Aydınlık, 6 Kasım 2012
Büyütmek için resmin üzerine tıklayınız
Süleyman Demirel, 17 Eylül 2012 günü Isparta’da bir
okulun açılışında minik öğrencilere soruyor: "Çocuklar Atatürk’ü seviyor
musunuz?" Minikler coşkuyla hep bir ağızdan bağırıyor: "- Seviyoruz!"
O akşam Ulusal Kanal’da izledim o sevinçli
görüntüleri. Ertesi gün hiçbir gazetede görmedim. Oysa Demirel, günün mevzisini
ilan ediyordu.
Demirel’i ve çocukları izlerken, 2 Mayıs 2012 günü
Aydınlık’ta okuduğum bir haberi hatırladım.
1 Mayıs eylemine katılan Erzincan’daki 15-20 TİKKO
yanlısı alana “Kahrolsun Kemalist diktatörlük” sloganları atarak
girmiş.
Demirel, Atatürk mevzisinde! TİKKOcular, Atatürk’e
düşman mevzide!
İbretlik
dersler, sözde "komünistler"
++++++++++++++++++++++++++++++
Çok öğretici bir manzaradır bu.Her toplumsal
sürecin belirleyici mevzilenmesi vardır.
Siz, istediğiniz kadar keskin laflar edin, “komünistim” deyin,
“sosyalistim” diye ellerinizi göğsünüze vurun, eğer temel mevzilenmede yanlış
yerdeyseniz, o keskin laflarınız sizi
kurtaramayacaktır.
Örneğin İstiklâl Savaşı yıllarında İştirakçi
(Komünist) Hilmi, Sosyalist Fırka’nın lideriydi ve mangalda kül bırakmıyordu,
ama Mustafa Kemal Paşa’nın önderlik ettiği İstiklâl Savaşı’na karşıydı.
İstanbul’da sözümona tramvay işçilerine bildiri dağıtıyordu ve bir ayağı İngiliz
elçiliğindeydi.
Küba’da yurtsever Castro’nun önderlik ettiği
silahlı birlikler Havana’ya girerken, Küba Komünist Partisi sokaklarda
Amerikancı diktatör Batista’yı destekleyen bildiriler dağıtıyordu.
Irak’taki Komünist Partisi bilindiği gibi ABD
işgalinden sonra, Saddam düşmanı hükümette sandalye kapmıştı.
Bütün kurtuluş savaşlarında ve
devrimlerde böyle sözde “komünistler” vardır.
Halk
hareketi tartışmaya son verdi
+++++++++++++++++++++++++++++
Türkiye’de toplumsal mücadele, millî mücadele,
devrim mücadelesi, sınıf mücadelesi, ne derseniz deyin hepsi aynı kapıya çıkar,
bugün Atatürk mevzisindedir.29 Ekim gününün Ulus Meydanları ve yarın 10 Kasım’ın
Tandoğan Meydanı, geleceğimizi belirleyen mücadelenin bugünkü mevzileridir.
Çağdaş ve Çalışan Türkiye, milyonlar halinde orada yığınak yapıyor.Hiç kimse,
toplumların önüne kafasındaki mevzilenmeyi koyamaz. Milletler ve sınıflar,
önlerindeki sorunlara göre saf tutarlar. 29 Ekim’de ayağa kalkan halk hareketi,
tartışmaya son vermiştir. Toplumsal mücadele, Atatürk mevzisinde, somut olarak
Ulus Meydanı’ndadır.
Balkonda
“komünistlik”
++++++++++++++++++++
“Marksist-Leninistlik” adına siz “Kahrolsun Kemalist Devrim”
diye bağırıyorsanız, kusura bakmayın ama karşıdevrim mevzisinin göbeğinde ikamet
etmektesiniz.
Veya siz o mücadeleyi balkondan seyrediyorsanız, büyük
sermayenin “komünisti"siniz!
Mete Ant’ın 6 Kasım 2012
günü Aydınlık’ta çıkan mektubu bu açıdan çok uyarıcıdır.
Emekçi ve Çağdaş İzmir, yüzbinler halinde ABD - AB
emperyalizmine ve AKP iktidarına karşı yürürken, kendisine “Komünist Partisi”
diyen kardeşlerimiz, balkondan izliyorlar.
Türkiye’nin Şefik Hüsnülerden bu yana emek devrimciliğinin
tarihinde böyle bir manzara yoktur.
Localara
sonsuz özgürlük!
+++++++++++++++++++++++
Türkiye iki yüzyıldır, millî demokratik devrim
çağındadır. Atatürk, bu sürecin doruğudur.
Kemalist Devrim,
yaşanmıştır; dünya ölçeğinde kazanımları vardır; milletimize çağ
atlatmıştır. O nedenle halkın siperidir.
Büyük sermayenin ve
gericiliğin hedefi ise o kaleyi yıkmaktır.
Bugünün görevi, karşıdevrimi
altetmek ve Kemalist Devrimi tamamlamaktır.
Program, devleti ve toplumu Kemalist Devrim
temelinde yeniden örgütlenmek ve emekçi halkın özlemleri yönünde ilerlemektir.
Ulus Meydanları’nda safa girmez de locanızdaki konforunuzu
sürdürürseniz, her türlü gevezelik için sonsuz özgürlüğünüz güvence
altındadır.
“Faşizm” dediğimiz rejim, size
dokunmaz. Çünkü o da
savaş mevzisindedir ve sizinle yalnız yanağınızdan makas almak için karşı
karşıya gelecektir.
Her konuda yanılabilirsiniz, düzeltilir.
Ama Kemalist Devrim konusunda yanlış yerdeyseniz, kendinizi
büyük sermayenin kucağında bulur ve Şeyh Sait ve Saidi Nursi heykellerinin
dibinde poz verirsiniz.
Balkonların
güvenliği tehlikede
++++++++++++++++++++++++++
29 Ekim halk hareketi, sistemin muhafızlarını
rahatsız etti, Cepheden saldırılar yanında bir de “tadında bırakın” çağrıları
var. Ertuğrul Özkök, her zamanki konumunda, balkondan gelen seslere göndermeler
yaparak, “sakın daha ileri gitmeyin” diyor. Herkes balkonda olsa, yarın Tandoğan
Meydanında kimse olmayacak.Herkes, Birinci Meclis’in önünde kurulan barikattaki
safını belirliyor. Süreç, balkonların güvenliğini tehdit ediyor.
(Doğu Perinçek, Aydınlık köşe yazısı, 9 Kasım 2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder