Bir elinde meşale diğer elinde bir kova su ile Basra
sokaklarında gezinmekteydi.
"Biz zaten seni deli biliriz de, bu yeni deliliğin sebebi
nedir?" diye sordular. İşte onun günümüze kadar ulaşan feryadı:
"Bize söylendi ki, eğer dinimizin kurallarını takip
edersek, cennete gidip sonsuza kadar keyif içinde yaşayacağız. Eğer kurallara karşı çıkarsak, cehennemin kızgın ateşleri içinde
yanacağız. O nedenle, herkes sadece kurallara uyup
yeryüzündeki zamanını doldurmak peşinde.
İyi insan olmanın sebebi cennet için verilen söz oldu.
Kötülükten korunmanın
sebebi de cehennemden korku.
İşte onun için cenneti ve cehennemi arıyorum.
Bir bulursam, elimdeki bu
meşalenin ateşiyle cenneti yakıp yok edeceğim. Bu su ile de cehennemin ateşini
söndüreceğim.
Böylece,
hepimiz, cennet rüşvetinden veya cehennem korkusundan değil, iyiliğin
güzelliğinden dolayı iyi insan olacağız."
700'lü yılların ortalarıydı. Yani İslamın ilk yüz yılı.
Rabia, erkek egemen Arap toplumu içinde korkmadan konuşan bir kadın yıldız oldu.
Yoksul bir ailenin dördüncü kızı idi. Adını "Dördüncü"
anlamına gelen "Rabia" koydular. Adı bile yoktu yani. O, ailenin dördüncü kızı
idi sadece. Anne baba öldükten sonra kızlar köle pazarında cariye
olarak satıldılar.
Sahipleri onu haremlerine kapattılar. Her
türlü çileyi çekti. Daha sonra azat edildi. Çektiği acılar onu olgunlaştırdı, ünlü bir sufi olmasının yolunu açtı.
Şimdi kendisine bunca kötülükleri yapanların günümüzdeki
temsilcileri, Müslüman Kardeşler'in Amerikancı kanadı, Kahire'de onun adını taşıyan meydanda
gösteriler yapıyorlar.
Rabia, ruhlar aleminden onlara sesleniyor: "Ey kara
yobazlar, defolun benim meydanımdan"
***********
Geniş bilgi için:
Rabia'dan meydanında toplananlara iki
çift söz!
Latif Bolat, Aydınlık, 4 Ağustos 2013
***********
Aşağıdaki bölüm 16 Mart 2024'te eklenmiştir:
İslam Ansiklopedisi özetle şöyle diyor:
95 (714) veya 99 (718) yılında Basra’da doğdu. Fakir bir ailenin
dördüncü kızı olduğu için “Râbia” ismi verilmiştir. Kays b. Adî
kabilesinin âzatlı kölesi olduğundan Adeviyye veya Kaysiyye nisbeleriyle
anılmıştır.180 (796) veya 185 (801) yılında Basra’da vefat etti
Râbia’dan ilk bahseden çağdaşı Câhiz onun dönemin meşhur üç kadın zâhidinden biri olduğunu söyler.
Ferîdüddin Attâr’a göre Râbia el-Adeviyye küçük yaşlarda yetim kalır.
Basra’daki kıtlık sebebiyle kız kardeşlerinin dağılmasının ardından tek
başına hayat sürmeye başlar. Bu esnada zalim bir kişi tarafından 6 akçe
karşılığında köle olarak satın alınır.
En önemli söylemleri:
“Allah’a ne cehennem korkusu ne de cennet sevgisiyle ibadette bulunurum.
Eğer korkudan dolayı amel işlersem kendimi kötü bir ücretli sayarım.
Ben O’na aşk ve şevkimden dolayı ibadet ederim”
“İlâhî! Eğer ben sana cehennem korkusuyla ibadet ediyorsam beni cehennem
ateşinde yak! Eğer cennet ümidiyle sana kullukta bulunuyorsam beni
ondan mahrum et! Eğer sana olan sevgimden dolayı sana ibadet ediyorsam o
zaman senin ezelî cemâlinden beni mahrum etme!”
Râbia el-Adeviyye Batı’da üzerinde çalışma yapılan ilk kadın sûfîdir.
Râbia’nın şöhreti Haçlı seferleri yoluyla XIII. yüzyılın sonlarında
Avrupa’ya ulaşmıştır. XVII. asır Fransız edebiyatında Râbia saf aşkın
simgesi, hayır severliğin modeli olarak görülmüştür. Basra sokaklarında
bir elinde meşale ile cenneti yakmaya, bir elinde testi ile cehennemi
söndürmeye giden Râbia, Fransız yazarı Jean-Pierre Camus’nün bir
hikâyesine konu olmuş, birçok Avrupalı yazarın eserlerine değişik
anlatımlarla girmiştir.
XIX. yüzyılda İngiltere’de yayımlanan R. M. Milnes’in The Sayings of Rabiah (Rabia'nın Sözleri) adlı şiir kitabı onun sözlerini toplayan eserlerdendir.
(İslam Ansiklopedisi, Rabia hakkında yapılan akademik çalışmaların ve yayınlanan kitapların listesini vermektedir.)
Bakınız:
+++
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek'in Aydınlık gazetesinin 16 Mart 2024 günlü sayısında yayımlanan konu ile ilgili yazısı için bakınız:
Rabia Adeviyye'den Derviş Ali'ye
Cehennem ateşini söndürenler
Doğu Perinçek, Derviş Ali'nin bir dörtlüğünü veriyor:
"Bizim Anadolu erenlerinden Derviş Ali de cehennemin çok anlamlı bir tanımını yapmıştır. 1950’li yıllarda Gündüz Tüfekçi ağabeyim meydan sazıyla çalar, bizler söylerdik. İrfan Koçak arkadaşıma armağan olsun:
Derviş Alim der ki, nefesim haktır
Hak diyen canlara şüphemiz yoktur
Cehennem dediğin dal odun yoktur
Herkes ateşini bile götürür "
Hak diyen canlara şüphemiz yoktur
Cehennem dediğin dal odun yoktur
Herkes ateşini bile götürür "
+++
16 Mart 2024 günlü istatistik:
+++
ilginç !
YanıtlaSilya diğerlerine,demokrasi adına bebeklere kıyan canilere, vahşilere nasıl sesleniyor?
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilhttp://www.aktifhaber.com/rabiatul-adeviyye-kimdir-hayati-biyografisi-839575h.htm
YanıtlaSilAli Serdar, eski bir söz var. İçinde maden olan dağın üzerinde ot bitmez demişler. Kafanda ot bitmemiş, maden mühendisi olmana rağmen, kafanın içindede maden kalmamış senin..
YanıtlaSilRÂBİA-tül ADEVİYYE bir duasında
"Yâ Rabbî, eğer sana ibâdet etmem Cehennem korkusu ile ise beni Cehennem'e at. Eğer Cennet'e girmek ümidi ile ibâdet ediyor isem, Cennet'ini yasak eyle. Eğer sırf, senin rızân için ibâdet ediyor isem, bâkî olanCemâlin ile müşerref eyle." işte sen gibi yobazlar, ebu cehil gibi cahilliğin babası konumundasınız..
Sayın Ali Serdar Bolat, belirttiğiniz kaynağa ulaşamadım. Lütfen yardım eder misiniz? Bu arada yazıyı çok ilginç bulduğumu söylemeliyim.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAli Serdar Bolat, Hz. Rabia müslüman değil miydi yani? Yazınızdan bunu mu anlamalıyız? Yazınızın rivayete dayanan ilk kısmı ne kadar irfana bağlı ve anlamlı ise, kendi yorumunuzu kattığınız ikinci kısmı o kadar saçma ve anlamsız. Meydana ismini veren Hz. Rabia ile, o meydanda toplanan masum sivil insanları nasıl olur da birbirine zıt taraflarda görürsünüz? O meydanda katledilenlerden yalnizca biri bile eğer müslüman ise, diğer tarafta hakkını nasıl ödeyeceksiniz? Bence siz, kendisine Müslüman Kardeşler diyenlerden daha fazla yobazsınız. Bi de hadsizce "Hz.Rabia meydanda toplananlara şöyle derdi" diye onun adına konuşma cüreti gösteriyorsunuz.
YanıtlaSilYazar gerçekten de "Soyismi"nin hakkını vermiş, bol bol atmış ve zırvalamış.
YanıtlaSil