Yandaş
yobaz ve Amerikancılar derin bir telaş içinde. Öcalan'ın tutanaklardaki
yenilip yutulmaz sözlerini örtbas etme derdine düşmüşler.
Tüm bu örtbas etme girişimlerini en iyi özetleyen isim Tayyip Bey'in danışmanı Yalçın Akdoğan, AKP sözcüsü Star gaz tenekesindeki köşesinde "Sabotörler iş başında" diyor.
( http://haber.stargazete.com/yazar/sabotorler-is-basinda/yazi-731810 )
Efendim, Öcalan bu sözleri meğerse PKK'yı kafakola almak için söylemiş. Öcalan'ın esas düşünceleri, tutanaklardaki söyledikleri değilmiş.
Akdoğan'a göre, "Yalan yanlış tutulan notları çözüm
sürecinin muhtevası olarak takdim etmek çok büyük bir aymazlıktır." ve
de, "Öcalan bir sürü laf etmiş olabilir, bunların ne kadarının doğru
yansıtıldığı ayrı bir konudur"
Palavraya bak sen. "Yalan yanlış tutulan notlar" imiş.
Kimsenin not tuttuğu falan yok . Bakanlık Amerika'dan 4,000
dolara bir makine almış. Bu makine Öcalan'ın misafirleri ile yaptığı tüm konuşmaları harfi harfine yazıya döküyor.
Yani sesi yazı haline çeviren bir makine bu. Konuşmalar bititkten en
geç 30 dakika sonra tutanaklar Bakanlığa fakslanıyor. Tutanakların her
harfi doğru yani, yalan yanlış bir şey yok. Ne PKK, ne BDP ne de başka
bir güç İmralı Komutanlığı gözetimindeki makinenin yazdıklarını
değiştiremez.
Neymiş:
Önemli olan bunlar değilmiş. Önemli olan, Öcalan'ın hazırladığı "Taslak
Metin" imiş. Bu Taslak Metin dahi devletçe kabul edilmiş falan da
değilmiş.
Öcalan'ın tutanaklardaki sözleri aslında gerçek düşünceleri. Henüz açıklanmayan "Taslak Metin"de öne sürdüğü yol haritası ise, bu esas düşüncelerin şekerle kaplanmış hali olabilir ancak.
Kaldı
ki, 3 kişilik BDP ekibinden Pervin Buldan tutanakların doğruluğunu
onayladı. İmralı Komutanlığı aksi görüş bildirmedi. Tayyip Bey bile
"Bunlar doğru değil" diyemiyor.
Tutanakların ortaya koyduğu en önemli gerçek, "PKK'nın silah bırakması" yaygarasının doğru olmadığı.
İşte Öcalan'ın o sözleri:
"Çekildiğimiz
alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne
katılmıyorum. Suriye var, İran var. Şu an Suriye'de 50 bin, Kandil'de
10 bin, İran'da 40 bin var."
PKK silahlarını teslim etmeyecek ki. Silahlı olarak başka bir ülkeye geçecekler. Yani Barzanistan'a.
Velev ki silahlarını teslim ederek gitsinler. Ellerini de kesip burada bırakmayacaklar ki. Gittikleri yerde silah yok mu.
Öcalan "PKK bile beni anlayamıyor" diyor. Belli ki yöneticiler taş kafa. Büyük resmi göremiyorlar.
Önemli
olan şu anda Türkiye'de kalmak değil ki. Yerel yönetimler yasası çıkana
kadar AKP'nin elini güçlendirmek önemli. Öyle ki, AKP terörün
bitmesinin yaratacağı büyük sevinci kullanarak yasayı zorlanmadan
çıkaracağını hesaplıyor. Yasa çıkınca, özerkliğin ve giderek
federasyonun
alt yapısı hazırlanmış olacak.
Valilerin seçimle gelmesine ilişkin yasa şimdiden hazır.
İşte Bölücü Vali'nin ve Bölücü Belediye Başkanı'nın Ankara'dan devir alacağı yetkiler:
"Milli eğitim, sanayi, bayındırlık, kültür, turizm, tarım,
orman ve sağlığa ait görev, yetki, personel, araç, gereç, taşınır ve
taşınmaz malların İl Özel İdarelerine devri ve tasfiyesi, bu Kanunun
yürürlüğe girmesinden itibaren en geç altı ay içinde Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenecek esas ve usullere göre gerçekleşir"
(Kamu Yönetimi Temel Kanunu Taslağı, G.M. 1/a)
İşte böylece, Bölücü Vali ve Bölücü Belediye Başkanı yönetimindeki her il, birer küçük PKK Cumhuriyeti haline gelecek. "Özerklik" deyip de Türk Milletini ürkütmeden özerklik işte böyle sağlanacak.
Bu
cumhuriyetlere zabıta ve özel güvenlik teşkilatı kurma yetkileri de verilecek. (Kamu Yönetimi Temel Kanunu Taslağı M.14)
Taş
kafalı PKK şeflerinin anlamadığı da bu. O gün geldiğinde zabıtalar ve
özel güvenlik güçleri kimlerden oluşturulacak sanıyorsunuz? Çıkacaksın
önce dışarı, o mutlu günler gelince de hoop tekrar içeri, hem de yasal
olarak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder