Bülent
Arınç'ın dehşetengiz açıklaması:
"Şu ana kadar buluntulardan uçağın füze ile
mi, veya uçaksavar mermisi ile mi düşürüldüğü konusunda tespite yarayacak bir
parça elde edilemedi.
Ancak, eğer 13,5 mil uzaklıkta vurulduğunu
biz iddia ediyor ve buna
kesinlikle inanıyorsak, bunu
uçaksavar ile yapmak mümkün değil."
Evet sayın seyirciler, dinsel bir anlatımla karşı
karşıyayız.
Bu demeç, bize ülkemizin bilimsel verilerle değil,
inançlarla idare edildiğini gösteriyor.
AKP Hükümetinin kodamanları, uçağımızın Suriye
kıyılarından 13,5 mil uzakta iken vurulduğunu bilimsel ve teknik verilerle
saptayamıyorlar.
13,5 milde vurulduğunu iddia ediyorlar ve
buna inanıyorlar.
Kanıt? Bilimsel bir veri? Radar verileri? Uydu
görüntüleri? Yok. Hiç bir şey yok.
Sadece iddia ediyor ve kendi iddia ettiği şeye
"kesinlikle" inanıyor.
Niye? Çünkü Tayyip Bey "Uçağımız uluslararası sularda
vuruldu" diye iddia etmiş, o halde 10 mil olan hava sahasının dışında vurulmuş
olması lazım.
Bir iddiayı desteklemek için başka bir iddia. Mesnetsiz,
kanıtsız.
İnanılır gibi değil.
O zaman ben de, uçağımızın Ebabil Kuşları
tarafından atılan taşlarla 12 milde düşürüldüğünü iddia ediyorum ve buna
kesinlikle inanıyorum.
Sonuçta iddia ve inanç değil mi? Bence Bay
Arınç'ın iddiasından daha tutarsız değil. Kesinlikle. :)))
Ama günahını almayalım.
Bir noktada teknik bir doğruyu söylemeden edemiyor Bay Arınç:
Bir noktada teknik bir doğruyu söylemeden edemiyor Bay Arınç:
Eğer 13,5 milde vuruldu ise, uçaksavar ile vurulmuş
olamaz. Çünkü uçaksavarın menzili bilemedin 4 kilometredir.
13,5 mil uzaklığa uçaksavar mermisinin erişmesi mümkün
değildir.
Peki, o halde uçak neyle vurulmuş olabilir?
Bülent
Arınç'tan dinleyelim:
"Ama teknik olarak, askeri bilirkişilerin
veya askerlikte bu konuda ihtisas yapmış insanların bu yükseklikte ve bu alanda
vurulma biçiminin füzeyle veya
füze benzeri bir başka aygıt ile
yapılmış olabileceğini gösteriyor"
Bu Türkçe katliamını bir kenara bırakırsak, Bay Arınç
diyor ki:
Bu uzaklıkta ancak füze veya füze benzeri bir aygıtla
düşürülmüş olabilirmiş. Askeri bilirkişiler böyle dermiş.
Askeri bilirkişiler böyle diyemez. Çünkü onlar,
füze benzeri aygıt diye bir şey olmadığını
bilirler.
Ya uçaksavardır, ya da füzedir. "Füze benzeri aygıt" diye bir şey
yok...
Bay Arınç neden "Füze benzeri aygıt" diyor?
Çünkü, füze ile düşürülmediği kesin. Eğer füze ile
düşürülse idi, radarların füze kilitlenmesini tespit etmeleri
gerekirdi.
Genelkurmay'ın elinden "Ergenekon darbesinde kullanırsınız
belki" diye alınıp MİT'e verilen radar sistemi, füze kilitlenmesi tespit
etmedi.
Bu sistemden kat kat daha hassas olan Malatya Kürecik'teki
menzili 1,000 km. olan Amerikan Füze Kalkanı Radarı da 350 km. uzağında meydana
gelen bu olayda füze kilitlenmesi tespit etmedi.
Demek ki, uçağımız füze ile vurulmadı.
Füze ile vurulmadı ise, uçaksavar ile vurulmuş olmasından
başka bir olasılık yok, bu durumda ise uçağımız Suriye hava sahasında iken
vurulmuş demektir.
Çünkü uçaksavarın menzili bilemedin 4 km., bu da hava
sahası demektir.
Bu durumda, inançlar ile gerçekler çelişiyor.
13,5 milde vuruldu ise, füze ile vurulmuş olması lazım,
ama füze kilitlenmesi tespit edilmemiş. Demek ki füze değil.
Zaten
1
Amerikan Wall Street Journal gazetesi,
"Türk uçağı Suriye hava sahasında vuruldu"
"Pentagon'dan aldığımız bilgiye göre, uçağın karadan
havaya füze ile vurulduğuna dair bir işaret görülmedi"
diye yazdı.
Tayyip Bey hemen "Hayır, uluslararsı sularda vuruldu, biz
ne dediysek o" diye feryat etti.
2
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 7 Temmuz günlü
açıklamasında "Uçak parçalarında füze izine rastlanmadı" dedi,
3
Genelkurmay İletişim Daire başkanı Tuğg. Baki Kavun,
Fikret Bila'ya yaptığı açıklamada:
"Füze izine rastlanmadı. Uçakta füze algılama sistemi
vardı. Füze olsaydı algılamış olmaları gerekirdi" dedi.
4
Radikal'den Deniz Zeyrek'e açıklama yapan MİT yetkilileri,
füze ile ilgili bir veriye sahip olmadıklarını söylediler.
Demek ki,el koydukları Genelkurmay'a ait radar sistemi,
füze kilitlenmesi tespit etmemişti
Ama inanç asla
sarsılmaz.
Uluslararası sularda 13,5 milde iken
vurulduğuna inanıyoruz. Füze ile vurulmamış. Uçaksavarın da menzili
dışında.
O halde bir tevil
gerekli. Dinciler başları sıkışınca hemen bir kaçış yolu
bulurlar.
Bay Arınç da, "Füze benzeri
başka bir aygıtla vurulmuş olabilir" diyor, inandırıcı olması
için de "Askeri bilirkişileri veya askerlikte bu konuda ihtisas yapmış olan
kişileri" gösteriyor.
Gayet tabii böyle kişiler yok. Çünkü böyle bir aygıt
yok.
Hem füze benzeri olacak, yani menzili füze menzili kadar
olacak, hem de hedefe kilitlenmesi radarlar tarafından
algılanamayacak.
Eğer böyle bir aygıt gerçekten varsa, Amerika ve Batı
dünyası Rusya karşısında çaresiz kalmış demektir.
Bu durumda, Amerika'nın milyar dolarlar harcayarak kurduğu
Füze Kalkanı da çöpe atılır
Radarların tespit edemediği
füze benzeri aygıt. Rusya'nın
gizlice geliştirip ürettiği ve Suriye'de konuşlandırdığı Cehennem
silahı.
Böyle bir silahı olan bir devlet,
düşmanlarının bütün uçaklarını düşürebilir, füzelerini havada vurabilir, bütün
gemilerini batırabilir.
Bütün savaşları kazanır. Amerika'nın
bütün füzeleri, denizaltıları, uçak gemileri, uçakları, nükleer başlıklı
füzeleri keklik gibi avlanır.
Rusya dünyanın hakimi haline
gelir.
Bay Arınç ne dediğini bilmiyor. İnancını savunmak isterken
mevcut olmayan bir şeyi varmış gibi gösteriyor.
Bütün dünyaya işte bu "Füze benzeri aygıt" yüzünden işte
böyle madara olduk sayın seyirciler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder