26 Aralık 2013 Perşembe

Yolsuzluk ve rüşvet soruşturması, bir ABD operasyonudur

                                                         Aydınlık, 23 Aralık 2013

Tayyip Bey'e bağlı basın olayı doğru saptıyor. Bu bir ABD operasyonudur. Bu operasyonda ABD, Cemaati araç (enstrüman, taşeron) olarak kullanıyor. Olay basit bir Tayyip - Cemaat çatışması değil. Ancak bunun bir ABD operasyonu olması, açığa çıkarılan yolsuzluk ve rüşvetlerin niteliğini değiştirmez.

Fethullah Cemaati, gücünü esas olarak CIA'dan almakta ve CIA'nın talimatları doğrultusunda hareket etmektedir. Sessiz ve derinden giden Abdullah Gül bu operasyonda Fethullah tarafında yer alıyor.

Türk Ordusu'na, İşçi Partisi'ne, milli güçlere karşı Ergenekon, Balyoz ve benzeri tertipler de CIA talimatları doğrultusunda AKP Hükümeti ve Fethullah Cemaati tarafından birlikte yürütülmüştü.

Ancak Tayyip Bey son zamanlarda ABD politikasına zarar verecek davranışlarda bulunmaya, hizadan çıkmaya başlamıştı. Gezi olayları ile başlayan Haziran ayaklanmasına karşı aşırı sert tutumu, AKP'nin diktatör yüzünü açığa çıkarmış, ABD'nin AKP yönetimindeki Türkiye'yi İslam ülkelerine "Demokrat Ilımlı İslam" modeli olarak gösterme ve bu sayede o ülkelerde de Amerikancı sözde İslam rejimleri kurma hayalini kökünden baltalamıştı.

Tehlikeyi sezen Mısır halkı, AKP'nin ruh ikizi olan Mursi yönetimini devirerek Mübarek'ten sonra yeni bir diktatörlüğün pençesine düşmekten kurtulmuştu. Tayyip Bey'in devrik Mursi'yi açıkça desteklemeye devam etmesi, Mısır'ın ABD'den uzaklaşmasına yol açmıştı.

Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olarak, bu projenin köşe taşı olan Büyük Kürdistan kurulması için çalışması gereken Tayyip Bey, Suriye Kürdistanı'nı kurmaya çalışan güçlere karşı El-Nusracıları destekleyerek projeye köstek olmuştu. Sözde şeriatçı katil sürüsünün şantajı ile BOP Eşbaşkanlığı görevi arasında sıkışan Tayyip Bey, Obama'yı fena halde kızdıran "Kararsız Kazım" pozisyonuna girmişti.

Tayyip Bey ABD yönetimi tarafından seçilmiş, kendisinden söz alınmış, her türlü destek verilerek Türkiye'nin başına oturtulmuştu. Geniş bilgi için bakınız: http://aliserdarbolat.blogspot.com/2011/09/turk-milleti-degil-yahudi-lobisi-secti.html

Şimdi ise, kendisinde bir güç vehmederek, ABD'den bağımsız hareket edebileceği, hizadan çıkabileceği hissine kapılmıştı. Obama önce beyzbol sopası gösterdi. İstediği sonucu alamayınca da Tayyip Bey'i Fettoş sopası ile hizaya getirmeye karar verdi. Eğer hizaya gelmez ise, ABD istediği anda Tayyip Bey'in altından iskemleyi çekebilirdi, Egemen Bağış'ın sözleriyle söylersek, deliğe süpürebilirdi. CIA desteği ile yürütülen yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının amacı, Tayyip Bey'e bunu göstermekti.

Fethullah ve CIA uzun yıllar sabırla çalışarak, Emniyet'e, Adliye'ye, Bakanlıklara iyice yerleşmişti. Dershaneler, okullar, Işık Evleri tabur tabur Fetocu yetiştiriyordu. Polis Kolejleri, Polis Akademisi Fetocu amir yetiştiriyordu. AKP iktidarında bu Fetocu militanlar, hemen tüm makamları ele geçirdiler. Tayyip Bey ne yazık ki Fethullah ve CIA gibi çalışamamış, kendine bağlı bürokratlar yetiştirip devlet içine sızdıramamıştı. Onun için Fetocuları yani F tipi ekibi kullanmaya mecburdu. Tayyip Bey - Feto ortaklığının maddi temeli budur.

İşte Tayyip Bey cenahının bu acıklı durumunu açığa çıkaran olaylar:

Tayyip Bey'in aleyhinde yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını başlatan Savcılar, HSYK'ya (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na) bağlıdır. AKP, Referandumu kazanarak HSYK üyelerini atama yetkisi kazanmıştı. HSYK'nın başkanlığını Adalet Bakanı Sadullah Ergin yapmaktadır. AKP'nin tek tek seçerek atadığı HSYK üyeleri, AKP aleyhinde başlatılan bu soruşturmayı Bakana haber vermemişlerdir.

Tayyip Bey'in bizzat seçerek görevlendirdiği, zırhlı Mercedes otomobilini tahsis ettiği, Ergenekon tertibini yürütüp yurtseverleri içeri atması için sırtını sıvazladığı Savcı Zekeriya Öz, şimdi de özel polis ekibi ile Tayyip Bey aleyhinde bu soruşturmayı başlatmıştı. İçişleri Bakanı Muammer Güler'in bu soruşturmadan haberi olmamıştı.

Tayyip Bey devlet içindeki laik görüşlü bürokratları tasfiye ederek yerine şeriatçı kadrolar atamıştı. Bu şeriatçı kadrolar beklenmedik bir şekilde silahlarını Tayyip Bey'e ve Bakanlarına çevirdiler. Çünkü onlar Fethullahçı çetenin elemanları idiler, kendilerini bu makamlara getirenlere değil, Fethullah'a bağlı idiler. Çağdaş toplumda tarikatlar bunun için tehlikelidir. Amirine değil de şeyhine bağlı memur aslında memur değil, sadece bir mürittir. Tarikatların cirit attığı bir ortamda devlet düzeni tesis etmek mümkün değildir.

Tayyip Bey'in en güvendiği kişilerden biri olan Hakan Fidan'ın başında bulunduğu MİT, soruşturmayı Tayyip Bey'e bildirmemiştir. İki olasılık var. Eğer MİT bu soruşturmayı saptayamadı ise, MİT içinde CIA'ya bağlı olarak hareket eden görevlilerin MİT yönetimini kolayca kör ve sağır edebilecek konumda oldukları sonucu çıkar. Eğer MİT soruşturmayı saptadığı halde Tayyip Bey'e bildirmemiş ise, MİT en tepeden CIA kontrolünde demektir.

Bu durum, Emniyet'i ve Yargı'yı önemli ölçüde kaybetmiş olan Tayyip Bey'in MİT'i de kaybetmiş olduğunu gösterir. Bu durumda, Tayyip Bey'in gücü sadece kendisine en bağlı Milletvekilleri ile sınırlıdır.

Amaç, AKP'yi fabrika ayarlarına döndürmek

AKP, önümüzdeki genel seçime kadar, kendisine verilmiş olan "Büyük Kürdistan kurma" görevinde gereken adımları atmaz ise, Tayyip Bey'in Eşbaşkanı olduğu BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) çöpe gidecek. Çünkü AKP seçimden birinci parti olarak çıksa bile, "sınır değiştirme" görevini yapacak güçten düşer. AKP'nin bu adımlara acilen atabilmesi için fabrika ayarlarına geri döndürülmesi gerekiyor.

Milliyet gazetesinde Kadri Gürsel, fabrika ayarlarına döndürmenin (yani AKP'nin ilk günlerinde olduğu gibi ABD'nin isteklerini kayıtsız şartsız yapar hale getirmenin) Tayyip Erdoğan'lı veya onsuz (yani Gül'lü) seçenekleri olduğunu yazdı. Tayyip Bey çarpışmayı seçer de süreyi uzatırsa tasfiye edilir. Teslim olursa yeni uzlaşmada sembolik bir yeri olur. Cumhurbaşkanlığı gibi.

Büyük Kürdistan için İran'da parça koparmak, İran ile düşman olmayı gerektirir. AKP'nin sıcak para ihtiyacına cevap verdiği için Halk Bankası - İran ilişkilerine geçici olarak göz yumuluyordu. Devam etmesine göz yumulamaz. Çatışmanın kapısı bu yüzden Halk Bankası üzerinden açılmıştır.

Kılıçdaroğlu'nun ümitsiz çırpınışları

ABD, Mısır olayından ders aldığı için Türkiye'de aynı hatayı yapmak istemiyor. İlla Mursi dedi, Sisi geldi. İlla Tayyip derse, içinde İşçi Partisi'nin de bulunduğu Milli Hükümet kurulabilir. Kılıçdaroğlu yarım ağızla da olsa güçbirliğinin faydalarından bahsediyor. Böyle bir tehlike var.

Bu tehlikeyi önlemek, CHP'yi İşçi Partisi'nden, MHP'den, milli kuvvetlerden tamamen koparmak için ABD Kılıçdaroğlu'na havuç gösteriyor. ABD sözde Fethullah kanalıyla CHP'yi destekleyecek, Gül - Gülen - Kılıçdaroğlu hükümeti kurulacakmış. Nam-ı diğer "Restorasyon Hükümeti"... İşte ABD, Kılıçdaroğlu'nu bu ham hayal ile esir ederek milli kuvvetlerden uzaklaştırıyor.

Kılıçdaroğlu, bilerek veya bilmeyerek ABD'nin bu oyununa alet oluyor. Bu ham hayallerle CHP'nin tepesine Fethullahçıları, PKK yandaşlarını doldurdu. Ancak Kılıçdaroğlu'nun bu ümitsiz çırpınışlarının hiçbir faydası yok. Çünkü ABD, Tayyip'li AKP'nin yerine CHP'yi değil, olsa olsa Gül'lü AKP'yi yeğler.

Milli güçbirliğini önlemek, ABD için, AKP'yi fabrika ayarlarına döndürmekten daha önemlidir. Milli Hükümet kurulursa Türkiye'nin NATO'dan çıkmasına kadar varabilecek hayati bir tehlike doğar. İlla Kürdistan kurayım derken Türkiye elden gidebilir. Ne Kürdistan kalır ne Türkiye. Bu, ABD için Ortadoğu'yu kaybetmek demektir.

Kılıçdaroğlu'nun ABD'ye davet edilmesi, operasyon günü ABD Büyükelçisi Ricciardone'nin onu yemeğe çağırması, AKP'ye "alternatifin var" sopasının gösterilmesi amaçlıdır. Bu eylemler, "ABD, AKP'nin yerine CHP'yi hazırlıyor" şeklinde sunuluyor.

Ancak, ABD, AKP'den vazgeçmemiştir. Vazgeçemez. Çünkü, birincisi, BOP, "Ilımlı İslam" ekseninde tasarlanmıştır. CHP hiçbir zaman şeriatçı bir görüntü veremez. İkincisi, CHP "Büyük Kürdistan" için Türkiye'nin bölünmesini kabul edemez. CHP tabanı buna izin vermez. Ancak din eksenli bir taban şeriat devleti uğruna ülkenin bölünmesini kabul edebilir. Bu yüzden, Büyük Kürdistan için ABD AKP'ye muhtaçtır.
ABD, Tayyip Bey'i fabrika ayarlarına döndürmek için Kılıçdaroğlu'nu kullanıyor. ABD'nin amacı CHP'nin de içinde bulunduğu bir koalisyon hükümeti kurulması değil. CHP için en fazla, Gül'ü desteklemek, Tayyip Bey'siz AKP Hükümeti'ne dışardan destek olmak, yani koltuk değnekliği görevi düşünülüyor.

Yani ilk hedef fabrika ayarlarına geri döndürülen Tayyip Bey ile devam etmek, olmazsa Tayyip Bey'in yerine Gül'ü koyarak devam etmek. Böylece Fethullahçı çete de devlet içindeki mevzilerine tekrar kavuşacak. CHP asla plana dahil değil.

Ama bütün bunlar ABD'nin planlarıdır. Gerçekleşmesi garanti değildir. Son sözü Türk halkı söyleyecektir. ABD, CHP'yi bir kolundan tutup milli güçbirliğinden uzaklaştırmak istiyorsa, halk hareketi de CHP'yi diğer kolundan çekip ABD'den, Fethullah'tan, PKK'dan uzaklaştıracaktır. Halk hareketinin buna gücü yeter.

***********
Bu yazı, Hasan Bögün'ün "Operasyon" başlıklı 24 Aralık 2013 günlü Aydınlık köşe yazısı esas alınarak hazırlanmıştır. Bakınız: http://www.aydinlikgazete.com/yazarlar/hasan-boeguen/30610-hasan-bogun-operasyon.html


.
                                                                    Hasan Bögün
***********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder