Aydınlık, 16 Aralık Pazartesi günü başladığı "Kendi
Ağzından Apo" yazı dizisine devam ediyor.
Apo'nun bütün laf kalabalığının özeti şu cümlesidir: "Biz taşeronuz." Apo,
Türkiye'ye getirildikten hemen sonra kendisini sorgulayan yurtsever komutanlara
bu itirafta bulunmuştu.
Evet, kurulduğu günden bugüne Apo'nun ve PKK'nın kendine özgü
bir çizgisi olmadı. Hep başka güçlerin siyasetlerini uyguladı. Daima kendisinden
güçlü olan odakların emrindeydi.
Apo, 12 Mart döneminde Doğu Perinçek (Aydınlık) gurubu
tarafından gizli olarak basılan Şafak gazetesini dağıtırken yakalandı ve
tutuklandı. Aydınlıkçılarla birlikte 3 ay kadar Mamak Cezaevi'nde kaldı. Ve
serbest bırakıldı. Oysa, onun durumunda olan diğer Aydınlıkçılar 7,5 yıl hüküm
giydi.
Apo'nun Askeri Savcı Baki Tuğ ile ilişkisi dillere destan
oldu. Uğur Mumcu, bu konu üzerinde çok durdu.
Apo görevli olarak mı Aydınlıkçıların içine sokulmuştu, yoksa
tutukluluğu sırasında mı devşirilmişti, yani taşeronluğa ne zaman başlamıştı,
bunun bir önemi yok. Cezaevinden hüküm giymeden salıverildikten sonraki
eylemlerinin MİT denetiminde olduğu apaçıktır.
PKK, 1980'e kadar polise ve askere karşı eylem yapmadı. Sol
partilere, devrimci örgütlere saldırdı sadece. "Böcek yiyen böcekler" taktiğini
uygulayan Kontrgerilla (Gladyo), bu saldırılara göz yummuş, hatta destek
vermiştir.
O nedenle, Apoculara o dönem "Doğu'daki MİT" tanısı
konmuştu.
Apocular, 1980 öncesinde, Doğu Perinçek gurubunun o zamanki
partisi olan Türkiye İşçi Köylü Partisi'nin (TİKP) Güneydoğu'daki 5 önemli
önderini pusular kurarak şehit ettiler:
-- Gaziantep İl Başkanı Zeki Ön
-- Tunceli İl Örgütü Yöneticisi Adil Turan
-- Nazımiye İlçe Başkanı Hasan Erkılıç
-- K.Maraş İl Örgütü Yöneticisi Mehmet Ongan
-- Pazarcık Yöneticisi İnan Özdemir
Birçok parti üyesi de pusulardan yara alarak kurtuldu.
Güvenlik güçlerinin desteği ile, günlük olarak yayımlanan Aydınlık gazetelerine
el koyarak yaktılar.
Sadece Aydınlıkçıları değil, diğer sol örgütlerin ve başta
Kawa ve Denge Kawa olmak üzere Kürt örgütlerinin 100'ün üzerinde önderini
öldürdüler. Bu cinayetler yalnızca PKK'nın diğer sosyalist örgütlere düşmanlığı
ile açıklanamaz. MİT'in, Gladyo'nun bu düşmanlığı kışkırttığı ve cinayetlere
destek olduğu ortadadır.
3-4 yıl süresince solu yaygın ölçülerde kıran ve ezen bu
cinayetlerin arkasında o zamanki işbirlikçi iktidarların ve ABD'nin bulunduğu
apaçıktır. MİT ve polis, Apocuların bu eylemlerini
desteklediler. Sonuç olarak, halk milliyet ekseninde bölünme sürecine girdi ve
ABD'nin Türkiye'yi bölme (Büyük Ortadoğu Projesi - BOP) planının uygulanabilmesi
için gereken ortam yaratılmış oldu.
PKK'nın MİT ile ilişkileri üzerine eski PKK yöneticilerinin
açıkladığı somut bilgiler yayımlanmıştır.
1980'li yılların başlarında Suriye'de Apo ile Dev-Yol adına
cephe kuran Taner Akçam, bu konuda şu bilgiyi veriyor:
"Apo, eşi Kesire'nin babasının MİT elemanı olduğunu biliyordu.
Bana kendisi söyledi. Suriye'de ilk karşılaştığımızda, bana "Bizim Kesire'nin
babası MİT'tendir. Bizi kullanmaya kalktılar. Zor attım kendimi Suriye'ye" dedi.
Belki ilk başlarda öteki Kürt örgütlerine karşı Apo'yu kullanmaya kalkmışlardır
ve o da kendini kullandırtmıştır. Ama sonuçta kusura bakmasınlar, kendi
eşekliklerini şimdi marifetmiş gibi söylemeleri anlamlı değil."
(Taraf, 13 Mart 2012)
Apo'nun ve PKK'nın taşeronluğunu yaptığı ilk örgütler MİT ve
Gladyo (dolayısıyla ABD ve NATO) idi. Daha sonra Suriye'nin taşeronluğuna
soyundu.
(Doğu Perinçek, Türkiye Solu ve PKK, Kaynak Yayınları, sayfa
26-28)
Aydınlık, 4 Temmuz 1979
Aydınlık, 7 Temmuz 1979
Aydınlık, 6 Temmuz ve 12 Eylül 1979
Aydınlık, 8 Temmuz ve 10 Eylül 1979
Aydınlık Dergisi 1 Temmuz 2007
Aydınlık, 16 Aralık 2013
arşiv:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder