Bir bavul içinde aldığı sahte CD ve evrak ile Ergenekon
Davası'nı başlatan Taraf gaz tenekesi yazarı Mehmet Baransu, bu defa 2004
tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararını yayımladı.
"Gülen cemaatinin faaliyetlerine
karşı eylem planı" konulu belgenin altında kimlerin imzaları
var, bakalım:
Başbakan Tayyip Erdoğan
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül
Adalet Bakanı Cemil Çiçek
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu
Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman
Ergenekon, Balyoz tertiplerinde Atatürkçü komutanları darbecilikle,
irticaya karşı eylem planı yapmakla suçlayan bu şahıslar Gülen cemaatine karşı
eylem planı yapmışlar. Ergenekon davalarındaki gibi sahte değil, gerçek ıslak
imzalar bunlar.
İşte o belge:
(Büyütmek için üzerine tıklayınız)
"28 Şubat Kararları'nın altına imza atmamalı, her ne pahasına
olursa olsun direnmeli idi" diye Erbakan'ı suçlayan AKP kodamanları, acaba bu
belgenin altına neden imza atmışlar?
O dönemde komutanlar Erbakan'a karşı idiler. Ayrıca Erbakan
bir koalisyon hükümetinin başında idi. Bu durum, Erbakan'ın bu konuda mazereti
olabilir.
Fakat, Tayyip Erdoğan ve diğer AKP şeflerini acaba kim
zorlamış bu kararı imzalamaları için? AKP tek başına hükümet. Ayrıca, Org. Hilmi
Özkök ve Org. Aytaç Yalman; yani Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı
AKP yandaşı. Bu, ordu AKP tarafında demektir. Tayyip Erdoğan "Komutanların
baskısı yüzünden böyle bir karar aldık ve imzaladık" diyemez. Bunun kaçar tarafı
yok.
Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan "MGK kararı
hükümet tarafından yok hükmünde kabul edilmiştir" diye yazdı yandaş gaz
tenekesinde.
Peki, seni zorlayacak bir kuvvet olmadığına göre, yok hükmünde
sayacağın kararı niçin aldın?
Böylece, dünya tarihinde ilk defa, bir hükümet, attığı imzanın
yok hükmünde olduğunu açıklamış oldu. Başbakan Başdanışmanı'nın açıklaması
Başbakan'ı, dolayısıyla hükümeti bağlar.
"Yok hükmünde hükümet" demektir bu. Söylediği sözün, attığı
imzanın hiç bir değeri olmadığını açıklayan bir hükümet olabilir mi?
Akdoğan devamla "Bu konuda hiç bir Bakanlar Kurulu kararı
alınmamış, hiç bir işlem yapılmamıştır" diyor. Baransu, bunun doğru olmadığını,
birçok işlem yapıldığını gösteren belgeleri birbiri ardısıra yayımlamaya devam
ediyor.
AKP Hükümeti, "Futbolcuların soyunma odasına girmedim" diye
inkar ettikten sonra girdiğini gösteren fotoğrafları yayımlanan AKP Aile Bakanı
Fatma Şahin'in durumuna düşmüştür.
Aydınlık, 1 Aralık 2013
Tayyip Erdoğan'ın
dershaneleri kapatma hamlesi, aslında Fethullahçıların insan ve para
kaynaklarını kesmeye yönelik bir hamledir. Çünkü dershanelere giden öğrenciler
ve aileleri ile kurulan ilişkiler Fethullahçılara insan kaynağı, dershanelerin
gelirleri ise para kaynağı sağlıyor.
MİT'ten,
Emniyet'ten ve Özel Yetkili Mahkemelerden Fethullahçıların ayıklanması da
düşünüldüğünde, AKP sözcülerinin "Fethullahçılara karşı hiç bir işlem
yapılmamıştır" savunmasının doğru olmadığı görülmektedir.
Baransu'nun 2004
MGK Kararı'nı ve buna bağlı olarak AKP Hükümeti tarafından atılan adımları
gösteren belgeleri yayımlamaya başlaması, AKP'nin dershaneleri kapatmasının
önüne geçmek için atılan adımlardı. Tayyip Erdoğan bu belgelerin yayımlanmaya
devam edilmesi durumunda çok zor durumlara düşeceğini görerek geri adım attı ve
dershanelerin bir sene daha öğrenci kaydına devam etmesi kararını
aldı.
Belge savaşını
Fethullahçılar kazanmış, Tayyipçiler bir adım geri atmış
oldu.
***********
Mustafa Mutlu,
30 Kasım 2013 günlü Aydınlık gazetesinde çıkan "İmza namustur, yok sayılamaz"
başlıklı köşe yazısında şöyle diyor:
***
"İmza atmak, “sorumluluk” almaktır.
“Laf olsun” diye imza atılmaz.
Örneğin bir çekin altına imza attıysanız; bu, o çekin
üzerinde yazan miktarı ödemeyi kabul ettiğiniz anlamına gelir.
Asla, “Bu imza yok hükmündedir”
diyemezsiniz!
Parayı ödemezseniz; yani çekiniz
“karşılıksız” çıkarsa, bu ülkede yüz binlerce kişinin başına
geldiği gibi, gider paşa paşa hapiste yatarsınız!
***
Çok sayıda subayın, Gülen cemaatiyle ilgili benzer
yazıların altına imza attıkları için cezaevinde oldukları bir dönemde, bu
belgenin ortaya çıkması çok önemliydi.
Çünkü yakın zamana kadar cemaatin sırtını okşayan
iktidarın, aslında cemaatin arkasından “iş çevirdiğini”
kanıtlıyordu.
***
Belge ortaya çıkınca, Başbakan’ın Başdanışmanı ve aynı
zamanda yandaş bir gazetede yazar olan Yalçın Akdoğan hemen bir yazı yazma ve
patronunu zor durumdan kurtarma gereği hissetti:
“2004′teki MGK kararı hükümet tarafından yok
hükmünde kabul edilmiş, hiçbir Bakanlar Kurulu alınmamış, hiçbir işlem
yapılmamıştır…”
***
Olmaz kardeşim!
Gerçek bir hukuk devletinde hiçbir imza “yok
hükmünde” olmaz, olamaz!
Bir imza atarsınız; biriyle evlenirsiniz, sonra pişman
olursunuz ama “O imza yok hükmündedir”
diyemezsiniz.
Attığınız imzayı “yok hükmüne” getirmek
için, gider dava açar ve boşanırsınız!
***
Peki; MGK, aldığı o kararı sonradan başka bir karar alarak
iptal etmiş mi?
Hayır!
Bu durumda “yok hükmü”nde olan,
Başdanışman Bey’in sözleridir!
***
Orada imza atıp, burada yok sayarsan…
Bırak devlet adamı olmayı, bakkal bile
olamazsın…
Yazının tamamı için bakınız:
***********
Evet, Mustafa Mutlu haklıdır. "Yok hükmünde" imza
olmaz. Attığın imzayı, aldığın kararı beğenmedi isen, yeni bir karar alıp eski
kararı iptal edersin. İmza yerinde dururken "imzaladım ama uygulamam" demekten
büyük bir ciddiyetsizlik olamaz.
Bir konu daha var:
Ergenekon, Balyoz davaları devam ederken, sanıklar irtica ile
mücadele konusunda alınan MGK kararlarının mahkemeye getirtilmesi için başvuru
yaparken, AKP Hükümeti bu belgeleri mahkemeye göndermezken, (veya gönderdiği
halde Mahkeme Başkanı tarafından sümen altı edilmiş iken); bu belgeden ve bu
belgenin uygulanması için AKP Hükümeti tarafından atılan adımlardan haberleri
olan
--
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer
--
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener
--
Ora. Özden Örnek
--
Org. İbrahim Fırtına
niçin böyle bir belge olduğunu
açıklamadılar?
***********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder