Şam Üniversitesi
Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Mehmet
Yuva ve Dr.
Bessam Ebu Abdullah,
Aydınlık gazetesi adına, Birleşmiş
Milletler Heyeti ile Şam'da görüştüler.
Aydınlık, 29 Ağustos 2013
Şam'da kaldıkları Four Seasons Oteli'nde
görüştüğümüz Angela Kane başkanlığındaki
BM Heyeti 2 önemli saptama yaptı:
"1) Doğu Guta'da kimyasal
bomba kullanıldığına dair herhangi bir bulgu yok.
2) Nasıl öldükleri henüz anlaşılamayan çocuklar, ailelerinin
ifadesi ile, Özgür Suriye Ordusu'nun (yani teröristlerin) rehinesi
idiler.
Şam yönetimi bizimle tam bir işbirliği içinde.
Ölenlere enjekte edilen veya solutulan maddenin ne olduğunu
anlamak için doku nümunelerinin sonuçlarını bekliyoruz."
Suriye Devletinin daveti üzerine, BM Heyeti, teröristlerin 19
Mart 2013'te Halep'teki Han Esal Köyü'nde yapmış oldukları 26 kişinin ölümü ile
sonuçlanan kimyasal silah saldırısını araştırmak üzere Şam'a geldi.
Ancak, terör gurupları, "BM Heyetini köye sokmayacağız" diye
tehdit açıklamaları yaptıkları için, Heyet o bölgeye bir türlü gidemedi.
Teröristler, Han Esal'de görgü tanıklarını da katlettiler.
Tam bu sırada, teröristler ve bilumum Haçlı tayfası, "Esad
Şam'ın Doğu Guta bölgesinde 21 Ağustos'ta kimyasal silah kullandı, 1300 kişi
öldü" yaygarası kopardılar.
Suriye Devleti, Han Esal için gelmiş olan BM Heyetine Doğu
Guta'yı da araştırması için izin verdi.
Araştırma için Doğu Guta'ya yaklaşan BM konvoyuna teröristler
keskin nişancılar kullanarak ateş açtı. Bunun üzerine geri dönen BM Heyeti,
ertesi gün, 27 Ağustos'ta, Suriye Devleti'nin verdiği zırhlı araçlara binerek
ilk incelemelerini yaptılar.
İlk belirlemelere göre ölenler 1300 değil, 300 kişi civarında.
BM Heyetinin cevap aradığı sorular şunlar:
1)
Kimyasal silah kullanıldığı iddia edilen Duma, Raybin, Ayn
Torma ve Maadamiya semtlerinde ordu ile tröristler arasında yoğun çatışmalar
sürüyor iken, yapılaşmanın hemen hemen bulunmadığı bu bölgede o kadar çocuk ne
arıyordu.
2)
Eğer bir kimyasal saldırı oldu ise, Suriye Ordusu askerleri ve
teröristler neden etkilenmedi? 21 Ağustos'ta rüzgar Şam'da saatte 23 - 25 km.
hızla esiyordu. Bu hava şartı, teknik olarak, kimyasal silah kullanımına uygun
değil. Eğer o gün kimyasal silah kullanılmış olsa idi, Şam'ın diğer bölgelerine
de rüzgarla taşınacak ve ölümlere yol açacaktı. Halbuki, olayın vuku bulduğu
iddia edilen bölgeye birkaç yüz metre mesafede olanlar bile
etkilenmemişlerdi.
3)
BM Heyeti, ölen çocukların bazılarının aileleri ile görüştü.
Aileler, çocuklarının ölümünü haber aldıktan çok kısa bir süre sonra olay yerine
gittiklerini söylediler. Çocukları öldüren kimyasal silahlar aileleri nasıl
etkilemedi? Fotoğraflarda, sivillerin ve doktor olduğu iddia edilen kişilerin
cesetlerin vücutlarına ve elbiselerine dokundukları, korumasız olarak gezdikleri
görülüyor. Halbuki bunları yapmak intiharla eşdeğerdir.
4)
Çocuklar başka bir yerde kapalı bir mekanda öldürülmüş olup
cesetleri Doğu Guta'ya getirilmiş olabilir mi? Çocuklara bir madde enjekte
edilmiş olabilir mi?
5)
Çevrede atıldığı iddia edilen kimyasal silahtan etkilenen,
ölen diğer canlılar (hayvan, böcek, mikroskobik canlı) var mı?
Heyet üyeleri, bu sorulara cevap bulmak için, çevreden alınan
örneklerin ve ölenlerin doku örneklerinin inceleneceğini
söylediler.
***********
Ancak teröristlerin araştırmaya karşı koymaları olgusu bile,
ölümlerden hangi tarafın sorumlu olduğunu açıkça göstermektedir.
Öyle ya, Esad kimyasal silah kullandı ise, bırak BM Heyeti
incelesin, suçlu Esad ise bulsun. Sen suçsuz isen, neden engel
oluyorsun?
Amerika, Avrupa "Esad BM Heyetine izin versin" diye yaygara
koparırken, Esad'ın izin verdiği BM heyeti teröristler tarafından
engellenmektedir. İkiyüzlülük, tuzak apaçıktır.
Prof. Dr. Mehmet Yuva
Dr. Bessam Ebu Abdullah
Suriye muhalefetinin Paris'te yayımladığı El Hakika da iddialara kuşku ile yaklaşıyor ve
soruyor:
"Bir okulda, kreşte veya oyun sahasında bile bu kadar çocuğu
bir araya getirmek zor iken, bu kadar çocuk ölmek için aynı anda nasıl ve niçin
bir araya gelmiş? Konvansiyonel silahlarla günlerdir çatışmaların sürdüğü bu
bölgelerden bir tek çocuk ölümü görülmezken ve bölge çatışmalar yüzünden
sivillerden arınmış iken nasıl oluyor da bu bölgede onlarca çocuğun cesedi zuhur
etmektedir? Nasıl oluyor da aileleri cesetlerin başında ağıt yakmakta ve foz
vermektedir? Bu silahlar sadece çocukları öldüren, aileleri sağ tutan özel
geliştirilmiş silahlar mıdır?"
***********
Teknik bilgi:
"Kimyasal bir saldırıda kullanılan maddeler olay yerindeki
etkilerini uzun zaman muhafaza ederler. Dolayısıyla, böyle bir yere KBRN denilen
özel yalıtım kıyafetleri giyilmeden gidilemez."
Bu teknik bilgi ışığında, verilen fotoğraflara baktığımızda,
cesetlere korkusuzca yanaşıldığı ve dokunulduğu görüldüğünde, kurbanların başka
bir yerde öldürüldükten sonra görüntülerin çekildiği alana getirilmiş olmaları
olasılığı kuvvet kazanmaktadır.
Ayrıca, ABD ve Batılı devletler, sahip oldukları gözetleme
teknikleri sayesinde kimyasal saldırıları anında tespit edebilme kabiliyetine
sahiptir. Böyle bir görüntü basına verilememiştir.
Yaygaralar, gerçekleri örtme kabiliyetine sahip değildirler.
***********
Dr. Abdullah, şu iki noktaya dikkat çekiyor:
1)
Türkiye sınırına yakın, dağlık, derin vadier ve ormanlık
alanlardan oluşan Cebel El-Zaviye bölgesinden sızan 3 bine yakın ağır silahlarla
donatılmış terör gurupları ile klasik askeri çatışmaya girilmiş, günlerce süren
çarpışmalarda Suriye Ordusu onlarca şehit vermişti.
Suriye Devleti eğer kimyasal silah kullanacak olsaydı, burada
kullanırdı ve bu çukurda bu terör gurubunu birkaç saat içinde yok ederdi. Niçin
birkaç gün içinde alabileceği bir bölgenin teröristlerin olmadığı bir bölümüne
sivil öldürmek için kimyasal bomba atsın? Bunun hiçbir askeri getirisi yok.
2)
Kimyasal gazın atıldığı iddia eden 21 Ağustos'tan bir gün
önce, onlarca internet sayfasında "Esad kimyasal silah kullandı, katliam"
haberleri çikmıştı. Bir gün önceden saldırıyı nasıl biliyorlardı?
21 Ağustos'ta ise, Haçlı cephesi hep bir ağızdan, daha bir
tahkikat yapılmamışken, ortak bir merkezden operasyon yürütür gibi Suriye
Devletini suçlayarak savaş çığırtkanlığına girişmişti.
***********
Tezgah apaçık ortadadır. Bilumum AKP yöneticileri, bu arada
Bayan Bakanemiz de timsah gözyaşları dökmüşlerdir. Bakane gerçekten içi yanan
bir ana ise, bu katliamların destekçisi AKP'den bir an önce istifa etmelidir.
***********
arşiv:
Yobazların son çırpınışı:
Şam'da kimyasal silah 24 Ağustos 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder