Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet'i
kilise karşısında küçük düşürmüştür.
1.-
Patrik, Görmez'i kapıda karşılamadı
2.-
Patrik, Görmez'in Türkiye Cumhuriyeti aleyhtarı ve gerçekleri çarpıtan
açıklamalarını zevkle dinledi.
3-
Patrik, Görmez'e verdiği hediye ile, dolaylı olarak, "Alın Allah'ınızı başınıza
çalın" demiş oldu.
1
Patrik, Görmez'i kapıda
karşılamadı
++++++++++++++++++++++++++++++
Bu davranışı ile Patrik, "Benim makamım senden yüksek"
mesajı vermiş oldu.
Görmez, kendisinin ve temsil ettiği Diyanet'in şeref ve
haysiyetini korumak için hemen kapıdan geri dönmeli idi.
Dönmeyerek, mesajı kabul ettiğini gösterdi.
Görmez'in ABD, AB ve AKP planlarına uygun hareket ettiği
anlaşıldı.
"Yandaş" bir Başkan ile karşı karşıyayız.
Patrik, makamının daha yüksek olmasını şuna
bağladı:
"Ben dünyanın her yerindeki bütün Ortodoksları temsil
ediyorum. Yani Uluslararası, Evrensel, Ekümenik bir makamım var.
Sen ise sadece Türkiye'deki Sünni Müslümanları temsil
ediyorsun. Yerel bir makam sahibisin. Benden aşağısın."
Halbuki gerçekler tam tersidir.
Atatürk, "Şer yuvası" olarak nitelediği Patrikhaneyi
Türkiye'den çıkarmak istemişti.
Ancak Lozan Konferansı'nda Batılı ülkelerin yoğun ısrarları sonunda
Atatürk, Patrikhanenin
1- Fatih Kaymakamlığı'na bağlı olması
2- sadece İstanbul'daki Rum vatandaşların dini işleri ile ilgilenmesi,
ve,
3- Patrikhane yönetiminin T.C. vatandaşı Rumlardan
oluşması
şartıyla Patrikhaneyi kovmaktan
vazgeçmişti.
Bu şartlar Lozan Antlaşması'na yazılmıştır.
Yani, Diyanet, doğrudan Bakanlığa bağlı olmakla,
Kaymakamlığa bağlı olan Patrikhaneden daha yüksek bir makama
sahiptir.
Ancak, ABD bağımlısı hükümetlerimizin göz yumması ve fiili
yardımı sonucunda, Patrikhane, Lozan maddelerini paspas gibi
çiğnemiştir.
Önce DP döneminde Atenagoras Amerika'dan getirilip Patrik
yapılmış, son olarak da AKP döneminde yabancı papazlara bir günde vatandaşlık
verilerek Patrikhane yönetimi yabancılarla doldurulmuştur.
Patrik, sadece İstanbul Rumlarının değil, tüm dünyadaki
Ortodoksların başı olduğunu ilan etmiştir.
Fatih Kaymakamı'nı takmamakta, başta ABD Başkanı olmak
üzere tüm Batılı yobazlarla buluşup siyaset yapmaktadır.
ABD Başkanı dahil tüm yabancı devlet adamlarına yazdığı
mektupları "Konstantinopolis Ekümenik Patriği" olarak
imzalamaktadır.
Patrikhanenin internet sitesi de Evrenselliği,
Ekümenikliği altını çizerek vurgulamaktadır.
Bunların hepsi suçtur. Bu suçlara göz yumanlar da
suçludur.
Görmez'in bunları bilmemesi mümkün değildir.
Buna rağmen, buluşma sırasında:
"...özellikle Ortodoks dünyasındaki Müslümanların, İslam dünyasındaki
Ortodoksların durumlarını birlikte ele almak istedik"
diyerek, Patriğin Ekümeniklik, Evrensellik iddiasını kabul
ettiğini tüm dünyaya açıklamıştır.
Lozan'a göre sadece İstanbul'daki
Ortodoks Rumların dini işlerini yapmakla görevli olan bir papaz ile uluslararası
konuları görüşemezsin efendi.
2
Patrik, Görmez'in Türkiye
Cumhuriyeti aleyhtarı
ve gerçekleri çarpıtan
açıklamalarını zevkle dinledi
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
2A
++
Görmez, Patrik'e şunları söyledi:
"Zengin bir tarihi olan bir ülkenin, din
adamlarını yetiştirmek için başka ülkelerden yardım alması bizim tarihimize,
kültürümüze yakışmıyor.
Tekrar ediyorum: Bu ülkeden herhangi bir
dini topluluğun din adamlarını başka ülkelerde yetiştirmek bu ülkenin
büyüklüğüne yakışmıyor"
dedi, gerçekleri bilerek tersyüz etti, papazların suçunu
Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerine attı.
Konunun esası Heybeliada Papaz
(Ruhban) Okulu'dur.
Okul kapalı olduğu için, Türkiye'deki Rumlar papaz
olabilmek için başka ülkelerde okumak zorunda kalıyorlar.
Papazlar, "Türkiye okulumuzu kapattı, açmamıza izin vermiyor" diyerek yaygara
yapıyorlar.
Okulu
kapatan Türkiye değil, papazlar. Açmayan da papazlar.
Peki Türkiye'yi suçlamalarının nedeni nedir?
Türkiye'de, Eğitimin Birliği Kanunu'na göre, tüm okullar
Bakanlığa bağlıdır.
Müslüman din adamı yetiştiren İlahiyat Fakülteleri de
Bakanlığa bağlıdır.
Ancak papazlar, Papaz Okulu'nun Bakanlığa değil, Patrikhaneye bağlı
olmasını istiyorlar.
Bu
istek T.C. kanunlarına aykırı olduğu için de, okulu
açamıyorlar.
Halbuki, "Tamam, kabul ettik, Papaz Okulu Bakalnığa bağlı
olsun" deseler, okulu yarın açabilirler.
Papa
nasıl Ekümenik ise, dünyadaki bütün Katolikleri temsil ediyorsa ve Vatikan diye
bir devleti varsa, Patrik de Ekümenik olduğunu
ve dünyadaki bütün Ortodoksları temsil ettiğini ileri sürerek Balat merkezli
bir devlet kurmak istemektedir.
Bu devletin yönetimine gelecek olan papazlar da Türkiye
Cumhuriyeti'ne bağlı bir okuldan değil, Balat Devleti'ne bağlı bir okuldan mezun
olmalıdırlar.
Papazların inadının altında bu "devlet kurma" iddiası
vardır.
AKP Hükümeti de, Patrikhaneye mülk edinme izni vererek,
Balat'ı "kentsel dönüşüm" adı altında Balat Devleti için hazırlayarak bu hain
plana yardımcı olmaktadır.
Görmez'in bunları bilmemesi mümkün değildir.
Ama o, yandaş olduğu için, ABD, AB ve AKP görüşünü
dillendirmekte, haksız yere ülkesinin aleyhinde demeçler
vermektedir.
Gerçekleri çarpıtmakta, bir de Müslüman olduğunu iddia
etmekte, her üniversiteye cami istemektedir.
Üniversitelerden kendisi gibi yandaş, gerçekleri eğip
büken, ülkesini haksız yere suçlayan nesiller yetiştirmek için her sınıfa bir
cami istemektedir.
2B
++
Görmez, bununla da kalmayarak,
Türkiye'ye büyük bir iftira daha atmıştır:
‘...sen oradaki Müslümanlara veya dindarlara
ne kadar hak verirsen ben o kadar hak veririm veya ne kadar haksızlık yaparsan,
ben de (ülkemdeki Hıristiyanlara) o kadar haksızlık yaparım’ demesini büyük bir
ülkeye, büyük bir kültüre, büyük bir medeniyete şahsen hiç
yakıştırmıyorum.”
diyerek Türkiye'yi haksız yere suçlamıştır.
Papaz Okulu olayı ile Yunanistan'daki Türklere Müftülerini seçtirmeme haksız uygulaması arasında hiçbir bağıntı yoktur.
Papaz Okulu olayı ile Yunanistan'daki Türklere Müftülerini seçtirmeme haksız uygulaması arasında hiçbir bağıntı yoktur.
Eğer olsaydı, Türkiye'nin örneğin "Bartolomeos'u kabul
etmiyoruz, onun yerine Falanca'yı Patrik olarak atadık" demesi gerekirdi. Böyle
bir şey var mı?
Yunanistan, Türklerin seçtiği Müftüyü kabul etmiyor,
kendisi Müftü atıyor. Türkiye bu haksızlığı Rumlara yapıyor mu?
Ülkesini haksız yere
suçlayarak aslında haksız olan Hıristiyanları haklı göstermek eğer Müslümanlık
ise, halkımız böyle bir Müslümanlık istemiyor
efendi.
3
Patrik, Görmez'e verdiği hediye ile,
dolaylı olarak,
"Alın Allah'ınızı başınıza çalın"
demiş oldu.
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Patrik, daha önce İşadamı İbrahim Danacılar'ın kendisine
hediye etmiş olduğu üzerinde Arapça "Allah" yazılı tabloyu Görmez'e hediye
etti.
Sen kendini ve ülkeni bir papaz bozuntusu önünde küçük
düşürür, bir de haksız yere ülkeni suçlarsan, bu şamarı yemeyi de hak etmiş
olursun.
Bir kere, kendisine gelen bir hediyeyi başkasına hediye
etmek görgü kurallarına aykırıdır.
İkinci olarak, papaz, bu davranışı ile:
"Bana getirecek başka hediye mi bulamamışlar. Evrensel
Patrikhanede Arapların Allahının ne işi var? Alın başımdan gidin, bu azaptan
kurtulayım. İsa Efendimizi üzmeyeyim. Alın Allah'ınızı başınıza çalın" demiş
oldu.
Demokrat Parti'den başlayarak tüm Atatürk düşmanı, gerici,
Amerikancı hükümetler, izledikleri bağımlı politikalar sonucunda, Diyanet'i de
kilisenin şamar oğlanına çevirmişlerdir.
Kurulacak olan Milli Hükümet, papazın Evrensellik
iddialarını tarihe gömecek, Lozan maddelerini titizlikle
uygulayacaktır.
Papaz, uçağa atlayıp istediği gibi ülke ülke dolaşıp
siyasi görüşmeler yapamayacaktır.
Kendi adına gidip görüşebilir, her türlü hakarete katlanabilirsin, ama Diyanet adına gidip temsil ettiğin kurumu kilisenin şamar oğlanına çeviremezsin efendi.
Paylaşımlarınız harika doğrusu, çok işime yaradı.Bizde web reklam konusunda yardımcı olabiliriz.
YanıtlaSil