PKK'ya toz kondurmama çabaları tam gaz devam
ediyor.
********
"Uyuşturucu Baronları" varmış, Jandarma bu Baronların
ektiği kenevir tarlalarını tahrip edince onlar da Lice halkını kışkırtmışlar.
SÖZCÜ'de Saygı Öztürk böyle yazıyor.
Gerçekte Saygı Bey'in PKK'yı aklama gibi bir çabası yok.
Ancak bu Baronların kimliği hakkında bir şey söylemediği taktirde haberin bu
şekilde yansıtılacağı aklına gelmiyor.
Yandaş basın bu haberi PKK'yı aklamak için
kullanıyor.
PKK'nın izni ve bilgisi dışında bu bölgelere kim kenevir
ekebilir, kim hasatı kaldırıp uyuşturucu imal edebilir ve piyasaya sürebilir?
Var mı böyle babayiğit? Velev ki böyle bir babayiğit çıktı, PKK onu anında
ortadan kaldırır ve kenevir tarlasına el koyar. Ortadoğu'da uyuşturucu
trafiğinin PKK tarafından kontrol edildiğini ve bölücü örgütün kasasında bu
işten milyarlarca dolar biriktiğini bilmeyen var mı? Uyuşturucu Baronu, PKK'nın
ta kendisidir.
PKK'dan ayrı bir "Uyuşturucu Baronları" yok.
********
Diğer konu ise şu:
PKK, eylemlerine devam ediyor. Şaniye basıyor, köy
basıyor, yol kesiyor, adam kaçırıyor, polis örgütü kuruyor, alenen diploma
dağıtıyor, kimlik kontrolü yapıyor vesaire. Ama bunları yaptığını inkar ediyor.
"Biz yapmadık" diyor, "Açılımı baltalamak isteyenler yapmış olabilir"
diyor.
AKP Hükümeti de bu konuda PKK'ya destek oluyor. AKP
sözcüleri "PKK değil, Ergenekon yapıyor" anlamında demeçler veriyorlar. Vali
"Süreci bozmak amacıyla karanlık odaklar tarafından yapılıyor" diyor.
SÖZCÜ yazıyor: PKK yönetimine tepki duyan bazı teröristler
adı bilmemne olan bir örgüt kurmuşlar, bu eylemleri onlar yapıyormuş. Yani PKK
pir-ü pak. Tertemiz maşallah.
Nasıl "Uyuşturucu baronları" PKK'dan başka bir şey değil
ise, bu "karanlık odaklar", "PKK'dan ayrılıp örgüt kuranlar", "inisiyatif koyan
gençler" de PKK'dan başka bir şey değil.
Lice'de tahrip edilen kenevir tarlasının köylüleri bir
gelirden mahrum ettiği de bir gerçek. PKK o yüzden karakola saldırı için burayı
seçti. Gelirinden olan halkı kolayca kışkırtabildi. Orası olmasa başka bir
karakolu deneyecekti.
********
Amaç, öncelikle karakol sayısını azaltmak. Bunda zaten
başarı kazandılar. İçişleri Bakanı Muammer Güler açıkladı: "Güneydoğu'da şu ana
kadar 9'u Diyarbakır'da olmak üzere 68 karakol kapatıldı."
Yeni karakol da yapılmıyor. Yapılan şey, mevcut karakolun
yanına ek bina yapmak. PKK bunu da istemiyor. Hükümeti uyarıyor: "Kolluk
kuvvetlerini kademeli olarak bölgeden çekmeye söz vermiştin. Bu ek binalar da ne
oluyor?". Karakola saldırının özü bu.
Kolluk kuvvetlerinin yerini PKK'nın kurduğu polis örgütü
alacak. Cizre'de tanıtımı yapıldı, bölgede her ilçede örgütleniyor, eğitim
alıyor, mezunlar göreve başlıyor. Şimdilik gizli olarak.
********
İşin özünü en özlü şekilde Ege Cansen açıklamıştı.
TÜSİAD'ın basındaki sözcülerinden Ege Cansen, şöyle yazdı:
"Silivri'nin engelleri temizlediği yolda ilerleyen
iktidarın izlediği Kürt siyasetinin amacı:
"T.C. ulusal sınırları içinde bulunan Kürtlere bir tür
bağımsızlık verip, barış içinde yan yana yaşamayı sağlamaktır"
şeklinde özetlenebilir.
İsteyen internetten önce Wilson Prensiplerini ve özellikle
12. maddesini bulup okuyabilir.
Bu amaç, 19. yüzyıldan beri devam eden, Batılı Büyük
Devletlerin, dünya ve özellikle Osmanlı Devleti için öngördükleri siyasi
yapılanmayla uyumludur.
Son Söz: Bükemediğin eli öp, bükebildiğini
kır."
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23145935.asp Hürriyet, 27 Nisan 2013
********
Demek ki AKP Hükümeti'nin Kürt siyasetinin amacı neymiş?
Kürtlere bağımsızlık vermek.
2 aydan fazla zaman geçti, bu yazı AKP tarafından tekzip
edilmedi. "Yok öyle şey" denmedi. Tayyip Bey öfkelenip bağırmadı. AKP Hükümeti,
amacının Kürtlere bağımsızlık vermek, yani Türkiye'yi karpuz gibi ikiye bölmek
olduğunu kabul etmiştir.
İşte onun için karakola saldırıyorlar. Hani bağımsızlık
verecektiniz, askeri polisi çekecektiniz. Ek bina yapmak da nereden çıktı
şimdi?
Ege Cansen'in söylediği "Batılı Büyük Devletler"in sözcüsü
Amerika'dır. Zaten Kürdistan devleti kurmayı amaçlayan Wilson Prensipleri'ni
kaleme alan da, ABD Başkanı Wilson idi. Ege Cansen, bu Prensiplerin 12.
maddesine gönderme yapıyor. 100 yıldır Amerika'nın amacı değişmemiştir. Sovyet
tehdidine karşı sümen altına konan plan, zamanının geldiği düşünülerek tekrar
yürürlüğe konmuştur. O Prensipler bugün Büyük Ortadoğu Projesi adı altında
piyasaya sürülmüştür ve Eşbaşkanı da, kendisinin en az otuz yerde kameralar
karşısında iftiharla açıkladığı gibi, Tayyip Erdoğan'dır. Ege Cansen de aynı
şeyi söylemektedir.
15-16 Haziran 2013 günlerinde Diyarbakır'da toplanan
"Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı", PKK'nın ülkeyi bölme amacını bir
kere daha gözler önüne serdi.
Buradaki "Birlik" sözü, "Türkiye ile birlik" anlamına
gelmiyor. Çünkü, Güneydoğu bölgemizi Kuzey Kürdistan olarak adlandırılıyor.
Birlikten kasıt, Güney Kürdistan (Barzanistan, yani Kuzey Irak), Batı Kürdistan
(Kuzey Suriye) ve Doğu Kürdistan (Batı İran) ile birliktir. Yani, her defasında
tekrar ettikleri gibi, 4 parça Kürdistan'ın birliği.
Haritasını da Amerikalılar
yaptı.
Bakınız: ABD ordusunun Türkiye'yi bölen
haritaları http://aliserdarbolat.blogspot.com/2013/03/abd-ordusunun-turkiyeyi-bolen-haritalar.html
Bunun böyle olduğu, Öcalan'ın, MİT eliyle gönderdiği
mektupta Barzani'yi "Dört parçanın lideri" ilan etmesi ile de
anlaşılmaktadır.
Selahattin Demirtaş'ın Tayyip Bey'e "Bu ülkeyi bir
Başbakan idare edemez" demesi de "Kuzey Kürdistan" için ayrı Başbakan istediğini
gösteriyor.
Tayyip Bey, "Sen bu ülkeyi tek başına idare edemezsin" hakaretine
cevap verememiştir. Tayyip Bey, Türkiye'yi Büyük Devlet yaptığını öne sürüyordu.
Demek o kadar büyütmüş ki, bir Başbakanla idare edilemeyecek hale gelmiş. "Kuzey
Kürdistan" için ayrı bir Başbakan gerekiyor.
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder