11 Temmuz 2012 Çarşamba

"Füze Benzeri Aygıt" ile dünyaya nasıl madara olduk


Bülent Arınç'ın dehşetengiz açıklaması:

"Şu ana kadar buluntulardan uçağın füze ile mi, veya uçaksavar mermisi ile mi düşürüldüğü konusunda tespite yarayacak bir parça elde edilemedi.
Ancak, eğer 13,5 mil uzaklıkta vurulduğunu biz iddia ediyor ve buna kesinlikle inanıyorsak, bunu uçaksavar ile yapmak mümkün değil."

Evet sayın seyirciler, dinsel bir anlatımla karşı karşıyayız.
Bu demeç, bize ülkemizin bilimsel verilerle değil, inançlarla idare edildiğini gösteriyor.

AKP Hükümetinin kodamanları, uçağımızın Suriye kıyılarından 13,5 mil uzakta iken vurulduğunu bilimsel ve teknik verilerle saptayamıyorlar.
13,5 milde vurulduğunu iddia ediyorlar ve buna inanıyorlar.
Kanıt? Bilimsel bir veri? Radar verileri? Uydu görüntüleri? Yok. Hiç bir şey yok.
Sadece iddia ediyor ve kendi iddia ettiği şeye "kesinlikle" inanıyor.
Niye? Çünkü Tayyip Bey "Uçağımız uluslararası sularda vuruldu" diye iddia etmiş, o halde 10 mil olan hava sahasının dışında vurulmuş olması lazım.
Bir iddiayı desteklemek için başka bir iddia. Mesnetsiz, kanıtsız.
İnanılır gibi değil.

O zaman ben de, uçağımızın Ebabil Kuşları tarafından atılan taşlarla 12 milde düşürüldüğünü iddia ediyorum ve buna kesinlikle inanıyorum.
Sonuçta iddia ve inanç değil mi? Bence Bay Arınç'ın iddiasından daha tutarsız değil. Kesinlikle. :)))

Ama günahını almayalım. 
Bir noktada teknik bir doğruyu söylemeden edemiyor Bay Arınç:
Eğer 13,5 milde vuruldu ise, uçaksavar ile vurulmuş olamaz. Çünkü uçaksavarın menzili bilemedin 4 kilometredir.
13,5 mil uzaklığa uçaksavar mermisinin erişmesi mümkün değildir.
Peki, o halde uçak neyle vurulmuş olabilir?

Bülent Arınç'tan dinleyelim:

"Ama teknik olarak, askeri bilirkişilerin veya askerlikte bu konuda ihtisas yapmış insanların bu yükseklikte ve bu alanda vurulma biçiminin füzeyle veya füze benzeri bir başka aygıt ile yapılmış olabileceğini gösteriyor"

Bu Türkçe katliamını bir kenara bırakırsak, Bay Arınç diyor ki:
Bu uzaklıkta ancak füze veya füze benzeri bir aygıtla düşürülmüş olabilirmiş. Askeri bilirkişiler böyle dermiş.
Askeri bilirkişiler böyle diyemez. Çünkü onlar, füze benzeri aygıt diye bir şey olmadığını bilirler.
Ya uçaksavardır, ya da füzedir. "Füze benzeri aygıt" diye bir şey yok...

Bay Arınç neden "Füze benzeri aygıt" diyor?
Çünkü, füze ile düşürülmediği kesin. Eğer füze ile düşürülse idi, radarların füze kilitlenmesini tespit etmeleri gerekirdi.
Genelkurmay'ın elinden "Ergenekon darbesinde kullanırsınız belki" diye alınıp MİT'e verilen radar sistemi, füze kilitlenmesi tespit etmedi.
Bu sistemden kat kat daha hassas olan Malatya Kürecik'teki menzili 1,000 km. olan Amerikan Füze Kalkanı Radarı da 350 km. uzağında meydana gelen bu olayda füze kilitlenmesi tespit etmedi.
Demek ki, uçağımız füze ile vurulmadı.

Füze ile vurulmadı ise, uçaksavar ile vurulmuş olmasından başka bir olasılık yok, bu durumda ise uçağımız Suriye hava sahasında iken vurulmuş demektir.
Çünkü uçaksavarın menzili bilemedin 4 km., bu da hava sahası demektir.

Bu durumda, inançlar ile gerçekler çelişiyor.
13,5 milde vuruldu ise, füze ile vurulmuş olması lazım, ama füze kilitlenmesi tespit edilmemiş. Demek ki füze değil.

Zaten
1
Amerikan Wall Street Journal gazetesi,
"Türk uçağı Suriye hava sahasında vuruldu"
"Pentagon'dan aldığımız bilgiye göre, uçağın karadan havaya füze ile vurulduğuna dair bir işaret görülmedi"
diye yazdı.
Tayyip Bey hemen "Hayır, uluslararsı sularda vuruldu, biz ne dediysek o" diye feryat etti.
2
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 7 Temmuz günlü açıklamasında "Uçak parçalarında füze izine rastlanmadı" dedi,
3
Genelkurmay İletişim Daire başkanı Tuğg. Baki Kavun, Fikret Bila'ya yaptığı açıklamada:
"Füze izine rastlanmadı. Uçakta füze algılama sistemi vardı. Füze olsaydı algılamış olmaları gerekirdi" dedi.
4
Radikal'den Deniz Zeyrek'e açıklama yapan MİT yetkilileri, füze ile ilgili bir veriye sahip olmadıklarını söylediler.
Demek ki,el koydukları Genelkurmay'a ait radar sistemi, füze kilitlenmesi tespit etmemişti

Ama inanç asla sarsılmaz.
Uluslararası sularda 13,5 milde iken vurulduğuna inanıyoruz. Füze ile vurulmamış. Uçaksavarın da menzili dışında.
O halde bir tevil gerekli. Dinciler başları sıkışınca hemen bir kaçış yolu bulurlar.
Bay Arınç da, "Füze benzeri başka bir aygıtla vurulmuş olabilir" diyor, inandırıcı olması için de "Askeri bilirkişileri veya askerlikte bu konuda ihtisas yapmış olan kişileri" gösteriyor.
Gayet tabii böyle kişiler yok. Çünkü böyle bir aygıt yok.

Hem füze benzeri olacak, yani menzili füze menzili kadar olacak, hem de hedefe kilitlenmesi radarlar tarafından algılanamayacak.
Eğer böyle bir aygıt gerçekten varsa, Amerika ve Batı dünyası Rusya karşısında çaresiz kalmış demektir.
Bu durumda, Amerika'nın milyar dolarlar harcayarak kurduğu Füze Kalkanı da çöpe atılır
Radarların tespit edemediği füze benzeri aygıt. Rusya'nın gizlice geliştirip ürettiği ve Suriye'de konuşlandırdığı Cehennem silahı.
Böyle bir silahı olan bir devlet, düşmanlarının bütün uçaklarını düşürebilir, füzelerini havada vurabilir, bütün gemilerini batırabilir.
Bütün savaşları kazanır. Amerika'nın bütün füzeleri, denizaltıları, uçak gemileri, uçakları, nükleer başlıklı füzeleri keklik gibi avlanır.
Rusya dünyanın hakimi haline gelir.
Bay Arınç ne dediğini bilmiyor. İnancını savunmak isterken mevcut olmayan bir şeyi varmış gibi gösteriyor.

Bütün dünyaya işte bu "Füze benzeri aygıt" yüzünden işte böyle madara olduk sayın seyirciler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder