Süheyl Batum sonunda
uyandı. Kendisine "Günaydın" diyorum.
Sabah şerifler hayırlı
olsun.
Aydınlık, 13 Mart 2013
Yeni mi uyandı, yoksa
artık mızrak çuvala sığmadığı için itiraf etmek zorunda mı kaldı, burası önemli
değil.
Süheyl Batum, basına
kapalı CHP gurup toplantısında şöyle dedi:
"AKP - PKK - Öcalan
anlaşmışlar, karşımızda masada oturuyorlar. Bunu kabul edemeyiz. Biz bu
koşullarda o masada oturacak mıyız? Bir karar verelim."
Sayın Batum'un bu
sözleri gerçeğin bir kısmını yansıtıyor.
Demek ki kendisi henüz
resmin bütününü görememiş, ya da görmüş ama söylemeye cesareti
yok.
"Uzlaşma Komisyonu"
denen ve Meclis Tüzüğünde olmadığı için hiçbir resmi sıfatı ve bağlayıcılığı
olmayan uyduruk komisyon ortaya atıldığı ilk günden itibaren Ulusal Kanal ve
Aydınlık gazetesi ortalığı inletti.
Ben de defalarca yazdım
durdum.
Kabak tadı verdi ama
maalesef yine yazmak zorunda olduğumu hissediyorum. Olay özetle
şöyle:
8 Nisan 2004 günü ABD
Senatosu, adı “Greater Middle East and Central Asia Development
Act of 2004" (Büyük Ortadoğu ve Orta Asya Geliştirme
Projesi) kısaca
BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) olan bir yasayı kabul etti.
BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) olan bir yasayı kabul etti.
Bu yasaya göre,
Ortadoğu'da ve Orta Asya'da Cezayir'den Tacikistan'a kadar uzanan bölgedeki 24
Müslüman ülkede demokrasi geliştirilecekti.
O günlerde ABD Ulusal
Güvenlik başdanışmanı görevinde bulunan Kondi yenge (Condoleezza Rice) bu projenin
amacının "Yasada sayılan Müslüman ülkelerin
rejimlerini ve sınırlarını değiştirmek" olduğunu
açıklamıştı.
Kondi yenge, daha sonra,
2006 yılında ABD Dışişleri Bakanı olarak ziyaret ettiği İsrail'in Tel-Aviv
kentinde "Ortadoğu'da yeni sınırların çizilme
zamanının geldiğini" beyan etti.
Müslüman ülkelerde
demokrasinin nasıl geliştirileceği böylece yetkili ağızdan açıklanmış
oluyordu.
Ancak ABD bu
açıklamalarla yetinmedi. Konunun iyice anlaşılması için, Emekli Yarbay Ralph
Peters imzası ile ABD ordu dergisinin 7 Temmuz 2006 günlü sayısında Büyük
Ortadoğu Projesi'nin haritası yayımlandı.
Ulusal Kanal ve Aydınlık
Dergisi, bu rezaleti halkımıza duyurdu. Cumhuriyet gazetesi ana sayfa göbekten
bu haritanın Türkçe çevirisine verdi.
Haritada "Free (Özgür)
Kürdistan" olarak adlandırılan Büyük Kürdistan, Türkiye, İran, Irak ve
Suriye'den koparılmış topraklar üzerinde kurulmuş olarak
gösteriliyordu.
ABD Senatosu'nun kabul
etmiş olduğu kanun, işte bu devletin kurulmasını
öngörüyordu.
(Çok önceden beri zaten
var olan ve uygulanmaya çoktandır konulmuş olan proje, böylece ABD Senatosu
tarafından yasallaştırılmış oluyordu)
Buyurun:
ABD ordu dergisi, 7 Temmuz
2006
Cumhuriyet, 29 Kasım
2007
Eylül 2006'da Roma’daki
NATO Savunma Koleji’nde Ortadoğu’daki son gelişmeler konusunda brifing veren
ABD’li bir albay bu haritayı açıp "Sınırlar böyle olsa idi Ortadoğu huzurlu
olurdu" deyince Türk subaylar protesto ederek toplantıyı terk ettiler.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da ABD’li muhatabını telefonla
arayarak olayı protesto etti. Roma Büyükelçimiz Uğur Ziyal da NATO Koleji
Komutanını Büyükelçiliğe çağırarak, Ankara’nın protestosunu
iletti.
Temmuz 2007'de aynı harita bu defa Atina'da Yunanlı Prof. Mazis
tarafından açıldı. Türk Askeri Ataşesi Kurmay Albay
Atilla Şirin sert tepki gösterdi.
ABD "Zalim diktatör
Saddam" mavalı ile Irak'a müdahale ederek Barzanistan'ı Irak'tan kopardı. Büyük
Kürdistan'ın ilk parçası kopartılmış oluyordu.
Suriye'den parça
koparmak için de "Zalim diktatör Esad" mavalı sahneye
konuldu.
Türkiye'den barışçıl
yolla parça kopartılması uygun görülmüştü. Bunun için ABD tarafından seçilen
Tayyip Erdoğan, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olarak görevlendirildi ve 2002
darbesi ile Türkiye'nin başına oturtuldu.
2002 darbesi hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız:
Türkiye'nin barışçı
yoldan bölünmesinin yasal zeminini oluşturmak amacı ile, CIA'nın, Pentagon'un ve
Beyaz Saray'ın karanlık dehlizlerinde Türkiye için bir "Yeni Anayasa"
yazıldı.
Güneydoğu'ya önce adı
konmamış özerklik, sonra özerklik verilmesi, daha sonra federasyon (Türkiye -
Kürdistan Federasyonu) kurulması ve sonunda Kürdistan'ın Türkiye'den ayrılarak
bağımsızlığını ilan etmesi olarak özetlenebilecek dört adım bu Yeni Anayasa
kabul edilince atılabilecekti.
Onun için, biz bu Yeni
Anayasa'nın Bölücü Anayasa olduğunu daha ilk günden
açıkladık.
Amerika, hazırlamış
olduğu bu Anayasa'yı AKP'ye iletti. Tayyip Erdoğan, konuyu Öcalan'a iletmesi
için MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı görevlendirdi. MİT heyetleri defalarca Öcalan
ile görüştü. Öcalan "Bunun Amerika'nın isteği olduğuna beni inandırın" dedi.
Bunun üzerine Öcalan önce Bursa'ya getirildi. Sonra bir yatta MİT gözetiminde
Amerikalılarla buluştu. Bunların hepsini tek tek açıkladık.
Ayrıntılı bilgi için
bakınız:
Öcalan Bursa'da MİT'in
misafiri
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2012/06/ocalan-bursada-mitin-misafiri.html
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2012/06/ocalan-bursada-mitin-misafiri.html
Öcalan Amerikalılarla ve
Barzani'nin temsilcileri ile görüştü http://aliserdarbolat.blogspot.com/2012/07/ocalan-amerikallarla-ve-barzaninin.html
Öcalan ikna olunca Hakan Fidan'a bağlandı. Daha sonra
Tayyip Erdoğan'a biat mektubu yazdı. Tayyip Erdoğan zaten BOP Eşbaşkanı olarak
ABD'ye bağlı idi.
Dolayısıyla, süreci göremeyen veya görmek istemeyen
gazeteler:
"Anayasa'yı Öcalan
yazdı"
"Öcalan AKP'ye biat etti"
"AKP Öcalan'a teslim oldu"
"AKP ile Öcalan Anayasa
için müzakere ediyorlar."
"AKP ve Öcalan masaya oturdu"
gibisinden abukluklar
yazıp durdular.
Halbuki müzakere, pazarlık falan yok.
Amerika'nın yazmış olduğu Anayasa AKP ve Öcalan tarafından
kabul edilmiştir.
Burada 2 ss kuralı geçerli olmuştur.
Burada 2 ss kuralı geçerli olmuştur.
Pazarlık denilen görüşmelerde konuşulan şeyler
şunlardır:
Bu Anayasa'nın Kandil'e açıklanması, Meclis'ten
geçirilebilmesi için atılması gereken adımların kararlaştırılması (rehinelerin
iadesi, sözde silah bırakma ve yurt dışına çıkma vs...) ve bu adımların
zamanlaması.
Yani, bu hain projenin Türk Milletine nasıl kabul
ettirileceği konuşuluyor. Bu yolda hangi tertiplerin ve hilelelerin yapılması
gerektiği konuşuluyor.
AKP - MİT - Öcalan - PKK arasındaki "pazarlık" denen
görüşmelerin konusu bunlardır.
Dolayısıyla, Sayın Süheyl Batum'un "AKP - PKK - Öcalan
anlaşmışlar" sözleri, gerçeğin sadece ikincil kısmını
yansıtıyor.
Süheyl Batum, projeyi
yöneten esas gücün Amerika olduğunu gizliyor.
Tayyip Erdoğan ABD'nin
denetiminde,
Hakan Fidan Tayyip Erdoğan'ın
denetiminde,
Öcalan Hakan Fidan'ın
denetimindedir.
Öcalan, son yazdığı mektuplarla
PKK'yı tam denetimine almayı hedeflemektedir ki ABD projesi
önünde bir engel kalmasın.
AKP yetkililerinin "PKK'da Öcalan'ın sözünün geçmesine
çalışıyoruz, Öcalan barış taraftarıdır, PKK'yı barışa ikna etmeye çalışıyor"
anlamındaki açıklamalarının açıklaması budur.
Tüm süreç ABD silahlı kuvvetlerinin denetiminde
yürümektedir.
Buyurun:
ABD
ordusunun Türkiye'yi bölen haritaları
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2013/03/abd-ordusunun-turkiyeyi-bolen-haritalar.html
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2013/03/abd-ordusunun-turkiyeyi-bolen-haritalar.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder