Balyoz Darbe Planı Davası'nda mahkumiyet alan 7 general,
imza makinesi sahtekarlığını açıkladı.
Olayın özeti şu:
Balyoz Davası'nın esasını 11 ve 17 No.'lu CD'ler
oluşturuyor.
Tertipçiler bu iki CD'nin içine kendi hazırladıkları sahte
belgeleri doldurmuşlar. Bunların hepsinin uydurma ve gerçek dışı oldukları
ispatlandı, ama burada konu o değil.
Delil olarak mahkemeye 18 CD sunulmuş. Bunlardan 16
adedinin içinde suç unsuru olmayan gerçek veriler var.
CD'ler 1'den 18'e kadar numaralandırılmış. Tertip
CD'lerini arka arkaya numaralandırmamışlar, şüphe çekmesin diye birine 11
diğerine 17 numarayı vermişler.
İçine suç unsurları konulmuş olan 11 ve 17 No.'lu bu 2 CD,
"Diğer 16 CD'de gerçek veriler varsa, bu ikisindeki verilerin de gerçek olması
gerekir." algısı yaratmak amacı ile diğer 16 CD arasına
sokuşturulmuş.
Akıllıca bir tezgah.
İftira çetesi, tertibin bu haliyle bile göze batacağını ve
inandırıcı olmayacağını düşünmüş olmalı. 16 CD'de hiç suç unsuru yok, 2 CD ise
ağzına kadar suç unsuru dolu. Bu husus şüphe çekebilir.
Şüpheyi ortadan kaldırmak için şu sahtekarlığı
yapmışlar:
11 ve 17 No.'lu CD'lerin üzerine imza makinesi kullanarak
1. Ordu Komutanlığı'nda Harekat Başkanı olan subayın el yazısını
koymuşlar.
Bu subayın el yazısı ile tutmuş olduğu notları içeren
kağıtların üzerindeki harfler seçerek imza makinesine yüklemişler ve CD'lerin
üzerine "Or.K.na" yazısını yazdırmışlar.
Tabii ki, bu yazıdaki harfler, subayın el yazısındaki
harflerin "tıpkısının aynısı" olmuş.
İşte CD'lerin üzerindeki yazı ve yazıdaki harflerin
alındığı el yazısı notlar:
Resmi büyütmek için üzerine tıklayınız
Gelgelelim, meşhur cinayet romanı yazarı Agata Kristi'nin
dediği gibi, "Kusursuz cinayet yoktur."
Kusursuz tertip de olmaz.
İnsanlar elyazısı yazarken, çizgileri yukarıdan aşağıya
çekerler ve harfleri de soldan başlayıp sağa doğru çizerler. Bundan dolayı,
dikine çizgilerin alt ucunda ve harflerin sağdaki bitim noktasında mürekkep
birikintisi oluşur.
Pek akıllı tertipçilerimiz ise, acemiliklerinden, makineye
"çizgileri aşağıdan yukarı çek, harfleri sağdan başlayıp sola doğru çiz" komutu
vermişler.
Bu yüzden de boya birikintisi dikine çizgilerin yukarı
kısmında ve harflerin soldaki bitiş noktalarında oluşmuş
Ayrıca, kalemin normalin tersi yönde gittiğini gösteren
bariz bulgular var.
Buyurun bakın:
Savcılık bu CD'leri İstanbul Kriminal Polis Laboratuarı'na
gönderdi ve CD'lerin üzerindeki yazıların 1. Ordu Harekat Başkanı dahil 16
şahsın el yazıları ile karşılaştırmasını istedi.
Laboratuardaki uzmanlar sahtekarlığı anında anladılar ama
"Bu yazı makine ile yazılmıştır" diyemedikleri için şöyle üstü kapalı acayip bir
rapor verdiler:
".... isimli şahısların ellerinden çıktığını gösterir
nitelikte kaligrafik ve grafolojik bulgulara rastlanılmamıştır."
İşte o rapor:
Raporun bu haliyle bile her şeyi alt üst edeceği ve davayı
düşüreceği açıktı.
Bu yüzden Mahkeme Heyeti (Hakimler) bu raporu saklamaya
karar verdiler.
Balyoz İddianamesi ve Ek Delil Klasörleri 11 Ağustos 2010
günü sanıklara ve avukatlara dağıtılmadan önce, bu raporu 4 nolu klasörden
çıkardılar.
Yani sanıklar lehine olan bir delili
sakladılar.
Ancak, Polis Laboratuvarı'ndan beklenen raporun mahkemeye
gelmemesi şüphe uyandırıyordu.İftira çetesi, bu yazının kime ait olduğu hakkında
yalan haberler yaymaya başladılar.
Bir avukatın ısrarlı takibi sonunda, raporun mahkemeye
çoktan gönderilmiş olduğu anlaşıldı.
Mahkeme heyeti, Ekspertiz Raporu'nu açıklamak durumunda
kaldı.
Rapor açığa çıkınca sanıklar ve avukatlar "Bu yazının imza
makinesi ile yazılıp yazılmadığının, ve ayrıca CD üzerindeki bariz parmak
izlerinin kşime ait olduğunun araştırılması" için talepte
bulundular.
Mahkeme Heyeti bu talepleri anında reddetti.
Bunun üzerine sanık avukatları yurt içinden ve dışından
bilirkişi raporları almayı denediler.
ABD'de konuşlu Forensic Document Examination Services Inc.
(Adli Belge İnceleme Hizmetleri A.Ş.) adlı kuruluş, 2 Haziran 2010 günlü
bilirkişi raporunda "Sanığın el yazılarından seçilmiş harflerden oluşan
şablonla, imza makinesi kullanılarak yazının oluşturulduğun tespit edildiği"ni
bildirdi.
Adli Bilimler ve Adli Belge İnceleme Uzmanı Y. Doç. Dr.
Jale Bafra da aynı sonuca ulaştı.
Bafra, raporunda, "11 ve "17 No.'lu CD'ler üzerindeki
yazıların .... otomatik yazı ya da imza oluşturmaya uygun bir vasıta ya da
aygıtla oluşturuldukları düşünülmektedir" tespitine yer verdi.
Bu raporlar Mahkeme'ye sunuldu. "Eğer Mahkeme Heyeti bu
raporlardan şüphe duyarsa, oluşturacağı yeni bir bilirkişi heyetine tekrar
inceletebilir." talebi yapıldı.
Mahkeme Heyeti bu talebi de duymazdan geldi.
Çünkü, hangi bilirkişi ölursa olsun, "Bu yazılar makine
ile yazılmıştır" sonucuna ulaşacağı gün gibi açıktır. Mahkeme Heyeti onun için
kafasını kuma gömmüştür.
Bu tutum, Mahkeme Heyetinin tertipçilerle işbirliği içinde
olduklarını ve/veya tertipçilerin talimatı ile hareket ettiklerini bir kere daha
göstermiştir.
Islak imza makinesi şöyle bir şey:
İmzanızı hafızaya alıyor ve kalem kullanarak kağıda
geçiriyor. Siz istediğiniz kadar "Bu imzayı ben atmadım" diye feryat
edin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder