ABD ve AB yöneticileri ve basını Gezi Parkı olayları yüzünden
Tayyip Bey'e fena halde bozuk çalıyorlar. Çünkü Tayyip Bey, inadı yüzünden bir
isyana neden oldu ve Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) çanına ot tıkadı.
Emperyalistler bu yüzden saçlarını başlarını yolma noktasına geldiler. Durumu
anlamak için olayı en başından ele almamız gerekiyor.
********
BOP "Siyasal bir söylem", "Hayali bir plan" değil, ABD Senatosu tarafından kabul edilmiş bir YASAdır.
Rice, daha tasarı kabul edilmeden 8 ay önce, 7 Ağustos 2003'de yazdığı
bir makalede, "BOP kapsamında Fas'tan Orta Asya'ya kadar 24 Müslüman ülkenin
rejimlerinin ve sınırlarının değişeceğini"
açıklamıştı.
Genel olarak
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) veya Genişletilmiş Kuzey Afrika
ve Ortadoğu Projesi (GOKAP) diye bilinen bu
yasanın gerçek adı "Greater
Middle East and Central Asia Development Act of 2004" olup, tasarı 8 Nisan 2004 tarihinde ABD Senatosu tarafından
yasalaştırıldı.
Onbir maddeden oluşan yasanın içeriği, içinde Türkiye’nin de
bulunduğu Kuzey Afrika’dan başlayıp, Orta Asya’ya uzanan bir
coğrafyadaki; Cezayir, Bahreyn,
Komor, Cibuti, Mısır, Irak, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Libya, Moritanya, Fas, Umman,
Filistin, Katar, Suudi Arabistan, Somali, Sudan, Suriye, Tunus, Birleşik Arap
Emirlikleri, Yemen, Afganistan, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Pakistan,
Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan ve Özbekistan’dan
oluşan ülkelerde,
ABD’nin kendine vehmettiği sözde insanî görevler
çerçevesinde, özetle demokrasinin yerleştirilmesini
kapsamaktadır.
ABD Senatosunda kabul edilen bu Yasa'nın
uygulanmasına harcanmak üzere, Ortadoğu bölgesi için 2005 yılı bütçesine 1
milyar dolar ödenek konulmuştu.
Kanunun yayımını takibeden günlerde, ABD Ulusal Güvenlik Başdanışmanı
görevinde bulunan Condoleezza Rice, bu
projenin amacının, “yasada
sayılan ülkelenin rejimlerini ve sınırlarını değiştirmek” olduğunu açıklamış, daha sonra
da, 2006
yılında ABD Dışişleri Bakanı olarak ziyaret ettiği
Telaviv’de, İsrail’in Lübnan’a
saldırıları sürerken, “Ortadoğu’da
yeni sınırların çizilme zamanının geldiğini” beyan etmiştir.
********
15 Eylül 2006...O gün, Roma'da yapılan NATO toplantısında Amerikalı subaylar duvara bir harita yansıttılar. "Eğer sınırlar böyle olsaydı, Ortadoğu'da barış daha iyi sağlanırdı" dediler. Türk subayları bunun üzerine protesto ederek toplantıyı terk ettiler.
Amerikan subayları, bir yıl sonra
2007'de Atina'da yapılan NATO toplantısında aynı haritayı bir daha duvara
yansıttılar. Askeri ataşemiz protesto ederek
toplantıdan ayrıldı.
İşte o harita, yanı Büyük Ortadoğu Projesi
(BOP) haritası:
Emekli subay Ralf Peters'in çizdiği harita, NATO
toplantılarında gösterilmeden çok önce, Amerikan Ordu Dergisi'nde
yayımlanmıştı.
İşçi Partisi, Aydınlık Dergisi, Ulusal Kanal haritayı
açıkladı. Yurt sathında bu haritayı protesto için
imza masaları açıldı.
Cumhuriyet Gazetesi haritayı renkli olarak ana
sayfa göbekten yayımladı:
Amerikalıların NATO toplantılarında bu haritayı
göstermelerinin amacı, haritayı gözümüzün içine sokmak ve doğrulamaktı. Çünkü,
yapılan onca yayına rağmen, muhalefet partilerinden hiç bir tepki gelmiyordu.
Hatta TKP bile, "Bu dergi ABD Ordusu'nun resmi dergisi değil, özel bir şirket
tarafından yayımlanan bir dergi" diyerek rezaleti önemsizleştirmeye çalışıyordu.
Amerikalılar "Bu Türkler anlamadı galiba, NATO toplantısında açıklayalım ki,
işin ciddiyetini anlasınlar" diye düşünmüş olmalılar. (!)
The Atlantic Month dergisinin Ocak-Şubat 2008
sayısında Ralf Peters şöyle yazıyor:
"Bir defa meslektaşlarımla Irak'ın yeni haritasını
çizdim. Orada Türkiye'nin Güney-Doğu eyaletleri gelecekte yaratılacak Kürdistan
arazileri olarak gösterilmişti. Türkler o önemsiz çizgilere haddinden fazla
sinirlendiler. Lakin unutmamalıyız ki, Wilson Beyannamesi'nin 12. Maddesi'nde
Kürtlere bağımsızlık vaat edilmişti"
********
Bu projenin, yani Büyük Ortadoğu Projesi'nin uygulanabilmesi için anahtar ülke olarak Türkiye seçilmişti. BOP'un ana hedefi olan Büyük Kürdistan'ın en büyük ve en kalabalık parçası Türkiye'de idi ve güçlü Türk Ordusu yüzünden bu parçayı Türkiye'den koparmak hemen hemen olanaksızdı. Türk Ordusu'na savaş açmak ise akıl karı değildi. Afganistan savaşı nasıl Sovyetler'i çökertti ise, Türkiye savaşı da ABD'yi öyle çökertebilirdi. Tek çare, Türkiye siyasetçileri içinde BOP'un uygulanmasını kabul edecek olan kişileri bulmak, bunları Türkiye'nin başına geçirmek, onlar vasıtası ile Türk Ordusu'nu etkisiz hale getirerek Türkiye'yi barışçı yoldan bölmekti.
BOP'un referansı "Ilımlı İslam" yani Amerikan emperyalizmine
karşı çıkmayan "İslam"(!) idi. Yani "Radikal", "Terörist" olmayan İslam...
Ilımlı İslam ve BOP için çalışma aslında 1990'lı yıllarda başlamıştı. ABD,
Tayyip ve Gül Beylerin bu iş için uygun olduğunu tespit etmişti.
CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation'un
yayın organlarında ve ABD strateji merkezlerinin hazırladıkları raporlarda
mealen şöyle deniyordu:
"ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi
kontrol edemez, Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip
Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah Gül'ün de Dışişleri Bakanı olması halinde ABD
Türkiye'yi kontrol altında tutmaya devam edebilir."
Aydınlık Dergisi 20 Ekim 1996 tarihli
sayısında kapaktan haberi verdi:
"Merak edilen gizli mesajı
açıklıyoruz:
Abramowitz, Tayyip'i Erbakan'ın yerine
hazırlıyor"
Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002
seçimlerinden 6 yıl önce, Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisi, Amerika'nın bu
seçimi yaptığını halkımıza duyurdu.
Tayyip Erdoğan, Başbakan olduktan sonra, Büyük Ortadoğu
Projesi BOP'un Eşbaşkanı olduğunu defalarca ilan etti. Amerikan planı
çerçevesinde Diyarbakır'ın bir merkez, bir yıldız olacağını açıkladı.
9 dakikalık video kaydı için tıklayınız: http://www.metinozkanvadisi.com/video/doguperincekaciklamasi.html
Amerika ve Avrupa, İslam ülkelerine
Türkiye'yi örnek gösterecekti: "Siz de Türkiye gibi Ilımlı İslam'ı seçin, o
zaman demokrasiye ve refaha kavuşacaksınız"
Arap Baharı eylemlerinde de hep AKP parlatılıyordu. Arap
ülkelerinde adı "Adalet ve Kalkınma"; amblemi gaz lambası, kandil vesaire gibi
ampul benzeri ışık yayan cisimler olan partiler kuruluyordu. Ilımlı İslam'ı
inatla seçmeyen ülkeler, Afganistan, Irak, Libya gibi zorla bu yola
sokulacaklardı. O halde iyisi mi güzellikle kabul etmeli idiler.
Ancak, güzel günlerin sonu geldi. Tayyip Bey'in "Topçu
Kışlası" inadı, hiç beklenmedik şekilde, isyana dönüştü. Çünkü, halkın haklı
taleplerine kulaklarını tıkayan Tayyip Bey, barışçıl eylemi gaddarlıkla
bastırmaya yöneldi. Bunun üzerine halkta 11 yıldır biriken tepki aniden patladı
ve tüm yurda yayıldı. Polisin hedef gözeterek kafalara fişek atması, cop ve
demir çubuklarla dövmesi nedeniyle 4 ölü, 11 göz kaybı, hayati tehlikesi devam
eden 8 beyin travması, binlerce yaralı, doktor ve hemşirelerin kelepçelenmesi,
hastane ve otellerin kapalı mekanlarına içeride çocuklar da olduğu bilinerek gaz
bombaları atılması, silahlı sivil AKP üyelerinin polisle beraber saldırılara
katılması, Ilımli İslam yönetiminin demokrasi değil, faşizm özentisi olduğunu tüm dünyaya
göstermiş oldu.
BOP'un belkemiği kırıldı. Gül Bey bu durumu "10 yılda
kazandığını üç günde kaybedersin" diye veciz bir şekilde açıkladı. Halbuki
İstanbul Valisi'ni Tayyip Bey'den önce telefonla şahsen arayarak "Dağıtın" emri
veren kendisi idi. Şimdi suçu Tayyip Bey'e atarak "demokrasi havarisi" rolü
oynamaktadır. Sözde plana göre, Tayyip Bey saf dışı edilerek, Ilımlı İslam
yönetimi Gül Bey tarafından devam ettirilecektir. Kılıçdaroğlu Gül'ü "Sağduyunun
sesi", Devlet Bey de "Zamanında ve yerinde konuşan adam" olarak parlatmak
suretiyle plana destek çıkmaktadırlar. Ancak boşunadır. Halkın "Tayyip istifa"
talebi, Gül'ü de kapsamaktadır.
ABD ve AB emperyalistleri, şimdi, Tayyip Bey'i dizginlemeye,
olmazsa üzerini çizmeye odaklanmışlardır. Ancak Tayyip Bey kontrolden çıkmıştır.
Sonuna kadar direnmekten başka çaresi kalmamıştır. Direnişin arkasında CIA
olduğundan bahsetmesi, AB'yi tanımadığını söylemesi bunu
göstermektedir.
Ancak, ne kadar kontrolden çıkarsa çıksın, yapamayacağı bir
şey var. Obama'yı telefonla arayıp: "Van minıt Obama Bey, kavlimiz böyle miydi?
Niçin CIA vasıtasıyla altımı oyuyorsun? Siz devlet başkanlarını düşürüp idam
etmeyi, linç etmeyi çok iyi bilirsiniz" dememekte, diyememektedir. Çünkü kendisi
de bu cinayetlerin suç ortağıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder