Cumhuriyet gazetesi, halkın hırsıza
oy vermesini "Aziz Nesin'lik" olarak görüyor. Ancak, halk hırsıza aptal olduğu
için oy vermiyor.
KONDA'nın araştırmasına
göre:
Halkın %77'si, AKP seçmeninin ise
yarısı "rüşvet ve yolsuzluk var" diyor. AKPli Bakanların çocuklarının da içinde
olduğu rüşvet suçlamasının gerçek olduğunu düşünüyor.
Buna rağmen, oy oranları hala şöyle:
AKP %47.7; CHP %28.5; MHP %14.4
Hırsızlık var, sorumlusu iktidar, ama oy
vermeye gelince seçmen gene de AKP’ye oy vereceğini
söylüyor.
AKP, CHP ve MHP’nin
programları aynı
++++++++++++++++++++++++++++++++
CHP ve MHP sabah akşam durmadan, üstelik
belgeleriyle, AKP’nin nasıl yolsuzluk yaptığını
anlatıyorlar.
Rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk, seçmenin
CHP ve MHP’ye yönelmesine yetmiyor. Acaba neden?
Çünkü, CHP ve MHP,
-- hem bütün önemli sorunlarda AKP’den
farklı bir şey söylemiyorlar,
-- hem de tek başlarına iktidar olmak
gibi bir iddiaları yok.
CHP ve MHP de aynen AKP
gibi:
-- Amerikancıdırlar, “Amerika stratejik
müttefik” diyorlar
-- “Avrupa Birliği’ne tam üye olmak
istiyoruz” diyorlar
-- NATO’ya
bağlıdırlar
-- Vatanını savunan Esad’a AKP ağzıyla
“katil” diyorlar,
-- “Sisi darbeci”
diyorlar.
AKP laikliği katlediyor, CHP “laiklik
tehlikede değil” diyor, MHP’nin ise laiklik diye bir sorunu
yok.
“Yargıya güveniyoruz”, “Darbeciler
yargılansın”, “Darbeciler ayıklansın” diye diye Ergenekon tertiplerini
desteklediler.
AKP, bugüne kadar Fettoş ile kol kola
idi. Bugün ise CHP ve MHP, AKP’ye karşı Fettoş ile kol
kola.
CHP ve MHP de aynen AKP
gibi:
“Serbest piyasa ekonomisi”ni
savunuyorlar, Özal’ın 24 Ocak Kararları’nı uygulamakta birbirleri ile yarış
halindedirler.
“Özelleştirme”ye onlar başladı, AKP
devam ettiriyor.
Sadece fabrikaların, işletmelerin değil,
sağlık ve eğitimin de özelleştirilmesinde AKP ile aynı yolun
yolcusudurlar.
Yolsuzluk
hepsinde
++++++++++++++++
Peki, CHP ve MHP’nin farkı nedir
AKP’den? Yolsuzluk mu?
“Yolsuzluk”, serbest piyasa sisteminin kaçınılmaz
sonucudur. Onun için, sistem partilerinin birbirlerini “yolsuzluk”la
eleştirmeleri, seçmen nezdinde çok inandırıcı
olmuyor.
Örneğin CHP, 1989 seçimlerinde
Türkiye’deki il belediyelerinin neredeyse tamamını aldı. Beşyıl sonra bu
belediyelerin önemli bir kısmını kaybetmesinde,o zamanlar ayyuka çıkan müteahhit
hırsızlıklarının önemli bir payı oldu. Sarıgül olayı da
cabası.
Halkımız, bütün sistem partilerinin
yolsuzluk konusunda “Tencere dibin kara, seninki benden kara” özdeyişine uygun
olduğunu tecrübesi ile biliyor.
İstikrar tercihi
+++++++++++
Bütün temel konularda AKP ile aynı
fikirde oldukları için, CHP ve MHP, seçim propagandasının merkezine sadece
“Yolsuzluk” temasını koydular.
AKP ise, “İstikrar sürsün” temasını
işliyor.
Sistem partilerinin yolsuzluk geçmişini
bilen seçmenin bütün korkusu, ne kadar kötü de olsa, mevcut “istikrar”ın
bozulması.
İstikrarın kaybolduğu kaos dönemlerinde
halk devrimci çözümlere yönelebilir, ama çok kötü bile olsa istikrar
durumlarında kaos istemez.
Türkiye’nin yakın tarihinin koalisyon
pratikleri, halkın bilincinde hep istikrarsızlıkla özdeşleşmiştir. Onun
için,yolsuzluk seçmen açısından bir tercih değiştirme nedeni
olmuyor.
Bunun yanında, CHP ve MHP, bütün önemli konularda AKP’den farklı bir şey söylemiyorlar. Mevcut sistemden bir "Çıkış Yolu" önermiyorlar. Bu durumda, seçmen niçin AKP’den yüz çevirsin?
Diyebiliyorlar
mı?
+++++++++++++
CHP ve MHP:
“Özelleştirmeye son vereceğiz, önceden
özelleştirilmiş fabrikalarımızı, işletmelerimizi yeniden kamulaştıracağız”
diyebiliyorlar mı?
“Taşeronlaştırmaya son vereceğiz, 4C
kölelik yasasını kaldıracağız, memurin kanununu eski haline getireceğiz”
diyebiliyorlar mı?
“Çiftçimize destek vereceğiz, ucuz
mazot, ucuz gübre vereceğiz, ülkemizde üretilen tarım mallarını gümrükleri
yükselterek yabancı tarım mallarının haksız rekabetinden koruyacağız,
çiftçimizin iflas etmesini, tarlasına bankaların el koymasını engelleyeceğiz,
pancarı, tütünü, pamuğu eskiden olduğu gibi biz üreteceğiz, tohum ıslah
istasyonlarını tekrar açacağız” diyebiliyorlar mı?
“Gümrük Birliği’nden çıkacağız,
sanayimizi AB mallarının haksız rekabetinden kurtaracağız, yeniden üretici bir
ülke olacağız, AVM ekonomisinden, borç para alıp tüketim yapma sevdasından vaz
geçeceğiz” diyebiliyorlar mı?
“Özel öğrenci yurtlarını
devletleştireceğiz, öğrencilerimizi Fettoşçuların ve diğer tarikatların elinden
kurtaracağız, devlet eliyle yeni yurtlar kurarak hiçbir öğrencimizi açıkta
bıramayacağız” diyebiliyorlar mı?
“Sokaklarda bir tek çocuk bile
bırakmayacağız, hepsine yatacak yer temin edip
okutacağız" diyebiliyorlar mı?
“Denk bütçe yapacağız” diyebiliyorlar
mı?
“Barzani ile ilişkiyi kesip sadece
Bağdat hükümeti ile muhatap olacağız” diyebiliyorlar mı? “Esad ile diplomatik
ilişki kurup isyancı teröristlere kapılarımızı kapatacağız” diyebiliyorlar mı?
“İran,Irak ve Suriye hükümetleri ile işbirliği yaparak ayrılıkçı Kürt hareketine
son vereceğiz” diyebiliyorlar mı?
Diyemiyorlar. AKP şu anda ne yapıyorsa, CHP ve MHP de aynısını
yapmakta devam edecek. Halk aptal mı, bunu görmüyor
mu?
Ancak devrimci
programla
++++++++++++++++++++++
Ancak Atatürkçü, devrimci bir programla
bu çemberi yarabiliriz . Tam bağımsız, halkçı, ABD-AB-NATO uydusu değil bölge
devletleri ile müttefik bir Türkiye hedefi insanların tercihini
değiştirebilir.
“Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı
ile Silivri’de barikatları yıkan, 19 Mayıslarda, 29 Ekimlerde, 10 Kasımlarda,
Arslanlı Yol’da ayağa kalkan milyonlar, bu devrimci yolu
gösteriyor.
Bu amaçla hazırlanan Milli Hükümet
Programı, halkımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir.
**********
İşçi Partisi Eski Genel Sekreteri, Silivri Esiri
Mehmet Bedri Gültekin'in 16 Şubat 2014 günlü Aydınlık köşe yazısı esas alınarak
düzenlenmiştir.
***********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder