Saflar keskinleşmeye devam ediyor.
1 Mayıs 2013'te devrimciler bir ilki gerçekleştirmiş, 1
Mayıs'ı bölücülerin ve karanlık örgütlerin ellerinden
kurtarmışlardı.
Türk bayrakları ile yurdun dört bir yanında anlamına uygun
şekilde 1 Mayıs etkinlikleri gerçekleştirilmiş, bölücüler, yandaşları ve
karanlık örgütler ise sadece birkaç büyük şehirde gösteri
yapabilmişlerdi.
Denizlerin anması ise çok uzun yıllardan beri ayrı olarak
yapılıyor.
Türkiye Gençlik Birliği yurdun çeşitli yerlerinde
Denizleri, katledilişlerinin 41. yılında, onların bağımsızlıkçı görüşlerine
uygun şekilde andı.
Bölücüler ve yandaşları ise bir yandan "Şeyh Sait,
anadilde eğitim", PKK terörü için "Kürt halkının mücadelesi" derken, diğer
yandan da sahtekarca ve utanmadan Denizleri sözde anmaya cüret
ediyorlar.
TGB, üç büyük ilin yanısıra Kayseri, Sıvas, Burdur,
İskenderun, Düzce, Denizli, Antalya, Hatay, Kastamonu, Erzurum dahil 35 ilde
anma etkinlikleri yaptı.
Denizlerin mezarı başında yapılan konuşmada "Denizler
nasıl 6. Filo'yu Dolmabahçe'de denize döktüyse, bugün de TGB Amerikan askerinin
başına çuval geçiriyor" denildi.
Bölücülerin destekçilerinden KESK (Kamu Emekçileri
Sendikaları Konfederasyonu), Denizlerin anmasında açılım propagandası
yaptı.
Genç insanları "Emperyalizme karşıyız" yalanlarıyla
kandırıp "Solcu Liseliler" gurubunu bölücülüğe havuzlamak için gösterdikleri
gayretler boşa gidecektir.
"Akil Adam" olup şehir şehir dolaşmakta, AKP - PKK - ABD
borusu öttürmektedirler.
KESK Genel
Başkanı Lami Özgen, Akil
Adam'dır.
KESK Tüzüğünün 4. maddesinde şöyle
yazmaktadır:
"....devletten ve piyasadan azami ölçüde arındırılmış
kamusal alanda ..... anadilinde kamusal hizmeti savunur."
Bu talep, anadilde eğitimin de ötesinde, mevcut devlet
yapısını kökten değiştirmeyi öngören bir anlayıştır.
Lami Özgen, PKK'nın kontrolündeki Fırat Haber Ajansı'na
verdiği demeçte, bölücü planı desteklediğini açıkça ilan etti.
Bu yüzden Tayyip Erdoğan tarafında Akil Adam olarak
seçildi.
Ne yüzle Denizlerden bahsediyorlar. İnsan utanır
biraz.
Bakın KESK sözcüsü Denizleri de alet ederek neler
diyor:
"Bölge
halklarının başkaldırılarının özü, Kürt halkının mücadelesinin içeriğinde anlam
bulmaktadır. Ülkemizi yönetenlerin, Türkler dışındaki halkları, özellikle Kürt
halkını yok sayma, inkar ve imha politikaları artık iflas etmiştir. Kürt
halkının tam hak eşitliği ve özgürlük talepleri, iktidarı çözüm sürecine mecbur
etmiştir. Kürt halkının haklarının iadesi ve taleplerinin arkasında durarak
ülkemiz halklarının enternasyonel dayanışmasını mücadele birliğini sağlamak
zorunda olduğumuz açıktır. Kürtler dışındaki diğer halklardan işçi ve emekçiler,
bu süreci uzaktan izleyen olamaz. Ülkemizde barış umudu
büyümektedir."
KESK sözcüsü, Denizleri PKK destekçisi olarak göstermek
için bakın ne diyor:
"Deniz Yoldaş; "Yaşasın Tam Bağımsız
Türkiye" ve "Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği" derken bugünü görür
gibidir."
Deniz'in bu sözleri ile PKK'nın Türkiye'yi bölmeyi
amaçlayan terörü arasında ne gibi bir benzerlik olabilir?
Bunları söylerken utanmıyor mu? Hayır. Çünkü o görevli.
Nedir görevi?
Yobazlar, gericiler, Atatürk düşmanları zaten etkileri
altındaki kitleye bölücü açılımı şırınga ediyorlar.
Kendilerini devrimci, ilerici, sosyalist olarak görenleri
de bölücü açılıma kazanmak görevi de, işte bu sözde sosyalist görünümlü
görevlilere düşüyor.
Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa
Kemal Yürüyüşü. Bayrağı taşıyan Deniz.
Denizler, Mahirler ellerinde Türk bayrakları ile
yürüyorlardı. Siz ise Türk bayrağına düşmansınız.
Onlar Atatürkçü idiler. Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal
yürüyüşü yapıyorlardı. Siz ise Atatürk'e düşmansınız.
Onlar Şeyh Saitlere, Seyit Rızalara, Saidi Kürdilere
düşman idiler. Deniz, bir toplantıda Şeyh Sait savunulunca hırsından arkasındaki
dolaba yumruk atmıştı. Siz ise her yere bu gericilerin heykellerini
dikiyorsunuz.
Sizin Denizlerle ne gibi bir ortak noktanız olabilir?
Çekin kirli ellerinizi onların üzerinden.
Bunların içyüzünü her yerde açıklayalım. Gençlerimizi
bölücülerin peşine takmalarına, onları maskeli başıbozuk takımları haline
dönüştürmelerine engel olalım.
İnsanların beynini öyle yıkamışlar ki, KESK sözcüsünü dinleyenlerden hiçbiri "Madem ki AKP'nin işçiyi köleleştirmesine, eğitimi gericileştirmesine karşısınız, o halde niçin AKP'nin Akil Adamı oldunuz, niçin her yere Şeyh Sait, Seyit Rıza gibi gericilerin heykellerini dikiyorsunuz" diye sormadı.
Hiç biri, "Madem ki emperyalizmin planlarına karşısınız, niçin emperyalizmin Türkiye'yi bölmek için kullandığı PKK aletini ve AKP-PKK-ABD planı olan açılımı destekliyorsunzu" diye sormadı.
soL sitesinin KESK sözcüsünün sözlerini karşı çıkmadan aynen
vermesi, TKP'li öğrencilerin bölücü KESK ile aynı yerde anmaya katılması
eleştirilmelidir.
TKP, bölücülerden elini çekmeli ve yurtsever saflara artık
katılmalıdır.
+++++++++++++++++++++
Ek: soL sitesinin KESK haberi:
Pazartesi, 6 Mayıs 2013 - 17:10
Denizler idam edilişlerinin 41. yılında mezarları başında anıldı.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilişlerinin 41. yılında Karşıyaka Mezarlığı'nda anıldı.
KESK Dönem Sözcüsü Dengiz Sönmez tarafından okunan açıklamada 'başta ABD olmak üzere emperyalizme ve onun savaş örgütü NATO'ya karşı mücadele'nin sürdüğü, '68 gençliğinin anti-emperyalist duruşunun, ABD ve NATO’ya karşı çıkışlarındaki kararlılığının, bugünün gençliğine direnç kazandırmaya ve yol göstermeye devam ettiği vurgulandı.
Açıklamada şu sözlere yer verildi:
"Kardeşler; Başta ABD olmak üzere tüm emperyalist ülkeler, ülkemizin bulunduğu coğrafyada, yüz binlerce insanın canına kıydılar ve kan dökmeye devam ediyorlar. ABD ve AB emperyalistlerinin, onların savaş örgütü olan NATO'nun, Ortadoğu ve bölgemizdeki müdahaleleri tehlikeli bir aşamaya gelmiştir. Ülkemizde ise AKP iktidarının dış politikası, emperyalistlerin çıkarları için tüm komşularımızla düşmanlık düzeyine taşınmıştır. İran ve Suriye’ye karşı ise tam bir düşmanlık politikası içindedir. Suriye halkları kan, gözyaşı, toplu göçler, açlık ve yıkım ile yüz yüzedir. Komşu ülkelerin içişlerine, egemenlik haklarına müdahale ile halkların kardeşçe bir arada yaşamasının zemini dinamitleniyor. İran’a emperyalist müdahalenin arifesindeyiz. Bir süredir dinlenmede olan İsrail, Türkiye ile ilişkilerini yeniden düzelterek sahneye çıkmıştır. ABD, İsrail, Türkiye Ortadoğu gericiliğinin baş aktörleri durumuna gelmişlerdir.
Malatya Kürecik’te "Füze Kalkanı" üssü kurdurulması, önceki NATO üsleri yetmezmiş gibi patriot füzelerinin topraklarımıza yerleştirilmesi bölge halklarını ve ülkemizin geleceğini tehdit ediyor. AKP iktidarının ve efendileri emperyalistlerin fetihçi ve işgalci politikalarını ve müdahalelerini reddediyoruz. Yoldaşlarımızın, Nurhak Dağlarında Kürecik üssüne karşı antiemperyalist tutumları, İsrail’e karşı Filistin halkıyla enternasyonalist dayanışma içinde olmaları öğreticidir ve bugüne ışık tutmaktadır. ABD emperyalizminin Vietnam’ı işgalini hatırlayalım. 68 Gençliğinin, dünyada ve ülkemizde gösterdikleri savaş karşıtı duruş ve dayanışma mücadelesi hala saygınlığını korumaktadır. Emperyalist savaşa karşı barışı, halkların düşmanlaştırılmasına karşı kardeşliği öne çıkarmak bugün daha da elzemdir.
Deniz Yoldaş; "Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye" ve "Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği" derken bugünü görür gibidir. Kürt sorununda çözümsüzlüğün dayatılması sonucu, ülkemizdeki halkların birbirlerine karşı düşmanlaştırma politikalarını, idam sehpasında boşa çıkartmıştır. Bölge halklarının başkaldırılarının özü, Kürt halkının mücadelesinin içeriğinde anlam bulmaktadır. Ülkemizi yönetenlerin, Türkler dışındaki halkları, özellikle Kürt halkını yok sayma, inkar ve imha politikaları artık iflas etmiştir. Kürt halkının tam hak eşitliği ve özgürlük talepleri, iktidarı çözüm sürecine mecbur etmiştir. Kürt halkının haklarının iadesi ve taleplerinin arkasında durarak ülkemiz halklarının enternasyonel dayanışmasını mücadele birliğini sağlamak zorunda olduğumuz açıktır. Kürtler dışındaki diğer halklardan işçi ve emekçiler, bu süreci uzaktan izleyen olamaz. Ülkemizde barış umudu büyümektedir. Ama biliyoruz ki; barışın içeriği, demokrasi ile ilişkilendirildiğinde anlamlı olacaktır. Hiç unutmayalım ki, Ortadoğu ve yakın coğrafyamızdaki halklar ile ülkemiz halklarının mücadele birlikteliği, dayanışması ve kardeşliği güçlendikçe, emperyalistlerin bütün sinsi ve alçakça oyunları bozulacaktır."
Açıklamanın devamında AKP'nin eğitimi gericileştirmesine vurgu yapılarak şu ifadelere yer verildi:
"68 gençliğinin, özerk-demokratik üniversite ve bilimsel eğitim için verdikleri mücadele, bugün daha iyi anlaşılmaktadır. AKP Hükümetinin, gerici güçlerden aldıkları destekle eğitimde yaptıkları son değişiklik, kapitalist-emperyalist sistemi sorgulamayan ve biat eden gençler yetiştirmede önemli mesafeler almıştır. Geleceğimiz tehdit altındadır.
İşçi sınıfı, kölece çalışma ve yaşam koşullarına mahkum ediliyor. İş cinayetleri, yoksulluk, işsizlik çekilmez hale gelmiştir. Siyasal ve sendikal örgütlenme haklarının elde edilmesi bir yana, var olan hakları gasp edilmektedir.
Doğal yaşam alanlarımız, emperyalist tekellerin ve onların yerli işbirlikçilerinin yağma ve talanına açılmıştır. Ülkemiz, toprağımız, yaşam alanlarımız tehdit altındadır. Bugün; insana özgü, iyi olan ne varsa, emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin çıkarlarına kurban ediliyor."
Sönmez, "Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!.. Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm!" diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Sönmez'in ardından söz alan Denizlerin mücadele arkadaşı Aydın Çubukçu, mücadelenin 68'den bugüne devam ettiğini ve edeceğini vurguladı.
Eylem boyunca "Denizlere sözümüz devrim olacak!", "Yaşasın halkların kardeşliği!" sloganları atıldı.
Solcu Liseliler, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın mezarlarının ardından, 2011 yılında hayatını kaybeden, Denizlerin avukatı Halit Çelenk'in ve Mahir Çayan'ın mezarlarını ziyaret etti. TKP'li öğrenciler adına konuşan Can Kaderoğlu, "Gençlik, aradan geçen onca yıldan sonra, boyun eğmediğini, teslim alınamadığını bugün burada kendini göstererek kanıtlamıştır." dedi. Konuşmaların ardından eyleme son verildi.
(soL-Ankara)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder