Çeşitli baskı uygulamalarından sonra 18 Nisan 1960 günü
"Tahkikat Komisyonu" kurarak yasal yoldan diktatörlük kuran Demokrat Parti
iktidarına karşı halk ve ordunun gösterdiği ortak tepki olan 27 Mayıs 1960
Devrimi'nin 53. yıldönümünü selamlıyoruz.
Darbeyi her zaman asker yapmaz. Siviller de darbe yapar.
27 Mayıs Devrimi'ni gerçekleştiren Milli Birlik Komitesi'nin üyesi Şefik Soyuyüce,
Aydınlık'a yaptığı açıklamada: "Bizim yaptığımız, DP'nin yaptığı sivil darbeye
karşı bir devrimdir" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"27 Mayıs özgürlüklerin ve demokrasinin önünü açmıştır.
Türkiye'yi fikir açısından ve sol örgütlenmeler açısından ileriye doğru
geliştirmiştir. 1961 Anayasası ile yasaklar kaldırılmış, yargı bağımsızlığı
sağlanmıştır. 27 Mayıs darbe değil, devrimdir."
Aydınlık, 27 Mayıs 2013
E. Tuğg. Noyan
Umruk, DP'nin baskılarını şöyle özetledi (Aydınlık, 26 Mayıs
2013):
* DP, “Çoğunluk Sistemi” garabetinden aldığı güçle 1954-1956
arasında yaptığı düzenlemelerle “basını” ve “üniversiteyi” tamamen susturdu;
CHP’nin tüm mallarına el koydu.
* O günlerin tek kitlesel iletişim aracı
radyoyu DP çığırtkanı haline getirdi, hergün saatlerce VATAN CEPHESİ’ne katılan
sağ ya da çoktan hakkın rahmetine kavuşmuş vatandaşların isimleri
okundu...
* Muhalif milletvekili Osman Bölükbaşı’yı
hapse attı ve 1954 seçiminde onu seçtiği için Kırşehir’i cezalandırıp, il
yaptığı eski ilçesi Nevşehir’e bağladı.
* Hüseyin Cahit Yalçın, Bedii Faik, Metin
Toker, Şinasi Nahit Berker, Ahmet Emin Yalman, Cemal Sağlam, Cüneyt Arcayürek,
Ülkü Arman, Beyhan Cenkçi, Kurtul Altuğ, Yusuf Ziya Ademhan, Cemalettin Ünlü,
Tarık Halulu gibi pek çok gazeteciyi hapse attı.
* Yargı ve üniversiteyi kendi buyruğu altına
alabilmek ve istediği kişiyi gerekçe göstermeksizin emekli etmek için yasal
düzenlemeler yaptı. Nitekim 1inci Başkanı dahil 23 yargıtay üyesini ve 65 yaşını
doldurmuş tüm yargıçları emekliye sevk etti. İktidara yakın varsaydığı daha genç
yargıçlara kapıları açtı. Ancak, ikballerini başka iradelere bağlamaya
alıştırılmış olan bu yargıçlardan oluşan bir özel mahkeme de maalesef onu
astı.
* Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nı
değiştirerek miting düzenlemesini imkânsız hale getirdi. CHP Genel Sekreteri
Kasım Gülek, Rize’de, esnafın elini sıktığı için 6 ay hapse mahkûm
edildi.
* Bütün bunlar, yetmedi. CHP’yi kapatmayı,
basını tamamen susturmayı amaçlayan, yargı yetkisini haiz Meclis Tahkikat
Komisyonu’nu kurdu.
Çok acıdır ki, belleği karartılmış
muhalefet partilerimiz, bilhassa Yeni CHP görevlileri, darbe olarak suçladıkları
27 Mayıs'a savaş açtılar. Hatta Kılıçdaroğlu "27
Mayıs'ı yapanlar şimdi utanıyor" diye palavra atmaktan bile
utanmamıştır. Hiçbir MBK üyesi böyle bir şey söylemediği gibi, ima dahi
etmemiştir.
Bu bağlamda, Okan İrtem'in
"AKP'nin destekçileri: CHP, MHP,
BDP" başlıklı yazısının bir özetini sunuyorum (Aydınlık, 11
Nisan 2012):
AKP'ye verilen desteğin son örneği: "Darbeleri araştırma"
önergeleri.
AKP, CHP, MHP ve BDP ayrı ayrı, "Darbeleri Araştırma Komisyonu" kurulması için Meclis'e dilekçe
verdiler.
Kurulması istenen komisyon 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28
Şubat ve 27 Nisan'ı araştıracak.
4 partinin önergeleri 11 Nisan'da Meclis'te
birleştirilerek görüşülecek.
8 Mart 2012 günü Tayyip Erdoğan Meclis'te
bir "Darbeleri Araştırma Komisyonu" kurulacağını ilan etmişti.
Bunu bir "çağrı" olarak kabul eden
"muhalefet" partileri koşarak çağrıya uydular.
BDP'li Aysel Tuğluk, Hasip Kaplan ve Ahmet Türk, İnternet
Andıcı Davası'na kapatılan DTP adına müdahil olmak için
başvurdular.
Emine Ülker Tarhan CHP gurup toplantısında "12 Eylül
Davası'na müdahil olmalıyız" dedi.
Kılıçdaroğlu bu öneriye hemen sahip çıktı.
4 Nisan 2012'de yine Emine Hanımefendi:
"Kaç yöneticimiz gözaltına alındı, onu da topluyoruz. O
dönemi yaşayan yöneticilerimiz ağlayarak beni arıyorlar"
"Darbeleri Araştırma" projesine destek veren Kılıçdaroğlu,
görünen o ki, 27 Mayıs'ı sadece Bülent Arınç'tan dinlemiştir.
1960'da Anayasa Komisyonu'nda görev alan Mümtaz Soysal'ın
öğrencisi diyebileceğimiz Birgül Ayman Güler, gurup toplantılarında 27 Mayıs'ı
hiç mi anlatmamıştır.
Emine Ülker Tarhan, Anayasa Mahkemesi'ni, yargıç
güvencesini 27 Mayıs'ın getirdiğini hiç mi hatırlamıyordur.
27 Mayıs'ın yıktığı düzenin bir diktatörlük olduğunu da mı
duymamışlardır.
Kılıçdaroğlu, "27 Mayıs'ı yapanlar şimdi utanıyorlar"
diyerek gerçek dışı bir beyanda bulunmuştur.
Anlaşılan, Kılıçdaroğlu ve kurmayları, AKP'ye baka baka
kararmışlardır.
CHP'liler için kısa 27 Mayıs
tarihi
+++++++++++++++++++++++++++
Devrim ile darbeyi birbirine karıştıran Kılıçdaroğlu
CHP'si, 27 Mayıs'ı "demokrasiye karşı darbe" sanıyor.
Halbuki 27 Mayıs, bir diktatörlüğü yıkmıştı.
Demokrat Parti, 18 Nisan 1960 günü bir "Tahkikat Komisyonu" kurdu.
Bu komisyon, DP Milletvekillerinden
oluşuyordu.
28 Nisan 1960'da 7468 sayılı kanun ile komisyon
yasallaştırıldı.
DP'nin amacı, bu komisyon aracılığı ile CHP'yi kapatmak ve
tüm muhalifleri hapsetmekti.
Bu kanun ile, Tahkikat Komisyonu'na şu
yetkiler veriliyordu:
"-- Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu,
-- Askeri Muhakeme Usul Kanunu,
-- Basın Kanunu,
-- ve diğer kanunlarda
Cumhuriyet Savcısına,
sorgu
hakimine,
sulh
hakimine,
ve askeri ve adli
amirlere
tanınmış olan bilcümle hak ve
salahiyetler"
DP Milletvekillerinden oluşan Tahkikat Komisyonu, bu kanun sayesinde,
tutuklama ve yargılama yetkilerine kavuşuyordu.
Böylelikle yürütme, yasama ve yargı erkleri
birleştirilmiş, kuvvetler ayrılığı ilkesi ortadan kaldırılmıştı.
DP Milletvekillerinden oluşan
Tahkikat Komisyonu bir savcı gibi tutuklama yapabilecek, iddianame
hazırlayabilecek, bir hakim gibi yargılama yapabilecek ve ceza
verebilecekti.
DP diktatörlüğü "kanun" yoluyla ilan
edilmişti.
19 Nisan 1960 günlü Akşam
gazetesi
28-29 Nisan
öğrenci gösterileri, bu diktatörlük kanununa karşı
başlamıştı.
Menderes Hükümeti sıkıyönetim ilan etti.
Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun, öğrencilere ateş
edilmesi için emir verdi.
Üniversite öğrencilerinin eylemlerinden etkilenen Harp
Okulu öğrenciler 21 Mayıs günü yürüdüler.
26 Mayıs saat 20:30'da subaylar İstanbul Üniversitesi
bahçesinde son toplantı için buluştular.
Bu toplantı nedeniyle yapılan heykel hala orada
durmaktadır.
Milli Birlik Komitesi Üyesi Suphi Gürsoytrak 27 Mayıs'ın
nedenini şöyle açıkladı:
"Subaylar ya kendi halkına ateş edecekti, ya da artık
gayrımeşru ve kanunsuz olan iktidara karşı tavır alacaktı."
Subaylar, Genelkurmay Başkanı'nın "Öğrencilere ateş edin"
emrini reddetmişlerdi.
Devrim yapmaktan başka çareleri kalmamıştı.
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder