Kıbrıs açılımını, yani
KKTC’yi yok etme açılımını da Abdullah Gül başlattı. Futbol maçı bahanesi ile
Erivan’a gidip Ermenistan açılımını başlatmış olduğu gibi. (6 Eylül 2008).
Tahran’a giderken “Kürt meselesinde iyi şeyler olacak” deyip Kürt açılımını
başlattığı gibi. (10 Mart 2009) “Savcı bulun, delillendirin, yargılayın”
diyerek Ergenekon tertibini başlattığı gibi (17 Mayıs 2006 Danıştay
saldırısından hemen sonra)...
Rafet Ballı yazdı. Aydınlık, 18 Şubat 2014:
“2013 Eylül ayı sonunda Gül
ABD’ye gitti. BM toplantısı için. Kıbrıs Rum Kesimi Cumhurbaşkanı Anastasiadis
ile görüştü. 1964’den beri ilk görüşme.”
“Gül BM Genel Kurulu’nda
konuşurken Rumlar oturup dinlemiş. Halbuki her sene protesto edip çıkarlardı.”
“NTVMSNBC, Gül’ün
Anastasiadis’e söylediklerini açıkladı: (27 Eylül 2013)
“Bu işleri zamana yaymayın,
pozitif gündemle bakın, kararlı bir şekilde konuşun ve mesafe alın”
(Yani: “Kararlı olun,
bastırın, KKTC’yi alın” diye akıl veriyor. Tercümesi bu.)
“Sonra BM (yani ABD) devreye
girdi, gönülsüz Derviş Eroğlu susturuldu. Gül ve Erdoğan’ın zorlamasıyla çözüm
peşrevleri tekrar başlatıldı.”
“Satış yaparken her zaman
halka havuç verilirdi. Bu defa gaz verdiler. Güney Kıbrıs açıklarında bulunan
trilyonluk rezervlerden çıkarılacak gazı Avrupa’ya taşıyacak borular
Türkiye’den geçecekmiş. Kıbrıs’ı vermeye değmez mi? Al boruyu ve Kıbrıs’ı.”
“Ahmet Davutoğlu Kanal 7’de
açıkladı. İskele Sancak Programı, 13 Şubat 2014. Sır tutamıyorlar. “5 aydır
gizli diplomasi yürütülüyor”muş. Yani Gül – Anastasiadis görüşmesinden beri...
“Gelinen aşama devrim niteliğinde” imiş. “Devrim” diyorlar. Kıbrıs’ta teslimat
büyük anlaşılan.”
“Fakat boşuna. Devr-i
iktidarlarının son mevsimindeler.”
Müzakereler, İsrail – Kıbrıs
Rum Kesimi askeri tatbikatı gölgesinde yapıldı.
Olay “van minıt” ile
başladı. Tayyip Bey, Obama’nın “İsrail’e karşı çıkar
gibi yap, Müslüman ülkeleri İran’ın yörüngesine girmekten kurtar, Ortadoğu’da
lider ol” tavsiyesine uyayım derken hızını alamayıp “van minıt”
deyiverince, üstüne bir de Mavi Marmara rezaleti eklenince, İsrail fırsat bu
fırsattır deyip Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’ne yanaşıverdi. Tayyip Bey,
böylece, “Monşer diplomasisi de neymiş” yanılgısı üzerinden Batı ve Güney
kanadımızda Türkiye karşıtı güçlü bir odak yaratmış oldu.
Türkiye, geleneksel olarak,
Kıbrıs Rum Kesimi’nin KKTC münhasır sularında petrol aramasına karşı çıkıyordu.
Hatta oraya Tayyip Bey “Piri Reis” gemisini göndererek bu bölgede hak sahibiolduğumuzu
göstermek istiyordu. Ancak,
gerek “van minıt” ve Mavi Marmara olayları ile İsrail’i karşımıza almamız,
gerekse Ergenekon-Balyoz tertipleri ile Türk Donanmasının güçsüzleştirilmesi,
bu bölgelerdeki iddiamızı sürdüremez hale gelmemiz sonucunu verdi.
Bu arada, İsrail
karasularında büyük doğalgaz kaynakları bulundu. KKTC’ye ait bölgede de zengin
kaynaklar bulunması olasılığı arttı. Ama Tayyip Bey’,i yüksek diplomasi dehası
ve TSK düşmanlığı yüzünden artık oralarda hak iddia edemez hale gelmştik.
İsrail ve Kıbrıs Rum Kesimi ortak tatbikatlar yaparak, Türkiye’ye “Artık
buraları unut” diyorlardı.
Ama, bize ait bölgelerin de
bulunduğu o yerlerden çıkarılacak olan petrol ve doğalgazı Avrupa’ya taşıyacak
olan boru hatlarının Türkiye üzerinden geçirilebileceğini, yani bize bir kıtır
atılabileceğini söylüyorlardı. Ancak, bir şartları vardı: KKTC’yi Rum
Kesimi’ne, AB’ye vermeliydik.
“Ver KKTC’yi al boruyu”
diyorlardı. “Münhasır
Ekonomik Bölgede İşgalcinin Engellenmesi” adlı Rum – İsrail ortak deniz tatbikatı, tam da
müzakerelerin olduğu günlere, 13-14 Şubat’a denk gelmişti. Ne tesadüf.
Bu tatbikat hangi işgalciyi
engellemek için yapılıyordu? Açık açık söylüyorlardı. Avrupa Birliği toprağı
olan Kıbrıs Adası’nın kuzeyini işgal etmiş olan TC ve KKTC’yi engellemek için
yapılıyordu. İşgalci TC ve KKTC, Kıbrıs Adası’nın münhasır ekonomik
bölgesindeki denizlerde hak iddia edemezdi. Etmeye kalkarsa Rum-İsrail ortak
gücünü karşısında bulurdu. Tatbikatın senaryosu şöyle: Doğu Akdeniz’deki petrol
sahalarına Türkiye’nin olası bir müdahalesinin engellenmesi.
Tatbikata 40’tan fazla
İsrail savaş uçağı, İsrail donaması ve Rum donanması katıldı. Rumların 12.parselde kurduğu ve
Türkiye’nin sert tepki gösterdiği “Afrodit” adlı Rum doğalgaz platformu TC
saldırısına karşı korundu. “Bu denizler artık sizin değil”.
Ege adaları AKP
döneminde Yunan işgali altına girdi. Şimdi Doğu Akdeniz’de hakkımız olan
yerlere el kondu. AKP seçmeni beğendi mi şimdi bu durumu?
Türk askeri adadan çekilsin,
Türkiye’nin garantörlüğü ortadan kaldırılsın. İşgal tamamen bitsin. Son
amaçları bu.
Atlantik ötesinden Obama,
Brüksel’den AB, Güneyimizden ise Rum -İsrail sopası gösteriliyor. AKP Hükümeti,
deliğe süpürülmemek için, KKTC’nin satışı açılımını başlattı.
***********
Arşiv:
KKTC’yi yok
etme planı – 1 25 Şubat 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder