İslam dünyasında din maskesi altında emperyalistlerin
tetikçiliğini yapanlara, işlenen vahşi cinayetlere ve yapılan ahlaksızlıklara
karşı çıkan çok sayıda din adamı vardır. Atatürk'ün etrafında toplanan ve
Vahdettin'in ihanetine ortak olmayan, Şeyhülislamın fetvalarını dinlemeyen din
adamları gibi. Sürgün edilmeyi göze alarak: "Ben yalan söyleyemem, camide içki
içilmedi" diyen Dolmabahçe'deki Bezm-i Alem Camisi'nin Müezzini Fuat Yıldırım
gibi.
Şeyh Osman Batih
Bunlardan biri olan Tunus
Müftüsü Şeyh Osman Batih, 19 Nisan 2013
günü şu açıklamayı yaptı:
"Yaşları
16 ile 20 arasında değişen 16 Tunuslu kadın nikah
cihadı adı altında Suriye'ye gönderildi. Orada isyancıların
cinsel ihtiyaçlarının giderilmesi için kullanılıyorlar. Bu bir nevi
fahişeliktir."
Çok sayıda Tunuslu kadının gittiği biliniyor, bunlardan
16'sının kimliği Müftülükçe öğrenilebilmiş.
Şeyh, devamla, Suriye'de
savaşmaya götürülen Tunuslu gençlerin Cennet ve para vaadleri ile
kandırıldıklarını, cihadın sadece sömürgeciler ve işgal karşısında geçerli
olduğunu, Suriye'deki savaşın cihad olmadığını söyledi.
Tunus'taki "Arap Baharı" ayaklanmasından sonra iktidarı
gasp eden Nahda Partisi, Müslüman Kardeşler (El İhvan el-Müslimin) Örgütü'nün
Tunus kolu. Şeriatçı Nahda
Hükümeti'nin İçişleri Bakanı Lutfi
bin Ceddu, Müftü Batih'i anında görevinden aldı. Bizim müezzinin
sürgün edilmesi örneğinde olduğu gibi.
Nahda kafasındaki bazı Selefi (Suudilerin Vahhabi mezhebi
taraftarı) müftüler ise seks cihadının "helal" olduğuna dair fetva
vermekteler.
Aynı günlerde, Yurt Dışındaki Tunuslulara Yardım Derneği
Başkanı Avukat Badis Kubakci, "Bu
kızlar dinci dernekler tarafından büyük şehirlerin varoşlarından toplanıp
Suriye'deki cihatçılara sunuluyor" diye açıklama yaptı ve Tunuslu
ailelere "Kızlarınıza sahip çıkın" uyarısında bulundu.
Lutfi bin Ceddu
Ancak mızrak çuvala sığmadı. Hem Suriye'den, hem Tunus
içinden bu konuda çok sayıda haber ajanslara düştü.
Bakan Ceddu, Tunuslu genç kızların Suriye'ye götürülerek
"nikah cihadı" (cihad el-nikah) adı altında El Nusra canilerine sunulduğunu hem
de Meclis kürsüsünden itiraf etmek zorunda kaldı.
Muhalefetin katılmadığı 17 Eylül 2013
günlü Meclis oturumunda Bakan
Ceddu kürsüye çıkarak şu konuşmayı yaptı:
"Onlarca
hatta yüzlerce savaşçı bu kadınlarla nikah cihadı adı altında ilişkiye giriyor.
Bu kızlar ülkeye hamile olarak geri dönüyorlar. Ve biz, eli kolu bağlı bir
şekilde sadece izlemekle yetiniyoruz."
Ne oldu şimdi? Madem bunlar doğru idi, Müftüyü niye
görevden almıştın öyle ise? Sebebi şu. Olayı örtbas edebileceğini sanmıştı.
Ancak patlayan lağımın kokuları tüm dünyayı sarınca sanki karşı çıkıyormuş gibi
numara yapmak zorunda kaldı.
Nahda, tek başına iktidar partisi. AKP Hükümeti gibi yani.
Ve "eli kolu bağlı". Kime karşı eli kolu bağlı? Dinci sözde "sivil toplum"
kuruluşları karşısında eli kolu bağlı. Şeriatçı iktidar partisi, dinci
örgütlerin Tunuslu kızları yurt dışına çıkarıp geri getirmesini önleyemiyor.
İnandınız mı? Böyle "eli kolu bağlı" iktidar olur mu? Görüntüyü kurtarmak için
konuşurken, partisini aciz göstermekte olduğunun farkında bile
değil.
***********
Şeriatçı Bakan
Ceddu devamla seks cihadı ahlaksızlığında Türkiye'nin rolünü açıkladı:
"Bu
kadınlar Libya üzerinden Türkiye'ye gönderiliyor ve Suriye'ye geçişte Türkiye
köprü ülke olarak kullanılıyor"
Sabahattin
Önkibar'ın, 27 Eylül 2013 günlü Aydınlık'ta çıkan bu
konudaki köşe yazısının başlığı: "Seks cihadının
pezevengi"
***********
Bakan Ceddu,
Meclis kürsüsündeki konuşmasında bir itiraf daha yaptı:
"Gençlerimiz
Suriye'deki cephelerde ön saflara gönderiliyor, onlara şehirlere ve
köylere nasıl saldırılacağı ve nasıl yağma yapılacağı konusunda eğitim
veriliyor."
Kızlar yatağa, erkekler yağma uğruna ölüme gönderiliyor.
Şeriatçı Nahda Hükümeti, sözde acz içinde eli kolu bağlı seyrederek, ama aslında
el altından destek vererek süreci devam ettiriyor.
"Bakanlığa
başladığım Mart ayından bu yana 6,000 gencimizin Suriye'ye gitmesini
engelledim" diye de övündü. Yalan tabii. Suriye'de en az 2,000
Tunuslunun öldüğü tahmin ediliyor.
Bakan Ceddu'nun bu konuşmayı yapmaktaki diğer amacı ise
laik muhalefeti yatıştırmak.
Geçen sene Lutfi Necad öldürüldü.
Demokrat Yurtseverler Partisi Genel Sekreteri Şükrü
Belayid bu sene 6 Şubat'ta öldürüldü.
Halk Cephesi Koordinatörü ve Kurucu Ulusal Meclis Üyesi
Muhammed İbrahimi de 25 Temmuz'da öldürüldü.
Laik muhalefet infial halinde. Bordo Meydanı sabahlara
kadar onbinlerce insanla dolup taşıyor. Tunus bayrakları ve Tunus'un Atatürk'ü
sayılan Habib Burgiba'nın resimleri taşınıyor.
Nahda Partisi de hükümete destek için taraftarlarını
Kasbah Meydanı'nda toplanmaya çağırmıştı ama iddia ettikleri gibi 1 milyon kişi
değil, ancak 100 bin kişi toplayabildiler, o da bir seferliğine.
İşçi ve işveren sendikaları da Nahda'ya karşı birleşmiş
durumda. Halk "Mursi gitti, sıra Nahda ve
AKP'de" diyor. Muhalif Kurucu Ulusal Meclis üyeleri toplantılara
katılmıyorlar, Bordo Meydanı'nda göstericilerle birlikte hareket
ediyorlar.
Nahda Hükümeti korku içinde. Mursi gibi gitmemek için
yobazlığa karşı sözde önlem aldıklarını göstermek suretiyle laik, yurtsever,
Arap milliyetçisi güçleri yatıştırmak istiyor.
***********
Suudi Fetva Şeyhi Muhammed
Orayfi seks cihadı için şu fetvayı vermişti:
Özetle:
-- Cihat için cinsel ilişkiye girecek kadın 14 yaşından büyük
olmalı,
-- Dul olmalı, evli ise kocasının bu iş için rızasını almış
olmalı
-- Bu kutsal görevi yerine
getiren mümin kadınlar Cennete girer.
-- Kadın, bir günde 3 veya
4 mücahitle birlikte olabilir.
-- Kadınlar, cinsel ilişki
sırasında yüzlerindeki peçeyi kaldırabilirler.
Cihad evliliği hakkındaki ilk belgeler, Suriye Ordusu'nun
teröristlerden geri aldığı Kuseyr'de ele geçmişti.
Kuseyr kentinde ele geçen belgelerde, ilişkiye giren kadınların listesi
ve hangi kadının kaç erkekle ilişki yaşadığı,
en çok ilişki yaşayan kadına verilen ödüller düzenli olarak
kaydedilmiş
***********
Zorla mücahit yapılan kadınlar da
var.
Terörist komutan tarafından zorla mücahit yapılan bayan
muhabir:
El-Cezire televizyonunun bayan muhabiri, Halep'in kuzeyinde El Nusra
tarafından kurulan sözde "yerel demokratik" yönetimleri incelemek için Türkiye
üzerinden bölgeye gider. El Nusra komutanı, bayan muhabire tecavüz eder ve onu
uzun süre cariyesi olarak kullanır. Katarlı yetkililerin müdahalesi ile serbest
kalan muhabir, basına yaşadığı dehşeti anlatır. El Nusra önce haberi yalanlar,
daha sonra bayan muhabirin komutanla isteyerek cinsel ilişkiye girdiğini
açıklar.
Babası tarafından zorla mücahit yapılan Suriyeli
kız:
“Babam beni bir odaya hapsetti. Ardından Suriyeli isyancıları eve
çağırdı. İsyancılar bana vahşice dönüşümlü ve tekrar tekrar tecavüz ediyordu. Bu
konuyu babama şikayet ettiğimde babam bunun bir çeşit cihat olduğunu ve beni
cennete götüreceğini söylüyordu. Bir ay boyunca bu şekilde yaşadım. Defalarca
kaçmayı ama düşündüm, ama isyancılar tarafından öldürülmekten korktum. Hatta
annem bile bu konuyu başkalarına anlatırsam beni öldüreceğini söyledi. Annemin
kendisi de cihat nikahı için yakın köylere gidiyordu.”
Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, senin karın artık
benimdir
Kuzey Suriye'den kaçıp İstanbul Bağcılar'a yerleşen Halil'in Vatan
gazetesi muhabirine anlattıkları:
“Muhalifler geliyor, elini karının başına koyup 3 defa ‘Allahu Ekber’
dedikten sonra, ‘Senin karın artık benimdir’ diyor. Bir saat sonra da gelip,
‘Tamam yine senindir’ deyip karını veriyorlar. Hatta bazen hiç geri
getirmedikleri de oluyor. Onlar için Kürt, Türkmen hiç fark etmiyor. Tek önemli
olan kimi beğendikleri... Benim komşumun da başına geldi.”
Üç Tekbir ve: Artık bu benim
karım
Gaziantep kamplarındaki mülteciler
CHP Milletvekili Ali Serindağ'a anlattılar:
Bu grubun (Nahda) üyeleri,
gözlerine kestirdikleri kadınları da, yanlarında kocası ya da bir
yakını olup olmadığına aldırmadan sokakta durduruyor. Bir elini
kadının omzuna koyuyor, ardından üç defa tekbir getiriyor ve
“Artık bu benim karım” diyerek alıp götürüyor. Buna karşı
çıkanları da, hemen orada ya vuruyor, ya da kafasını
kesiyor
***********
Aydınlık, 22 Eylül
2013. Ali Rıza Taşdelen Tunus'tan
bildiriyor.
***********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder