16 Haziran 2013 Pazar

Halkın talebi: "Tayyip istifa", "Diktatör istifa", "Hükümet istifa"

 
Tayyip Erdoğan, Taksim Dayanışması ile görüşmesinde halkın taleplerini kabul etmemekte ısrar etti.
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor, Gençlerbirliği, Ankaragücü ve Adana Demirspor kulüplerinin Ankara'daki taraftarları açıklama yaptı:
"Yargıya saygılı olacağız", "Referandumla bu işi çözeceğiz" lafları boş laflardır, oyalama taktiği ve mücadeleyi bölme girişimidir"
 
Tayyip Bey, halkın "Tayyip istifa", "Hükümet istifa" haykırışlarını duymazdan gelmekte, olayı "çevrecilik" ile sınırlamaya çalışmakta, ancak çevreci istekleri bile kabul etmemektedir.
"Artık parktan çıkıp evlerinize gidin" çağrısı yapmıştır. Parkta gezmek, oturmak, çay içmek, kitap okumak, çadır kurmak hangi kanunla yasaklanmıştır? Adı üzerinde Gezi Parkı. Ne hakla beni oradan kovuyorsun?

Hala daha, yargı kararını beklemekten söz etmektedir. Gezi Parkı kenarındaki dükkanları yıkmış, ağaçları sökmeye başlamıştı. Halk siper olmasaydı, şu anda tüm ağaçlar kökünden sökülmüş, Kışla için kazı başlamış olacaktı. Yargı kararına, hukuka zerre kadar saygısı yoktur. İlk fırsatta ağaçları sökmeye tekrar teşebbüs edecektir. "Yargı kararını bekleyeceğim" sözünü de tutmayacaktır. Verdiği hiçbir söze güvenilmez. "NATO'nun ne işi var Libya'da", "Füze kalkanının düğmesi mutlaka bizde olmalı" gibi sayısız sözlerini nasıl paspas gibi çiğnediğini unutmadık.
 
"Eğer mesajınız Gezi Parkı ise, mesaj alınmıştır ve değerlendirilmesi yapılmıştır" diyor. Ne mesajı almış, ne değerlendirmesi yapmıştır? "Evet, o asırlık ağaçları kesmek yanlış olacaktı, vazgeçtim" mi demektedir? Hayır, hala yargı diyor. Yargı kararına da uymayacaktır. "Yargı gereğini yapacaktır" diye yargıya talimat vermiştir. Kendi istediği kararın çıkması için gerekirse hakimleri değiştirecektir. Ergenekon'da, Deniz Feneri'nde olduğu gibi.
 

"Bana diktatör diyorlar. Bir diktatör referanduma gider mi?" diyor. Hep halkın bilgisizliğinden faydalanıyor. Bütün diktatörler diktalarını referandumlarla yürütmüşlerdir. En çok sayıda referandum yapanlar, diktatörlerdir. Referandum, azınlığın sesini kesmek, aykırı sesleri boğmak, demokrasiyi yok etmek için çok elverişli bir alettir.

Aydınlık, 15 Haziran 2013

"Tayyip Erdoğan direnişçilerin isteklerini kabul etti" yaygaraları tam bir saptırmadır.
3 arkadaşımız Tayyip Erdoğan hükümeti tarafından öldürüldü. Katillerinden hesap sorulmayacak mı? "Faili meçhuller" diye yaygara koparan hükümet, faili belli olan cinayetlerin faillerini adalete teslim etmeyecek mi?
Kafaları kırılan, gözleri çıkarılan arkadaşlarımızın hesabı sorulmayacak mı?
 
Ethem Sarısülük'ün kafasına tabanca ile gerçek mermi sıkıp öldüren polis 16 gündür Savcılığa teslim edilmiyor, adı bile bildirilmiyor.  Amirlerinin gözü önünde öne fırlayarak kalkanını bırakmış, tekme tokat girişmiş, hırsını alamayınca ateş ederek cinayet işlemiş ve koşarak kaçmıştır. Bütün olay kamera ile kayıt edilmiştir. Arkadaşları ve amirleri katil polisin kimliğini biliyorlar. "Suçluyu koruma ve yataklık" suçu işliyorlar. Bu suçun da hesabı sorulacaktır.
 
Abdullah Cömert cinayetinden önce o sokakta gezinen eli sopalı siviller kamera ile kayıt edilmiştir. Hepsinin kimlikleri bellidir. Orada görevli polislerin kimlikleri de bellidir. Kısa bir soruşturma ile katilin kimliği anlaşılabilir.
 
Her iki cinayetin de üstü örtülmek istenmektedir. Polisler, amirlerini tehdit ediyorlar: "Bizi ele verirseniz sizi de yakarız"
Bu durumda, katilleri koruyarak mı halkın isteklerini kabul etmiş olmaktadır?

                                                        Aydınlık, 14 Haziran 2013

Eli sopalı siviller AKP'nin gençlik kollarında örgütleniyor.
Otoparkta göstericileri vahşice döven sivillerin bu eylemleri kamera ile kayıt altındadır. AKP'nin faşist milislerinin kimlikleri bellidir.
Abdocan'ın öldürüldüğü yerde gezinen eli sopalı siviller de kamera ile kayıt altındadır.
 
Halkın üzerine, kafalarına nişan alarak biber gazı fişeği atan polislerin fotoğrafları çok nettir. Cinayete tam teşebbüs suçu işleyen bu polislerin kimlikleri bellidir.
Sarısülük'ü öldüren polisin kimliği bellidir.
 
İlk talebimiz, canilerin adalete teslim edilmesidir.
Cinayetlerin, halka vahşice saldırıların, kırılan kafaların, kör edilen gözlerin sorumlusu olan Tayyip Erdoğan istifa etmelidir. İkinci talebimiz budur.
 
Yargı kararı, Topçu Kışlası artık geri planda kalmıştır. Yargı kararı ölen arkadaşlarımızı canlandırabilir mi, Topçu Kışlasının yapılmaması çıkan gözleri yerine koyabilir mi.
Devrimcilerin gayrımeşru ilan etmiş olduğu Hükümet, şimdi halkın gözünde de meşruiyetini kaybetmiştir. En geç 2 sene içinde bu Hükümet devrilecektir. Sandık tek seçenek değildir. İstifa da demokratik bir yoldur.

                                                          Aydınlık, 13 Haziran 2013

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder