27 Mayıs 2014 Salı

Bir vatanseverin ardından: Servet Cömert


E. Korg. İsmail Hakkı Pekin, Servet komutanımızın ölümü üzerine Doğu Perinçek'i telefonla aradı. O sırada Servet Cömert hakkındaki köşe yazısını kaleme almakta olan Perinçek, konuşmayı şöyle anlatıyor:

"Bu satırları yazarken şu anda Sayın Komutanımız E. Korg. İsmail Hakkı Pekin telefon etti. Eğirdir Komando Okulu'nda yüzbaşı olarak görev yaparken, Servet Cömert Okul Komutanı imiş. Şöyle anlattı:

"Mükemmel asker, mükemmel insandı. Gerçek bir komando idi. Komando Okulu'nun havasını değiştirdi.
Asker olarak ve insan yönleri ile çok farklı, müstesna bir kişilikti. Emekli olduktan sonra da vatan ve millet hizmetine İşçi Partisi'nde devam etti. Onun için emeklilik yoktu. Son nefesine kadar görevini sürdürdü."

********

İsmail Hakkı Pekin, 25 Mayıs 2014 günlü Aydınlık yazısında Servet Cömert'i anlattı:


Onunla şahsen tanıştığımda, Tuğgeneraldi. Eğirdir’de Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanı idi. Çok sevecen, astlarına yardım etmeyi ve onları yetiştirmeyi, yol göstermeyi kendine şiar edinmiş bir general ve komutandı. Bu sabah vefat ettiğini öğrendim. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Kendisini tanıdığımda, EDOK’ta konsep inceleme subayı olarak çalışıyordum. Hazırlanan konsept ve talimnamelerle ilgili olarak, diğer sınıf okullarına gittiğim gibi, Komando Okulu’na danışmak, tartışmak, onların uygulamalarından yararlanmak üzere giderdim. Üstelik Komando Okulu benim bir yıl kurs gördüğüm ve iki yıl da görev yaptığım bir yerdi. Komutanımla bu vesile ile tanışmıştım. Her gerçek vatansever gibi mütevazı, içi hizmet aşkıyla yanan ve fikirlerimizi, önerilerimizi hoşgörüyle dinleyen biriydi. TSK’nın ve Türkiye’nin sorunlarına duyarlı, geniş yelpazede bilgi dağarcığına sahipti. Belli ki çok okuyor ve kafa yoruyordu. Hem astlarına hem de üstlerine düşüncelerini, önerilerini açıkça söylerdi. O tanışmadan çok etkilenmiştim. Kimdir, nasıl biridir diye araştırdığımda, kendisini daha önce tanıyanlarla görüştüğümde gerçek bir kahraman ve vatansever olduğunu öğrendim ve kendisiyle teması devam ettirdim. Öğrenebileceğim çok şey vardı ve gelişmemde çok faydası oldu.
Çok sayıda subayın yetişmesine hizmet etti
TSK’ya çok önemli birliklerde, fedakârlık ve yürek isteyen görevlerde canla başla hizmet etmiş bu vatansever asker, emekli olduktan sonra uzun süre Harp Akademileri’nde araştırmacı, strateji ve jeopolitik konularında eğitici olarak hizmet etmiştir. Bu görevi sırasında da çalışmalarını, yazılarını, çıkardığı dokümanları ben ve benim gibi çok sayıda asker takip etmiş, onun bilgi birikiminden yararlanmıştır. Strateji ve jeopolitik konularda, çok sayıda subayın eğitimine ve fikri şekillenmesine hizmet etmiştir. Onun için ülkeye ve millet hizmet için bulunulan yer, mevki, makam ve şartlar önemli değildir. Aslolan, vatana hizmettir. O, vatana ve milletine hizmetine 2006 yılından itibaren İşçi Partisi’nde devam etti. Gayretini, fedakârlığını ve hizmet anlayışını aynen devam ettirerek. Bildiklerini, düşündüklerini, tecrübelerini genç kuşaklara aktararak.
Gerçek bir vatanseveri, bir Türkiye sevdalısını; kahraman, fedakâr, bilgi ve tecrübe yüklü bir askerimizi kaybettik. Hepimizin başı sağ olsun. Mekânı cennet olsun.

********
arşiv:
Servet komutanımızı kaybettik   24 Mayıs 2014

25 Mayıs 2014 Pazar

Kindar nesil cinayetlere devam ediyor

  
Kindar bakış.
Kinle, nefretle bakış.
Öldürün. Testere ile kafasını kesin. Derisini yüzün. Kalbini ciğerini söküp çıkarın, hınçla dişleyin. AKP destekli yobaz örgütlerin Suriye’de Alevilere yaptıkları gibi.
Dindar ve kindar nesil...


“Polis nasıl sabrediyor anlamıyorum” sözü “Vurun, arkanızda ben varım” olarak değerlendirildi. Polisin gerçek mermi kullanması ve havaya değil, doğrudan vatandaşa nişan alarak ateş etmesi önceden izin alınmaksızın yapılması çok zor olan hareketlerdir.

********

Gladyo kontrolünde polisle uyum içinde çalıştıkları bilinen sahte sol guruplar ve PKK, molotof atıp silah göstererek polise cinayet işleme bahanesi yarattılar.

Okmeydanı’nda eylemi başlatan karanlık örgütün adı Dev-Sol. Bazı iyi niyetli aydınlarımız Dev-Sol’u temize çıkarmak için, bu eylemi yapanları “Çakma Dev-Sol” diye adlandırıyor. Yani Dev-Sol adını kullanan kötü niyetli kişiler eylemi yaptı diyorlar. Hayır. Çakma falan değil. Dev-Sol’un ta kendisi.

PKK da oradaki topluluğun içine Apo posterleri ile giriyor. Soma ve Berkin Elvan bahane. Apaçık Gladyo tertibi sırıtıyor. Göstericilerden değil de, Cemevine cenazeye gelmiş olaylarla ilgisi olmayan bir Alevinin öldürülmesi tertibi açığa vuruyor. Hedef Alevi kitlesini molotoflu silahlı karanlık eylemin içine çekmek ve “Aleviler ayaklandı” bahanesi ile mezhep çatışması yaratmak.

********
  


Rafet Ballı’nın tespitine göre, eylemi başlatan Dev-Sol gurubu lise yaş ortalamasında mahalle gençliği. Maskeliler. Ellerinde pompalı silahlar. Sayıca azlar. Eskiden etkin oldukları üniversitelerde zayıflamış olan Dev-Sol şimdi mahalle gençliğine yönelmiş. Gazi Mahallesi, Okmeydanı, Sarıgazi, Nurtepe, Gülsuyu gibi.

Kalabalık gelenler PKK gençliği. Bunların katılımından sonra olaylar büyüyor. Polis aracına molotof atan maskeli 2 kişi PKK gurubundan.

Dev-Sol ile PKK’nın eylem yaptıkları mahalleler aynı ve benzer toplum katmanlarına, daha çok da Alevi gençliğine dayanıyorlar. Dev-Sol ve PKK Alevi gençlere çengel atmış durumda. Bu yüzden eylemlerde ister istemez bir araya geliyorlar. Rakip örgütler olmalarına rağmen.

********

PKK üst kademede AKP ile birlikte açılım sürecini yürütüyor. Peki niçin mahallede molotof atıyor, silah gösteriyor?

Çünkü AKP, mezhep gerilimi, kaos görüntüleri istiyor. Öcalan’ın “Ben taşeronum” itirafının uygulaması burada da görülüyor. PKK, AKP’nin talimatını yerine getiriyor. Gezi Ayaklanmasının yıldönümüne birkaç gün kala Apo posterleri, silah ve molotof. Bunların olduğu yerde halk toplanmaz. Yeni bir ayaklanmanın önünü bu suretle kesmek istiyorlar.

AKP’nin ikinci hedefi de, mezhep çatışması yaratarak Sünni oylarını kemikleştirmek.

Ancak Alevi cemaati, kendi içindeki kandırılmış gençliğin nasıl kullanıldığının farkında. Dev-Solcuları azarlıyorlar: “Sizin yüzünüzden oldu”. Ve cenaze kortejinin en arkasına koyuyorlar onları. PKK’nın cenazede Apo posterleri açmasına da engel oluyorlar.

Geniş bilgi için bakınız:

  
********
Uğur Kurt’un Cemevi’nde vurulmasından sonra polisin Cemevi’ne gaz atması ve Cemevi’nden koşarak gelen ve “Biri vuruldu” diyen kişiye bir polisin “Önemli değil yürü git” demesi, Cemevi’nden bir kişinin vurulmasının önceden planlanmış olduğunu gösteren kanıtlardır. Polisin PKK gurubu yerine Cemevi yönüne ateş açması başka türlü açıklanamaz.

Provokasyon göstere göstere geldi.

Okmeydanı ve Gazi Mahallesi’nde yaklaşık bir aydır görülen DHKP-C’ye ait (CEPHE) imzalı afiş ve pankartlar bu yöndeki bir hazırlığı ilan ediyordu:

Geniş bilgi için bakınız:


Sonuç olarak, Okmeydanı provokasyonu ve iki cinayet AKP – PKK ortak yapımıdır. Dev-Sol ve DHKP-C, solculuk sosu katmak için katalizör olarak kullanılmışlardır.

Alevi cemaatinin sağduyulu yaklaşımı ile başarıya ulaşamayan bu gibi tertipler başka yerlerde de sahneye konulabilir. Dikkat.

Kendilerini solcu, sosyalist olarak gören heyecanlı gençlerimizi silah ve molotof ile cezbederek etkileri altına alan bu örgütleri ve PKK’yı solcu, ilerici gören değerlendirmeler çok tehlikeli. Bu örgütler ajan örgütler. İsimlerine ve söylemlerine bakarak aldanmayalım. Lenin’e suikast yaparak ölümüne neden olanlar Sosyalist Devrimci Parti üyeleri idi, hatırlayalım. (Doğu Perinçek, 11 Mayıs 2014 günü Boğaziçi Üniversitesi'nde verdiği tarih dersinde "Bulsalardı Atatürk'ü de öldürürlerdi" demişti.)

Bu karanlık örgütlerin kandırarak üye yaptıkları gençlerin iyi niyetli, samimi solcu olmaları gerçeği değiştirmez. Cehenneme giden yol, iyi niyet taşları ile döşelidir.

Gençlerimizi Atatürk ve Türk bayrağı düşmanı bu karanlık sahte sol örgütlerin pençesinden kurtaralım.

********
30 Ağustos 1918 günü, Sosyalist Devrimci Parti SR üyesi Fanya Kaplan, bir miting sonrası aracına giden Lenin’e yaklaştı ve adını haykırdı. Cevap vermek için dönen Lenin, suikastçının üç el ateşiyle yaralandı. Kurşunların ikisi omzuna, biri akciğerine isabet etti. Lenin, güvenlik nedeniyle hastaneye yerine Kremlin’e götürülmüş; doktorlar, kurşunları çıkarmanın çok tehlikeli olduğuna karar vermiştir.
Lenin 21 Ocak 1924 günü, 53 yaşında öldü. Tarihçilerin büyük çoğunluğu ölüm sebebinin, suikast neticesi boynunda kalan kurşunun neden olduğu bir felç olduğu konusunda hemfikirdir.
********


24 Mayıs 2014 Cumartesi

Servet komutanımızı kaybettik


İşçi Partisi E. Genel Başkan Yardımcısı ve Ulusal Strateji Merkezi (USMER) Başkanı Emekli Tuğgeneral Servet Cömert vefat etti.

1960 yılında Kara Harp Okulu’ndan Asteğmen olarak mezun olan Cömert, askerlik mesleğini şöyle tanımlıyordu:

“Mesleğimiz bize vatan ve millete hizmet görevi yüklemiştir, bu görev ölünceye kadar devam edecektir.”

Emekli olduktan sonra görevini İşçi Partisi’ne katılarak örnek bir şekilde sürdürdü, tanımlamış olduğu gibi, ölünceye kadar.

********

Servet Cömert'in cenazesi 25 Mayıs 2014 Pazar Günü Ataköy 5. Kısım Camisi’nde kılınacak Öğle namazından sonra Yedikule Mezarlığı’na kaldırılacaktır.

 ********

Oktay Akbal, Defne Ilgaz, Ahmet Nergiz, Muazzez İlmiye Çığ, İlyas Salman ve Levent Kırca’nın da içinde olduğu yeni üyelere İşçi Partisi rozetlerini takan Servet Cömert, törende şöyle konuşmuştu: (3 Ekim 2012):

"Bu karşıdevrimi durdurmak zorundayız. Cumhuriyeti yıktırmayacağız. Laiklik ilkesinden vazgeçmeyeceğiz  ve ülkeyi şeriatçılıktan koruyacağız.
Bu mücadeleyi halen dik duran ve onurunu kaybetmeyen bir parti verebilir.
Genel Başkanı 5 yıldır hapiste olan bu parti, 5 yıldır yıkılmadı. Emperyalizme karşı birleşmeliyiz."

********

21 Eylül 2012’de katıldığı İP, ADD, TGB önderliğinde yapılan Balyoz kararını protesto mitingine “Ordu Millet El Ele” pankartı arkasında katılan Servet Cömert, şu konuşmayı yapmıştı:

“Bölücü terörün arkasında ABD vardır. Çareyi ABD’de arayanlar, ABD’ye hizmet etmektedirler. Bir ülkede sorulması gereken en önemli soru: Ordu kimin ordusudur? Kime hizmet etmektedir? Eğer bir ordunun gücü halka dayanmıyorsa ya da halk gücünü ordusundan almıyorsa her iki tarafın da kaybedeceği çok şey vardır. Halkların ordusu yoksa hiçbir şeyleri yok demektir.”

********
1974’de Kıbrıs Barış Harekatı’na katıldı.

Milli Güvenlik Akademisi ve Harb Okulları'nda strateji alanında öğretim görevlisi olarak görev yaptı.

4 Haziran 2006’da İşçi Partisi üyesi oldu.

22-24 Aralık 2006’da yapılan 7.inci olağan Kongre’de İP Genel Başkan Yardımcılığına seçildi.

Son olarak İP USMER (Ulusal Strateji Merkezi) Başkanlığını yaptı. 

Servet Cömert'in özelleştirme, jeopolitik ve strateji konularında çok sayıda bilimsel yayını bulunuyor.

********

1940 yılında ARTVİN’in Ardanuç ilçesinin Cevizlik köyünde doğdu.İlkokulu kendi köyünde,ortaokulu Çumra/Konya’da, liseyi Kuleli Askeri Lisesi’nde okudu. 1960’da Kara Harp Okulu’ndan P.Atğm.olarak mezun oldu.

Piyade Sınıf Okulu’nu 1961’de Çankırı’da tamamladı.1974’de Kara Harp Akademisi’nden Kur.Yzb.olarak mezun oldu.1977’de Silahlı Kuvvetler Akademisi’ni bitirdi.

Yurt içinde ve yurt dışında meslek içi muhtelif kurslarda eğitim aldı.Bu kurslar içinde yoğunluğu Dağ Harekatı , Komando ve Özel Kuvvetler ile Paraşüt ve ABD’de Ranger ( Komando ) eğitimleri teşkil etmiştir.

Kara Kuvvetlerinin çeşitli birliklerinde Kıta ve Karargah hizmetlerinde bulundu.

1964-1966 döneminde Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’nda hizmet verirken , Mücahit Birlikleri’nin temel askerlik eğitimlerine katkıda bulundu.1974’de Kıbrıs Barış Harekatı’na katıldı.

Gökçeada’da 5.inci Komando Alay Komutanlığında bulundu.

NATO’da SHAPE Karargahında ( Belçika ) eğitim gördü , Napoli’de AFSOUTH’da sürekli görevde , İzmir’de LANDSOUTHEAST’de Daire Bşk.lığı ve Kur.Bşk.Yrd.lığı yaptı.

1988’de Tuğgeneralliğe terfi etti.Bu dönemde Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı , 3.üncü Ordu Hrk.Kur.Ybşk. olarak çalıştı.1992’de Ardahan’da 25.inci Mknz.P.Tug.K.lığı yaptı ve aynı yılın Ağustos ayında emekli oldu.

S.Cömert emekli olduktan sonra İstanbul’da Türk Tarih Araştırmaları Vakfında fahri olarak çalıştı.Daha sonra Harp Akademileri’nde 9 yıl araştırmacı ve Jeopolitik ve Strateji konularında öğretim görevlisi olarak çalıştı.Bu dönemde bazı gazete ve dergilerde makale ve tercümeleri yayınlanmıştır.Özelleştirme , Jeopolitik ve Strateji konularında yayınları mevcuttur.

Ülkeye hizmetin devamlılığına inanan E.Tuğg.Servet Cömert , 4 Haziran 2006’da İşçi Partisi üyesi oldu. 22-24 Aralık 2006’da yapılan 7.inci olağan Kongre’de Genel Başkan Yardımcılığına seçildi ve Ulusal Strateji Merkezi Başkanlığını yaptı.


********

5 yıl sonra TSK'yı tanıyamazsınız     23 Haziran 2012
 http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/12946-5-yil-sonra-tskyi-taniyamazsiniz.html
Ordusuz halk hiçtir   22 Eylül 2012
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/15515-ordusuz-halk-hictir.html
Cumhuriyetimiz için, Atatürk için üye oluyoruz    5 Ekim 2012
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2012/10/cumhuriyetimiz-icin-ataturk-icin-uye.html
Şehitlerimiz gazilerimiz yakanıza yapışmayacak mı   22 Ekim 2009
https://gizlibelge.wordpress.com/2009/10/22/854






22 Mayıs 2014 Perşembe

Sendikalar da “Çözüm Kamulaştırma” dedi

Aydınlık, 17 Mayıs 2014

İşçi önderleri çözüm konusunda birleşti:
Kamulaştırma olmazsa ölümler devam edecektir.

Türk-İş ve DİSK yöneticileri, çözüm yollarını Aydınlık’a anlattı:

Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak:
“Soma’da yaşananlar ders olsun. Özelleştirmeleri durduralım. Yatağan’ı kurtaralım.”
“Özel sektörde birinci amaç kâr. Devlette öncelik işçinin güvenliği olur, yönetici sorumlu olacağı için her türlü güvenlik önlemini alır. Özel sektörde durum böyle değil. Bugüne kadar iş kazalarında hiç patron yargılandı mı?”

DİSK Genel Başkanı Kani Beko:
“Başta madenler olmak üzere özelleştirilen tüm kurumlar kamulaştırılmalıdır. Madenlerin devlette olduğu dönemde işçi önce eğitimden geçip ehliyet alırdı. Özelde her başvuran ocağa indiriliyor. Şu anda madenler gündemde ama diğer kurumlarda da aynı felaketler yaşanıyor.”

Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın:
“Özelleştirilen işyerlerinde iş kazaları 10 kat artmıştır. Yeni Somalar olmaması için özelleştirilen kurumlar kamulaştırılmalı, yeni özelleştirme ihaleleri durdurulmalı, işçilerin yaşam hakkı için özelleştirmelere son verilmelidir.”

Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu:
“Türkiye’de özelleştirme yağmaya ve talana dönüştü. Kâr uğruna çalışma koşullarını insafsızca kötüleştirdiler. Madenlerden başlamak üzere özelleşen kurumlar tekrar kamulaştırılmalı, halkın malı tekrar halkın malı haline gelmelidir.”

Belediye-İş Genel Başkanı Nihat Yurdakul:
“İş kazalarının yüzde 94’ü taşeron işçilerin çalıştığı işyerlerinde yaşandı. Soma ders olmalı ve tüm özelleştirme ihaleleri derhal durdurulmalıdır. Yatağan ihalesi derhal iptal edilmelidir. Özelleştirmeye karşı çıktığımız için bize vatan haini diyorlardı, kimin vatan haini olduğu şimdi görüldü.”

*********
29 Aralık 2013 Milas mitingine 25 bin kişi katılmıştı:


foto galeri:

Yatağan direndi, ihale ertelendi.
Aylardır Yatağan’ın özelleştirilmesine karşı mücadele eden işçiler ikinci başarıyı kazandılar. İhale önce seçimden sonraya ertelenmişti, şimdi yine ertelendi.

Türkiye Maden-İş Genel Başkanı Nurettin Akçul:
“İhalenin ne kadar süre ile ertelendiğini bilmiyoruz. Bizim isteğimiz, ihalenin iptali ve Yatağan’ın özelleştirilmesinden vazgeçilmesidir.”

Aydınlık 18 Mayıs 2014

Dev Maden Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün:
“Sadece iş cinayetleri açısından değil, tüm ülkenin çıkarı için bu özelleştirmelerin yapılmaması gerekiyor.

Genel Maden-İş Genel Başkanı Eyüp Alabaş:
“Ölümlü kazalar artık yaşanmıyor derken, 2004 yılında Maden Kanunu’nun değişmesi ve yer altı kömür işletmelerinin de özelleştirmeye, taşeronlaşmaya açılmasından sonra 2010 yılında Karadon’da, 2013’de Kozlu’da ve bugün de Soma’da facialarla karşılaştık. Yer altı madenciliğinin devlet eliyle yapılmasından yanayız.”

*********
Yatağan direnişi arşivi:
Yatağan işçileri Bakanlığa dava açmaya hazırlanıyor   25 Ocak 2014
*********


21 Mayıs 2014 Çarşamba

KİT'ler yeniden kamulaştırılacak



Doğu Perinçek, Ankara’da düzenlediği basın toplantısında İşçi Partisi’nin madenci katliamları konusundaki çözüm programını açıkladı.

Soma faciası, özelleştirmenin sonucudur.
Bu facia, özelleştirme saldırısının sonunu getirmiştir.

Özelleştirmenin amacı, işçi maliyetini düşürmektir. Özelleştirilen işletmelerde işyeri güvenliğine ve işçi sağlığına ayrılan kaynaklar en aza indirilmiştir.

*******

İşçi Partisi, özelleştirme saldırısının başladığı 1980’li yıllarda özelleştirmeye tek başına karşı çıktı. Kamu İktisadi Kuruluşlarının (KİT’lerin) tasfiyesinin yol açacağı sonuçları fabrika kapılarında, sendika kongrelerinde, yemekhanelerde, konferans ve toplantılarda açıkladı. Mitingler ve yürüyüşler yaptı.

O günlerde özelleştirmeyi savunanlar ve “kapitalist düzende işletmeler ha devletin malı olmuş, ha özel sektörün, ne farkı var” diyerek karşı çıkmamış olanlar, bugün artık özelleştirmeye karşı çıkmaya başladılar. Başta işçi sendikaları olmak üzere toplumun her kesiminden kamulaştırma talebi yükseliyor.

*******

İşçi Partisi, özelleştirmeye son verecek uygulamanın esaslarını 2006 yılında kabul ettiği “Milli Hükümet Programı”na koydu.

Programın 35. Maddesi şöyle: (Özet olarak):

“Özelleştirme kapsamında bulunan ve yürütülen bütün işlemler derhal durdurulacaktır.

Özelleştirilen, yönetimi yabancı sermaye ve işbirlikçilerine veya yerli sermayeye devredilen İktisadi Devlet Teşekkülleri, Kamu İktisadi Kuruluşları yeniden kamulaştırılacaktır.

Özelleştirme ile ilgili bütün işlemler soruşturulacaktır.

Bu kuruluşları verimli hale getirmek için gereken kaynaklar bütçeden karşılanacak ve Devlet Yatırım Bankası yeniden örgütlenecektir.

Dar gelirlilerin gıda, giyim ve ısınma ihtiyaçları için üretilen mallar, satış mağazaları zinciriyle halkın ayağına götürülecektir.

Bunlar dışında kalan mallar piyasa kuralları içinde oluşan fiyatlarla sunulacak, devlet eliyle kaynak aktarılması önlenecektir.”

Milli Hükümet Programı’nın tamamı için bakınız:


*******
Arşiv:

Madencilerin katili AKP iktidarı         15 Mayıs 2014

Tayyip tokadı, yumruğu, tekme, merdivenden yuvarlama     17 Mayıs 2014

1919 genç Samsun’dan Ankara’ya yürüdü     19 Mayıs 2014

Katliamın suç ortakları       21 Mayıs 2014

*******


20 Mayıs 2014 Salı

Katliamın suç ortakları

Abdullah Gül
+++++++++++
Emek düşmanı yasalara onay verdi
Milli ekonomiyi yıkma planında Tayyip Erdoğan'la işbirliği yaptı

Tayyip Erdoğan
++++++++++++++
Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarıyla milli ekonomiyi yıktı
Soma A.Ş.'nin işlettiği madene ruhsat izni verdi
ILO sözleşmesini onaylamadı
Soma halkına tokat attı
Tepki eylemlerinin bastırılması talimatı verdi
Ölüm madeninden çıkarılan kömürlerle seçim çalışması yaptı

Faruk Çelik - Çalışma Bakanı
++++++++++++++++++++++++
İş güvenliği eksikliklerine göz yumdu
Madenlerde gerekli denetimi yaptırmadı
"Ulusal İstihdam Stratejisi"ni uygulayarak taşeronlaşmanın önünü açtı

Taner Yıldız - Enerji Bakanı
++++++++++++++++++++++
TKİ'nin Soma A.Ş.'ye kömür alım garantisi vermesini sağladı
Soma A.Ş.'nin kömür madeni ihalelerini onayladı
Kurtarma çalışmaları esnasında çelişkli açıklamalarla kamuoyunu yanılttı

Hüseyin Çelik - Yalçın Akdoğan
++++++++++++++++++++++++++
Yandaş havuz medyası üzerinden Soma katliamında Tayyip Erdoğan'ın ve AKP'nin suçunu gizlemeye çalıştılar.
Özelleştirme politikalarına kamuoyunu hazırladılar.


Soma A.Ş. (Alp Gürkan - Can Gürkan)
+++++++++++++++++++++++++++++++
Madende gereken önlemleri almayarak yüzlerce ölüme yol açtı.
Kapasitenin üzerinde üretim yaptırarak faciaya zemin hazırladı.
Taşeron işçi çalıştırdı.
İşçileri zorla AKP mitingine götürdü
Şaibeli TKİ ihalelerine adı karıştı
Vardiya değişimini yeraltında yaptırdı
Yaşam odası yaptırmadı

Ramazan Doğru - Soma A.Ş. Genel Müdürü
++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Madende gereken iş güvenliği önlemlerini almadı
Çelişkili açıklamalarla kamuoyunu yanılttı

Melike Doğru - AKP'li belediye Meclis Üyesi - Soma A.Ş. Eski İdari İşler Müdürü
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Soma A.Ş. ile AKP arasında arabuluculuk yaptı
İşçilerin gelirleriyle yapılan sosyal tesise kendi adını verdirdi.

Soma A.Ş. işletme yöneticileri
+++++++++++++++++++++++++
Madende karbonmonoksit seviyesinin birçok kez yüksek çıkmasına rağmen üretimi durdurmadılar.
Olası bir kazada uygulanacak güvenlik önlemlerini almadılar, işçileri bilgilendirmediler.

Yandaş sendikalar
++++++++++++++++
İşverenin suçlarını görmezden geldiler ve katliamı örtbas etmeye çalıştılar.
Yeterli güvenlik önlemleri alınmadığı gerekçesiyle işçileri madene indirmeme haklarını kullanmadılar.

Diyanet
+++++++
Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Soma'ya din görevlileri göndererek halkın tepkisini bastırmaya çalıştı.
Fetvalar yayınlayarak katliamda AKP Hükümetinin rolünü gizlemeye çalıştı.

Cüppeliler
+++++++++
"İsyan etmeyin, günaha girersiniz, bu bir kader, Allah'ın takdiri" bildirileri dağıtarak halkın hükümete tepkisini törpülemeye çalıştılar.

Eli sopalılar
++++++++++
Tepki gösteren halka saldırdılar. "Etrafta dolaşmayın, medyaya konuşmayın, yoksa tazminat alamazsınız, aileniz kara listeye alınır, madende işe giremezsiniz" diye şehit ailelerini tehdit ettiler.
  
*******
Arşiv:
Madencilerin katili AKP iktidarı 15 Mayıs 2014

Tayyip tokadı, yumruğu, tekme, merdivenden yuvarlama 17 Mayıs 2014
  
1919 genç Samsun’dan Ankara’ya yürüdü 19 Mayıs 2014

*******



1919 genç Samsun’dan Ankara’ya yürüdü


Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi 1919 genç “Çankaya’ya Samsun’dan çıkılır” söylemi ile Samsun’dan Ankara’ya yürüdüler, “Atatürk devrimlerine bağlı, yurtsever, emperyalist devletlere boyun eğmeyen, emir kulu olmayan bir Cumhurbaşkanı” isteğini dile getirdiler.

1968 yılında Deniz Gezmiş ve arkadaşları 1 Kasım günü Samsun’dan “Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü”nü başlatmışlar ve 10 Kasım günü Ankara’ya varmışlardı. 46 yıl sonra Deniz’lerin yolunda yürüyüş devam ediyordu. Bakınız:

Soma katliamı sonrası “Madencinin bareti Çankaya’ya çıkacak” söylemi ile kalpaklar baret oldu. 1919 genç, Cumhuriyetten ve emekten yana bir Cumhurbaşkanı için 17 Mayıs günü Samsun Uğur Mumcu Parkı önünden başlarında baretler, ellerinde madenci fenerleri ile yola çıktı.

“Özelleştirmelere dur!” demek için yürüdüler. Yeniden kamulaştırma! Özelleştirme cinayetlerine son vermek için yeniden Atatürk’ün Türkiyesi!

Yeniden Atatürk Cumhuriyeti için verilen siyasi mücadele ile işçinin emek mücadelesi birleşmelidir. Özelleştirmeye, taşeronlaştırmaya karşı verilen mücadele aslında bir iktidar mücadelesidir, emperyalizme karşı Tam Bağımsız Türkiye mücadelesidir. Çünkü özelleştirmeleri yapanlar, emperyalizmin işbirlikçisi olan iktidarlardır. Avrupa Birlikçi, NATO’cu, “Amerika müttefikimiz” diyen partilerin iktidarlarıdır. İşçiler bunu kendi deneyimleri ile zaman içinde kavrıyor. Bu deneyimler bazen Soma katliamı gibi çok acı verici oluyor.


E. Korg. İsmail Hakkı Pekin, Dev Genç Eski Başkanı Atilla Sarp, Askeri Öner, E. Astsb. Oktay Yıldırım, Silivri Nöbet Çadırı sorumlusu Hıdır Hokka gençlerle beraber en önde yürüdüler.


Havza - Merzifon - Amasya - Çorum üzerinden Ankara’ya varıldı.
Onları CKD üyesi 1919 Cumhuriyet kadını ve onbinlerce Ankaralı karşıladı.
Günlerdir girilemeyen Kızılay’daki barikatlar yıkıldı. Arslanlı yoldan geçildi.

2 dakikalık video kaydı:



3:30 dakikalık video kaydı:

TGB Başkanı Çağdaş Cengiz, CHP Genel Başkan Yard. Bülent Tezcan, İP Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, Öcalan’ı  sorgulayan İP Genel Başkan Yard. E. Albay Hasan Atilla Uğur, özelleştirme saldırısına direnen Yatağan işçilerinin temsilcisi Kemal Özcan ve CKD Genel Sekreteri Zülfiye Gültekin, Güven Parktaki kutlamada konuştular.
3 dakikalık video kaydı:


 Atatürk, “Bütün ümidim gençliktedir” demişti. Gençlik, ülkenin kaderine el koyma kararı almıştır. Gericilerin geleceği yoktur.



arşiv: