Ne iktidar anladı, ne de sözde muhalefet. Daha doğrusu,
anlamazdan geldiler.
Anlamamak olanaksızdı, çünkü "Hükümet istifa", "Tayyip
istifa", "Diktatör istifa" haykırışlarını sağır sultan bile
duymuştu.
AKP, Tayyip Bey, Gül Bey iktidar oldukları için anlamazdan
gelmeleri, olayı çevre ve yeşil kapsamında tutmaya gayret etmeleri anlaşılır bir
şeydi.
Tayyip Bey'in referandum önerileri, kendi seçtiği ve Gezi
olayları ile hiç bir ilgileri olmayan "Gezi Akilleri" ile oturup görüşmesi, ağaç
kesmekten para cezası almış olan Hülya Avşar ile çevreciliği konuşması
anlaşılabilir.
Olayı saptırmak için camiye ayakkabı ile girildiği, bira
içildiği, türbanlı kadının dövüldüğü palavraları da anlaşılabilir.
Ama, ana muhalefet CHP ve yavru muhalefet MHP bu
haykırışları nasıl duymazdan gelir?
"Aman AKP'ye bir şey olmasın" korkusuyla olayları
yatıştırmak için Gül'e sarılan CHP Müdürü ve MHP Müdürü bilmezler mi ki Gül de
onlardandır?
Bakınız: (Halka sırtlarını
döndüler, Gül'e sarıldılar http://aliserdarbolat.blogspot.com/2013/06/halka-srtlarn-donduler-gule-sarldlar.html)
Direnişin ilk günlerinde,Tayyip Bey'den önce İstanbul Emniyet
Müdürü'nü şahsen telefonla arayıp "Dağıtın" emri veren kişi Gül Beydir.
Bilmiyorlarsa Aydınlık açıkladı. Hala
Gül'e sarılmaya devam edecekler mi?
Aydınlık, 13 Haziran
2013
CHP Müdürü, Gül'ü "Sağduyunun sesi" ilan etmişti. Al sana
sağduyu: "Taksim'i dağıtın"
MHP Müdürü, Gül'ü "Yerinde ve zamanında açıklama yapan
kişi" ilan etmişti. Al sana yerinde açıklama: "Taksim'i dağıtın."
CHP ve MHP Müdürleri, Tayyip Bey'in gitmesi halinde AKP
Hükümetinin Gül Bey himayesinde devam etmesi için Gül'ü parlatma kampanyasında
yer almışlardır.
Hatta, Tayyip Bey'in gitmemesi için ellerinden geleni
yapmaktadırlar.
Geçen gün gece yarısı CHP MYK tam 2,5
saat toplandı.
Çıkan sonucu CHP Müdürü
açıkladı:
-- "Cumhurbaşkanı Liderler Zirvesi
gerçekleştirsin. Bu sayede sorunların aşılmasında büyük rol üstlenmiş
olacaktır"
-- "Siyasal partiler miting yapmamalı,
tansiyon düşürülmelidir."
-- "Vatandaşlar derin endişe içinde. Bütün
siyasi partiler üzerine düşen görevi yapmalı, toplumda huzur
sağlanmalıdır."
Yani: "Ortalık yatışsın, sorunlar aşılsın, huzur
sağlansın, hükümet devam etsin". Bu
laf salatasından anlaşılan bu.
CHP Müdürü arkadaş,
Vatandaş endişe içinde değildir. Aksine hükümetin
istifasını istemektedir, gelecekten umutludur. Bu yolda canını ortaya koymuş
mücadele etmektedir. Ana muhalefet partisi lideri olarak senin görevin huzur
sağlamak mıdır, hükümeti yıkıp yerine geçmek mi.
Tayyip Bey için "Diktatör", "BOP Eşbaşkanı" diyen sen
değil misin? Diktatörün yönetiminde nasıl huzur sağlanır? Olur mu böyle şey?
Hangi dediğin doğru?
Siyasal partiler miting yapmamalı öyle mi? Millet hükümet
istifa diye ayağa kalkmış iken, ana muhalefet partisi başını kuma gömüp
oturacak, öyle mi?
"Hükümet istifa, diktatör istifa
etsin, tüm CHP'li Milletvekilleri, parti üyeleri, CHP'ye oy veren vatandaşlar,
haydi meydanlara, yıkalım bu iktidarı, ayaklanan halkımızın başına
geçelim" demen gerekmez mi?
Arkasından Parti Sözcüsü Haluk
Koç konuştu, İstanbul Valisini şiddetin sorumlusu ilan etti.
"Başbakanın meşruiyeti söz konusu bile değildir"
dedi.
Peki, meşru olmayan bir Başbakanın istifa etmesini
istemeniz gerekmez mi? Neden ortalığı yatıştırıp iktidarın devamını sağlamaya
çalışıyorsunuz?
Eğer Tayyip
Bey, defalarca söylediğiniz gibi "Diktatör" ise, "BOP
Eşbaşkanı" ise, meşru
değil ise:
-- Niçin "Başbakan istifa" demiyorsunuz?
-- Bu sıfatlarla
suçladığınız Tayyip Bey ile Liderler Zirvesi'de bir araya gelip sorunları
aşmanız, huzur sağlamanız nasıl mümkün olur?
-- Diktatörle aynı masaya oturup demokratik bir anayasa yapılabilir
mi?
-- Meşru olmayan
diktatörün sorunları aşıp toplumda huzuru (!) sağlaması için çalışmak
demokratlık mıdır?
Demek ki, bu suçlamaları seçmenin gazını almak için
yapıyor, sonra da seçmenin gözlerinin içine baka baka Tayyip Bey'e koltuk
değneği oluyorsunuz. Var mı başka türlü bir izah tarzı?
Haydi CHP Müdürünü, CHP yönetimindeki Fethullahçı, Atatürk
düşmanı, Kürtçü bölücü Milletvekillerini anladık. Ya diğerleri? Atatürkçü
Milletvekilleri? Onlar da "Hükümet istifa" haykırışlarını duymuyorlar mı? Evet,
bazıları destek veriyor, birkaç CHP Milletvekili Taksim'deydi geçen gün. Ama
"Direnişe destek" vermek başka, "Hükümet istifa" diye haykırmak başka. Niçin MYK
kararı protesto edilmiyor?
Mustafa Balbay bile bir sayfa dolusu yazıyor, sonunda
"Direnişçiler özgürlük istiyor" diyor. Özgürlük değil, hükümetin istifasını
istiyorlar Sayın Balbay. Silivri'den duyulmuyor mu acaba?
Kılıçdaroğlu'nun CHP
Gurup toplantısında söyledikleri:
"Erdoğan'dan kurtulma zamanıdır... Bu
gençler demokrasi istiyor... CHP (gençlerin) haklı eylemlerinin yanında kapı
gibi duracaktır... Ey Başbakan sen kim demokrasi kim... Özgürlük siteyenlerin
dövüldüğü rejime dikta rejimi, başındakine de diktatör denir."
Tam bir laf salatası. Tercümesi:
"Gençlerin haklı eylemi, bu gençler demokrasi istiyor, CHP
haklı eylemin yanında kapı gibi duracak." Yani, bu eylemler "Hükümet istifa"
eylemleri değil, demokrasi isteği eylemleri. Eylemleri gençler yapıyor, CHP işin
içinde değil. CHP sadece "kapı gibi duracak".
Kadıköy'deki mitingi CHP kitlesinin kendisine isyan
etmemesi için iptal edip Taksim'e yönlendirmek zorunda kalan CHP Müdürü,
Taksim'de yaptığı konuşmada, oraya CHP olarak değil, vatandaş olarak
geldiklerini söylemişti.
Sözün kısası: Diktatörden demokrasi bekliyor.
Yurtsever CHP ve MHP
Milletvekilleri, CHP ve MHP üyeleri, CHP ve MHP'ye oy veren
yurttaşlar.
Hepinizi CHP ve MHP Müdürlerine
karşı isyana davet ediyorum. Sözle, yazı ile, eylemle (gösterilere CHP ve MHP,
Ülkü Ocakları flamaları ile katılarak) isyan ediniz.
Hükümeti istifaya davet etmek
demokratik bir haktır. Bu hakkınızı kullanınız.
AKP yandaşı parti yönetimleri
tarafından afaroz edilmekten korkmayınız.
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder