Siz hiç bölücü devrim gördünüz duydunuz
mu?
Devrimler birleştirir, karşıdevrimler yani
gericilik böler. Bu toplumsal bir yasadır. Nasıl fizikte kimyada yasalar varsa,
toplumsal yaşamda da yasalar vardır.
Emperyalizm, karşısında kendisine rakip olabilecek
güçte büyük devletler olmasını istemez. Elinden geldiği kadar onları
parçalamaya, güçsüzleştirmeye çalışır. Bunda anlaşılmayacak bir şey
yok.
Ama bölücülerin kuyruğuna yapışanlar bu kadar basit
bir gerçeği bile göremezler.
Göremezler mi, yoksa görmek istemezler mi, daha
doğrusu göstermek istemezler mi. Açıkçası, etraflarına topladıkları
devrimcilerin görmelerine engel olmakla mı görevlendirilmişlerdir.
TKP (Türkiye Komünist Partisi), EMEP (Emeğin
Partisi), ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi), SDP (Sosyalist Demokrasi Partisi)
ve kendisini sosyalist, komünist, solcu, devrimci olarak adlandıran diğer parti
ve gurupların yöneticilerini kastediyorum.
Birkaç örnekle görelim:
-- Rus Devrimi, Polonya sınırından Pasifik'e kadar
tüm toprakları birleştirdi. Sovyetler Birliği'ni kurdu. Karşıdevrim
parçaladı.
-- Sovyetlerin parçalanmasından sonra, emperyalizm,
Rusya Federasyonu'nu da parçalamak için Çeçenistan, Dağıstan ve diğer yerlerde
isyanlar çıkardı.
-- Devrimin birleştirdiği Çekoslovakya'yı
karşıdevrim karpuz gibi ikiye böldü.
-- Yugoslavya'yı ABD ve AB ortak operasyonu sekiz
parçaya böldü. Bölünen parçalar kendi içlerinde tekrar bölündüler.
Sosyalizmin birleştirdiği topraklar, başta ABD
olmak üzere emperyalizmin dolaylı ve dolaysız saldırıları ile
bölündüler.
-- Çin devrimi'nin birleştirdiği topraklarda bölücü
hareketleri emperyalizm örgütleyip destekliyor.
-- Hindistan'ı bölerek Pakistan'ı kurduran
emperyalizm, daha sonra Pakistan'ı da bölerek Bangladeş'i yarattı.
-- Emperyalizm, Doğu Timor'u Endonezya'dan
koparttı.
-- Emperyalist saldırı Irak'ı üçe böldü.
-- Aynı emperyalist saldırı, Suriye'yi en az iki
parçaya bölmeye çalışıyor.
Taşnaklar da, emperyalizmin aleti olarak Osmanlı'yı
bölüp Ermenistan kurmaya çalışıyorlardı.
Şimdi, PKK ve BDP'nin kuyruğuna takılarak Kürt
bölücülüğünü "Halkların kurtuluşu" olarak gören ve göstermeye çalışan sosyalist,
komünist görünümlü örgütlerimizde soralım:
Yukarıda bir kısmı sıralanan bölünmeler
emperyalizmin güçlenmesine mi, zayıflamasına mı neden olmuşlardır.
Bu bölünmeler emperyalizmi zor duruma mı sokmuştur,
yoksa bölünmeden sonra oluşan devletlerde emperyalizm etkin duruma mı
gelmiştir.
Bu bölünmelerden sonra oluşan yeni devletler içinde
emperyalizme karşıt, sosyalist, devrimci tek bir ülke gösterebilir
misiniz?
Aksine, hepsinde gericilik, dincilik almış
yürümüştür. Sosyalizm yıkılmıştır. Emperyalist çok uluslu tekeller buralara
serbestçe girmişlerdir. Bu mudur halkların kurtuluşu?
Siz sözde sosyalistlere göre sosyalizmin yıkılması
"halkların kurtuluşu" mudur? Sizler sosyalizmin yıkılmasını talep eden
sosyalistler misiniz? Bu ölümcül bir çelişki değil midir?
Akılsız solcu parti ve örgütlerimiz bu soruları yok
farzetmektedirler.
Onlara göre "Halkların özgür olması emperyalizmin
hoşuna gitmez". Akılsız solcular, ülkelerin bölünmesini "halkların özgürleşmesi"
olarak pazarlamaya çalışıyorlar.
Emperyalizm o kadar akılsız mıdır ki, hoşuna
gitmeyecek bir işi yapmak için onca çaba ve para sarfetsin. Madem ki ülkelerin
bölünmesi (yani akılsız solcuların deyişiyle halkların özgürleşmesi)
emperyalizmin hoşuna gitmez (yani emperyalizmin çıkarlarına aykırıdır), o halde
emperyalistler niçin ülkeleri bölmek için bu kadar gayret
sarfetmektedirler?
Emperyalizm niçin Çeçenistan'da, Dağıstan'da bölücü
dincileri destekliyor, niçin Uygur bölgesinde, Tibet'te ayaklanmalar
kışkırtıyor, madem "halklaın özgürleşmesi" emperyalizmin hoşuna gitmez, niçin
emperyalizm ısrarla ülkeleri bölmeye yani akılsız solcularımızın deyişiyle
"halkları özgürleştirmeye" çalışıyor?
Bu kadar açık bir olguyu görememek için akılsız
olmak yetmez, görevli olmak gerekir. Yani aslında akılsız değil,
görevlidirler.
1960'lı yıllardan beri bu gibi tiplere "sahte
solcu" diyoruz ve bu niteleme sahte solcular arasında kızgınlığa neden oluyor.
Bu sahte solcular, denetimlerine alıp beyinlerini
yıkadıkları kendilerini sosyalist, komünist, solcu, devrimci olarak gören saf
gençleri işte bu "halkların özgürleşmesi" efsanesi ile denetim altına
almaktadırlar.
Onlara göre, PKK ve BDP Kürt halkını
özgürleştirmeye çalışan devrimci örgütlerdir.
ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras ve EMEP Genel Başkanı
Levent Tüzel, ayrıca Sırrı Süreyya Önder, Ertruğrul Kürkçü ve sözde "sosyalist"
diğer isimler, "Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu" çatısı altında BDP (yani PKK)
listelerinden Milletvekili seçilmişlerdir.
Mehmet Ali Güller
Geçen hafta sonu Ankara'da yapılan "Yeni NATO ve
Özelleştirilmiş Savaş: Suriye Örneği" adlı uluslararası sempozyumda konuşan
Aydınlık gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller, ABD'nin Kuzey Suriye'de açmaya
çalıştığı Kürt Koridoru planını anlattı. Bu plan, Barzani bölgesini Kuzey Suriye
üzerinden Akdeniz'e bağlamayı ve ABD'nin Büyük Kürdistan projesinin Irak-Suriye
bölümlerini birleştirmeyi hedefliyordu.
Oturumun konuşmacılarından EMEP'li Aydın Çubukçu,
bu konuşmadan çok rahatsız oldu ve şunları söyledi:
"Bugün burada Kürtlerin emperyalizme alet olduğu
söylendi. Böyle bir ifade hoş değil. Özgürlük mücadelesini desteklemek
solculuğun gereğidir. Her halk kendi kaderini istediği gibi tayin edebilmelidir.
Halkların özgür olması asıl emperyalizmin hoşuna gitmez. Kürt halkı
özgürleştikçe emperyalizm zorda kalacaktır."
Aydın Çubukçu
Şimdi, yukarıda sorduğumuz soruyu Sayın Çubukçu'ya
yöneltelim:
Madem ki Kürt halkı özgürleştikçe emperyalizm zorda
kalacaktır, o halde Amerika ve Avrupa emperyalistleri neden kendilerini zora
sokmak için PKK'yı desteklemektedirler, neden Bölücü Anayasa yapması için AKP'yi
Türkiye'nin başına oturtmuşlardır ve niçin Büyük Kürdistan kurma planları
yapmakta ve haritalarını ABD ordu dergilerinde, NATO toplantılarında, ABD
ordusunun internet sitelerinde yayınlamaktadırlar.
Emperyalistler kendilerine zarar verecek şeylerin
olabilmesi için bu kadar çaba sarfettiklerine göre mazoşist
midirler.
Yoksa sizler Amerikan planlarını "halkların
özgürlüğü" şekerine bulayıp devrimcilere yutturmakla
mı görevlisiniz.
Bunun böyle olduğunu Yugoslavya örneğinde itiraf
ediyor:
Mehmet Ali Güller soruyor:
"Ayrılma hakkını emperyalizmin zararına bir şey gibi
anlattınız. Ancak emperyalizmin programının en başında milli devletlerin, yani
milletlerin milliyetlere bölünmesi hedefi var. Nitekim o programa göre
Yugoslavya sekize bölündü. 8 halk birbirini boğazlayarak özgürleşti. "Halkların
özgürleşmesi" terzinizi Yugoslavya örneği üzerinden nasıl
değerlendirirsiniz?"
Aydın Çubukçu "İki konu farklı" diyor. "Özgürlük isteyen
halkların bu talebinden emperyalizm yararlanmak ister. Zaten kirlenmemiş
bağımsızlık mücadelesi yoktur"
Böylece emperyalizmle işbirliği yapmanın mazereti önümüze
konmuş oluyor. Yugoslavyanın parçalanmasını onaylıyor. Böylece, Türkiye'nin
parçalanmasını da onaylamanın altyapısını oluşturuyor.
Bölücülerin kuyruğuna takılan sol maskeli örgütlerin
emperyalizmle birleşerek ülkeleri parçalama misyonu böylece kendi ağızlarından
bir kere daha itiraf edilmiş oluyor.
Ayrıntılı bilgi için bakınız: http://www.aydinlikgazete.com/yazarlar/mehmet-ali-gueller/19911-ocalan-obamayi-kandirabilir-mi.html
TKP, EMEP, ÖDP ve diğer sol görünümlü örgütlerin
bölücülüğün kuyruğuna bağladığı devrimcilerin önündeki tek kurtuluş yolu sahte
solcu şeflerin kendilerine giydirdiği deli gömleğinden kurtulmak ve İşçi
Partisi'ne üye olmaktır.
Yoksa devrimi balkondan bile seyretmelerine bile
izin verilmeyecektir. Verilmemiştir de.
Ayrıntılı bilgi için bakınız: http://aliserdarbolat.blogspot.com/2012/11/devrimi-balkondan-seyreden-komunistler.html
arşiv:
********
Sahte solcuların Atatürk düşmanlığı
yarışı
Devrimi balkondan seyreden "komünistler"
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder