Mehmet Ali Birand'ın bile isyan edip "Cinayet işleniyor" diye
feryat etmesine rağmen kıllarını bile kıpırdatmadılar.
Hastane raporu "Hapishanede ve cezaevi hastanesinde yatması
sakıncalıdır, kalbi virüs kapabilir" demesine rağmen tahliye
etmediler.
Sonunda beklenen oldu, metal kalp kapakçığına virüs bulaştı.
Bundan dolayı üçünce defa kalp ameliyatına alındı.
Ölmesi için sonuna kadar uğraştılar. Tayyip ve Gül Beyler sık
sık hastaneyi arayıp sağlık durumunu sordular. "Maalesef hastayı kaybettik"
sözlerini dört gözle beklediler. Kurtulduğunu öğrenince "Hay aksi, Cehenneme bir
odun daha gönderemedik" diye üzüntüden sabaha kadar uyuyamadılar.
Aylardır gelmeyen Adli Tıp Raporu ameliyat öncesi geldi.
Evinden çağırılan Hakim saat 01 sularında tahliye kararı verdi.
Hastane raporlarına rağmen aylardır Saygun'u tahliye etmemekte
direnen Hakimi gece yarısı apar topar mahkemeye hangi kuvvet
getirmişti?
İşte o kuvvet, bütün bu tertipleri yapan, Hakime de "Tahliye
etme, bırak gebersin içerde." emri veren iradedir. Şimdi de "Gece yarısı da olsa
gel hemen tahliye et" diyor.
********
Tayyip Bey, hastaneye giderek Saygun'un elini sıktı, "Geçmiş
olsun" dedi. "Biz sizi biliyoruz" dedi.
Nasıl bildiğini halkımız bilmiyorsa bile, biz biliyoruz. "Ben
bu davanın Savcısıyım" demişti. "Silivri'de özel mahkemeler kurduk" diye AKP
seçim broşürüne yazmıştı. "Askeri vesayeti, kaldırıyoruz" demişti. TV
ekranlarında, “ Birlikte seyahat ettiğimiz bir paşa, ses kayıtlarını
dinleseniz neler söylüyor, neler!” diyerek Saygun Paşa'yı
Amerikano-Fethullah yargısının önüne, Beşiktaş Adliyesi'ne atmıştı. İşte Tayyip
Bey, Saygun'u böyle biliyordu.
Birlikte Amerika'ya seyahat etmişlerdi.
Kasım 2006'da, Org. Saygun'un
Amerika'nın başkenti Vaşington'da, Beyaz Saray'da randevusu vardı.
Üst düzey Amerikalı
yetkililerle toplantı yapacaktı.
Girişte üstünü aramak
istediler, aratmadı. Ceketini çıkartıp x-ışını cihazından geçirmesini istediler,
çıkarmadı.
Bu bir onur kırma ve baş
eğdirme denemesi idi.
Oradan ayrılıp oteline geri
döndü.
Amerikalılar otele
gelmeye mecbur kaldılar, toplantı otelde yapıldı.
********
Amerika'ya baş eğmediği için bileti kesilmişti.
Mafia babaları öldürdükleri kurbanlarının cenaze merasimine
katılırlar.
Amerikan Büyükelçisi, Hrant Dink'in cenazesinde en önde yürümüştü. Kürt
kökenli vatandaşlarımıza "Emperyalistlerin kışkırtmalarına kapılmayın, geçmişte
Ermeniler kandı, başlarına neler geldi." diye nasihat etmeye çalışan Dink'i
yolunun üzerinden temizleyen Amerika, cinayeti ulusalcılara yüklemek için
gösterilen çabaları da yönetiyordu. Misal o misal.
Canavarla parçalar, gelir seninle ağlar.
Timsah avını yutarken gözyaşı döker.
********
E. Tümg. Naci Beştepe,
"Başbakan'ın Oryantal Dansı" başlıklı yazısını şöyle sonlandırıyor:
"Son satırlarım da Saygun Paşam’a.Keşke yatağında doğrulmaya çalışmasaydı, sahte BALYOZ CD’lerini veren ve
tüm silah arkadaşlarıyla kendisine bu oyunu hazırlayan
şahsın karşısında “Zahmet ettiniz, teşekkür
ederim” demeseydi.
Bu kadar nezaket , makama saygı o koşullarda fazla olmuş.Hasta ziyareti insanidir ama hastayı o hale getirmede payın büyüğüne sahip biri için aynı şeyi söylemek de olası değildir."
Bu kadar nezaket , makama saygı o koşullarda fazla olmuş.Hasta ziyareti insanidir ama hastayı o hale getirmede payın büyüğüne sahip biri için aynı şeyi söylemek de olası değildir."
********
Türk Ordusu'na karşı tertibi planlayıp yöneten ekip, tertibin amacına
ulaştığını tespit ediyordu.
Komuta kademeleri hallaç pamuğu gibi atılmış, ordunun itibarı ile
oynanmıştı, istifalar üst rütbelerden alt rütbelere doğru hızla
yayılıyordu.
Türk Ordusunu İran, Irak ve Suriye'ye karşı kullanmayı planlayan Amerika,
artık komuta kademelerindeki ABD karşıtları da temizlendiğine göre, komutanlara
karşı yapılan haksız uygulamalara sözde karşı çıkarak sevimli hale gelmeye
çalışıyordu.
Tayyip Bey ise, istediği düzeni kurduğunu, daha ileri giderse bir kırılma
olabileceğini ve elindekileri de kaybedeceğini düşünerek frene
basıyordu.
Fehmi Koru, Ergenekon'un düğmesine Oval Ofis'te
Tayyip Bey ile Buş arasındaki buluşmada basıldığını
açıklamıştı.
Düğme olarak Tuncay Güney
kullanılmıştı. Emniyetin Tuncay Güney ile yaptığı mülakata
dayanılarak Ergenekon soruşturması başlatılmıştı.
Tertibi kim başlattı ise o bitirebilirdi. (ABD + Tayyip Bey + Tuncay Güney) üçlüsü eşzamanlı
olarak harekete geçti:
Amerika, Büyükelçisi
Ricciardone vasıtasıyla tertibin sona erdirilmesi zamanının geldiğini
açıkladı.
Tayyip Bey, "Generallere
terör örgütü mensubu demek çok ciddi bir yanlıştır, ve bu affedilemez", "Cepheye
gönderecek subay bulamıyoruz" diyerek sanki Ergenekon tertibi kendisine karşı
yapılmış gibi bir hava yarattı.
Düğme olarak kullanılan Tuncay Güney'e de bu sefer "kapat" konumuna
geçmek için basıldı. Sahte haham Tuncay
Güney Kanada'nın Toronto kentinden canlı yayın bağlantısıyla
Skyturk 360 TV'de "Şimdi Söz Sende" programına katıldı ve şunları
söyledi:
"Operasyon için düğmeye basılması gerekiyordu. Bu dönem bitti. Bu
insanlar artık çıkmalı. Projeydi, bitti. Geçmiş olsun. İşkence görmeseydim o
konuşmaları yapmazdım. Ergenekon'un temeli sayılan Emniyet'te verdiğim ifadeler
geçersizdir. Devlet beni kullandı. Türkiye'de adalet aramak genelevde bakire
aramaktan farksızdır"
Tertibin başında kasaptaki ete soğan doğramayan, "Darbe planı var da
diyemem yok da" diyen NATO Paşası Hilmi
Özkök de "İçerdekilerin çoğu suçsuzdur" deyiverdi.
Aydınlık, 10 Şubat 2013
Peki, proje nasıl bitirilecekti?
Bu konuyu en çarpıcı biçimde "Katilimi Gördüm" başlıklı yazısında
Zahide Uçar açıkladı:
"Tayyip Bey hala davanın savcısıdır. Savcı olarak PKK ile milli güçleri
uzlaştırma oyununa soyunmuştur. "Uzlaşın, dava düşsün" diyor."
Yani milli güçler Bölünme Anayasası'na, PKK affına, Öcalan'ın ön plana
çıkarılmasına, Güneydoğu'ya herhangi bir şekilde (İllere özerklik, bölgesel
özerklik vesaire) gibi özerklik verilmesine karşı çıkmaktan
vazgeçecekler.
"Pes ettik, Türkiye bölünürse bölünsün, engel olamayacağımızı anladık. Ne
yaparsanız yapın" diyecekler.
Esas amaç, Öcalan'ı PKK yöneticisi olmaktan çıkarıp, Kürtlerin lideri
yapmak ve federasyon kurmak.
Planı 3 sene önce Doğu Perinçek mahkemede açıkladı:
"Bizi Öcalan ile takas için tutuyorlar, bu oyuna gelmeyin" diye hakimleri
uyardı.
Hasdal Esiri Görevde Tüma. Semih Çetin, Kaynak
Yayınları'nda basılan "Bir İhanetin Öyküsü" adlı kitabında bu planı şöyle dile
getirmişti:
"Başta Abdullah Öcalan olmak üzere
PKK'lılara af çıkarmak için rehin tutuluyoruz"
"Kendi ordusuna komplo kuracak kadar
alçalmış bir çetenin ihanet sürecinden geçiyoruz. Kendi ülkemizde esir
düştük"
Yani proje yeni değil, Ergenekon tertibine daha başlamadan önce nasıl
sonlandıracaklarını planlamışlar.
Şimdi Ergenekon ve Balyoz mahkumlarından bu hamlelerine bir yanıt
bekliyorlar. En azından bir bölünme olur ve milli güçler birbirine düşer umudu
içindeler.
İşte, Ricciardone'nin, Tayyip Bey'in, Tuncay Güney'in ve NATO Paşası
Hilmi Özkök'ün son günlerde Ergenekon ve Balyoz tutukluları hakkında yaptıkları
hayırhah açıklamaların altında bu sinsi plan yatıyor.
Tayyip Bey'in hastane ziyareti de bu büyük planın bir
parçası.
********
Eski Genelkurmay 2. Başkanı, Eski 1. Ordu
Komutanı Em. Org. Ergin Saygun, Türk Ordusu'na kurulan komployu
yazdı.
Türk Devrimi'nin yayınevi Kaynak Yayınları'ndan çıkan kitap 4
günde 4 baskı yaptı.
arşiv:
Mahkeme Heyeti cinayete tam teşebbüs
halindedir
********
Org. Saygun: "Beni
öldüremeyeceksiniz"
********
E. Org. Saygun sinsice öldürülmek
isteniyor
********
Em.
Org. Ergin Saygun yazdı : Türk Ordusuna Balyoz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder