25 Mayıs 2013 Cumartesi

Reyhanlı halkı suçlu; bombacı El Nusra mağdur...


Reyhanlı'da patlatılan bombalı araçların sahibinin sözde şeriatçı yamyam El Nusra olduğu Jandarma raporu ile belgelenince AKP hop oturup hop kalkmaya başladı.

Aydınlık, 23 Mayıs 2013

Tayyip Bey, Jandarma belgesi konusundaki soruları yanıtlarken: "Bu konularda "şu örgüt bu örgüt" gibi yakıştırmaların, nihai neticesi alınmadan açıklanması sadece örgütlerin propagandasına yarar. Yazılı ve görsel medya olarak bunlara itibar etmeyin. Şu anda bu belgeler ortaya çıkana kadar bunların lüzumsuz yere propagandasını yapıyorsunuz." diyerek belgelerin sansürlenmesini istedi. Yandaş basın belgeyi görmedi.
 
İçişleri Bakanı Güler, belgenin bir asker tarafından sızdırıldığını iddia etti. "Bir İl jandarma Komutanlığındaki bir askerin cep telefonu ile fotoğrafını çekerek e-mail ile o bilgisayar korsanlarına ulaştırdığı tespit edildi" dedi.
 
Her iki tepki, belgenin doğru olduğunu gösteren birer itiraftan başka bir şey değildi. "Bu belge sahte" diyemiyorlardı. Ergenekon belgeleri gibi sahte değildi bu belge çünkü.
 
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Reyhanlı saldırıları, istihbarata rağmen neden durdurulamadı?" sorusuna şu laf salatası ile karşılık verdi:
"Bizim bu konularda her zaman yaptığımız bir şey vardır: Bunları ayrıntılı şekilde incelemek. Başbakanlık Teftiş Kurulu görevlendirildi. Ondan sonra bu konuda bir ihmal var mı göreceğiz."
 
Daha ne ihmal olsun. Araçların rengi, plakası, modeli, markası saldırıdan 2 hafta önce Jandarma'ya bildirilmiş. Jandarma da Emniyet'e ve MİT'e haber vermiş. Haliyle hükümetin de haberi var. Buna rağmen araçlar sınırı geçip Reyhanlı'ya kadar gelmişler. Burada ihmal değil, teröristlere karşı davranma zaafı var. Buna ihmal değil, "görmezden gelerek yardımcı olmak" denir.
 
Bombaları El Nusra yamyamlarının patlattığını bildikleri, patlamadan sonra telaşla verdikleri demeçlerden anlaşılıyor.
AKP yönetimi, önce "Çözüm sürecini hazmedemeyenler"i suçladı, bombaların PKK ile yaptıkları anlaşmayla ilişkili olduğunu ima etti, yani "Ergenekon"cuları suçladı. Bu tutmayınca "İstihbaratla (yani MİT ile) Emniyet arasındaki koordinasyon sıkıntısı"ndan söz etti. Arkasından "Esed yaptı" deyiverdi.
 
Dışişleri Bakanı Davutoğlu ise, milletin gözlerinin içine baka baka: "Kimse kafaları bulandırmaya kalkışmamalı. Reyhanlı saldırısı faili meçhul değil, failleri bellidir, yakalanmıştır" dedi.
Halbuki, soruşturma devam ediyor. Ortada fail yok. Olay yeri raporu tam olarak çıkarılmamış iken, "Cumhurbaşkanı geliyor" bahanesi ile iş makineleri kullanılarak ortalık temizlendi, ne varsa süpürüldü, delil toplama engellendi. 

Aydınlık, 25 Mayıs 2013

Tayyip Bey, El Nusra yamyamlarının suçunu örtbas etmek için Reyhanlı halkına fırça ile karışık gözdağı verdi, şöyle dedi:
"Şu anda oradaki Suriye'den gelmiş kardeşlerimiz eğer evlerinde korku içinde yaşıyorlarsa, dışarı çıkamıyorlarsa, Reyhanlı'daki kardeşlerim de kendilerini şöyle bir masaya yatırmalıdır"
Evet, yanlış duymadınız. Bombayı patlatanlar mağdur, yakınları ölen, yaralanan Reyhanlı halkı suçlu.
 
Tayyip Bey devamla şöyle dedi:
"Esed'in zulmünden kaçan muhacirlere Reyhanlı'daki kardeşlerim Ensar görevini yapmalıdır. Onları suçlu olarak görmemeli, onlara evlerini açmalıdır."
Yani demek istiyor ki, Hz. Muhammed ve inananlar hicret edince Medine'li Ensar nasıl onlara yardımcı oldu ise, Reyhanlı halkı da Ensar gibi davransın.
Peki de, Hz. Muhammed ve ona inanan muhacirler testere ile kafa kesiyorlar mıydı, ciğer söküp kalp yiyorlar mıydı, diri diri insan derisi yüzüyorlar mıydı, Medinelileri öldürüyorlar mıydı, hır çıkarıp dövüyorlar mıydı.
 
Eğer Suriye'den gelen muhacirler silahsız, barışçı kimseler ise doğal olarak geleneksel misafirperverliğimizi gösteririz. Reyhanlı halkı da önce onları hoş karşıladı. Ama onların arasında silahlı teröristler de var. AKP hükümeti, sığınmacıların arasına teröristlerin karışmasına engel olsa idi, bu sorunlar çıkmazdı. Şimdi nasıl onlara evlerimizi açacağız. Normal sığınmacı mı, terörist mi, nasıl anlayacağız?
 
Antakya'da kavga çıkaran, etrafı kırıp döken Suriyeliler yakalandı mı? Hayır.
Apaydın Kampında isyan çıkaran, asker ve polise saldıran sığınmacılar yakalandı mı? Hayır.
Cilvegözü'nde araç patlatıp vatandaşlarımızın ölmesine, yaralanmasına yol açan teröristler yakalandı mı? Hayır.
Akçakale'de bir polisimizi şehit edip birçok asker ve polisimizi yaralayan teröristler yakalandı mı? Hayır.
Gaziantep'te kadınlara, kızlara sarkıntılık eden, evleri, arabaları taşlayan, gençlere bıçak çeken sığınmacılar yakalandı mı? Hayır.
Hatay'da Ehl-i Bey Derneği Başkanı'nın evine girip kırıp döken, "Seni yakacağız" yazılı tehdit mektubu bırakıp giden teröristler yakalandı mı? Hayır.
Reyhanlı'da bir genci döven, gelen polislere saldıran Suriyeliler yakalandı  mı? Hayır.
Gaziantep Kızılhisar Mahallesi'nde, Hatay'da ve hatırlamadığım üç yerde daha bomba yaparken kaza ile patlamaya neden olan Suriyeliler yakalandı  mı? Hayır.
Türk seyyar satıcılar zabıta tarafından engelleniyor. Suriyeli seyyar satıcılara engel olunuyor mu? Hayır.
Bir Türk ruhsatsız tabanca veya silahla yakalanırsa tutuklanıyor. Suriyelilerin her türlü ruhsatsız silahla gece gündüz caddelerde devriye gezmelerine engel olunuyor mu? Hayır.
 
Olunmadığı gibi....
Reyhanlı'ya giden CHP Milletvekillerini karşılayan Jandarma yetkilileri arasında sakallı, üniformalı, silahlı tuhaf adamlar da vardı. Bunlar, Esad'a karşı savaşan ÖSO teröristleri idiler. Teröristler sanki Türkiye'nin yasal güvenlik güçleri imiş gibi protokole dahil oluyorlar. Durum bu olunca adamlar akıllarına her eseni yapmazlar mı?
(Bakınız: Yukarıdaki 25 Mayıs günlü Aydınlık kesiğinin sağ alt köşesindeki fotoğraf)
 
Ne suç işlerlerse işlesinler, yakalanmıyorlar. Ne yaparlarsa yanlarına kar kalıyor.
Ne cesaretle bunlara evlerimizi açacağız?
 
********
arşiv:
 
Tayyip Bey'in evlatları Türk polisini öldürdü   2 Mayıs 2013
 
Tayyip bey'in evlatları Türkiye'de terörü tırmandırıyor   11 Mayıs 2013
Bombalar, Reyhanlı halkına teröristlerin gözdağı  12 Mayıs 2013
 
Reyhanlı "Tayyip istifa" sesleriyle inledi  12 Mayıs 2013
********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder