15 Ekim 2013 Salı

"TCG HASDAL" bombaladı

                                                        Aydınlık, 15 Ekim 2013

Hasdal Askeri Cezaevi'ndeki subaylar, GenKur Bşk. Org. Necdet Özel ve DKK Ora. Bülent Bostanoğlu'na bayram tebriği yolladılar.

Yargıtay tarafından cezaları onanan subaylar, Org. Özel'e: "TSK'da söz namustur. İki yıl önce Hasdal duvarlarına kazınan sözünüzün arkasında durun" diyerek "Hayırlı günler" dilediler.

Ora. Bostanoğlu'na gönderdikleri tebrikte ise, Bostanoğlu'nun "Hukuk süreci tamamlanmadı. Çok güzel şeyler olacak" sözlerine atıfta bulunarak "Hayırlı seyirler" diledikten sonra, komutanların "Gemideki makinaları durdurun" anlamında kullandıkları "Bismillah makinalar tamam" sözleri ile tebrik mesajını sonlandırdılar.
***********
Sürecin başından bu yana olayın gelişimi:
***********
Doğu Perinçek, Ergenekon sürecinin ilk günlerinde, bu sürecin "Türk Ordusu ve İşçi Partisi'ni hedef alan bir tertip" olduğunu ilan etti. ABD, tertibi AKP ve Fethullahçı çete vasıtasıyla uyguluyordu.

Bu açıklama, "İşçi Partisi'nin kendisini kurtarmak için orduyu tahrik etme girişimi" olarak gösterildi. Komutanlar bile "Orduya nasıl tertip yapılır, buna kim cesaret edebilir" diyorlardı. Ortada mutlaka bir yanlışlık vardı ve yargı bu yanlışlığı düzeltecekti.
***********
Devlet Bahçeli "Yargı çözer, yargıya güveniyoruz" diyordu. "Darbeciler ayıklansın" diyordu.
Korgeneral Engin Alan, Genel Başkanı'nın bu sözlerine aldanıyordu. Kendisinin suçsuz olduğunu biliyordu. Demek ki darbeciler vardı ve kendisi yanlışlıkla tutuklanmıştı. Er geç gerçek ortaya çıkacak, darbeciler cezalandırılacak, kendisi de diğer suçsuzlarla birlikte serbest kalacaktı.

Kemal Kılıçdaroğlu da aynı teraneleri yineliyor, Bahçeli gibi o da mahkemenin süratle hareket ederek suçlu ile suçsuzu ayırmasını istiyordu. "Darbe davasını destekler konuma düşmek istemem" deyip Yargıtay duruşmalarına katılmıyordu. Mustafa Balbay da tıpkı Engin Alan gibi düşünüyordu. Suçsuz olduğu için mutlaka serbest kalacaktı. Her duruşmada bıkıp usanmadan Hakimlere, Savcılara "Benim suçum ne, suçumu söyleyin" deyip durması bu yüzdendi.

MHP ve CHP Genel Başkanları, Ergenekon, Balyoz gibi davaların bir tertip olduğunu biliyorlardı. Ama bu gerçeği Türk Milletine açıklamıyorlar, "Hukuk çözer, darbeciler ayıklansın" gibi teranelerle gerçeği gizliyorlardı.

Eğer işin içinde bir tertip olsaydı, CHP ve MHP Genel Başkanları yüzbinlerce, hatta milyonlarca partiliyi Silivri'ye, Tandoğan'a yığar, bu dünyayı tertipçi AKP'ye dar ederlerdi. Engin Alan ve Mustafa Balbay işte böyle düşünüyorlardı. Demek ki tertip yok, dava vardı ve suçsuz oldukları nasıl olsa anlaşılacaktı.

CHP ve MHP Genel Başkanları "Bunların hepsi suçsuz. Bu davalar AKP'nin ABD ile birlikte ordumuza ve aydınlarımıza karşı yaptığı bir saldırıdır, bunlar tertiptir" demiyorlar, gerçeğin üzerini örtüyorlardı.
***********
Org. Başbuğ bile, orduya asimetrik saldırı olduğunu söylediği halde hukuka güvendiğini söyleyerek mahkemelerin tertibin bir parçası olduğunu gözardı ediyordu.

Ancak, sonunda gerçek açığa çıkmıştı. Mahkeme heyetinin sanıkların lehindeki delilleri gizlemesi veya gözönüne almaması, dijital verilerdeki 1500 den fazla sahtekarlığı hiç önemsememesi, savunma tanıklarını dinlemeye bile gerek görmemesi, mahkemenin tertibe dahil olduğunu açıkça göstermişti.

Bunun üzerine Org. Özel Hasdal'a gitmiş, 4 esir komutana "Siz suçsuzsunuz, biliyorum" demiş ve onlara şu sözü vermişti: "Hepiniz göreve dönecek şekilde hazır olun. Ben müzakere yoluyla işleri hallederim. Halledemezsem, diğerleri gibi çeker giderim".

Yani esir komutanlar sahte umut bombardımanına tabi tutulmuşlardı.
***********
Avukat Şule Nazlıoğlu, Mamak Cezaevi'nde görüştüğü Albay Mustafa Önsel'in anlattıklarını SÖZCÜ gazetesine şöyle aktardı:

"Org. Özel, GenKur Bşk. olduktan 2 ay kadar sonra Hasdal'a geldi. Her kuvvetin kıdemli rütbelilerinden 4 kişi çağırıldı. Org. Bilgin Balanlı, Korg. Nejat Bek, Kora. Kadir Sağdıç, Tümg. Halil Helvacıoğlu. Özel'in kendilerine: "Dava dosyasını hukukçulara incelettirdim. Hepinizin suçsuz olduğunu biliyorum. Hepiniz göreve dönecek şekilde hazır olun. Sorgu ifadelerinizi kısa tutun. Mahkeme heyetiyle tartışmaya girmeyin. İyi şeyler olacağına inanıyorum. Ben masaya yumruğumu vurarak işleri halletmem. Ben müzakere yoluyla işleri hallederim. halledemezsem, diğerleri gibi çeker giderim." dediğini komutanlarımız gelip bize anlattılar.
İfadelerimizi kısa tuttuk. Hatta bizdeki bu değişikliğe avukatlarımız da şaşırdı. Bırakın görevimize dönmeyi, hepimiz ağır cezalar aldık. Mahkumiyetler kesinleşti. Şimdi biz Mamak'ta bulunan Balyoz Davası hükümlüleri olarak soruyoruz: Komutanımız ne zaman istifa edecek? Verdiği sözü yerine getirecek mi?"
***********
Hakim de sanıklara aynı şeyi söylüyordu: "Savunmalarınızı kısa tutun, işi hızlandıralım."
DKK Bostanoğlu ise "Hukuk süreci tamamlanmadı. Çok güzel şeyler olacak" demişti.
Bu sözlere kanarak ifadelerini kısa tutmuşlar, hakimlerle tartışmaya girmemişlerdi.
Cezalar yağmaya başlayınca da, neye uğradıklarını şaşırmışlardı.

Yargıtay sürecinde yeni bir sahte umut bombardıma tutuldular.
Genelkurmay, Yargıtay önünde kalabalık oluşturulmamasını, slogan atılmamasını istedi. "Sorun çıkmasın. Sizi serbest bırakacaklar" diye haber gönderdi.

Bu yüzden, bazı tutuklu yakınları Yargıtay'ın önüne bile gelmediler. "Sizi kandırıyorlar" uyarısı yapanlara tepki gösterdiler. Ama sonuç belli idi. Karar baştan verilmişti.
***********
En yeni sahte umut bombardımanı görevini bu defa Tayyip Erdoğan üstlendi. Çünkü artık Genelkurmay "Allah bir" dese kimse inanmayacaktı. Sahte umut bombardımanı görevini, Genelkurmay'dan daha güvenilir olan Tayyip Bey devraldı.

Bir soru üzerine Tayyip Erdoğan şöyle dedi: "Yargıtay, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararların bir bölümünü onadı, bir bölümünü bozdu, bir bölümünü de düzelterek onamış bulunuyor. Tabii süreç şu anda bitmiş değil. Son nokta konulmuş değil, devam ediyor. Onun için takip edeceğiz."

Aldı sazı Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ:
"Bu kararın kesinleşmesi için usul içerisinde yapılması gerekenler var. Tashih yoluna gidebilirler. Karar değişmezse iç hukuk bakımından kesinleşmiş olur. Kesinleştikten sonra Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru ve AİHM'ye müracaat hakları var."

Yani: Susup oturmaya devam edin, sokaklara dökülmeyin. Hukuk içinde hakkınızı aramaya devam edin. Söylenen bu. Ne kadar uzun süre sessiz kalmaya ikna edilirlerse, süreç içinde kamuoyu da konuyu unutacağı için, olay küllenip unutulacak. Tashih 1 sene, Anayasa mahkemesi süreci 2 sene, AİHM süreci 3 sene derken nasılsa parti parti cezaevinden öbür dünyaya tahliyeler olacak, iş kapanacaktı.
***********
Şeriatçı terör örgütü İBDA-C bağlantılı Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bile bu kadar umut sömürüsüne isyan etti: "Boş yere umut vermeyin."

“Anayasa Mahkemesi temyiz makamı gibi gösteriliyor. Sonra insanlara boş yere umut veriliyor. Mahkemenin kararlarına dair bizim böyle bir görevimiz yok. Bizimle ilgili süper temyiz algısı yaratmak son derece yanlış. Mahkumiyet kararlarına değil, yargılama süresince özgürlük ihlali var mı yok mu, sanık savunmaları hukuka uygun gerçekleşti mi, uzun tutukluluk ve yargılama hukuka uygun mu başvurularına bakabiliriz. Onun ötesinde mahkumiyet ve hapis cezalarına müdahalemiz olamaz. Aynı şekilde AİHM de Anayasa Mahkemesi’yle aynı görev ve yetkilere sahiptir.
***********
Her şey önceden planlanmıştı. Tertibe dahil olan mahkemelerin vereceği kararların Yargıtay'da bozulmasını önlemek için, Anayasa değişikliği yapıldı. Referandumda "Evet" oyu veren halkımız, tertibin başarıya ulaşması için oy vermiş oldu.

Bu Anayasa değişikliği sayesinde, Balyoz, Ergenekon gibi davalara bakacak olan Yargıtay Dairesinin hakimleri AKP tarafından atandı. Böylece Yargıtay da tertibe dahil edilmiş oluyordu.

Taha Akyol, bu hakimlerin 2010 referandumundan önce tayin edilmiş olduklarını öne sürdü.
Müyesser Yıldız, hakimlerin atanma tarihlerini tek tek tespit ederek Taha Akyol'un yalanını ortaya çıkardı.

Başkan: 1957 doğumlu. Ankara Hukuk Fakültesi’nden 1983’te mezun oldu. Ankara hâkimliği, Ordu Ulubey, İliç, Güneysu, Susurluk Cumhuriyet Savcılıklarından sonra Yargıtay Tetkik Hakimliğine atandı. 16 Mart 2003’te Yargıtay üyeliğine seçildi. Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nca 9. Ceza Dairesi Başkanlığına atanma tarihi 24 Ekim 2011.


Üye Hâkim: 1969 doğumlu. Ankara Hukuk’tan 1987’de mezun oldu. Göreve Ankara hâkimi olarak başladı. 4 ilçede hâkimlik yaptı. Diyarbakır DGM Başkanlığı’ndan sonra Eyüp ve Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına getirildi. Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi Başkanıyken, “Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak, evrakta sahtecilik, tehdit ve iftira” suçlamalarıyla tutuklanan Erzincan eski Cumhuriyet Başsavcısı (CHP Denizli Milletvekili) İlhan Cihaner’in yürüttüğü İsmailağa Cemaati soruşturması kapsamında dinlenen telefon konuşmalarında kaydının bulunduğu ortaya çıktı. 24 Ocak 2011’de Yargıtay üyesi oldu.

Taha Akyol’un, “15 yıldır Yargıtay’da tetkik hâkimi” diye tarif ettiği Üye Hâkim: 1969 doğumlu. 1990 Ankara Hukuk mezunu. Ankara’da hâkim adayı olarak mesleğe başladı. İki ilçede hâkimlikten sonra Yargıtay Tetkik Hâkimliğine atandı. 24 Şubat 2011’de Yargıtay üyeliğine seçildi. Bu dönemde eşi de Yargıtay Başsavcı Yardımcısı oldu. İdari İşlerden Sorumlu ve mevcut Yargıtay Başsavcısına en yakın isimlerden birisi olarak biliniyor.

Üçüncü Üye Hâkim: 1966 doğumlu. 1991 İstanbul Hukuk mezunu. Bursa hâkim adayı olarak görev başladıktan sonra 4 ilçede hâkimlik yaptı. Son olarak Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi Başkanıyken, 24 Şubat 2011’de Yargıtay üyeliğine seçildi.

Yine Taha Akyol’un, “Büyük Hizbullah davasını sonuçlandıran hâkim” diye söz ettiği Üye Hâkim: 1969 doğumlu. 9 Eylül Hukuk Fakültesi 1990 mezunu. Uşak hâkim adaylığından sonra iki ilçede Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulundu. Ardından Yargıtay tetkik hâkimi oldu. 24 Şubat 2011’de de Yargıtay üyeliğine seçildi. Sadece Hizbullah davası değil, Fetullah Gülen’in beraatiyle sonuçlanan dava dosyasını da bu üye inceledi.


Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde daha kıdemli üyeler varken, Balyoz kararını verecek olan bu üyeleri bizzat Daire Başkanının seçtiğini de ekleyelim.
Balyoz’un temyiz duruşması 15 Temmuz’ta başladı, 12 Ağustos’a sona erdi. Toplam 17 gün oturum yapıldı. Karar için 9 Ekim tarihi belirlendi. 361 sanığın dosyasının tek tek incelendiği söyleniyor. Toplam 57 günde 361 sanığın dosyasını inceleyebilmek, mucize değilse nedir?
http://www.odatv.com/n.php?n=muyesser-yildiz-taha-akyolun-yalanini-ortaya-cikardi--1010131200

***********
İşte TCG HASDAL imzalı tebrikler:
Sayın Orgeneral Necdet Özel,
Devletimiz, milletimiz ve vatanımız uğrunda nice hizmetler veren, halen en yüksek makamını işgal ettiğniz TSK’nın birer üyesi olan bizler, kurban bayramınızı sağlık ve mutluluk dilekleriyle kutlar, özgür günlerinizin devamını dileriz.
"Hukuk Süreci tamamlanmadı" söylemlerinizle devam eden süreç Yargıtay’ın hukuksuzluğu onaylaması ile sonuçlandı. Askerliğe ilk adımımızı attığımız andan itibaren lekesiz, tertemiz muhafaza ettiğimiz üniformalarımıza yağan iftira yağmurunun ilk günkü azim, irade ve kararlılığımızdan hiçbir şey kaybettirmediğini vurgulamak isteriz.
9 Ekim’de verilen Yargıtay kararı neticesinde, Hasdal’da tüm Kara Kuvvetlerine mensup subaylar tahliye olmuş, 45 denizci ve 2 jandarma olmak üzere toplam 47 kişi kalmış durumdadır.
TSK’da söz namustur. Bin yılı aşkın bir tarihi olan ordunun Başkomutanı olarak, iki yıl önce Hasdal duvarlarına kazınan sözünüzün arkasında duracağınıza inancımız tamdır.
Yaşananlara sessiz kalanların vicdani rahatsızlıklarının, bir ömür boyu kendilerini takip edeceğine şüphemiz olmadığını ifade ederiz.
TCG HASDAL’dan hayırlı günler dileriz.

                                            TCG HASDAL'daki Balyoz Esirleri
Sayın Oramiral Bülent Bostanoğlu,
Devletimiz, milletimiz ve vatanımız uğrunda nice hizmetler veren, halen komutan makamını işgal ettiğini Deniz Kuvvetleri’nin birer üyesi olan bizler, Kurban Bayramınızı sağlık ve mutluluk dilekleriyle kutlar, özgür günlerinizin devamını dileriz. "Hukuk Süreci tamamlanmadı. Çok güzel şeyler olacak" söylemlerinizle devam eden süreç Yargıtay’ın hukuksuzluğu onaylaması ile sonuçlandı. Deniz Lisesi’nden itibaren lekesiz, tertemiz muhafaza ettiğimiz üniformalarımıza yağan iftira yağmurunun ilk günkü azim, irade ve kararlılığımızdan hiçbir şey kaybettirmediğini vurgulamak isteriz.
9 Ekim’de verilen Yargıtay kararı neticesinde, Hasdal’da tüm Kara Kuvvetlerine mensup subaylar tahliye olmuş, 45 denizçi ve 2 jandarma olmak üzere toplam 47 kişi kalmış durumdadır.
TCG HASDAL’ın bugüne kadar gösteremediğiniz komutanızdan çıkmasının, omuzlarınızdan büyük bir yükü kaldırdığı inancıyla siz Komutana:
TCG HASDAL’dan iyi seyirler dileriz.
Bismillah makinalar tamam.
TCG HASDAL Personeli
***********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder