Milli
Merkez yöneticilerinden Sayın Halûk Dural'ın "Ankara'daki kanlı terör ve
arkası..." başlıklı yazısının özetini veriyorum.
Bu
vahşi cinayeti şiddetle kınayarak yazısına başlayan Dural şöyle devam
ediyor:
Düzenledikleri
miting ve toplantılarda Türk Bayrağı taşımayan, taşıyanları aralarına sokmayan
ve merkez yönetimlerinde ayrılıkçı Kürt hareketine yakın isimlerin toplaştığı
DİSK, KESK, TTB ve TMMOB tarafından düzenlenen
gösteriler hep "Barış ve Demokrasi" adına olmaktadır.
Bu
kuruluşlar, barışın savaşan iki devlet arasında olduğunu bildikleri halde
terörle devlet arasında barış çağrısı yapmaktadırlar.
Bu
kuruluşlar, bugüne kadar hiç bir zaman PKK'ya silahlarını bırakıp Türk adaletine
teslim olmaları için çağrı yapmamışlardır.
Bu
kuruluşların yöneticileri tek bir şehit cenazesinde görülmedikleri gibi, PKK'nın
kanlı ve alçakça eylemlerini hiç bir zaman kınamamışlardır.
23
Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 28 Ekim ve 10 Kasımlarda hiç bir zaman törenlerde
ve Anıtkabir'de görünmemişlerdir.
Bu
kuruluşların 10 Ekim mitingindeki "Barış" istekleri şu amaçlara hizmet
etmektedir:
30
yılı aşkındır binlerce asker, polis ve korucumuzu şehit eden, toplam 45 bin
dolayında vatandaşımızı öldüren ve öldürmeye devam eden PKK'ya yurt içinde ve
Kuzey Irak'ta ağır darbeler vuran Türk ordusunun ve polisin başarılarını halkın
gözünde aşağılamak.
PKK'nın
halk desteği kaybını frenlemek, oy kaybı görünür hale gelen HDP'yi 1 Kasım
seçimlerinde mağdur ve sevimli göstermek. 10 Ekim bombaları da, 5 Haziran'da
HDP'nin Diyarbakır mitingine yapılan bombalı saldırı ile bu aynı amaca
yöneliktir.
İstedikleri
barış Sevr Barışı'dır.
Türk
Ordusunun PKK yuvalarını tahrip etmesi ve Rusya'nın
Suriye'ye müdahalesi, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesini, "Kürt
Koridoru" hayallerini ve BOP Eşbaşkanı'nın Şam'da Cuma namazı kılma düşlerini
"stratejik kubura" gömmüştür.
Çaresizlikten
PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'yi kendi kara ordusu ilan eden ve silahlandıran ABD,
PKK'nın kravatlı temsilcileri olan HDP'nin 1 Kasım'da baraj altına düşmesini
istememektedir. Bu olasılığı engellemek için de IŞİD, PKK ve DHKP-C gibi Batılı
ülkelerin istihbarat örgütlerinin tetikçilerini benzer pek çok kanlı eylemde
kullanacakları bilinmelidir.
Nitekim,
Financial Times gazetesinin 10 Eylül 2015 tarihli "Şiddet tırmanırken Kürt
partisi her taraftan kuşatıldı" başlıklı haberine göre, CIA Türkiye Masası
görevlisi Henri Barkey "1 Kasım seçimlerinde HDP Meclis'e giremezse şehirler
havaya uçacak" tehdidini savurmuştu.
2000'lerin
başında neredeyse bitirilmiş olan PKK terörünü "askerin vesayetini kaldırıyoruz,
özgürlük alanlarını genişletiyoruz, Açılım yapıyoruz" teraneleriyle PKK'nın ülke
içinde yeniden güçlenmesine, silah ve patlayıcı yığmasına izin veren ama PKK'ya
karşı operasyon yapılmasına izin vermeyen, ülkemize binlerce casusun
yerleşmesine seyirci kalan AKP iktidarı bugün akan kanların tek
sorumlusudur.
Cumhuriyet
Savcı ve Hakimlerini, Anayasal suçlar işleyen siyasileri ve bu kanunsuz emirleri
yerine getiren kamu görevlileri hakkında derhal korkmadan işlem yapmaya
çağırıyoruz.
Totaliter
dinci faşizan yönetimin defedilmesi için yapılacak mücadele, sağ sol demeden
"Atatürk'te Birleştik" diyen bütün Atatürkçülerin, Cumhuriyetçilerin,
demokratların ve milliyetçilerin en geniş yelpazede bir "Milli Cephe" de
toplanmasıyla başarıya ulaşacaktır.
Halûk Dural
PKK YI EN İYİ TANIYAN OSMAN PAMUKOĞLU 7 SENE ÖNCE 08.08.2008 DE CEVİZ KABUĞU PROGRAMINDA DEMİŞTİR..SİYASET OY KAYGISIYLA TSK LERİ YETKİLERİNİ KISAR TERÖRİST BAŞINA ADA TAHSİS EDER UZANTILARINADA PİŞMANLIK YASASI CIKARIRSA BU TERÖRDE PKK DA BİTMEZ DEMİŞTİR.. BİLĞİLERİNİZE.. SAYGIYLA..
YanıtlaSil