24 Nisan 2025 Perşembe

Geçmişte yaşama, güncel değişimi görememe saplantısı: Teröristbaşı Öcalan

Türk sosyalist hareketinin önemli isimlerinden, TKP üyelerine önderlik ederek 1954'te Vatan Partisi'ni kuran Hikmet Kıvılcımlı, ülkemizdeki devrimci atılımların Seyfiye Sınıfı (seyf Arapça kılıç demek) yani askerlerin önderliğinde yapıldığını bir tarih tezi olarak öne sürmüştü. Ona göre askeriye daima devrimci idi. 

Ancak bir zamanlar doğru olan bu görüşe iman derecesinde saplanıp kaldığı için 1960'larda ordumuzun Amerikancı faşizm özentili generaller çetesinin (Gladyo) eline düştüğünü göremiyordu, Aydınlıkçıların yaptığı uyarıları görmezden geliyordu. Öyle ki, çıkarmakta olduğu Sosyalist adlı dergide "Ordu Kılıcını Attı" başlıklı yazısı manşet olmuştu. 

Ancak onun 16 Mart 1971 günlü bu yazısındaki beklentisinin tersine, Aydınlıkçıların öngördüğü gibi, 12 Mart 1971'de ordu kılıcını gericilerin değil, devrimcilerin üzerine atmıştı, öyle ki, Hikmet Kıvılcımlı derme çatma bir kayıkla ölüm tehlikeleri geçirerek Kıbrıs'a kaçmak zorunda kalmıştı. 

Bilim dışı idealist metafizik düşünce yapısının tersine, bilimsel düşüncenin temelini oluşturan diyalektik materyalist düşünce yapısının ilk kuralı hareket ve değişimdir, her şey değişir, hiç bir şey aynı kalmaz. 

Hikmet Kıvılcımlı geçmişe, devrimci - Atatürkçü ordu günlerine saplanıp kalmış, bu yüzden kendisi de materyalist olduğu halde görüşlerini güncelleyememişti.

+++

12 Mart 1971 - 12 Eylül 1980 Amerikancı darbe sürecinde özellikle maceracı solcu gurupların üyeleri ağır işkencelerden geçmişti. Bu arkadaşlarda "faşist ordu" imgesi oluştu. Bu imge onlarda iman derecesinde bir saplantı haline geldiği için, 1990'lı yıllarda ordumuzun giderek Amerikan hakimiyetinden kurtulduğunu, devrimcileştiğini  göremiyorlar, Aydınlıkçıların uyarılarını dinlemek bile istemiyorlardı. 


Konu ile ilgili 2008 - 2010 tarihli 3 yazı:

5 Genelkurmay Başkanı niçin Ergenekonla suçlanıyor 

Türk Ordusuna Endonezya modeli

2002 Darbesi 

Sözde sosyalist sahte solcuların gözünde Türk Ordusu hala daha faşist bir ordudur. Onlar da tıpkı Hikmet Kıvılcımlı gibi görüşlerini güncelleyememiyor, geçmişte yaşamaya devam ediyorlar.

+++

Stalin'in ölümünden sonra başa geçen Kruşçev, ilk kongrede tüm Stalinci unsurları tasfiye etmiş ve kapitalizme geri dönüş sürecini başlatmıştı. O ve ondan sonra gelen Brejnev gibileri Lenin posterleri önünde "Komünizme ilerliyoruz" palavraları atarak SBKP (Sovyetler Birliği Komünist Partisi) üyelerinin gözlerini bağlıyorlardı. 

Mao Zedung durumu tahlil etmiş, revizyonistlerin iktidara geldiğini, Sovyetler'i kapitalizme götürdüklerini açıklamıştı. Buna karşı çıkanlar "Nasıl olur, orada artık kapitalist sınıf yok, kapitalizm geri gelemez" diyorlardı. Değişimi görememişler, sosyalizmin yıkılamayacağına iman derecesinde saplanıp kalmışlardı.

Ülkemizde Doğu Perinçek önderliğindeki Aydınlıkçılar Mao'nun haklı olduğunu anladılar. Sovyet Sosyal Emperyalizmi'ne karşı çıktılar. 

Günün sonunda SBKP Genel Sekreteri Gorbaçov: "Sosyalizm bitti, kapitalizme geçiyoruz, Sovyetler Birliği'ni dağıtıyoruz, artık her Cumhuriyet ayrılarak kendi yoluna gitsin" deyiverince parti üyeleri şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilemediler.

Doğu Perinçek'e "Maocu Bozkurt" diye saldıranlar işte o gün dut yemiş bülbüle döndüler.

+++

Atatürk'ün ölümünden hemen sonra Kemalizm karşıtları adım adım CHP'deki Kemalistleri tasfiye ettiler. Atatürk'ün Sovyet dostluğu vasiyetini çiğneyerek Batı'ya yasanmaya başladılar.

Atatürk'ün Liselerde okutulmak üzere yazdırdığı 4 cilt Tarih kitabı yok edildi, uyduruk Batı merkezli tarih kitapları okutuldu.

Köy Enstitülerini kapanma noktasına getirdi. Tarikatların, cemaatlerin, gericiliğin önünü açtı. 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti'nin fazla bir şey yapmasına gerek kalmadı. "Ezan Arapça okunsun" teklifine Demokrat Parti ile birlikte evet oyu verdi. 16.6.1950


Stalin'in ölümünden sonra iktidara gelenler nasıl Leninizm'i, sosyalizmi terk etti ise Atatürk'ün ölümünden sonra da başta İnönü olmak üzere CHP'de başa geçenler Kemalizm'i terk ederek önce NATO'cu, Avrupa Birlikçi, ortanın solcusu ve sonunda sosyal demokrat oldular.

Atatürk düşmanı Sosyalist Enternasyonal'e üye oldular.
Lenin'e: "Sen işçilerin lideri olamazsın, çünkü Feodal Paşa Kemal'i destekliyorsun" diye kızan Sosyalist Enternasyonal'e.

Ayrıntılı bilgi için bakınız:
"Zavall CHP" demişti Orhan Veli, CHP şimdi daha da zavallı 

Eski SBKP üyelerinin Stalin'den sonraki partiyi hala daha Leninci, sosyalist sanmaları gibi CHP üyeleri de Atatürk'ten sonraki partiyi hala daha Kemalist, Altı Okçu sanmaya devam ediyorlar. Çünkü CHP'nin Atatürkçü olduğuna, değişmesinin mümkün olmadığına iman derecesinde saplanıp kaldılar.

+++

Tayyip Erdoğan'ın BOP Eşbaşkanı olduğunu Doğu Perinçek açıklamıştı. Bu dönemde PKK ile Açılım yaptı, Açılım'a karşı çıkan komutanları ve Vatan (İşçi) Partisi önderlerini Ergenekon ve Balyoz kumpasları ile Silivri'ye kapattı. Bu dönemde CHP dolaylı olarak Açılım'ı destekledi, ses çıkarmadı. Hatta "Öyle Oslo'larda olmaz, Meclis'e getirin beraber yapalım" dedi.

Devir döndü, FETÖ ve PKK ile arası bozulan Erdoğan, Silivri duvarlarının yıkılması ile birlikte 2015'te PKK'yı hendeklere gömme harekatına başladı.  CHP Açılım'ın bitmesine, PKK ile mücadelenin başlamasına şiddetle karşı çıktı. Cumhuriyet gazetesi "Kadınların çığlığı", "Savaş hükümeti istemiyoruz", "Barışkes dönemi" manşetleri attı hiç utanmadan.

PKK'ya siper oldular, hiç utanma kalmadı 

TSK'ya karşı tek ses oldular: CHP - HDP aynı ses 

                                                                Cumhuriyet, 2 Ağustos 2015

Bu durumda Doğu Perinçek, Erdoğan'ın BOP Eşbaşkanlığı görevinden ayrıldığını ilan etti. Çok gülünç bir şekilde CHP Erdoğan'ı BOP Eşbaşkanı olmakla suçlamaya başladı.

ABD, Türk Ordusu içindeki elemanlarını kullanarak 15 Temmuz 2016'da FETÖ darbesine kalkıştı. ABD Başkanları, CIA yayın organları Erdoğan'ı devirmek için muhalefeti destekleme planlarını açık açık anlattılar.

Ama geçmişte yaşayanlara göre Erdoğan hala daha BOP Eşbaşkanı idi. Onlar zaten BOP Eşbaşkanı unvanının ne anlama geldiğini bile bilmeden, sırf Erdoğan'ı suçlama amacı ile Perinçek'ten duydukları bu sıfatı kullanmaya devam ettiler.

PKK ile silahla mücadele eden, FETÖ'cüleri hapislere tıkan, ABD ve AB'nin devirme planları yaptığı bir kişi nasıl olur da BOP Eşbaşkanı olur, düşünmek bile istemiyorlar. 

Çünkü Erdoğan'ın hiç değişmeyeceğine iman derecesinde saplanıp kalmışlardır. Bunun bir faydası da var: Yeni BOP Eşbaşkan adayları İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel'i perdelemek.

+++

Geçmişte yaşayanlar şimdi de "Terörist başı Öcalan", "Bebek katili Öcalan", "Sırrı Süreyya geçmişte şöyle demişti" diye yaygara koparmaktadır.

Zafer Partisi Öcalan'ın "PKK'yı feshedin, silah bırakın, ayrı devlet, federasyon, özerklik, kültürel ayrıcalık istemeyin, devlet ve toplumla bütünleşin" çağrısına "Bu bir barış değil, felakete gidiyoruz" diye karşı çıkmaktadır. CHP ve çevresi de aynı yoldadır.

25 Şubat'tan bugüne 2 ay içinde gelişen olayları göremeyenler geçmişte yaşamaya devam ediyorlar. 

Geçmişte yaşamak bir saplantıdır. Öyle ki, kendisini Atatürkçü olarak gören büyük bir kitle "Öcalan'ın çağrısını destekliyoruz" diyemiyor. Tersine, süreci baltalayacak şekilde Öcalan karşıtı söylemlere başvuruyor. Geçmişte yaşamak  sizi gitmek istediğiniz yönün tam tersi yöne sürükler. Atatürkçülük yapayım derken Atatürk düşmanlığı yaparsınız, NATO askeri olursunuz.

Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Öcalan'ın açıklamasının eleştirisi ve 
Sırrı Süreyya Önder sorunu 

+++

20 Nisan 2025 Pazar

Öcalan'ın açıklamasının eleştirisi ve Sırrı Süreyya Önder sorunu

DEM Parti İstanbul Milletvekili, TBMM Başkanvekili ve İmralı Heyeti Sözcüsü Sırrı Süreyya Önder'i Vatan Partisi Heyeti yatmakta olduğu hastanede ziyaret etti.

Ve yaygara koptu: Vay efendim, CHP'yi DEM Parti ile işbirliği yapmakla eleştiren Vatan Partisi nasıl olur da Önder'e geçmiş olsun dermiş de, nasıl hastanede ziyaret edermiş de... Bu nasıl bir döneklikmiş de. 

Günümüzde değil de geçmişte yaşayan bu eleştiri sahiplerine süreci kısaca hatırlatalım ki güncellensinler. (Cep telefonlarını ve bilgisayarlarını güncelliyorlar, ancak iş kendilerine gelince hala eski formattalar)

+++

25 Şubat 2025
Abdullah Öcalan, "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" başlıklı açıklamayı el yazısı ile yazdığı kağıttan okudu. 
İmralı Cezaevi'nde yapılan ve MİT tarafından videoya kaydedilen açıklamaya DEM Parti Yöneticileri ile İmralı'da yatmakta olan 4 PKK hükümlüsü (aşağıdaki fotoğrafta arkada ayakta duranlar) katıldı.


Açıklamanın tamamı için bakınız: 

Basın ve siyasetçiler bu çağrıyı "Öcalan'ın PKK'yı feshet ve silah bırak çağrısı" olarak açıkladılar. Onların açıklayamadığı en önemli noktaları Doğu Perinçek açıkladı.

Bir kere, PKK'yı bitiren Öcalan değil, Türk Ordusu idi. Öcalan bu gerçeğe teslim oldu. PKK'nın tüm İsrail - ABD - AB desteğine rağmen başarı kazanma şansının kalmadığını gören Öcalan, bu çağrıyı yapmak zorunda kalmıştı.


İkincisi, bu yalnızca bir "silah bırak" çağrısı değildi. Daha önce de "silah bırak" çağrıları yapılmıştı. Ancak bırakılan silah bir gün gelir, bırakıldığı yerden alınabilirdi.


Bu, silah bırakmanın yanı sıra yalnızca PKK'yı feshetme çağrısı da değildi. Feshedilen partinin yerine bir gün yeni bir parti kurulabilirdi.

+++

Açıklamayı önemli kılan, bu iki çağrı değildi. Şu bölümlerdi:

1
- Ayrı ulus-devlet (Kürdistan) çözüm değildir
- Federasyon çözüm değildir
- İdari özerklik (Avrupa Özerklik Şartı gibi) çözüm değildir
- Kültüralist çözümler (ana dilde eğitim gibi) çözüm değildir.
Açıklamanın o bölümü aynen şöyledir:
"Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır."

2
Açıklamanın en önemli bölümü şudur: 
- Bırakılan silah bir gün gelir yerden alınabilir
- Kapatılan bölücü terör partisi bir gün gelir 
  aynı veya başka bir adla yeniden açılabilir
- Şimdi çözüm değil denilen ayrı ulus-devlet, federasyon,
  özerklik, kültüralist çözümler bir gün gelir istenebilir
Ancak açıklama, bütün bunların yeniden olmaması için bir öneri getiriyor, şu çağrıyı yapıyor:
- Türk Devleti ile bütünleşin
- Türk toplumu ile bütünleşin
- Silah bırakma ve PKK'yı feshetme bu amaçlarla yapılacak
Açıklamanın bu bölümü aynen şöyledir: 
"Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir."

Doğu Perinçek anlatıyor, video kaydı: 

+++

Öcalan'ın bu çağrısını geçersiz kılmak için çeşitli söylentiler çıkarıldı. Bu söylentilerin arkasında PKK'nın feshedilmesini istemeyen İsrail - ABD olduğu kesindir.

+++

İlk söylenti:
Bu açıklamayı Öcalan kendi isteği ile yapmadı. 
Açıklamayı İbrahim Kalın ve MİT yazdı.

Doğu Perinçek bu alçakça söylentiyi hemen yalanladı:
"Bu çağrı Öcalan'ın kendi tecrübe birikiminin ürünüdür. Bir tek Öcalan o metni yazabilir. Başkası yazamaz. MİT Başkanı Kalın veya Hakan Fidan... yazamaz."
Video kaydı: 

Bu söylenti şunu amaçlıyordu:
"Bu açıklama devlet tarafından yazıldı, Öcalan'a zorla okutturuldu. Onun için PKK buna inanıp da silah bırakmaya, kendini feshetmeye kalkmasın"

+++

İkinci söylenti:
Silah bırakması istenen örgüt PKK'dır. Bu çağrı PYD ve diğer örgütlere yönelik değildir.

Üçüncü söylenti:
Öcalan'ın bu çağrısı devletin bazı şartları yerine getirmesine bağlıdır. 

Bu alçakça söylentileri de Sırrı Süreyya Önder yalanladı:





S.S. Önder "Öcalan'ın açıklaması devlete hiç bir şart koşmuyor, çağrı PYD dahil her PKK örgütü için geçerlidir. Pervin Buldan ile Rojava'ya gidip PYD'yi ikna edeceğiz" demektedir.

Öcalan da açıklamasında "... tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir." demektedir. 

Öte yandan ABD - İsrail PYD'ye "Sakın ha Öcalan'ın çağrısına uyup ta silah bırakayım demeyesin. Biz buradayız, seni koruruz" demektedir.

PKK konusunda saflar yeniden belirlenmiştir.
- Türk devleti, Öcalan, S.S. Önder ve Öcalan'ın çağrısını kabul eden PKK - PYD - DEM yönetici ile üyeleri bir yanda;
- ABD,İsrail ve Öcalan'ın çağrısını kabul etmeyen PKK - PYD - DEM yönetici ve üyeleri diğer yanda.

+++

Hala daha geçmişte yaşamakta devam eden ve "Vatan Partisi niçin Önder'e geçmiş olsun diyor" diyenler ne istiyorlar?

S. S. Önder ölsün, tüm Amerikancılar "Bakın gördünüz mü, Ak Parti Hükümeti onu öldürdü, bunların sözüne güvenilmez, Öcalan'ın çağrısı artık geçersiz" diye yaygara koparsınlar. Bunu mu istiyorsunuz?

Öyle İzmir Marşı söyleyerek Atatürkçü olunamıyor.
Atatürk'ün kurduğu ülkeyi koruyup kollamak için bugün ne yapıyorsun veya yapmıyorsun, ona bakılır.
- Sen şimdi Öcalan'ın çağrısının yerine getirilmesini istiyor musun, yoksa PKK teröre devam etsin mi diyorsun. 
- Sen şimdi Öcalan'ın çağrısını uygulamaya çalışanların başını çeken Önder yaşayıp görevine devam etsin mi istiyorsun, yoksa ölsün de PKK'nın feshedilme süreci kesintiye uğrasın mı istiyorsun.
Atatürkçülük, doğru zamanda doğru konumda olmaktır.

+++

Öcalan'ın açıklamasına karşı çıkan ve Önder'e geçmiş olsun diyemeyenlerin aynı zamanda hala daha Erdoğan'a BOP Eşbaşkanı diyenler olması da, geçmiş zamanda yaşayıp bir türlü günümüz gerçeklerine gelinemeyişin bir hastalık olduğunu düşündürmektedir.

+++

ABD-İsrail'in bölücü planlarına karşı PKK'nın tasfiyesi sürecine önderlik eden Sırrı Süreyya Önder'e geçmiş olsun dileklerimizi ilettik.
Genel Başkan Yardımcımız Ethem Sancak önderliğindeki heyetimizle ABD-İsrail'in bölücü planlarına karşı PKK'nın tasfiyesi sürecine önderlik eden TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'e geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Hastanede bizleri ağırlayan DEM Parti milletvekilleri Pervin Buldan ve Gülistan Kılıç Koçyiğit'e teşekkür ederiz.
7.492
Görüntüleme


+++

Yorumlara dikkat


Genel Başkan Yardımcımız Ethem Sancak başkanlığındaki heyetimiz TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'e geçmiş olsun dileklerimizi iletmek üzere DEM Parti milletvekilleri Pervin Buldan, Gülistan Kılıç Koçyiğit ve George Aslan ile görüştü. Sayın Önder'e bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor ve bir an önce sağlığına kavuşmasını diliyoruz.


+++

arşiv:

Öcalan'ın çağrısı PYD'yi de kapsasın,
Bahçeli planı boşa çıkarılsın 

ABD resmi açıklaması: Suriye'de PYD'ye dokunmayın 

Perinçek'ten Öcalan'a mektup: 
"PKK ve HADEP'i dağıt" - 23 Mayıs 2000