Özür dandik, abluka ise
kaldırılmadığı gibi, daha da ağırlaştırıldı.
Tayyip Bey, İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesi için öne
sürdüğü 3 şartın kabul edildiğini iddia etti.
İlk iki şart özür ve tazminat, üçüncüsü ise İsrail'in
Gazze'ye uyguladığı ambargonun kaldırılması idi.
Tayyip Bey, gözümüzün içine baka
baka, "Şartımız kabul edildi, İsrail Gazze'ye
ambargoyu kaldırdı, artık Gazze'nin ihtiyaç duyduğu mallar içeri girecek"
diye demeç verdi.
Halbuki, abluka kaldırılmadığı gibi,
daha da ağırlaştırıldı.
İsrail Başbakanı Netenyahu, Obama'nın telefonundan Tayyip
Bey'e özürlerini ilettikten hemen sonra, Gazze'ye yeni kısıtlamalar
konuldu.
Gazze'den atılan füzeler gerekçe gösterilerek yeni
getirilen kısıtlamalar şöyle:
1-- Gazze'ye ulaşan tüketim ve ticaret mallarının en
önemli geçiş noktası olan Kerem Şalom sınır kapısını kapatıldı.
2-- Gazzeli balıkçıların 6 millik avlanma hakkını 3 mile
indirildi.
Tayyip Bey'e göre ise abluka kaldırıldı. "Bu enayi millet
ne desem inanır" diye düşünüyor herhalde...
Bakınız: http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/tayyip-erdogan-dunyanin-gozu-onunde-yalan-soyledi-h10051.html
İsrail'in
istihbarat örgütü MOSSAD'a bağlı internet sitesi DEBKAfile konuyu şöyle yazdı:
"İsrail, Türkiye'nin son şartını kabul etmedi.
BM kararı, Türk gemisine müdahalede "aşırılığa" kaçıldığını, ancak ablukanın
yasal olduğunu söylüyor. Dolayısıyla, abluka olduğu gibi
kalmaktadır. Ayrıca, yeni Savunma Bakanı 23 Mart'ta
Filistinli balıkçılara Gazze sularında kısıtlama getirerek ablukayı
kuvvetlendirdi"
İşte İngilizce orijinali:
4.The Turkish prime minister insisted on the Israeli prime
minister paying obeisance to Turkish national honor. And finally Netanyahu
relented. But Israel stood its ground on the last condition; a UN probe had
pronounced the Israeli blockade legal and legitimate although its raid on the
Turkish ship was deemed “excessive.” So the blockade remains in place and,
indeed, Friday, March 23, Israel’s new defense minister, Moshe Yaalon, tightened
it by restricting the Gaza offshore areas open to Palestinian Mediterranean
fishermen.
This was punishment for the four-rocket attack staged from
Gaza on the Israeli town of Sderot Thursday, the second day of President Obama’s
visit to Israel.
Özür komedisi
+++++++++++++
Gelelim "özür" komedisine:
Obama, "Artık bu iş fazla uzadı, al bi özür dile de
işimize bakalım" diyerek cep telefonunu cebinden çıkarıp Netenyahu'ya
uzattı.
Netenyahu, Tayyip Bey'e özrü Obama'nın cep telefonundan
iletti.
Bu, son derece baştan savma ve kabul edilemez bir
davranıştır. Eski deyimle laubalilik. Uluslararası ilişkilerde böyle bir
uygulama olamaz.
Tayyip Bey deneyimli diplomatlarımıza ve
Dışişleri bürokratlarına "Monşerler" diyordu. "Monşerler" asla böyle bir özrü
kabul etmezlerdi. Çünkü, uluslararası ilişkiler hakkında az da olsa bilgi sahibi
olanlar, böyle bir özrün geçersiz olduğunu bilirler.
Devletten devlete mesajlar, Bakanlar Kurulu veya Meclis
kararı ile gider. Özür konusunda İsrail Bakanlar Kurulu veya Meclis bir karar
vermiş değildir.
Hadi bunlardan vazgeçtik, açıklama resmi ve yazılı
olmalıdır.
Özür konusunda herhangi bir İsrail makamının yazılı bir
açıklaması yoktur.
Başbakan, başkasının, bir yabancının cep telefonu ile
baştan savma bir konuşma yapmıştır. Bu, uluslararası diplomasi alanında "resmi
özür" olarak anlaşılmaz. Netenyahu'nun şahsi tasarrufu olarak
algılanır.
"İsrail Türkiye'den özür diledi" derseniz size gülerler.
Aman ha.
Eski Deniz Harp Okulu Komutanı E. Tuğamiral Türker Ertürk, 26 Mart günlü
"Win Win" başlıklı Aydınlık
köşe yazısında, bu dandik özürle "kabile devleti" yerine konduğumuzu şöyle
anlatıyor:
"Uluslararası
ilişkilerde devletlerin birbirinden özür dilemesi diplomatik usuller içinde
mutlaka yazılı olarak yapılır. Bir Başbakanın bir Başbakana telefon açıp "Ya
kusura bakma oldu bir kere, üzgünüz, ölenler için üç beş kan parası veririz,
artık uzatmayalım" demesi özür yerine geçmez. Bu sözlerin özür yerine geçmesini
istemek, sizin kabile devleti yerine konduğunuzu gösterir."
Ayrıca, özür, gemiye yapılmış olan saldırı için değil,
"müdahale esnasında yapılan operasyonel hatalar" için yapılıyor. "Yasal Gazze
ablukası uygulaması gereğince İsrail Donanmasının Şayetet 13 komando birliğinin
gemiye çıkması ve müdahalesinin haksız olarak suçlanmasına" karşı
çıkılıyor
MOSSAD açıklamasının 4. maddedeki ilgili bölümü
şöyle:
DEBKAfile’s military sources comment that the new defense minister may have
also been directing a reproach at the prime minister for apologizing to Turkey
and admitting to “operational errors,” thereby casting aspersions on the
professionalism of the Israel Navy’s Shayetet 13 commando unit and its
legitimate action in defense of Israel’s legal Gaza
blockade.
The Jerusalem Post da aynı konuyu işledi:
"Askerlerin gemiye çıkması ve gemideki davranışları için
değil, bu davranışlar sırasında yaptıkları hatalar nedeniyle ölümlere neden
olduklarından dolayı özür dilendi"
"Israel
only apologized for operational mistakes, not for boarding ship or soldiers’
actions." "That is not an apology for boarding the ship, that is not even an
apology for the soldiers taking the acts that they did. It is an apology if –
during the operation – mistakes were made that led to loss of
life."
Tazminat olayı
++++++++++++
Üç şarttan sadece tazminat maddesi kabul edilmiş
görünüyor. Ancak, tazminat için resmi işlem yapılması, tazminatın İsrail
devletine bağlı resmi kurumlardan gönderilmesi gerekir.
Eğer tazminat devletle ilişkisi olmayan özel bir kurum
veya şirket üzerinden gönderilirse, resmi tazminat sayılmaz. "Al parayı çal
kafana, fazla konuşma" anlamına gelir. Göreceğiz.
"İsrail teknolojisine
bağımlısınız"
+++++++++++++++++++++++++++
MOSSAD sitesinin yazısındaki ilk madde, AKP hükümetinin
başına taş gibi düşmüştür. İşte o madde:
1. Türk ordusu uzun yıllar boyunca yakın müttefik olduğu
İsrail'in askeri teknolojisine yüksek seviyede bağımlıdır. Amerikan Boeing Awacs
elektronik uyarı uçakları İsrail ile Türkiye arasındaki anlaşmazlık yüzünden
Türkiye'ye verilemiyor. Boeing,
İsrail'in izni olmadan bu uçakları Türkiye'ye veremiyor, çünkü bu uçakların
kilit öneme haiz cihazı olan erken uyarı sistemi İsrail'de imal
edilmektedir. Bu uçaklar Türkiye'ye sadece Suriye için değil, aynı
zamanda İran'ın balistik füzeleri için de gereklidir. Bu
uçaklar olmadan, Amerika'nın Kürecik'e kurduğu gelişmiş FBX radar sistemi sadece
kısmen çalışabilmektedir, çünkü Kürecik
üssündeki cihazlar, İsrail'in Negev bölgesindeki eşdeğer nitelikli Amerikan üssü
ile bağlantılı olarak çalışmaktadır.
1. The Turkish armed forces are
heavily dependent on Israeli military technologies from the long years of the
close alliance between the two countries, which Ankara cut short. This
dependence applies most particularly to its drones, the backbone of today’s
modern armies. It is also holding up the huge transaction for the sale of
American Boeing Awacs electronic warning airplanes to
Turkey.
Boeing was unable to deliver the aircraft without
Jerusalem’s consent, because a key component, the early warning systems, is
designed in Israel. This consent has been withheld in the face of Turkey’s
urgent need and the US aviation firm’s impatience to consummate the
deal.
Turkey is in need of those planes - not just to monitor
events in neighboring wartorn Syria, but to complete its air defense lineup
against Iranian ballistic missiles. Without the AWACs, the advanced FBX-radar
system the US has stationed at the Turkish Kurecik air base is only partly
operational. The Kurecik battery is linked to its equivalent at a US base in the
Israeli Negev, a fact which Ankara chooses to conceal.
"İsrail limanlarına
bağımlısınız"
++++++++++++++++++++++++++
İsrail'in AKP'nin kafasına attığı taşların ardı arkası
kesilmiyor. İşte bir tane daha:
2. Suriye'deki karışıklık yüzünden, eskiden Suriye - Ürdün
- Suudi Arabistan üzerinden geçmekte olan Türk
ihraç malları, bir seneden beri İsrail'in Hayfa ve Aşdod limanları üzerinden
geçmektedir
Gerek
Basra Körfezi, gerekse Avrupa ve Amerika'ya gidecek Türk malları İsrail
limanlarından sevk edilmektedir. Çünkü Mısır limanları ekonomik kriz
nedeniyle servis veremiyor.
2. In view of the turmoil in Syria, the bulk of Turkey’s
exports destined for the Persian Gulf and points farther east have been diverted
to the Israeli ports of Haifa and Ashdod, whereas just a year ago, they went
through Syria, Jordan and Saudi Arabia.
Since no end is seen to the Syrian conflict and the closure
of the Turkish-Syrian border, more and more export traffic from Turkey is making
its way through Haifa port and thence by rail across Israel to Jordan. Turkish
goods bound for destinations in Europe and the US are diverted to Israeli ports
too as Egyptian ports are made increasingly dysfunctional by that country’s
economic crisis..
"Enerji koridoru olmak için İsrail'e
bağımlısınız"
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Ve, son taş.
3. Davutoğlu, İsrail'in Doğu Akdeniz'de gaz ve petrol aramasını
engellemek için Hizbullah'la görüşmeler yapmayı planladı ama üç senedir Türk
yetkililer şunu gördüler ki, Amerika'nın başını çektiği İsrail enerji kervanına
katılmaları daha iyidir. Böylece, Türkiye, Akdeniz gazının Avrupa'ya naklinde
geçiş yolu olarak kullanılma şansını yakalar.
3. In the first year of the
Syrian uprising, when Davutoglu was still a frequent traveler to Damascus for
talks with Bashar Assad, Ankara entertained high hopes of becoming a major
player for resolving the Syrian debacle. But he also sought to strike a deal
with the Lebanese Hizballah, Assad’s ally, for obstructing Israeli gas and oil
exploration in the eastern Mediterranean. Three years on, Turkish leaders have woken up to the
realization that they had better hurry up and jump aboard the US-backed Israeli
energy bandwagon or else they will miss out on an outstanding and lucrative
economic development, namely, the forthcoming opening up of a Mediterranean gas
exporting route to Europe.
"Özür dilediler, İsrail'i mahvettik" övünmeleri bu
gerçekleri örtebilir mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder