31 Mayıs 2015 Pazar

AKP - CHP koalisyonunun maddi temelleri

CHP'nin YURT gazetesi ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu "AKP-CHP koalisyonu olabilir" dediler ve bunun adını "Büyük Koalisyon" koydular.

Bakınız: 

Böyle bir koalisyonun maddi temeli var. AKP ve CHP'nin en önemli konulardaki politikaları çelişmiyor, aksine aynı şeyleri savunuyorlar.

CHP ve AKP her ikisi de:
- "ABD stratejik ortak" mavalının yaygaracısı
- "Avrupa Birliği'ne tam üye olacağız" çığırtkanı
- Ekonomimizi çökerten Gümrük Birliği taraftarı
- NATO bağımlısı
- İran karşıtı
- Irak'ta Barzani yandaşı
- Suriye'de Kobani savunucusu
- Beşar Esad düşmanı, Saddam ve Kaddafi düşmanı
- PKK ile müzakere taraftarı
- "Öcalan Kürt halkının lideri" yaygaracısı
- Bölücü "Açılım" politikasının savunucusu
- Seyit Rıza, Şeyh Sait, Saidi Nursi parlatıcısı
- HDP ile al takke ver külah
- "Avrupa Özerklik Şartı" fedaisi
- "Ana dilde eğitim" taraftarı
- "Anayasa'dan Türk Milleti'ni çıkartma" heveslisi
- "Türk Milleti etnik tanım, T.C. Vatandaşı diyelim"
- "Atatürk milliyetçiliği ırkçıdır" yalanının yayıcısı
- "Ermeni soykırımı yaptık"
- "Tunceli değil Dersim"
- "Atatürk Dersim'de katliam yaptı"
- İmam Hatip Okulları taraftarı
- Türban taraftarı
- Kemal Derviş ekonomisi taraftarı
- Özelleştirmeci
- Yerli üretime desteğe karşı
- Üretmek yerine borç alıp ithalat yapma yandaşı
- Orduya darbeci, faili meçhulcü suçlamacısı
- Kıbrıs'ı AB'ye hediye etme gönüllüsü
- BOP Eşbaşkanlığı (Türkiye'yi bölme) gönüllüsü
- Atatürk dönemi karşıtı

(İnanmayanlar aşağıdaki arşiv bölümüne başvurabilirler)

Ortak yönleri bunlar olunca, (eğer varsa) ufak tefek ayrılıkların hiç bir önemi yok. Yönetim kademelerinin temel görüşleri uyum içinde bu iki partinin. (Yönetimde hiç bir etkisi olmayan sıradan üyelerin farklı görüşleri bir anlam ifade etmez.)

En önemli, motor güç olan ekonomide tam uyum içindeler. Kemal Derviş'te birleşmişler. Koalisyonun yapıştırıcı gücü Derviş. AKP-CHP koalisyonunun Ekonomi Bakanı o olacak çünkü. Tayin emri ABD'den, piyasaya sürümü Dersimli Kemal'den.
Ancak Dersimli Kemal'i bir tehlike bekliyor. Eğer AKP tek başına hükümeti kuracak sayıda Milletvekili çıkarır da AKP-CHP koalisyonu gerçekleşmez ise, ABD Dersimli'nin yerine Derviş'i getirmeyi planlıyor. Baykal'ın yerine Dersimli'yi getirdiği gibi...

Bakınız:
ABD Raporu: Baykal istifaya ikna edilecek, yerine Kılıçdaroğlu gelecek
Sözkonusu raporun İngilizce orijinalini (Silkroad Paper 0810 Turkey) şu adresten isteyebilirsiniz: serdarbolat@superonline.com

Bakınız:
Mustafa Mutlu: Derviş'e ABD'den yeni görev: CHP liderliği

Bakınız:
Kemal Derviş: Türbanı ilk ben savundum, HDP'nin Meclis'te olması önemli, 2002 - 2007 AKP döneminde ciddi devlet yapısı ve demokrasi vardı, Batı'da güven yarattı, ben de çok mutluydum, Abdullah Gül dünyaca takdir ediliyor, Ali Babacan saygın biridir, HDP lideri çok olumlu, sempatik.


Yürü bre Derviş Paşa...



arşiv:

Dersimli Kemal: CHP ile AKP'nin ekonomi programı aynı  30-5-2015
Dersimli Kemal'in son incileri 23 Mayıs 2015
Yeni Anayasa'da Türk Milleti olmayacak 8 Mayıs 2015

29 Mayıs 2015 Cuma

Dersimli Kemal: CHP ile AKP'nin ekonomi programı aynı

Dersimli Kemal sonunda kendisi açıkladı, yorum yapmamıza gerek kalmadı.

"Onyedi milyon yoksulumuz var, aylık geliri 200 liranın altında, onların derdini çözdün mü?" diyerek AKP'yi sorumlu tutuyordu seçim meydanlarında.

Ama, AKP'nin insanlarımızı yoksullaştıran o politikalarının, CHP'nin Ekonomi Bakanı yapmayı düşündüğü Kemal Derviş'e ait olduğunu NTV'de açıkladı...

Dersimli aynen şunları söyledi:
"İktidar partisi (AKP) bir proje üretemez. Üretmiyor da zaten. Bir ekonomik programı da yok zaten. Sayın Kemal Derviş ve arkadaşlarının ortaya koyduğu programı sürdürüyorlar."

Tıklayınız:

Demek ki:

Sayın (!) Kemal Derviş'in uygulamaya koymuş olduğu ekonomi programını AKP Hükümetleri 13 yıldır aynen devam ettirmiş.

Dersimli Kemal de, Kemal Derviş'i Ekonomi Bakanı yapıp bu programı yine aynen devam ettirecekmiş.

Yani AKP de, CHP de "Aslan sosyaldemokrat Kemal Derviş"in ekonomi programını benimsiyorlarmış. AKP uyguluyor, Y-CHP devam ettirecek.

O halde Dersimli Kemal seçim meydanlarında niçin AKP'yi yoksulluk yaratmakla suçluyor? Bir suçlu varsa, o da Derviş'in ekonomi programından başka bir şey değil: Özelleştirme, teşeronlaştırma, yerli üretime darbe, borç alıp aldığımız borç para ile ithalat yapma. Yani dilenme ekonomisi.


Doğu Perinçek de açıkladı:

"AKP ve CHP, ülkeyi Kemal Derviş'in batakçı dilenme ekonomisine teslim ediyorlar. Borçlanma ekonomisi batakta çırpınırken, bu ekonominin ABD patentli mimarı Derviş ekonomiyi iyice batırması için yeniden sahneye çıkarılıyor.

Vatan Partisi üretim ekonomisi kuracak. Bu konuda birikimi olan Sayın Ufuk Söylemez, Vatan Partisi yönetiminde yer alacak.

Her boydan sanayicimize, çiftçimize, üretimde yer alan herkese “üretin arkadaşlar” diyoruz. Tayyip Erdoğanların, Kemal Dervişlerin devri bitmiştir. Vatan Partisi yönetiminde üretim çağına gireceğiz.

Kemal Derviş, AKP'yi iktidara getiren tertipte baş roldeydi. Şimdi AKP-CHP Hükümeti'nin kurulmasında yine baş rolde. Ama değişmeyen bir görevi var: Türkiye'nin üzerindeki ABD denetimini sürdürmek, Türkiye'yi bölmek ve dünya tefecilerinin tahsildarlığını yapmak.

AKP-CHP Hükümeti bir suç ortaklığıdır. Kucaklarında HDP - PKK var. Hükümetin gizli ortağı bölücü terör örgütüdür.


++++

28 Mayıs 2015 Perşembe

Ufuk Söylemez: Oyum VATAN Partisi'ne

Eski Milletvekili ve Devlet Bakanı, Milli Merkez Yönetim Kurulu ve DP Üyesi, Aydınlık gazetesi yazarı Ufuk Söylemez VATAN Partisi'ne oy vereceğini açıkladı:

"Atatürk’te Birleştik diyen, Cumhuriyet’in Kurucu değerlerine gönülden bağlı olan, milli duruşlu ve ulusal çıkarlardan yana olan kadroları ve programıyla; “Vatan Partisine” vereceğimi beyan ve ilan ediyorum!"



Ufuk Söylemez, 28 Mayıs günlü Aydınlık'taki "UFKA BAKIŞ" köşesinde VATAN'a oy verme nedenlerini şöyle sıraladı:

"Andımız"ı okullarda yeniden okutacağını söylediği için,

Sağ-sol demeden "Atatürk’te Birleştik" şiarıyla partiler üstü demokratik bir kuvay-ı milliye hareketi olan ‘Milli Anayasa Forumlarına ve Milli Merkez’e’ destek veren ve bizlerle omuz omuza mücadele eden bir siyasi kadroyu barındırdığı için,

Cumhuriyet tarihinin gördüğü en karanlık ve tehlikeli organizasyon olan, ABD güdümlü - Cemaat görünümlü F-Tipi örgütle yıllardan beri kararlılık ve gayretle mücadele eden kadrolara ve fikriyata sahip olduğu için,

Ergenekon-Balyoz ve benzeri kumpaslara cepheden karşı çıkan, Milli ordumuza ve Milli aydınlarımıza sahip çıkan, bu yolda ağır bedeller ödemelerine rağmen, yürekli bir mücadeleyi ortaya koyan kadroların yoğunlaştığı bir siyasi parti olduğu için,

"Hem Sorosçu-hem Atatürkçü olunmaz" dediği, sözde değil özde Atatürk ve ilkelerine sahip çıktığı için,

Altta kalanın canının çıktığı bir vahşi kapitalizme, üretimden kopuk, sıcak paraya ve borçlanmaya dayalı bir kumarhane ekonomisine karşı, Atatürk’ün “karma” ekonomik modeline sahip çıktığı için,

Mezhepçi-yobaz-dinimizi siyasallaştırmak isteyen gerici zihniyete karşı, laiklik ilkesine bağlılığını açıkça ortaya koyduğu için,

Emperyalizm destekli bölücü terörle müzakere ve pazarlık yapmayacağı, Türk ile Kürdü, ulus devlet ve üniter yapımızda birleştireceği için,

“Kayden Türk - Kalben ABD’li” K. Derviş’in müridi değil, “Mustafa Kemal’in askeri” olanların birleştiği bir siyasi parti olduğu için,

Bir yandan "oyları bölmeyin" masalını anlatırken, öte yandan vahşi-kanlı-bölücü örgütün siyasi uzantısı ile koalisyon yapmaya çalışmayan, anti-emperyalist duruşa sahip bir siyasi parti olduğu için,

Soğuk savaş döneminden kalan sağ-sol kamplaşmasını aşan ve bugün milli-gayrı milli saflaşmasında Cumhuriyetçi-Milli cephede, yer alanların buluştuğu bir siyasi parti olduğu için,

Nihat Genç’ten Yaşar Nuri Öztürk’e, Yılmaz Özdil’den Soner Yalçın’a, Levent Kırca’dan Rıza Zelyut’a, Mustafa Mutlu’dan Sabahattin Önkibar’a kadar, millici-demokrat-yurtsever ve Atatürkçü yurttaşlarımızın sevip saydığı, fikirlerine ve duruşlarına saygı duyduğu, ülkemizin yüz akı milli aydın-yazar ve sanatçılarımızın da değer ve önem verdiği bir siyasi fikre, kadroya sahip olduğu için,

Silivri’de karda kışta toplanan onbinlerin, 19 Mayıs’larda, 10 Kasım’larda Anıtkabir’e yürüyen yüz binlerin, Haziran Gezi direnişinde "Mustafa Kemal’in askerleriyiz" diye haykıran milyonların bu taleplerini kucaklayacak, milli duruştan-ulusal çıkarlardan yana olduğu için,

Son olarak, 8 Haziran sabahından itibaren, Demokratik-Milli ve Cumhuriyetçi bir cephenin, birliğin ve ittifakın öncüsü olabilecek bir parti olduğu için,

"Atatürk’te Birleştik diyen, Cumhuriyet’in Kurucu değerlerine gönülden bağlı olan, milli duruşlu ve ulusal çıkarlardan yana olan kadroları ve programıyla; “Vatan Partisi"ne oyumu vereceğimi beyan ve ilan ediyorum!"


+++++

Milli Merkez de, TBMM Eski Başkanı ve Milli Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk imzası ile yayımlanan 2 Mayıs 2015 günlü genelgesinde şöyle diyerek VATAN'ı işaret etmişti:
1. Millî Merkez yaklaşmakta olan genel seçimlerde, siyasi bilinci yüksek tüm yurtsever mücadele arkadaşlarımızın kendi yörelerinde güçlü olan, "Atatürk’te Birleştik" diyen partileri ve Cumhuriyetimizin kuruluş değerlerine gönülden bağlı adayları desteklemeleri ve vicdanlarının sesine uygun olarak oy kullanmalarını tavsiye etmektedir. Yönetim Kurulu üyelerimizin oyları ile ilgili yapacakları açıklamalar ortak bir kararı değil, kendi kişisel tercihlerini gösterecektir.
"Atatürk'te Birleştik" diyen parti VATAN Partisi'dir. Milli Merkez, ad vermeden VATAN Partisi'ni işaret etmektedir.

Genelgenin tamamını serdarbolat@superonline.com adresinden isteyebilirsiniz


+++++++++

AKP'nin "Kumpas soruşturması bize uzanır" korkusu

Ergenekon- Balyoz kumpaslarını soruşturan Savcı, dosyayı bırakmak istiyor. savcı Mesut Bayhan, 1 aylık izin kullanıyor. İzin dönüşünde dosyayı bırakacağı ve tayinini isteyeceği söyleniyor.

AKP'nin "Soruşturma bize uzanır" korkusu ile Savcıya baskı yaptığı, bu nedenle dosyanın kapsamlı olarak ele alınamadığı öğrenildi.

Ergenekon mağduru E. Tuğg. Veli Küçük'ün kızı ve aynı zamanda avukatı olan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Küçük:
"Bu kumpas davaları Cemaat ve AKP'nin işbirliği ile yapıldı. Şimdi AKP kumpasların üzerine gidiyormuş gibi yapıyor. Ancak fazla üstüne gittiği taktirde de suç ortaklığının ortaya döküleceğinden endişeleniyor. Bu maksatla da Savcıya yeterli eleman verilmeyerek, teknik donanım sağlanmayarak dosya savsaklanıyor. Yüzlerce kişinin kurduğu kumpası yalnız başına tek bir savcının çözmesi mümkün değil. AKP ne yaparsa yapsın, biz bu işin peşini bırakmayacağız."

Eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı, Vatan Partisi Başkanlık Kurulu Üyesi Ergenekon mağduru Korgeneral İsmail Hakkı Pekin:
"Cumhurbaşkanı, Harp Akademileri’nde TSK’ya yönelik komplo ve kumpaslardan bahsetti ama bununla kendisini kurtarması mümkün değil. Eğer TSK’ya yönelik bir komplo varsa, kumpas varsa bunun siyasi sorumluluğu kendisine aittir. İktidar o hakimleri, savcıları meslekten ihraç etmekle bu işten kurtulamaz."

Barış Yarkadaş:
"Ergenekon ve Balyozcuları serbest bırakmanın şartlarından biri de şuydu: Çıkınca sadece Cemaati sorumlu tutun, AKP'ye laf etmeyin."

Yeni CHP fedaisi aslan sosyaldemokrat Yarkadaş, nereye kadar hem kendisini hem de milleti aldatmaya devam edecektir? Gazetecilik bu mudur? Buna gazetecelik değil, gaz tenekeciliği denir. Ayıptır.

"Cemaate karşı mücadelede AKP'yi destekliyor" diye başta Doğu Perinçek olmak üzere Vatan Partisi yöneticilerini suçlayanlar, AKP'ye karşı Cemaati destekleyenler, kumpaslarla ve Cemaat ile mücadelenin nereye uzanacağını acaba şimdi görebilecekler mi?

"Cemaat ile mücadele sonunda AKP'ye uzanacaktır" demiş olan Perinçek'in o sözlerini o günlerde duymamayı tercih edenler, acaba şimdi hatalarını anlayacaklar mı?

Ne gezer... 

Aydınlık, 24 Mayıs 2015

arşiv:
Bir Barış Yarkadaş klasiği: Atmasyonda sınır tanımam
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2015/05/bir-bars-yarkadas-klasigi-atmasyonda.html

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Bir Barış Yarkadaş klasiği: Atmasyonda sınır tanımam

Y-CHP fedailerinden Barış Yarkadaş "Atmasyondan kim ölmüş" özlü sözüne uygun olarak şöyle yazıp duruyordu:

Eh, y-gazeteci dediğin de böyle olur. Esaretten kurtulan yurtseverlerin kumpastan AKP'yi sorumlu tutan demeçlerini görmezden gelirsin olur biter.

Bir de, böyle bir şart olduğunu Yarkadaş nereden biliyor? Kulağına Tayyip mi fısıldamış?

Eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı, Vatan Partisi Başkanlık Kurulu Üyesi Korgeneral İsmail Hakkı Pekin "Galiba Yarkadaş Aydınlık okumuyor, Ulusal Kanal'ı dinlemiyor, ona okuduğu bir gazeteden cevap vereyim de duysun" diye düşünmüş olacak ki (!), Fethullahçı ZAMAN gaz tenekesine demeç vererek kumpastan sorumlu olanın Tayyip Erdoğan olduğunu bir kere de oradan açıkladı. Şöyle dedi:

"Cumhurbaşkanı, Harp Akademileri’nde TSK’ya yönelik komplo ve kumpaslardan bahsetti ama bununla kendisini kurtarması mümkün değil. Eğer TSK’ya yönelik bir komplo varsa, kumpas varsa bunun siyasi sorumluluğu kendisine aittir. İktidar o hakimleri, savcıları meslekten ihraç etmekle bu işten kurtulamaz."

Bakınız:



Korg. Pekin, aynı söyleşide, AKP iktidarının MİT kanalı ile Suriye'deki teröristlere yardım ettiğini, silah gönderdiğini, sevkıyatı ortaya çıkaran savcıların başına neler geldiğini şöyle anlattı:

"MİT’in yapacağı işler belli. MİT, Suriye’de bir harekât yönetemez. Bir komşu ülkeye MİT aracılığı ile terör ihraç ediyoruz. Üstelik MİT bunu yaparken paralı askerler kullanıyor. O silahların yarın nereye gideceği belli değil."

"Muhaliflerin silahlarının bir kısmı MİT aracılığıyla gidiyor. MİT cihatçı gruplara silah gönderiyor. Katar aracılığı ile kurulan naylon şirketler var. Onlar aracılığı ile IŞİD’e, El Nusra’ya paralı asker sevkiyatı yapılıyor. Türkiye’deki bu şirketlerin tespit edilmesi lazım… Mesela emekli bir tuğgeneralin kurduğu bir şirket Suriye’ye paralı asker gönderiyor. Şirket MİT adına çalışıyor, başka türlü çalışamaz çünkü… Hükümetin buna mani olması lazım ama… MİT’in de bunları takip ediyor olması lazım. Ama bakın bu sevkiyatı ortaya çıkaran TIR savcıları ne oldu?"

Korg. Pekin, açılım ve PKK ile müzakere konusunda şunları söyledi:

"Kürt meselesinde de yanlış gidildi. PKK’ya silah bıraktırdıktan sonra siyasi çözüm üretmek, müzakereye öyle başlamak lazımdı… Özerklik taraftarı değilim ama her şey konuşulabilir. Yoksa buradan yürüyelim, olmazsa geri döneriz olmaz. O zaman risk çok büyür, çatışma başlar. Seçimden sonra müzakere sürse bile iktidar vaatlerini tutamaz. Çıta çok yukarıda tutuldu çünkü. Özerklik vaadi bu ülkede çatışma çıkarır. PKK’nın da silah bırakacağı filan yok. PKK, ABD ve Batı ile müttefik oldu."

Yarkadaş bunları okumuştur, ama zannımca "anlamamıştır" yine... Sen ne kadar anlatırsan anlat, Tayyip'in "Kabataş'ta türbanlı bacıma..." inadına benzer şekilde "Şartlı tahliye de şartlı tahliye" demeye devam edecektir. Bir yandan da kendisi ile çelişkiye düşme pahasına "ZAMAN'a demeç verdiler, bunlar Fethullahçı" demeye bile kalkabilir.

Aslan sosyaldemokratlar böyle...

Söyleşinin ikinci bölümü:

*********