17 Mart 2013 Pazar

Devrimi balkondan seyretmeleri bile yasaklanacaktır


Siz hiç bölücü devrim gördünüz duydunuz mu?
 
Devrimler birleştirir, karşıdevrimler yani gericilik böler. Bu toplumsal bir yasadır. Nasıl fizikte kimyada yasalar varsa, toplumsal yaşamda da yasalar vardır.
Emperyalizm, karşısında kendisine rakip olabilecek güçte büyük devletler olmasını istemez. Elinden geldiği kadar onları parçalamaya, güçsüzleştirmeye çalışır. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok.
Ama bölücülerin kuyruğuna yapışanlar bu kadar basit bir gerçeği bile göremezler.
 
Göremezler mi, yoksa görmek istemezler mi, daha doğrusu göstermek istemezler mi. Açıkçası, etraflarına topladıkları devrimcilerin görmelerine engel olmakla mı görevlendirilmişlerdir.
TKP (Türkiye Komünist Partisi), EMEP (Emeğin Partisi), ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi), SDP (Sosyalist Demokrasi Partisi) ve kendisini sosyalist, komünist, solcu, devrimci olarak adlandıran diğer parti ve gurupların yöneticilerini kastediyorum.
 
Birkaç örnekle görelim:
-- Rus Devrimi, Polonya sınırından Pasifik'e kadar tüm toprakları birleştirdi. Sovyetler Birliği'ni kurdu. Karşıdevrim parçaladı.
-- Sovyetlerin parçalanmasından sonra, emperyalizm, Rusya Federasyonu'nu da parçalamak için Çeçenistan, Dağıstan ve diğer yerlerde isyanlar çıkardı.
-- Devrimin birleştirdiği Çekoslovakya'yı karşıdevrim karpuz gibi ikiye böldü.
-- Yugoslavya'yı ABD ve AB ortak operasyonu sekiz parçaya böldü. Bölünen parçalar kendi içlerinde tekrar bölündüler.
Sosyalizmin birleştirdiği topraklar, başta ABD olmak üzere emperyalizmin dolaylı ve dolaysız saldırıları ile bölündüler.
 
-- Çin devrimi'nin birleştirdiği topraklarda bölücü hareketleri emperyalizm örgütleyip destekliyor.
-- Hindistan'ı bölerek Pakistan'ı kurduran emperyalizm, daha sonra Pakistan'ı da bölerek Bangladeş'i yarattı.
-- Emperyalizm, Doğu Timor'u Endonezya'dan koparttı.
-- Emperyalist saldırı Irak'ı üçe böldü.
-- Aynı emperyalist saldırı, Suriye'yi en az iki parçaya bölmeye çalışıyor.
 
Taşnaklar da, emperyalizmin aleti olarak Osmanlı'yı bölüp Ermenistan kurmaya çalışıyorlardı.
 
Şimdi, PKK ve BDP'nin kuyruğuna takılarak Kürt bölücülüğünü "Halkların kurtuluşu" olarak gören ve göstermeye çalışan sosyalist, komünist görünümlü örgütlerimizde soralım:
Yukarıda bir kısmı sıralanan bölünmeler emperyalizmin güçlenmesine mi, zayıflamasına mı neden olmuşlardır.
Bu bölünmeler emperyalizmi zor duruma mı sokmuştur, yoksa bölünmeden sonra oluşan devletlerde emperyalizm etkin duruma mı gelmiştir.
Bu bölünmelerden sonra oluşan yeni devletler içinde emperyalizme karşıt, sosyalist, devrimci tek bir ülke gösterebilir misiniz?
Aksine, hepsinde gericilik, dincilik almış yürümüştür. Sosyalizm yıkılmıştır. Emperyalist çok uluslu tekeller buralara serbestçe girmişlerdir. Bu mudur halkların kurtuluşu?
Siz sözde sosyalistlere göre sosyalizmin yıkılması "halkların kurtuluşu" mudur? Sizler sosyalizmin yıkılmasını talep eden sosyalistler misiniz? Bu ölümcül bir çelişki değil midir?
 
Akılsız solcu parti ve örgütlerimiz bu soruları yok farzetmektedirler.
Onlara göre "Halkların özgür olması emperyalizmin hoşuna gitmez". Akılsız solcular, ülkelerin bölünmesini "halkların özgürleşmesi" olarak pazarlamaya çalışıyorlar.
Emperyalizm o kadar akılsız mıdır ki, hoşuna gitmeyecek bir işi yapmak için onca çaba ve para sarfetsin. Madem ki ülkelerin bölünmesi (yani akılsız solcuların deyişiyle halkların özgürleşmesi) emperyalizmin hoşuna gitmez (yani emperyalizmin çıkarlarına aykırıdır), o halde emperyalistler niçin ülkeleri bölmek için bu kadar gayret sarfetmektedirler?
Emperyalizm niçin Çeçenistan'da, Dağıstan'da bölücü dincileri destekliyor, niçin Uygur bölgesinde, Tibet'te ayaklanmalar kışkırtıyor, madem "halklaın özgürleşmesi" emperyalizmin hoşuna gitmez, niçin emperyalizm ısrarla ülkeleri bölmeye yani akılsız solcularımızın deyişiyle "halkları özgürleştirmeye" çalışıyor?
 
Bu kadar açık bir olguyu görememek için akılsız olmak yetmez, görevli olmak gerekir. Yani aslında akılsız değil, görevlidirler.
1960'lı yıllardan beri bu gibi tiplere "sahte solcu" diyoruz ve bu niteleme sahte solcular arasında kızgınlığa neden oluyor.
 
Bu sahte solcular, denetimlerine alıp beyinlerini yıkadıkları kendilerini sosyalist, komünist, solcu, devrimci olarak gören saf gençleri işte bu "halkların özgürleşmesi" efsanesi ile denetim altına almaktadırlar.
Onlara göre, PKK  ve BDP Kürt halkını özgürleştirmeye çalışan devrimci örgütlerdir.
ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras ve EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, ayrıca Sırrı Süreyya Önder, Ertruğrul Kürkçü ve sözde "sosyalist" diğer isimler, "Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu" çatısı altında BDP (yani PKK) listelerinden Milletvekili seçilmişlerdir.

                                                               Mehmet Ali Güller
 
Geçen hafta sonu Ankara'da yapılan "Yeni NATO ve Özelleştirilmiş Savaş: Suriye Örneği" adlı uluslararası sempozyumda konuşan Aydınlık gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller, ABD'nin Kuzey Suriye'de açmaya çalıştığı Kürt Koridoru planını anlattı. Bu plan, Barzani bölgesini Kuzey Suriye üzerinden Akdeniz'e bağlamayı ve ABD'nin Büyük Kürdistan projesinin Irak-Suriye bölümlerini birleştirmeyi hedefliyordu.
 
Oturumun konuşmacılarından EMEP'li Aydın Çubukçu, bu konuşmadan çok rahatsız oldu ve şunları söyledi:
"Bugün burada Kürtlerin emperyalizme alet olduğu söylendi. Böyle bir ifade hoş değil. Özgürlük mücadelesini desteklemek solculuğun gereğidir. Her halk kendi kaderini istediği gibi tayin edebilmelidir. Halkların özgür olması asıl emperyalizmin hoşuna gitmez. Kürt halkı özgürleştikçe emperyalizm zorda kalacaktır."

Aydın Çubukçu
 
Şimdi, yukarıda sorduğumuz soruyu Sayın Çubukçu'ya yöneltelim:
Madem ki Kürt halkı özgürleştikçe emperyalizm zorda kalacaktır, o halde Amerika ve Avrupa emperyalistleri neden kendilerini zora sokmak için PKK'yı desteklemektedirler, neden Bölücü Anayasa yapması için AKP'yi Türkiye'nin başına oturtmuşlardır ve niçin Büyük Kürdistan kurma planları yapmakta ve haritalarını ABD ordu dergilerinde, NATO toplantılarında, ABD ordusunun internet sitelerinde yayınlamaktadırlar.
Emperyalistler kendilerine zarar verecek şeylerin olabilmesi için bu kadar çaba sarfettiklerine göre mazoşist midirler.
Yoksa sizler Amerikan planlarını "halkların özgürlüğü" şekerine bulayıp devrimcilere yutturmakla mı görevlisiniz.
 
Bunun böyle olduğunu Yugoslavya örneğinde itiraf ediyor:
 
Mehmet Ali Güller soruyor:
"Ayrılma hakkını emperyalizmin zararına bir şey gibi anlattınız. Ancak emperyalizmin programının en başında milli devletlerin, yani milletlerin milliyetlere bölünmesi hedefi var. Nitekim o programa göre Yugoslavya sekize bölündü. 8 halk birbirini boğazlayarak özgürleşti. "Halkların özgürleşmesi" terzinizi Yugoslavya örneği üzerinden nasıl değerlendirirsiniz?"
 
Aydın Çubukçu "İki konu farklı" diyor. "Özgürlük isteyen halkların bu talebinden emperyalizm yararlanmak ister. Zaten kirlenmemiş bağımsızlık  mücadelesi yoktur"
Böylece emperyalizmle işbirliği yapmanın mazereti önümüze konmuş oluyor. Yugoslavyanın parçalanmasını onaylıyor. Böylece, Türkiye'nin parçalanmasını da onaylamanın altyapısını oluşturuyor.
Bölücülerin kuyruğuna takılan sol maskeli örgütlerin emperyalizmle birleşerek ülkeleri parçalama misyonu böylece kendi ağızlarından bir kere daha itiraf edilmiş oluyor.
 
TKP, EMEP, ÖDP ve diğer sol görünümlü örgütlerin bölücülüğün kuyruğuna bağladığı devrimcilerin önündeki tek kurtuluş yolu sahte solcu şeflerin kendilerine giydirdiği deli gömleğinden kurtulmak ve İşçi Partisi'ne üye olmaktır.
Yoksa devrimi balkondan bile seyretmelerine bile izin verilmeyecektir. Verilmemiştir de.
 
arşiv:
********
Sahte solcuların Atatürk düşmanlığı yarışı
Devrimi balkondan seyreden "komünistler"  
********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder