1 Şubat 2013 Cuma

Hz.Muhammed'in "El-asabiyyeden ümmete geçiş" devrimi


Araplarda soy ilişkisi sinirden geçiyor
+++++++++++++++++++++++++++++++
 
"El-asabiyye" ya da "asabiyyet" kavramının günümüz Türkçesindeki karşılığı "kan bağı"dır.
Asabiyye, Arapça'da aynı zamanda "sinir" anlamına geliyor.
Demek ki, eski Araplar soy ilişkisinin sinirden geçtiğini düşünüyorlardı.
 
Türklerde ise kemikten
++++++++++++++++++
 
Eski Türkler, soy bağını kemik ile açıklıyorlardı.
8. Yüzyıldan, Göktürklerden kalma Orhon Yazıtları'nda soylular sınıfı "akkemikli bodun", yönetilen halk ise "karakemikli bodun" (budun) olarak geçiyor.
 
Og - Ogur (Oguz = Oğuz)
+++++++++++++++++++++
 
OG, el-asabiyye kavramının Eski Türkçe'deki karşılığıdır. BOY anlamına geliyor. (Boy = kabile, aşiret). Latincesi KLAN.
OGUR (ya da OGUZ) ise, OG (boy) sözcüğünün çoğuludur. BOYLAR anlamına geliyor.
"Z" takısı, Eski Türkçe'de çoğul eki idi. OG sözcüğü sonuna Z alınca OGUZ oluyor.
İkiz, üçüz, siz, biz sözcükleri sonlarındaki çoğul eki olan "z" harfi hep o eski dönemden kalmadır.
Dokuz Oğuz, Üç Oğuz, Sekiz Oğuz, Sarı Ogur, On Ogur, Otur Ogur (Otuz Oguz) ve benzerleri hep bir araya gelmiş OGları, yani BOYları ifade ediyor.
(r ve z harflerinin birbiri yerine geçmesi olgusu var)
Anadolu'ya gelmiş Oğuz'un (Boyların) kökü ise On Oguz'dur. (On Oğuz, On Oglar, On Boy'un birliği)


Oglan = Oğlan
++++++++++++
 
Yüzbinlerce yıl süren eden anasoylu aile döneminde OG'u (BOY'u yani soyu) devam ettirecek olan kız çocuğuna bu yüzden OGLAN denmiştir.
Anasoylu ailenin ataerkil aileye dönüşmesi sürecinde, kız çocuğun yerini erkek çocuk aldığından, artık erkek çocuklara OGLAN (OĞLAN) denilmeye başlandı.
Çünkü artık soyu sürdürecek olan erkek çocuktu.
Ancak, çok uzun sürmüş olan anasoylu dönemin izlerinin tamamen silinmesi mümkün olmamıştır. OGLAN'ın aslında kız çocuğu olduğu gerçeği bilinçaltında devam etmektedir. Kadınsı eğilimler gösteren erkek çocuklara OĞLAN denilmesinin nedeni buradadır.
 
Türkçede OG kökünden türeyen sözcükler arasında OGUR (OĞUZ) un yanısıra UĞUR ve AGUZ'u da görmekteyiz.
 
OG sözcüğü Latince'de ve Rusça'da
++++++++++++++++++++++++++++++
 
Latincede OG'un karşılığı KLAN'dır.
Fransız Doğu Bilimcisi Baron Bernard Carra de Vaux kanıtladı: Türkçe OGLAN sözcüğü Latinceye KLAN olarak geçmiştir. KLAN sözcüğünün anlamı BOY, yani OG'dur.
Latince'de aynı kökten gelen AUGUR (oğuz) ve AGAL (oğul, ayal) sözcüklerinin de OG kökünden türediği görülüyor.
 
Kıpçaklar/Kumanlar vasıtasıyla OG sözcüğü Rusça'ya da geçmiş. Kıpçaklar OĞUL'a OVUL da diyorlar. Ruslar bu OV sözcüğünü alıp soy adlarının sonlarına eklemişler. Örneğin GonçarOV yani GonçarOĞLU.
Rus soyadlarının sonundaki OV eki Türkçe OĞUL yani.
 
Bedr Savaşı'nda yaşanan ilk
++++++++++++++++++++++++
 
Arap tarihinde ilk defa Bedr Savaşı'nda aynı asabiyyeden (ogdan, boydan, kabileden, aşiretten) insanlar birbirinin kanını döktü.
Örneğin hem Mekke savaşçıları arasında, hem de Hz. Muhammed'in savaşçıları arasında Kureyş kabilesinden kişiler vardı. Diğer kabilelerin üyeleri de bu savaşta birbirleri ile savaştılar.
Halbuki aynı kabileden insanların birbiriyle savaşması haram idi, yasaktı.
 
Asabiyye dağılıyor, ümmet oluşuyor: Medeniyet Devrimi
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
Kanbağına (asabiyyete) dayanan toplum, yani kabileler çözülüyor, farklı kabilelerden insanlar birleşerek ümmeti oluşturuyor.
Kanbağının yerini feodal bağ alıyor. Yeni bir düzene, kabileler düzeninden devlet düzenine geçiliyor. Yani toplum devlet aşamasına yükseliyor.
Arapların deyişi ile Cahiliyyeden Medeniyete...
Başka sözcüklerle söylersek, barbarlıktan medeniyete geçiliyor.
 
Asabiyyeden ümmete geçiş bir devrimdi. Bu devrimin başarılabilmesi için, kanbağına dayanan kabile ilişkilerinin çözülmesi gerekiyordu.
Kabile kardeşliğinin yerini ümmet kardeşliği alacaktı. Kabile reislerinin bir hükmü kalmıyordu.
Artık yönetici kabile reisi değil, iman edenlerin önderi olan imam idi. Devletin oluşması sürecinde imam önce devlet başkanı, sonra sultan oldu. Tarih bu yönde işledi.
 
Kabile ilişkileri çözülünce, kabileler arasındaki savaşlar da sona eriyordu. Arap toplumu artık birbirini yağmalamayacak, tüccar kervanları korkmadan dolaşacaktı.
Mal ve pazar güvenliği, ticareti geliştirecekti. Bu güvenliği ancak silahlı bir güç sağlayabilirdi. Bedr, Uhud, Hendek savaşlarında o güç örgütlendi. Devletin temel gücü olan ordu.
 
OG'dan OGUR'a geçiş
++++++++++++++++++
 
Arap toplumundaki asabiyyeden ümmete geçiş devriminin Türk tarihindeki karşılığı Og'dan Ogur'a yani "kendi başına buyruk yaşayan boy" düzeninden "boylar birliği" düzenine geçiştir.
Bu süreçte, kanbağına dayanan boy örgütlenmesinin yerini çeşitli kabilelerin birbirine karıştığı boy birlikleri (Ogur = Oguz) oluştu. Göktürkler zamanında bu boy birlikleri bir araya gelerek BODUN'u oluşturdular ve devleti kurdular.
Kaşgarlı Mahmut, Divan-ü Lugat'it Türk adlı eserinde OĞUR'un karşılığı olarak SERVET ve DEVLET kavramlarını belirtir. Boylar birliği OGUR'un oluşması, devlet kurulmasına giden sürecin başlangıcıdır.
 
Hun Kağanı Mao Tun (Mete) MÖ 176 yılında Çin Kağanı'na yazdığı mektupta: "26 ülkeyi fethettim, halklarını Hun yaptım." diyordu.
Mete, Hz. Muhammed'in yaptığı işi ondan 8 yüzyıl önce başarmış, kanbağına dayanan kabileleri dağıtıp hepsini Hun yapmıştı.
İman edecekleri Gök Tengri (Şan Yu) ise MÖ 3 binlerden beri vardı.
 
İbn Haldun'un teorisi
++++++++++++++++++
 
İbn Haldun 1332'de Tunus'ta doğdu. Mukaddedime adlı anıt eserini 1379'da bitirdi.
Bu eserinde, çeşitli toplumların gelişmesini inceleyerek, ümmete geçiş devrimini "Bedevilikten hazeriliğe geçiş" (göçebelikten yerleşikliğe geçiş) olarak adlandırdı. Tarih teorisini bu temelde kurdu.
Onun kabile toplumundan devlete geçişi açıklayan teorisi, çağdaş tarih biliminin temelini attı.


8. Yüzyıldaki Orhon Yazıtları, 11. Yüzyıl sonundaki Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig'i ve Selçuklu Veziri Nizam-ül-mülk'ün Siyasetname'si de, kabile toplumundan devlete geçişi anlatan çok önemli kaynaklardır. 
400 yıl sonra gelen Makyavelli, onların çırağıdır. Prens (hükümdar) adlı eserinde Floransa Prensi'ne Osmanlı'nın beylikleri birleştirip imparatorluk kurması örneğini vererek İtalya'daki prenslikleri birleştirmesini önerdi.
 
Tayyip Erdoğan'ların dini ve İbn Haldun'ların dini
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
 
İbn Haldun, dünyayı şeytanlarla, meleklerle açıklamadı. Toplumsal süreçleri inceledi, toplumu toplumsal çelişmelerle ve süreçlerle açıkladı.
Tayyip Erdoğanlar, İslam tarihi boyunca İbn Haldunların boynunu vurmuş, derilerini yüzmüşlerdir. Bugün Silivri'de, Hasdal'da, Hadımköy'de, İzmir'de, Ankara'da yaptıkları da aynıdır.
Mukaddime'yi Türkçeye çeviren Turan Dursun'a da tahammül edememiş, katletmişlerdir.
 
********
Doğu Perinçek'in 29 Ocak 2013 günlü Aydınlık köşe yazsından derlenmiştir.
Mor renkli satırlar benim yaptığım eklemedir.
********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder