başkonsolosluğu sürdürmektedir.
 
Tayyip Erdoğan bu nedenle istemeye istemeye Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı yapmıştır. (Hakan Fidan, Gül'ün adamıdır. Yani Gülen'in aynı zamanda...) Esas kırılma, Tayyip Erdoğan'ın devlet başkanlığı arzusunda, seçim dönemi geldiğinde yaşanabilir. Gül, bir 5 yıl daha Cumhurbaşkanı olabilir. Bu da Tayyip Erdoğan'ın bütün planlarını suya düşürür. Fethullah Gülen ile Tayyip Erdoğan aslında kesinlikle birbirini sevmemektedir."
 
http://www.gazetevatanemek.com/index.php/vatan-emek-haberler/2688-kozinolu-mehmet-eymur-gulenden-50-bin-dolar-maa-alyor.html
 

Kozinoğlu'nun feryadı: "Bunlar Allahsız"

20 Kasım 2011
 
"VURULACAKSINIZ"
 
"İkazlarımızı dinlemeyenler, şimdi acı çekiyor.
Çünkü onlar, bugünlerin geleceğine hiç inanmamışlardı."
 
"Hiç zaman kaybetmeden,
     tarihte eşi görülmemiş bir mücadeleye
                  ivedilikle başlamamız gerekecektir"
 
"Yani, silahınızda bir mermi kaldı.
       Şu ana kadar hep boşa attınız.
            Bunu da boşa atarsanız VURULACAKSINIZ"
 
"Geleceğimizin üstünü çizdirmeyiz.
Konuşma hakkımız varken,
    ne olduğunu bildiğimiz bir insanın iki dudağı arasına
                                                       kendimizi esir ettirmeyiz."
 
"BUNLAR ALLAHSIZ.
Bunlar bencil, bunlar kötüdür.
Balta girmemiş ormandan fırlayan vahşiler gibi saldırıyorlar."
 
"Onlar sizi tarihin hiç görmediği bir karanlığa sürüklüyorlar.
Onların amacı bilim öncesi çağa dönmek değil, konuşma öncesi çağa dönmek."



Kozinoğlu'nun Aydınlık'a yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:
 
"Acı çekelim istediler. Yıllarca sessiz hazırlanmışlardı.
Ama bir tek biz acı çekmiyoruz ki.
Çünkü biz, söz konusu hazırlanışı ilk fark edenlerdeniz.
Raporlarımızı defalarca yazdık ve devleti ikaz ettik. Bizi pek de önemsemediler.
Onun için biz değil, şu anda, bizi dinlemeyenler acı çekiyor.
Çünkü onlar, bugünlerin geleceğine hiç inanmamışlardı."
 
"Biz hep korkmadan yaşadık. İkazımızı yaptık, olmadı. Şimdi ikaz vakti de geçti.
Sadece bir gün halkımıza bir kez daha bakacağız.
O gün de tehlikeyi anlamamışlar ise, hiç zaman kaybetmeden, tarihte eşi görülmemiş bir mücadeleye ivedilikle başlamamız gerekecektir.
Yaşayacaklarını görünce, halkımız "Ne kadar körmüşüz" diyecek, ancak bizim bunları dinleyecek, ahlayıp vahlayacak vaktimiz bile olmayacaktır.
Bizim buradan yapabileceğimiz daha çok şeyimiz vardır. Düşünüp yaratacağız."
 
"Ölümden kaçınmadan, mücadelemizi devam ettirebilmek adına hayatımızı yaşamanın peşinde olmalıyız/olacağız.
Üreteceğimiz girişimlerle onları kurdukları tuzakta sıkıştırmalıyız/sıkıştıracağız.
Şu anda sıkıştıklarını ve panik içinde koşuşturduklarını, kapattıkları çıkışları aradıklarını görüyoruz da, halkımızın gördüğünü pek zannetmiyoruz.
Ama Türkiye'de yaşıyorsanız bundan kaçamayacaksınız."
 
"Bu sihirli günde gereğini yapamazsanız, geleceğinizi kurtaracak tek eyleminizi de boşa harcamış olacaksınız. 
Yani, silahınızda bir mermi kaldı.
       Şu ana kadar hep boşa attınız.
            Bunu da boşa atarsanız VURULACAKSINIZ.
O zaman, reddedilen ihtişam ve ızdıraplı ruhtan
                 kimin karlı çıkacağının hiç de önemi yok.
                              Zira kesin siz kaybetmiş olacaksınız"
 
"Türkiye'yi ivedilikle derin çizgilerle ikiye bölecekler,
                       ve Türk'ü, Kürt'ü birbirine karşı konumlandıracaklar.
Maneviyatımız iyiliğin Allah olduğunu söyler.
Ancak BUNLAR ALLAHSIZ. Bunlar bencil, bunlar kötüdür.
Balta girmemiş ormandan fırlayan vahşiler gibi saldırıyorlar.
Ancak, bu halk onların "dünyanın arzına" hapsedecektir. Bunu da çok iyi biliyorlar.
Bu manada, eylemlerinde etiği ve doğruyu hiç aramayın."
 
"Bizi yok ederken kullandıkları servet, bizim servetimiz.
Bizi lanetlerken kullandıkları değerler, bizim değerlerimiz.
Bizi hapsederken mahvettikleri yargı da bizim yargımızdır.
Aklı inkar ederken kullandıkları dil de, ne yazık ki, bizim dilimizdir.
Onlar sizi tarihin hiç görmediği bir karanlığa sürüklüyorlar.
Onların amacı bilim öncesi çağa dönmek değil, konuşma öncesi çağa dönmek."
 
"Bir serapla aldatmaya çalışıyorlar. Bu modern yaşama ulaşan bizleriz. Onlar değil.
 Geleceğimizin üstünü çizdirmeyiz.
Konuşma hakkımız varken,
    ne olduğunu bildiğimiz bir insanın iki dudağı arasına  kendimizi esir ettirmeyiz.
Çünkü doğrular, var olan her şey için geçerlidir"
 

Rus istihbaratına bilgi veren AKP kodamanları

20 Kasım 2011
  
Meğerse AKP kodamanları Tayyip Erdoğan ve AKP hakkında sadece CIA'ya değil, Rus istihbaratına da bilgi veriyorlarmış.
 
Kaşif Kozinoğlu Aydınlık'a açıkladı.
İşte Rus istihbaratına bilgi veren AKP kodamanları:
Nevzat Yalçıntaş
Cemil Çiçek
Abdüllatif Şenel
Salih Kapusuz

Kozinoğlu'nun açıklaması aynen şöyle:
 
"Putin, özellikle Türkiye'ye gönderdiği
                     gizli servis kökenli işadamları vasıtasıyla
                                              Erdoğan ve AKP'nin adeta haritasını çıkarmıştır.
 
Bu işadamları, özellikle
Nevzat Yalçıntaş,
Cemil Çiçek,
Abdüllatif Şenel ve
Salih Kapusuz'dan
çok değerli bilgiler temin etmiştir.
 
Özellikle Salih Kapusuz'dan çok değerli bilgiler temin etmiştir.
Kapusuz sık sık Rusya'ya davet edilmektedir.
 
Ayrıca Rus gizli servisinde 2006 yılında Fethullah Gülen ve AKP bölümü kurulmuştur."
 
*********
 
Aydınlık, bu bilgiyi "AKP'de şantaj hiyerarşisi" ve "AKP içindeki derin ayrılıkları ve şantaj trafiğini gözler önüne seriyor" şeklinde yorumlamaktadır.
Aydınlık, 20 Kasım 2011

Tayyip'in "Gizli Hesap" bilgilerini CIA'ya Bülent Arınç verdi

20 Kasım 2011 Aydınlık 

Aydınlık'ta dün Kozinoğlu'nun şu sözleri yayımlanmıştı:
"Recep Tayyip Erdoğan'a ait aynı belgeler CIA'nın elinde de mevcuttur.
Ancak bu belgeleri CIA Türkiye'deki kaynaklarından temin etmiştir."
 
Kozinoğlu, CIA'nın bu bilgileri kimden elde ettiğini de açıklamış.
İşte Kozinoğlu'nun Aydınlık'a açıklaması:
 
"Söz konusu kaynaklar, Bülent Arınç ve ona yakın AKP'lilerdir."
*******

Almanya, Tayyip Erdoğan'ın gizli hesaplarını saptadı
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
19 Kasım 2011
 
Kozinoğlu, ölmeden kısa süre önce Aydınlık gazetesine ,
              Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İsviçre bankalarındaki 8 ayrı hesapta
                                                         yaklaşık 800 milyon dolar parası olduğunu açıkladı.
                                                          19 Kasım 2011 Aydınlık

İşte Kozinoğlu'ndan çarpıcı açıklama:
 
"Avrupa ülkelerinden Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya ve Norveç gizli servisleri ile İsrail, AKP'nin iktidarda olmasını, kendi ülkelerine yönelik tehdit olarak görmekte.
Bu bağlamda kendi hükümetlerini etkilemekte ve bilgilendirmektedir.
Özellikle Alman, Fransız ve Hollanda gizli servisleri AKP bağlamında son 3 yıldır yoğun bir şekilde kendi aralarında bilgi paylaşımı gerçekleştirmektedir.
 
                               Almanya, AKP'ye karşı koz olarak kullanmak amacıyla
    Recep Tayyip Erdoğan'ın İsviçre bankalarında bulunan 800 milyon ABD doları civarındaki
                                                  8 ayrı hesabının numaralarını
                                           ve paraların kimler adına yatırıldığını
                   Eyşan Adalarındaki bir İsviçre Bankası Müdürü'nü kullanarak,
                                     30 milyon Euro karşılığında temin etmiştir
                                     (Bazı AKP yöneticilerinin hesapları da dahil).
 
*****
 
 
Recep Tayyip Erdoğan'a ait aynı belgeler CIA'nın elinde de mevcuttur.
Ancak bu belgeleri CIA Türkiye'deki kaynaklarından temin etmiştir.
Belgelerin temin edilmesi sonrası zamanın Ankara'daki ABD büyükelçisi, söz konusu 8 hesabı mesaj olarak da yazmıştır.
Bu Wikileaks'ta da yayımlanmıştır.
Hiçbir ABD Büyükelçisi elinde belge olmadan merkezine mesaj göndermez!
 
Aynı belgeler  
MİT Müsteşar Yardımcısı
       Ahmet Köksoy'da da mevcuttur.
 
Aydın Güler'de de AKP'ye ilişkin çok ciddi bilgiler vardır. 
 
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, bu nedenlerle, istememesine rağmen,
            MİT Ankara Bölge Başkanlığı yapan Aydın Güler'i 
       ve MİT İstanbul Bölge Başkanlığı yapan Ahmet Köksoy'u 
                          MİT Müsteşar Yardımcısı yapmıştır. 
 
Ben Afganistan'da olduğum için, yani belgelerden uzak olduğum için beni gafil avladılar. Öyle zannediyorlar!"
 
*****
 
www.gazetevatanemek.com
Gazete Vatan ve Emek | Aydınlık bir gelecek için...
*****

20 Kasım 2011 Pazar

Almanya, Tayyip Erdoğan'ın gizli hesaplarını saptadı

Kozinoğlu, ölmeden kısa süre önce Aydınlık gazetesine ,
    Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İsviçre bankalarındaki 8 ayrı hesapta
         yaklaşık 800 milyon dolar parası olduğunu açıkladı.


 
İşte Kozinoğlu'ndan çarpıcı açıklama:
 
"Avrupa ülkelerinden Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya ve Norveç gizli servisleri ile İsrail, AKP'nin iktidarda olmasını, kendi ülkelerine yönelik tehdit olarak görmekte.
Bu bağlamda kendi hükümetlerini etkilemekte ve bilgilendirmektedir.
Özellikle Alman, Fransız ve Hollanda gizli servisleri AKP bağlamında son 3 yıldır yoğun bir şekilde kendi aralarında bilgi paylaşımı gerçekleştirmektedir.
 
 Almanya, AKP'ye karşı koz olarak kullanmak amacıyla  
Recep Tayyip Erdoğan'ın İsviçre bankalarında bulunan 
         800 milyon ABD doları civarındaki  
                              8 ayrı hesabının numaralarını 
                        ve paraların kimler adına yatırıldığını 
Eyşan Adalarındaki bir İsviçre Bankası Müdürü'nü kullanarak,  
                    30 milyon Euro karşılığında temin etmiştir 
                        (Bazı AKP yöneticilerinin hesapları da dahil).
 
*****
 
 
Recep Tayyip Erdoğan'a ait aynı belgeler CIA'nın elinde de mevcuttur.
Ancak bu belgeleri CIA Türkiye'deki kaynaklarından temin etmiştir.
Belgelerin temin edilmesi sonrası zamanın Ankara'daki ABD büyükelçisi, söz konusu 8 hesabı mesaj olarak da yazmıştır.
Bu Wikileaks'ta da yayımlanmıştır. Hiçbir ABD Büyükelçisi elinde belge olmadan merkezine mesaj göndermez!
 
Aynı belgeler  
MİT Müsteşar Yardımcısı
Ahmet Köksoy'da da mevcuttur.
 
 Aydın Güler'de de AKP'ye ilişkin çok ciddi bilgiler vardır.
 
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, bu nedenlerle, istememesine rağmen,
          MİT Ankara Bölge Başkanlığı yapan Aydın Güler'i 
             ve MİT İstanbul Bölge Başkanlığı yapan Ahmet Köksoy'u 
                                                           MİT Müsteşar Yardımcısı yapmıştır. 
 
Ben Afganistan'da olduğum için, yani belgelerden uzak olduğum için beni gafil avladılar. Öyle zannediyorlar!"
 

 

Kozinoğlu: Beni öldürecekler

Kozinoğlu'nun Aydınlık'a yazdığı mektuba yayın yasağı geldiği için ilgili yazı dizisine devam edilemiyor.
Aydınlık bugünkü sayısında, Kozinoğlu'nun ölmeden kısa süre önce Aydınlık'a yaptığı açıklamayı yayımladı.


Kozinoğlu, bu açıklamasında, Tayyip Erdoğan'ın gazete patronları ile yaptığı toplantıyı yorumluyor:
 
"Dünyanın demokratik olan olmayan hiçbir ülkesinde,
                    hatta Hitler Almanyası'nda bile, 
  gazetecilerle yapılan toplantı gibi bir toplantı gerçekleştirilmemiştir.
Resme bir bakalım:
  Tüm büyük gazete patronları aynı anda (hepsi birer muhabir gibi) 
                                                           önlerindeki kağıda not alıyor. 
Recep Tayyip Erdoğan dikte ettiriyor.
 
Tek mikrofon RTE'nin önünde mevcut. Yani konuşma hakkı sadece ona verilmiştir.
Diğerlerine soru sorma hakkı bile tanınmamıştır.
Bu toplantı neden bu şekilde yapılmıştır. Çünkü medyadan çok korkuyor.
Normal bir ülkede son 7 ayda yaşananlarla 10 hükümet devrilirdi.
Çok korkuyor, çünkü sona geldi.
 
Her türlü girişimi yeni anayasaya yöneliktir.
Bu bağlamda öldürmek dahil her şeyi yaptırabilir.
SONA GELDi!
Ancak bunu benim gibi bir çok insanın bilmesi, harekete geçmesi gerekir.
Buradan bile kurtulma ihtimali çok düşük de olsa mevcuttur!"
 
****** 
 
Silivri'ye fidanı dikildi
 
Silivri Cezaevi önünde kurulan Adalet Nöbeti Çadırları'nın sorumlusu İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Hıdır Hokka, cezaevinde yaşamını yitiren Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Orta Asya Ülkeleri Daire Başkanvekili Kaşif Kozinoğlu adına Silivri Cezaevi önüne dikilen fidan için "Kozinoğlu aramızdan ayrıldı ama ağacı burada yaşamaktadır. Bu ağacı yaşatacağız" dedi.
 
Kozinoğlu'nun adının verildiği fidanı sulayan Hokka, "Kuddusi Okkır gibi Kozinoğlu da Ergenekon şehidimizdir" dedi
 

Kozinoğlu'nun Aydınlık'a mektubuna yayın yasağı


Aydınlık gazetesi, 3 gündür, MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’nun ölmeden kısa süre önce Aydınlık’a gönderdiği mektubu yayımlıyordu.
AKP içinden edinilen bilgiye göre, Ankara’daki 35 kişilik CIA merkezinde mektup yayınının durdurulması için her türlü tedbirin konuşulduğu öğrenildi.
 
Kozinoğlu’nun ailesi, mektuplar üzerinde kendilerinin hak sahibi oldukları ve mektupların yayımlanmasına razı olmadıkları gerekçesiyle yayımlanmasının durdurulması için mahkemeye başvurdu.
Başvuru üzerine İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi dava sonuçlanıncaya kadar “yayının tedbiren durdurulmasına” karar verdi.
 
Fethullahçı Gladyo ve CIA merkezinin müdahalesiyle mektupların yayımlanması şimdilik durdurulmuş oldu.
 
Aydınlık Gazetesi avukatları karara itiraz etti.
Avukat Mehmet Nuri Aytekin, yaptığı başvuruda:
“Kaşif Kozinoğlu, dava konusu yazıları kendi isteğiyle kaleme almış ve Aydınlık Gazetesi’ne göndermiştir.
Bir kimsenin yazdığı bir yazıyı göndermesi, bu yazının yayımlanmasını istediği anlamına gelir”
ifadesine yer verdi.
 

"Türkiye, Teröristbaşı Barzani'yi korusun" buyurdu Amerika...

Ali Serdar Bolat   18 Kasım 2011
 
Bir zamanlar Zerdüşt buyuruyordu, şimdi Amerika buyurdu, AKP Hükümeti "Lebbeyk" dedi.



"Buş bir halt etti, 2011 sonunda Irak'tan çekileceğiz deyip anlaşma imzaladı, gelgelelim işler ters gitti.
İşin içine Şeytan karıştı. Irak'ta Maliki Hükümeti kuruldu, İran ile işi pişirdi, Barzani dostumuzla ters düştü.
Onca emekle kurduğumuz Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nin bağımsızlığa doğru ilerlemesine taş koyuyor bu mel'un Irak Hükümeti.
İşleri düzeltmek için Irak'tan çekilme işini geciktirelim dedik, Maliki kabul etmedi.
Aman Eşbaşkanım Tayyip Bey, Bağdat Hükümeti'nin hışmından Barzani dostumuzu koru.
Bağımsız Kürdistan kurma davamızda Barzani dostumuzu yalnız bırakma.
Güney Kürdistan'ı himayene al, Irak ordusu saldırmaya cesaret edemesin.
Amerikan askerinin yokluğunu hissettirmeyin oralarda."
 
İşte böyle hönkürdü Obama.
(Bu hönkürme benim çıkardığım özet, şimdi de resmi beyanlara bakalım:)



Obama'dan sonra sazı aldı eline Abramowitz. (Amerika'nın eski Ankara Büyükelçisi, 1995 yılında Amerika'ya: "Tayyip'i Başbakan, Gül'ü de Dışişleri Bakanı yapalım" tavsiyesinde bulunan Amerikalı Yahudi.)
 
Merkezi Washington'da olan CSIS (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi) bir panel düzenledi.
Abramowitz, "Türkiye'nin Yeni Jeopolitikası" konulu panelde şöyle konuştu:
"Irak'tan askerlerini çekme kararı alan Amerika için Türkiye kritik roller üstlendi.
Birincisi: Türkiye, Irak'ın kuzeyindeki Bölgesel Kürt Yönetimi'nin ayakta kalmasına yönelik güvence sağlayacak.
İkincisi: İran'ın Irak üzerinde kurmaya başladığı etkinliği kıracak."
 
Aynı toplantıda, CSIS Türkiye Projesi Direktörü Bülent Ali Rıza açıkça söyledi:
"Türkiye, bölgede Amerika'nın yapamadığı ya da bulaşmak istemediği şeyleri yapıyor"
 
****
 
Aldı sazı Teröristbaşı Barzani.
Fethullah'ın Aksiyon Dergisi, Tayyip Erdoğan - Teröristbaşı Mesut Barzani görüşmesinin içyüzünü açıkladı.
 
Haşim Söylemez imzalı yazıda, görüşmede Barzani'nin Erdoğan'dan
---"Kürt açılımına devam etmesini", ve,
--"Türkiye'nin Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi için garantörlük görevi üstlenmesini"
istediği dile getiriliyor.
 
Yani Teröristbaşı Barzani, Tayyip Erdoğan'a resmen:
"Kurmaya başladığım Kürt devletini himaye altına al, varlığımı garanti et, Irak ordusu bölgeme saldırmaya cesaret edemesin"
diyor.
 
Tayyip Bey de, resmen "garantörlük" deyip Bağdat'ın tepkisini çekmek yerine, daha yuvarlak cümlelerle bu talebi kabul ettiğini anlatıyor.
 
Fethullahçı Söylemez'in yazısının ilgili bölümü aynen şöyle:
"Gözden kaçan ancak üzerinde durulması gereken en önemli konu, Barzani'nin Türkiye'den garantörlük, yani Türkiye korumasında bir Kürt bölgesi talep etmesi oldu.
Türkiye, buna "garantörlük" demek yerine, "ikili ilişkiler ve karşılıklı yardımlar" şeklinde olayın her zaman bir dostluk çerçevesinde anılması gerektiğinin altını çizdi.
Kürtler, Amerika'nın Irak'tan çekilmesinden sonra bölgede yalnız kalmak istemiyor ve kendisine Amerika ile birlikte yakın komşusu olan Türkiye'nin hamilik yapmasını istiyor.
Her zaman Irak'ın bütünlüğüne vurgu yapan Ankara, garantörlük gibi algılanabilecek bir hamleyle Bağdat'ın tepkisini çekmek istemiyor.
Ancak, ABD'nin çekilmesi sonrasında Kürtlerin kendilerini güvende hissetmeyecekleri de aşikar"
 
Her şey ne kadar açık değil mi?
 
****
 
O zamanlar "2000'e Doğru" adıyla çıkan Aydınlık Dergisi, planı 1988 yılında açığa çıkarmıştı:
Planın adı: "Türkiye Himayesinde Kürdistan"
 
1986'da ABD Savunma Bakan Yardımcısı William Taft, "Taft Planı"nı dönemin başbakanı Turgut Özal'ın önüne koydu.
 
Turgut Özal,  "Türkiye Himayesinde Kürdistan" planını sahiplendi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ ve Kara Kuvvetleri Komutanı Necdet Öztorun, bu hain plana karşı çıktılar.
Çünkü Irak'ın bölünmesi, Türkiye'nin de bölünmesi ile sonuçlanacak olan süreci tetikleyecekti.
 
Özal, Amerika'nın desteği ile iki Necdet'i de tasfiye etti, ama plan o an için durdurulmuş oldu.
 
Aynı plan Tayyip Erdoğan eliyle şimdi uygulanmak üzere