12 Eylül 2013 günü Milliyet, Fikret Bila'nın Gül cilasını
manşetten verdi. Fikret Bila artık oldu Fikret Cila.
"İŞTE 10 YILLIK SIR" diye de utanmadan nal gibi başlık
atmış. O zaman Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül'ün ABD'li mevkidaşı Powell ile
imzaladığı GİZLİ "anlaşma"yı açıklıyormuş sözde.
2 Nisan 2003 günü yapılmış olan bu GİZLİ "anlaşma"yı ve
maddelerini 13 Temmuz 2003 günü İşçi Partisi açıkladı. Milliyet tam 10 yıl sonra
nal toplamakta, nalın kendisini ve 3 çivisini saklayıp sadece 1 çivisini
açıklamaktadır.
Bila, "Anlaşma birçok iddiaya konu olmuştu" diyor, "O
görüşmenin ve anlaşmanın tutanaklarına Milliyet ulaştı" diyerek asıl anlaşmayı
değil, anlaşmanın eki olan protokol maddelerini veriyor.
Böylece, anlaşmanın
esas maddeleri "iddia" yani palavra olarak nitelenmiş oluyor.
Protokol maddelerinde Türk askeri hastanelerinin Irak'ta
yaralanan Amerikan askerleri için kullanılması, Irak'taki ABD ordusuna Türkiye
üzerinden lojistik yardım yapılması gibi işlemlerin teknik ayrıntıları
yazılı.
Fikret Cila'nın haberinin tümü için bakınız:
GİZLİ "anlaşma" olayının gelişimi en başından itibaren
şöyle:
2 Nisan 2003
A. Gül, Powell ile GİZLİ anlaşma yaptı.
24 Mayıs 2003
A. Gül, Vatan gazetesinden Sedat Sertoğlu'na, GİZLİ
anlaşma yaptığını itiraf etti.
(Vatan gazetesi kesiği aşağıda)
13 Temmuz 2003
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, GİZLİ anlaşmanın
maddelerini bir basın toplantısı ile açıkladı.
16 Temmuz 2003
İşçi Partisi, Doğu Perinçek'in 13 Temmuz günü açıkladığı
anlaşma maddelerini bütün Milletvekillerine ayrı ayrı mektupla
bildirdi
17 Temmuz 2003
A. Gül, Filistin Dışişleri Bakanı Nebil Şaat ile
görüşmesinde, gizli anlaşmayı bir kere daha itiraf etti:
"Tezkerenin
reddinden sonra Powell'ın Türkiye'ye yaptığı ziyarette bölgede yapılması
gerekenleri beraber kararlaştırdık."
14 Mart 2006
A. Gül'ün Radikal gazetesine demeci manşet oldu: "BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz. Amacımız İslam
ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek."
Böylece Abdullah Gül, ABD'nin "Haçlı Seferi" diye
tanımladığı Büyük Ortadoğu Projesi'nde görev aldığını açıkça itiraf
etmektedir.
Gül, alt başlıkta, BOP'un amacını "İslam ülkelerine
özgürlük ve demokrasi getirmek" olduğunu belirterek, ABD'nin Haçlı Savaşı'nı
haklı gösterme çabasını sürdürmektedir.
25 Nisan 2007
A. Gül, Sedat Sertoğlu'na böyle bir beyanat vermediğini
söyledi. Gizli anlaşmayı ağzından kaçırdığına pişman olmuştu
besbelli.
Aydınlık muhabirinin bu konudaki sorularını yanıtlayan
Sertoğlu, "Görüşmede 2 kişi değildik, danışmanı da vardı"
dedi.
30 Nisan 2007
İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem, Ankara
Cumhuriyet Savcılığı'na, A. Gül hakkında bu anlaşma dolayısıyla "vatana
ihanet" konulu suç duyurusu yaptı. (word dosyası ekte)
2 Temmuz 2007
A. Gül, Milliyet gazetesine verdiği demeçte şöyle
dedi:
"ABD ile gizli anlaşma olduğu iftiradır,
yalandır. Aslı yoktur. ABD ile bir anlaşma olursa devletin zabıtlarında
olur."
17 Ağustos 2007
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever,
"Çankaya Cumhuriyet yıkıcılarına teslim edilemez" konulu basın açıklamasında, bu
anlaşmaya vurgu yaptı. (word dosyası ekte)
28 Ağustos 2007
Doğu Perinçek, "Çankaya Amerika tarafından ele
geçirilmiştir" konulu basın açıklamasında, bu anlaşmaya vurgu yaptı. (word
dosyası ekte)
14 Aralık 2007
Dışişler Bakanlığı'nın açıklamasında, "2003 Nisan ayında
A. Gül ile Powell savaş sonrası Irak'a insani yardım ve oradaki Türk şirketleri
ile ilgili olarak görüştü, söz konusu görüşmede hiçbir gizli anlaşma yapılmamıştır" denildi.
19 Aralık 2007
Doğu Perinçek, basın toplantısında, bu gizli anlaşmanın
maddelerinin 4 yıl içinde nasıl uygulandığını anlattı. (word dosyası
ekte)
10 Haziran 2008
A. Gül, Aydınlık dergisinin 1 Haziran 2008 günlü sayısında
Hasan Bögün imzalı "Abdullah Gül'ün kukla devlet görevi" başlıklı yazıda konu
edilen Gül-Powell gizli anlaşmasının doğru olmadığını belirten tekzip yazısını
Aydınlık'a gönderdi. (Tekzip metni word dosyası ekte)
Aydınlık'ın 15 Haziran 2008 günlü sayısı, bu tekzip ile
ilgili kapakla çıktı. (Kapak resmi aşağıda)
12 Eylül 2013
Milliyet "İŞTE 10 YILLIK SIR" yaygarası ile, anlaşmanın
protokol kısmını "esas anlaşma" gibi göstererek verdi, esas anlaşma maddelerinin
üzerini örttü ve aklısıra isim vermeden Aydınlık'ın yayınlarını yalanlama, Gül'ü
cilalama görevini yerine getirdi.
Ammaaaa... Ya şimdi A. Gül'ün 2 Temmuz 2007 günlü
Milliyet'te çıkan "ABD ile gizli anlaşma olduğu yalandır" demeci ne
olacak?
(Dikkat: Bloga ekleme olanağı olmayan word dosyalarını serdarbolat@superonline.com adresinden isteyerek e-posta eki olarak alabilirsiniz.)
15 Haziran 2008
Aydınlık
***********
Fikret Cila'nın anlaşmanın esas maddelerinin üzerini
örtmesi, protokol maddelerini anlaşmanın tümü imiş gibi yansıtması da Abdullah
Gül'i aklamaz. Çünkü, maddeler o olmuş, bu olmuş fark etmez, GİZLİ anlaşma
yapmak suçtur.
GİZLİ anlaşma yapılmaz mı? yapılır. Ancak, GİZLİ anlaşma
"herkesten gizli, sadece bir tek kişinin yaptığı anlaşma" demek değildir.
Yabancı ülkelerle yapılacak her türlü anlaşma TBMM onayına sunulup kabul
edildikten sonra yürürlüğe girebilir. Eğer bu anlaşmanın GİZLİ kalması
isteniyorsa, Meclis kapalı oturum yapar, ve anlaşma kamuoyuna açıklanmaz. Ama
Milletvekilleri bilir. İşte, Milletvekillerinin bildiği, ancak halka
açıklanmayan anlaşmalara GİZLİ ANLAŞMA denir.
A. Gül, 2 Temmuz 2007 günü Milliyet'e verdiği demeçte:
"ABD ile gizli anlaşma olduğu
iftiradır, yalandır. Aslı yoktur. ABD ile bir anlaşma olursa devletin
zabıtlarında olur."
demektedir. Doğru söylemektedir. Yapılan şey gizli anlaşma değildir, çünkü
gizli bile olsa devletin kayıtlarına geçmesi gerekir. Kayıtlarda olmadığına göre
anlaşma değil, hizmet sözleşmesidir.
İşte asıl sorun da budur. Abdullah Gül'ün işlediği suç da budur.
Gül, Sertoğlu'na aynen şöyle diyor: (Vatan, 24 Mayıs 2003,
gazete fotokopisi aşağıda) :
"Şimdi senin oturduğun koltukta
(eliyle koltuğa vurdu) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık
9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam
ki... Powell Suriye'ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü görüşme
var.....
Irak'ta yaşananlar bölge liderlerine
örnek olsun. Halklarına tam özgürlük vermedikçe sistemlerinin yürümesi mümkün
değil. Ortadoğu'da tüm rejimler değişecek."
A. Gül'ün itiraflarına göre, bir anlaşma yapmış, ama anlaşma devletin
zabıtlarında yok. Meclisteki Milletvekilleri bilmiyor. Muhalefeti vazgeçtim, AKP
Milletvekillerinin bile haberi yok. Bakanlar Kurulu'nun da. Belki sadece Tayyip
Bey biliyor.
Meclis onayına sunulmamış. "Dışişleri Bakanları kendi başlarına yabancı
ülkelerle anlaşma yapabilir" diye bir madde yok. Bu durumda, A. Gül'ün "anlaşma"
dediği bu şey, hukuken, bir "Hizmet Sözleşmesi" niteliğindedir. Devletler
arasında bir anlaşma değil, A. Gül'ü bağlayan bir sözleşmedir.
Ama hazin olan şey şu ki, bu özel hizmet sözleşmesinin
maddelerini üyesi olduğu T.C. Hükümeti'ne uygulatmıştır.
Hem de, bu sözleşmenin maddeleri, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü
aleyhinedir.
Bu da Yüce divanlık bir suçtur.
Artık Tayyip ve Gül gibi ABD görevlilerinden kurtulmak
Türkiye için bir güvenlik sorunu haline gelmiştir.
***********
Devlet memurları, hangi kademede olurlarsa olsunlar,
yabancı bir devletin hizmetinde olamazlar.
Buna rağmen, Abdullah Gül, kendi ağzıyla itiraf ettiğine
göre, Amerikan devletinin hizmetine girmiştir.
Başka bir devletin hizmetinde olan bir kişinin, bağımsız
bir devletin Cumhurbaşkanı olamayacağı açıktır.
Üstelik, ülkemiz kanunlarına göre, Cumhurbaşkanı, Türk
Ordusu'nun Başkomutanıdır.
O halde, başka bir devletin hizmetinde bulunan Abdullah
Gül, ne Cumhurbaşkanı, ne de Başkomutan olabilir.
İşçi Partisi'nin A. Gül hakkında yapmış olduğu suç duyurusu bu tezlerden
hareket etmektedir.
***********
Aydınlık'a konuştular: 12 Eylül 2013:
Emekli Büyükelçi Onur Öymen:
"Haberdeki en önemli konu, Amerikalıların NILE timlerinin Türkiye üzerinden
Irak'a geçmesine izin verilmesi. Anayasamızda böyle bir uygulama yok. Hükümet,
yabancı askerlerin Türkiye topraklarından geçmesine TBMM'den izin almadan izin
veremez. Ciddi Anayasa ihlali olduğu açıktır."
Eski Washington Büyükelçisi Nüzhet Kandemir:
"Dışişleri bakanlığı ve Hükümetin kararname olmadan böyle bir anlaşma
yapmaları usulden değildir. Yazılı anlaşma metnine imza atmak ancak TBMM'den
alınacak yetki ile olabilir."
CHP Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz:
"Anayasa'ya göre Meclis onayından geçmeyen böyle bir anlaşma yapılamaz.
Dışişleri Bakanı da olsa, Başbakan da olsa yapılamaz."
***********
2007
yılında yazdığım bir yazının ilgili
bölümü şöyle idi:
Tayyip
ve Gül ikilisinin hiçbir uluslararası görüşmesi devletin
zabıtlarında yoktur.
Bu
ikili, devlet anlayışı ile bağdaşmayan uğursuz bir uygulamayı
4,5 yıldır inatla sürdürüyorlar.
Her
ciddi devlette, bakanlar, başbakanlar, devlet başkanları, yabancı
devletlerle yaptıkları görüşmelerde yeminli tercüman
kullanırlar ve bu görüşmeler devlet zabıtlarına geçer.
Yabancı
ülkelerde yapılan toplantılara da o ülkedeki büyükelçi veya
bir elçilik görevlisi mutlaka katılır.
İlk
AKP hükümeti kurulana kadar, ülkemizde de bu böyle uygulanagelmiş
idi.
Ancak
Tayyip - Gül ikilisi hükümeti kurar kurmaz bu kuralı bozdular.
Görüntü
şöyle:
AKP
hükümet yetkilisi yabancı devlet erkanı ile buluşuyor.
Yabancı
devletin yeminli tercümanı, zabıt katibi ve ilgili devlet
görevlileri toplantıya katılıyor, zabıt tutuyorlar.
Bizim
tarafta ise sadece Tayyip veya Gül ve bazan Tayyip'in yanında kendi
tercümanı (devletin yeminli tercümanı değil).
Hatta
hiç unutamam: Yunanistan'daki toplantıya girmeye hazırlanan
büyükelçimiz yaka paça toplantı salonundan çıkarılmış ve
Tayyip Bey Yunan meslekdaşı ile yanında bir Türk devlet yetkilisi
olmadan toplanmıştı.
Bush
ile yapılan son toplantıda ise Genelkurmay temsilcisi odadan
çıkarıldı.
Bu
konuda yapılan eleştirilerin dozu artınca, geçtiğimiz günlerde
Tayyip Bey kendisini şöyle savundu: "Yanımda yeminli tercüman
olarak Dışişleri Bakanımız Babacan vardı"
İşte
size dört dörtlük kabile ciddiyetsizliği :))
***********
Sedat
Sertoğlu'nun cevabı
+++++++++++++++++++++
Abdullah
Gül, böyle bir beyanat vermediğini söyleyerek yalanlamaya kalktı.
25 Nisan 2007 günü Sedat Sertoğlu Aydınlık muhabirine şu
cevapları verdi:
AYDINLIK:
Gül size 2 sayfa 9 maddelik anlaşma maddelerinin içeriği ile
ilgili bilgi verdi mi?
SERTOĞLU:
Hayır, devlet sırrı olduğunu söyledi.
AYDINLIK:
Gül, 2 sayfa 9 maddelik anlaşmayı hatırlamadığını söyledi?
SERTOĞLU:
Görüşmede iki kişi değildik, danışmanı da vardı. Benim
aldığım notların aynısını o da almıştır.
Sonuçta
Gül, ne Sertoğlu'nu, ne de Perinçek'i mahkemeye verebildi. Çünkü
haber doğru idi.
***********
Anlaşmanın esas maddeleri, yani Cilacı Fikret'in gizlediği maddeler: Bir sonraki yazımda...
Anlaşmanın esas maddeleri, yani Cilacı Fikret'in gizlediği maddeler: Bir sonraki yazımda...
***********
***********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder