Beyoğlu sakinlerinden 64 yaşındaki Emekli Orman Mühendisi
Hüseyin Çetinel gri merdivenlerin çirkinliğini kapatmak için Fındıklı'dan
Cihangir'e çıkan 250 kadar basamağı damadının da yardımıyla bir haftada
rengarenk boyadı.
Gökkuşağını andıran renkler büyük ilgi ile karşılandı. Sayısız
insan buraya gelerek kısa filmler, hatıra fotoğrafları çektiler. Merdivenler TV
programlarına da konu oldu.
Aydınlık, 1 Eylül 2013
Bir sabah semt sakinleri bir sürprizle karşılaştılar.
AKP'li Beyoğlu Belediyesi ekipleri bir gecede merdivenleri griye
boyamıştı.
AKP ile karşılaşan tüm renkler grileşiyordu. AKP'nin
kendisinden farklı görüşlere, fikirlere, renklere kapısı kapalıydı.
Aklıevvel bir AKP'li "Bu renkler eşcinsellerin işareti,
gökkuşağı onların sembolü" deyivermişti Etekleri tutuşan Belediye hemen günahın
üzerini örtmeye koşuyordu.
Semt sakinleri 31 Ağustos günü toplanıp merdivenleri
yeniden renklendirmeye karar vermişlerdi. Ancak ikinci bir Gezi olayından
çekinen ve bu şerefi mahalleliye tattırmak istemeyen Belediye, bir gecede
merdivenleri tekrar rengarenk boyadı.
Bundan sonra yurdun her tarafında merdiven devrimi patlak
verdi. Eşcinsel dernekleri de olaya el attı.
İslamiyete göre eşcinsellik büyük günahtı. Bu sapıkların
nasıl öldürüleceklerine dair (üzerlerine duvar yıkıp altında bırakmak gibi)
hadisler söyleniyordu. İslamiyet, eşcinselliği kişisel bir suç olarak
görüyordu.
Halbuki bu durum kişilerin suçu değildi. Avrupa Birliği
ajanlarının beyin yıkamak için öne sürdükleri gibi "cinsel tercih" de değildi.
İnsanlar kendi istekleri, kendi tercihleri ile eşcinsel olmuyorlardı. Vücudun
salgıladığı hormonlar nedeni ile oluşan bir durumdu bu.
Erkek görünümünde doğan bir kişide kadınlık hormonlarının
fazlalığı veya erkeklik hormonlarının azlığı nedeni ile kişi kendisini kadın
olarak hissediyor, duygu ve düşünceleri hormonlarının tesirinde kalarak bu
şekilde oluşuyor.
Diğer taraftan, aynı nedenle, kadın görünümünde doğan kişi
erkeksi duygu ve düşünce yapısına sahip oluyordu.
Yani burada eğer bir suç varsa, bu suç doğaya aitti,
dinsel terimlerle konuşursak, Yüce Yaratıcı'ya aitti. Bu durumda kendisini kadın
gibi hisseden erkek görünümlüler ve erkek gibi hisseden kadın görünümlüler nasıl
"cinsi sapık" olarak suçlanabilir? Böyle bir suçlama yapmak, vicdansızlık değil
de nedir? Onların kendilerini hissettikleri gibi davranmalarına karşı çıkmak
doğaya karşı çıkmak demek değil midir?
İslamiyetin bunu sapıklık olarak nitelemesi ve bu nedenle
bu durumdaki kişileri suçlaması, Hz. Muhammed döneminde genler ve hormonlarla
ilgili bu bilgilerin bilinmemesinden kaynaklanıyordu. İnsanlık bu bilgilere bin
küsur sene sonra ulaşacaktı.
Kur'an'da 26 Şuara Suresi 165-175. Ayetlerde ve 27 Neml
Suresi 54-58. Ayetlerde Lut Peygamber kavmine "Rabbinizin sizin için yarattığı
eşlerinizi bırakıp erkeklere mi gidiyorsunuz" demekte, Lut ve ailesi
kurtarılarak, geri kalan tüm şehir halkı bir çeşit yağmur ile tamamen yok
edilmektedir.
Kızıl Deniz'in kuzey tarafında ve adının Sodom olduğu
söylenen şehirde yaşayan her erkek ya oğlan, ya da oğlancıdır. Sadece Lut ve
ailesi normaldir. Halbuki, bilimsel araştırmalarda, eşcinsellik oranının hiçbir
toplulukta yüzde birin üzerine çıkmadığı tespit edilmiştir. Bu eşcinsellere ilgi
duyan ve oğlancı denilenlerin de bunun 3-4 misli olduğunu kabul etsek, (oğlan +
oğlancı) oranı yüzde beşler civarındadır. Bir toplumdaki erkeklerin yüzde
yüzünün cinsi sapık olduğunu iddia etmek, büyük bir abartıdır.
Bir an için bu iddianın doğru olduğunu düşünsek, yani
Sodom'da yaşayan erkeklerin hepsinin eşcinsel olduklarını kabul etsek bile,
binlerce insanın kendilerinden kaynaklanmayan bir nedenle suçlanıp toptan yok
edilmeleri adil bir davranış değildir. Çünkü, o şehirdeki erkeklerin büyük bir
kısmını eşcinsel olarak yaratan, diğer erkeklerin de kadınların yanısıra bunlara
meyletmeleri için ortam yaratmış olan bizatihi Yüce Yaratıcı'nın kendisi değil
midir? Hem o şekilde yaratıp hem de "vay, demek ki sapıksınız" diye onları
toptan öldürmek Yüce Yaratıcı'ya yakışan bir davranış mıdır?
Peki, sapıktır diye erkeklerin hepsini öldürdü Yüce
Yaratıcı, ya kadınları niçin öldürdü? "Sadece erkekler ölsün" diye buyurması
yetmez miydi? Şehrin üzerine taş yağdırıp kurunun yanında yaşı da yakmak adalete
sığar mı?
Bir şey daha var: çocuklar. Onlar niçin öldürülüyor? Ya
henüz ana karnında olanlar?
29 Ankebut Suresi 29-34. Ayetlerde Lut Peygamber kavmine:
"Sizden önce alemlerde hiç kimsenin yapmadığı bir fuhuş yapıyorsunuz"
demektedir. Demek ki, Kur'an'a göre, o zamana kadar dünya yüzünde eşcinsellik
görülmüyordu ve o dönemde Sodom'da ortaya çıkmıştı. Bu dahi mümkün değildir.
Çünkü hayvanlarda bile hormon dengesizliğinden kaynaklanan eşcinsellik
görülmektedir. İnsanların oluştuğu (veya dinsel terimlerle konuşursak
yaratıldığı) günden Sodom dönemine kadar eşcinselliğin görülmediğini iddia etmek
bilimsellikle bağdaşmaz.
Doğal eşcinsellik sadece hormon dengesizliğinden olmuyor. Son
derece az görülen diğer doğal eşcinsellik tipleri örneğin kızlarını erkek gibi veya
erkek çocukları kız gibi büyüten ailelerin bu yanlış davranışı sonucunda, veya
Pekin Operası gibi yerlerde kızlar-kadınlar sahneye çıkamadığı için kız-kadın rolüne çıkan
erkeklerin zamanla bu rollerini içselleştirmeleri dolayısıyla ortaya çıkıyor. (Pekin Operası'na küçük yaşta başlarken kız rolü biçilen kişi, bu rolünü ömür
boyu değiştiremiyor, diğer roller için seçilen kişiler için de geçerli bu
kural.) Bundan 40 sene kadar önce bu konuyu işleyen bir Çin filmi seyretmiştim.
Bulabilirsem paylaşacağım.
Bir de doğal olmayan, toplumsal ve siyasi olarak meydana
gelen eşcinsellik var.
Örneğin, Eski Atina toplumunda devlet adamı olarak
yetişmek isteyen erkek çocukların bir devlet adamının yatağından geçmek zorunda
olmaları gibi. Bir devlet adamının eğitimine giren çocuk, eğitimi süresince onun
oğlanı olmak zorunda idi. Yetişip bir devlet adamı olunca, o da yetiştireceği
çocukları oğlan olarak kullanacaktı. Aslında o çocuklar kendilerini kadın gibi
hissetmiyorlardı. Ama devlet adamı olabilmek için bu işe razı olmaları
gerekiyordu. İşte doğal olmayan eşcinselliğin bir çeşidi bu. (Tarih kitaplarında bize ballandırarak anlatılan "Atina Demokrasisi" işte bu.)
Atina'dan Bizans'a, oradan da Osmanlı'ya geçen bu gelenek,
insanları siyasi olarak egemenlik altına almak için makak maymunlarının
yaptığından daha ileri bir yöntem bulamamış olduklarını
göstermektedir.
Toplumsal ve siyasi eşcinsellik konusunda Doğu Perinçek'in
"Eşcinsellik ve Yabancılaşma" adlı incelemesi, ülkemizde ilk ve tek kaynak olma
özelliği taşımaktadır. (Perinçek'in bu incelemesinde doğal eşcinsellik ele
alınmamıştır)
***********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder