AKP Hükümeti, Güneydoğu'da T.C. Devleti'nin yetkilerini
PKK'ya devretti.
PKK, artık TSK ve Türk polisi gibi yasal bir silahlı
güvenlik gücü sayılıyor. TSK'nın ve Türk polisinin yetkileri adım adım PKK'ya
devrediliyor.
***********
11 Temmuz 2013 günü Şırnak'taki cenaze töreninde
güvenliği ellerinde uzun namlulu silahlar, bellerinde el bombaları taşıyan
PKK'lılar sağlamıştı. PKK ve Kürdistan bayrakları, Öcalan resimleri taşınmıştı.
Orada devletin askeri ve devletin polisi yoktu. AKP Hükümetinin yönetimindeki
devlet, oradaki güvenlik işini PKK'ya bırakmıştı. Cenaze töreni, bir hafta
önceden haber verilerek yapıldı. Yani, hiç kimse "Habersiz yaptılar, devlet
asker veya polis gönderme fırsatı bulamadı" diyemez. Fotoğraflar için bakınız:
***********
15 Temmuz 2013 günü ise, Diyarbakır'a bağlı Lice İlçesi
Yolçatı kırsalında PKK törenle "PKK Şehitleri Mezarlığı" açılış töreni yaptı.
Mezarlığın yapımı 2 ay önce başladı. 250 mezar yeri kapasiteli mezarlığa
çatışmalarda ölmüş olan 170 PKK'lının cesedi eski mezarlarından çıkarılarak
getirildi ve gömüldü. AKP Hükümeti, bu yasadışı uygulamayı görmezden geldi.
Törene Diyarbakır ve çevre ilçelerden gelen yaklaşık
beşbin BDP üyesi katıldı. PKK, KCK bayrakları, Öcalan resimleri ve çatışmalarda
ölmüş ünlü PKK'lıların büyük boy resimleri açıldı. Orada devletin askeri ve
polisi yine yoktu.
Törene katılmak üzere minibüslerle yola çıkan BDP'lileri Diyarbakır
çıkışında polis durdurdu ve kimlik kontrolü yaptı.
Daha sonra, Lice yolu üzerindeki Mermer Jandarma Karakolu'nda ikinci kez
kimlik kontrolü yapıldı.
Lİce'ye bağlı Kayacık Köyü üzerinde de, yüzleri poşulu, PKK üniformaları
içindeki silahlı KCK/Asayiş örgütü üyesi gençler arama yaptı. Böylece PKK, asker
ve polisten sonra üçüncü güvenlik gücü olarak kendisini tescil ettirmiş
oluyordu. Asker ve polisten boşalacak bölgeleri adım adım artık PKK güvenlik
güçleri dolduracaktı.
Sözcü, 16 Temmuz 2013
Tören alanının çevresinde ve çevredeki tepelerde silahlı PKK'liler nöbet
tutuyordu. Güvenliği onlar sağlıyordu. Mezarlık açma, güvenlik sağlama... Her
tür devlet işlevini fiilen PKK üstlenmeye başlamıştı.
Bir PKK'lı cesedi daha gömüldü ve saygı duruşundan sonra Kürtçe marşlar
okundu.
PKK tarafından kurulan Şehit Aileleri Derneği Başkanı Halil Oruç konuşma
yaptı. Daha sonra yüzleri poşulu, PKK giysili 15 kişi geldi, içlerinden biri
Türkçe basın açıklaması yaptı. Mezarlıkta yatan PKK'lıların isimleri ve kod
isimleri okundukça kalabalık "Ez livirim" yani "Buradayım" diye bağırdı. Orada
Türk askeri ve Türk polisi yoktu. Türk polisi, Türk bayrağı yaşıyan vatandaşa
saldırmakla meşguldü.
***********
Sadece AKP Hükümeti değil, CHP ve MHP de PKK'yı Türkiye'nin yasal
demokratik bir partisi olarak kabul ettiler.
AKP, CHP, MHP ve PKK "Anayasa Uzlaşma Komisyonu" adlı masaya karşılıklı
oturarak, Türkiye için "demokratik ve özgürlükçü" bir anayasa yapmaya
uğraşıyorlar. 48 maddede anlaşma sağladıklarını iftiharla açıklamışlardır.
Evet, CHP ve MHP şunu demiş oluyorlar: "Biz PKK ile 48 anayasa maddesinde
anlaştık." Bunun en hafif deyimle utanılacak bir şey olduğunu algılayabiliyor
muyuz?
AKP - PKK ortaklığını zaten biliyoruz. Ama, CHP ve MHP'nin de bu ortaklığa
katıldığını acaba algılayabiliyor muyuz? Aynı masaya oturmuşlardır. PKK ile aynı
masaya oturmanın ne anlama geldiğini acaba anlayabiliyor muyuz? Bu, PKK'yı
muhatap kabul etmek demektir. Ve, daha da fazlasıdır. PKK ile birlikte
Türkiye'ye bir anayasa yapmak için masaya oturuyorsunuz. Yani, PKK'nın
Türkiye'ye bir anayasa yapabileceğini kabul etmiş oluyorsunuz. Bundan daha
vahim, daha utanılacak ne olabilir? Var mı başka izah tarzı? Varsa
söyleyin.
Hiç kimse "Biz PKK ile değil, BDP ile masaya oturduk" demeye kalkmasın.
BDP, PKK'nın bir uzantısıdır. Öcalan'ı lider olarak kabul etmiştir ve her
düzlemde PKK'yı savunmaktan başka bir şey yapmamaktadır. BDP yetkilileri
defalarca bu yönde demeçler vermişlerdir. İmralı'ya gidip talimat alanlar da BDP
yetkililerinden başkası değildir. "Açılım sonunda PKK yasal siyaset yapacak"
diyenler BDP şefleridir. Açılım başarıya ulaşınca BDP'nin adını PKK olarak
değiştirip yönetimi PKK şeflerine teslim etmekle görevlidirler.
***********
4 Temmuz 2013 günü AKP - CHP - MHP - PKK ortak bir bildiri yayımlayarak
Mısır'daki "darbe"yi kınadılar.
Sadece Türkiye'deki değil, diğer ülkelerdeki Amerikancı rejimleri korumak
için de 4 parti birlik halindedirler.
O kadar vahim bir durum ki, algılayamamak tehlikesi var. Onun için
tekrarlıyorum:
AKP, CHP, MHP, BDP (PKK) ortak bildiri
yayımladılar, Mısır Devrimi'ni kınadılar.
Evet, yanlış okumadınız. TBMM İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu, içinde şu sözler de olan bir bildiri kaleme aldı:
"Yetkisiz bir
şekilde gasp edilen iktidar derhal halka iade edilmelidir. Dünyadaki bütün demokratik kurum ve kişiler,
içinde insan hakları ihlali potansiyeli barındıran böylesi girişimlere karşı,
açıkça tavır almalıdır."
AKP, CHP, MHP, BDP (PKK) bildiriyi imzaladılar. Aynı kağıdın altında, 4
partinin imzaları yan yana bir utanç abidesi olarak durmaktadır.
PKK, Mısır'daki demokrasiyi koruduğuna göre, elbette ki Türkiye'deki
demokrasiyi de korumaktadır. O halde, ne hakla PKK'yı terörist olmakla
suçluyorsunuz?
Bu şu demek oluyor:
-- CHP ve MHP, PKK ile aynı bildirinin altına imza atmışlardır.
-- Bu bildiri, CHP ve MHP'nin PKK'yı demokratik bir örgüt olarak kabul
ettiğini göstermektedir.
-- CHP ve MHP, PKK ile birlikte, Türkiye için bir anayasa hazırlamak
amacıyla aynı masaya oturmuşlardır.
Meclis'teki 4 parti ve AKP Hükümeti, elbirliği
ile, PKK'yı yasal hale getirmiştir.
İşte
bunun sonucu: PKK ve Öcalan yasal hale gelince, Atatürk ve Türk bayrağı yasadışı
olmuştur.
PKK
bayrakları ve Öcalan resimleri ile gösteri yapanları silahlı PKK'lılar
korurken; Atatürk resmi ve Türk bayrağı taşıyan
göstericilere Türk polisi saldırmakta; Atatürklü Türk bayrağı sattığı için
tutuklanan Ali Sarıçiçek'e 20 yıl hapis cezası istenmektedir
Aydınlık, 16 Temmuz 2013
***********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder