6 Haziran 2013 Perşembe

Halka sırtlarını döndüler, Gül'e sarıldılar

Kötü polis Tayyip Bey'e karşı iyi polis olarak Gül Bey vitrine konuldu.
Yandaş medyanın Gül'ü parlatma kampanyasına Kılıçdaroğlu ve Bahçeli de katıldı. Meydanlardan yükselen "Hükümet istifa" seslerini duymazdan geldiler, halkla birleşip "Hükümet istifa" talebine destek olmak, halka önderlik etmek yerine Gül'e sarıldılar. Her ikisi de, AKP'nin yıkılmaması için ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlar.
Ancak, isyan eden kitlelere Tayyip Bey yerine Gül Bey'i sunmaları boşa gayret olacaktı. Çünkü, İP Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey'in belirttiği gibi, halkın "Tayyip istifa" talebi "Gül istifa" talebini de içeriyordu.


Aydınlık, 5 Haziran 2013

 
Bahçeli Bey, hükümet karşıtı gösterilere katılmayacaklarını şöyle ilan etti:
"Parti olarak, Taksim'de olayların kıyısında köşesinde olmamız dahi söz konusu değildir... Milliyetçi Hareket'in hiçbir mensubu olayların içinde yer almayacaktır"
Sonra, her ihtimale karşı partilileri tehdit etmeyi ihmal etmedi, Milletvekillerini kastederek: "İstifanı ver, eyleme git" dedi. Arkasından Ülkü Ocakları açıklama yaptı: "Gösterilerde kurumsal olarak hiçbir mensubumuz yer almamıştır, almasını da istemiyoruz."
 
Bahçeli Bey, tehlikeyi savuşturarak iktidarını devam ettirebilmesi için Tayyip Bey'e şöyle akıl verdi:
"Başbakan Erdoğan, açtığı gedik büyümeden, dışarda ve içerde el ovuşturan akbabalar daha fazla meseleyi başka yerlere çekmeden sorumlu, vicdanlı ve faziletli hareket edecek tavrı göstermelidir"
Hayrettir. Görülmemiş bir şeydir. Muhalefetin görevi, açılan gediği büyüterek iktidarı yıkmak ve yerine geçmeye çalışmaktır. Bu ise koltuk değneği görevi yapıyor.
 
Bahçeli Bey, bakınız, AKP hükümetinin devam etmesini istediğini nasıl açıkça ifade ediyor:
"AKP'nin devrileceği tek yer sandıktır."
"Türkiye'yi düzlüğe çıkaracak, toplumsal yaraları saracak ve işbirliğini tesis edecek siyasi iradeyi kalan iktidar yıllarında göstermelidir."
Peki, hani "BOP Eşbaşkanı" diyordu Tayyip Bey'e? Bölücü diyordu? Türkiye'yi bölmeyi amaçlayan BOP'un Eşbaşkanı olan, Türk Milleti'ni ayaklar altına alan AKP hükümetinden Türkiye'yi düzlüğe çıkarmasını nasıl bekliyor? Ondan nasıl vicdanlı ve faziletli olmasını bekliyor? Demek ki, eleştirileri tabanının gazını almak içindir. Esas görevi AKP'ye destek olmaktır. Sabahattin Önkibar'ın deyişi ile, Bahçeli Bey MHP'nin müdürüdür. Müdür, yani tayinle gelmiş ve maaşla çalışan eleman.
 
Bahçeli Bey, yanıltıcı, gerçek dışı bilgi vermektedir:
"Daha da ilginç olanı, İmralı canisinin kanlı posterlerinin sallandığı, PKK paçavralarının taşındığı ve bölücü örgüt militanlarının da ... meydanlara inmeleridir."
"Bölücü mihrakların da sahneye çıktığı olaylarla nereye varılmak istenmektedir?"
Açılmak istenen Öcalan posterine tarafımızdan anında engel olunmuş, bölücü gurup alanı terk etmiştir. PKK bayrağı ise asla açılmamıştır. Bölücü gurupların alanlarda olduğuna dair tek bir fotoğraf yoktur.
Bölücü mihraklar sahneye çıkmamıştır, aksine onlar AKP ile birliktir. Alanlara Türk bayrakları ve Atatürk posterleri, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları hakimdir. Bölücü poster, bayrak ve slogan yoktur. Bahçeli Bey, insafsızca iftira atarak eylemleri karalamak amacındadır.
Göstericileri karalamak için ağzından zehir saçılıyor:
"Ormanları yakan, yeşili kapatan, çevreyi kirleten, insan ve doğa sevgisinden zerre kadar nasiplenmemiş terör guruplarının Gezi Parkı'na sahip çıkması eşyanın tabiatına aykırıdır."
Göstericiler içinde böyle guruplar yok, bu sıfatlar AKP'yi tanımlıyor, göstericileri değil.

Ona göre, AKP karşıtı gösteri yapmak anarşidir:
"Muhalefet potansiyelini Türkiye'yi anarşiye ve asayişsizliğe sokmak için kışkırtanların arkasında kimler vardır?"
Tabii bu iddia bir palavradan ibaret olduğu için, "kışkırtan"ların kimler, hangi güçler olduğunu söylemiyor.
 
Bahçeli Bey, Gül'ün açıklamalarını "Yerinde ve zamanında" olarak niteledi, Gül'e sarıldı.
 
********
 
Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül'ü "sağduyunun sesi" ilan etti:
"Bir sağduyulu ses var, Sayın Cumhurbaşkanı"
 
Sanki çok övünülecek bir şeymiş gibi, eylemlerin başını CHP'nin çekmediğini açıkladı:
"Eylemi CHP'liler mi çıkardı, hayır. Taksim'de CHP'liler mi toplandı, hayır." Halbuki, özeleştiri yaparak, eylemi ana muhalefet partisi olarak CHP'nin başlatması gerektiği halde gereken uyanıklığı gösteremediklerini, bundan sonra eylemin başına geçmeye çalışacaklarını söylemesi ve başta CHP Milletvekilleri olmak üzere tüm CHP'lileri eyleme katılmaya çağırması gerekirdi.
 
Aynen Bahçeli Bey gibi, Kılıçdaroğlu da, eylemi basit bir yeşili koruma kaygısı olarak görmek istediğinden, halkın "Hükümet istifa" haykırışlarını duymazdan geldi ve isyanın AKP'ye bir zarar vermeden bastırılması için Gül'e sarıldı. Gül'den randevu istedi. Görüşmede Gül'den gelişmelere müdahale etmesini istedi. Görüşme sonrasında "Güzel bir görüşme oldu" dedi.
Tayyip Bey'e akıl verdi: "Başbakan demokrasiyi ve özgürlüğü savunmak zorundadır."
Böylece, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli Beyler, halkın "Hükümet istifa" haykırışlarını duymamak için kulaklarını tıkadıklarını ilan etmiş oldular. AKP'nin sağ ve sol koltuk değnekleri olarak görevlerine devam edeceklerini Atlantik ötesine duyurdular.
 
********
 
BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Taksim olaylarına müdahil olup bölücü propaganda yapma umudu ile polis müdahalesi öncesi parka gelmiş, ağaçların sökülmesine karşı eyleme katılmıştı. Bu katkıyı kullanarak önce BDP bayrakları ile 40 kişilik bir gurup, polisin çekilmesinden sonra Taksim'e geldi (1 Haziran). Bölücü slogan atmadılar. Tepki ölçtüler. Guruba karşı bir müdahalede bulunmadık. Bundan cesaret alarak ertesi gün Öcalan posteri açmak istediler. Derhal engel olduk. Tutunamayacaklarını anlayınca bir daha gelmediler. Sırrı Süreyya da, Gül'ü parlatma ve eylemi sonlandırma çabasına katıldı.
 
Süreyya Bey, önce Bülent Arınç, ardından Köşk'e çıkarak Gül ile görüşme yaptı. Görüşmenin ardından: "Bundan sonrasını demokratik mekanizmalarla yürütmek gerekiyor. Bundan sonrası bir şölene dönüşmelidir. Böyle bir dönüşüme vesile olmuş bir hareketi, şiddete dönüşmüş, kamusal alana zarar veren bir görüntüye çevirmemeli" diyerek göstericilere Bahçeli Bey ile aynı çamuru attı. "Yeter artık, eylemi bitirin" çağrısı yaptı.
 
Süreyya Bey, düşüncelerini Gül'e de anlattığını, Gül'ün notlar aldığını, Sayın Başbakan'a da anlatmak istediğini söyledi. Zaten belli olan tarafını bir kere daha belli etmiş oldu.
 
********
 
BDP ve MHP, eylemlere katılmama konusunda görüş birliği içindeler.
Kılıçdaroğlu ise, CHP üyelerine bir yasak getirmedi. Zaten getiremezdi. Atatürkçü taban onu dinlemezdi. Bir kısım MHP'liler bile Bahçeli'yi takmayarak eylemlere katılıyorlar. Hatta, BDP'ye oy vermiş olanlardan bile katılanlar var.
AKP'ye karşı demokrasi hareketi, Türk bayrağı ve Atatürk, bir araya gelmeleri düşünülemeyecek gurupları birleştirdi.
19 Mayıs, 23 Nisan, 10 Kasım etkinliklerine katılmayan, Türk bayrağı taşıdığımız için 1 Mayıslarda bize saldırmaya yeltenen guruplar bile, Türk bayrağı ve Atatürk posterleri ile yan yana aynı saflarda olmaktan rahatsızlık duymadıkları gibi, dayanışma içine bile girdiler.
AKP'ye isyan, milleti birleştirdi. Milleti bölme çabası geri tepti
 
********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder