Süreci en iyi Mehmet Ali Güller özetledi: "Obama-Erdoğan
zirvesini Öcalan kazandı" (19 Mayıs Aydınlık)
Muhteremler buluştu, kazançlı çıkan PKK oldu.
PKK'nın notu "terörist" derecesinden "şiddet uygulayan örgüt"
derecesine yükseltildi.
Obama, görüşmeden sonra yapılan basın toplantısında "Kürt sorununu
çözüm süreci"ne desteğini ifade ederken "PKK violence" (Yani: "PKK şiddeti")
dedi.
Bu bir dil sürçmesi değildi. Beyaz
Saray tarafından tamamı yayımlanan basın toplantısı metninde de "PKK violence"
yazıyordu.
Basın toplantısını canlı veren Türk (!) kanalları ve ertesi gün çıkan
gaz tenekeleri bunu "PKK terörü" olarak Türkçeleştirdiler. Yani ABD'nin resmi
tavır değişikliğini akıllarınca gizlediler. Ama tüm dünya bunu not
etti.
Aynı anda kredi derecelendirme kuruluşları, Türkiye'nin notunu
yükseltti. Ne kadar PKK, o kadar kredi.
PKK'nın "Batı bizi terör listesinden çıkarsın" diye
açıklamalar yaptığı bir süreçte Obama'nın "terör" yerine "şiddet" kelimesini
kullanması, örgüte meşruiyet kazandırmıştır.
Gerçi, ABD ve AB emperyalistleri Türkiye'nin gözünü
boyamak için PKK'yı terör listesine aldıkları zaman da aslında destekliyorlardı
ama, terör listesinde olması PKK'nın meşru zeminlerde hareketini
önlüyordu.
AB'nin PKK'yı "aktivist" derecesine
yükseltmesinden sonra ABD'nin yaptığı bu derece yükseltmesi,
AKP'nin "açılım" siyasetinin içyüzünü bir kere daha gösteriyordu.
Tayyip Bey'in "kimyasal" deyip "Cenevre" aldığı
toplantı.
********
Başta
İsrail olmak üzere ABD ve AB, El Kaide ve El Nusra'nın Suriye'deki varlığından
rahatsızdır.
El Kaide, genellikle ABD müdahalesi için yem olarak
kullanılıyor. ABD önce El Kaide'yi müdahale etmek istediği ülkenin üzerine
sürüyor, sonra da El Kaide ile mücadele etme bahanesiyle hedef ülkeye burnunu
sokuyor. Pakistan, Yemen buna örnek.
Libya'da El Kaide Kaddafi'ye karşı emperyalizmin safında
çarpıştı. Ama orada ekmek yiyemedi.
Şimdi, AKP himayesi altında, Suriye'de ekmek yemek
istiyor. İktidardan pay talep ediyor. Testere ile kafa kesip ciğer söken, kalp yiyen
yobazlar İsrail'i endişelendirdi. Frankenştayn rolüne soyunan ABD'nin yarattığı
canavar, dişlerini gösteriyor. Piyon rolü ile yetinmeyeceğini
belli ediyor.
Tayyip Bey'in "Muhalefete öldürücü silah verin" önerisi bu
yüzden Obama tarafından kabul edilmedi. PKK'nın notu bu yüzden
yükseltildi.
Mehmet Ali Güller, ABD emperyalizminin planını tespit
ediyor: Suriye'de silahlı muhalefetin bel kemiğini PKK oluşturacak.
Türkiye'den silahlı çekilmenin bir yönü de bu. Çekilenler
Kuzey Suriye'deki PKK ve PYD güçlerini takviye için kullanılacak.
********
Ancak bu demek değil ki PKK ön saflarda çarpışacak. Esas
çarpışma ÖSO ile Esad arasında olacak. Her iki taraf ta mümkün olduğu kadar uzun
süre çarpışma halinde tutulacak ve zayıflatılacak. Bu arada PKK, Suriye'deki
konumunu sağlamlaştıracak.
1991 Birinci Körfez Savaşı'ndan sonra ABD Saddam'ı niçin
devirmedi de 2003'e kadar bekledi? Çünkü bu zaman zarfında Barzani kuzeyde
iktidarını kurup sağlamlaştıracaktı. Saddam'dan sonra kurulacak olan Irak
hükümetleri ise, Barzani ile çarpışacak kadar kuvvetli bir ordu
kuramayacaklardı. İşte bu planın aynısı şimdi Suriye için uygulanıyor. O zaman
Saddam ordusunun Barzani bölgesine geçmesini İncirlik'te konuşlanmış olan
Amerikan Çekiç Güç önlüyordu. Bugün ise, Esad kuvvetlerinin Kuzey Suriye'deki
PKK bölgesine geçmesini Türk Ordusu önlüyor. (Bakınız: Bu yumruk Amerika adına kalktı
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2012/10/bu-yumruk-amerika-adna-kalkt.html 11 Ekim 2012). Bu sayede, Esad ile ÖSO ve El
Kaide birbirini yerken Kuzey Suriye'de PKK yerel yönetim kurup adım adım
sağlamlaştıracak. Barzanistana benzer bir PKK devletçiği kuracak. Sürecin
sonunda, yıpranmış Esad ve ÖSO-Kaide-Nusra kuvvetleri karşılarında yıpranmamış
bir PKK gücü bulacaklar.
********
Tayyip Bey Obama'dan şunları talep etti:
-- Uçuşa yasak bölge kuralım
-- Güvenli bölge kuralım
-- Muhaliflere öldürücü silahlar verelim
-- NATO muhaliflere güçlü destek versin
Obama bu taleplerin hepsini reddetti.
Ayrıca, ABD'nin Suriye'ye askeri müdahale yapmayacağını
söyledi.
Ve ekledi: "Suriye sorununu çözmek için elimde sihirli bir
formül yok"
Ziyaretten iki gün önce, Tayyip Bey, Cenevre süreci için
"İpe un sermek" deyimini kullanmıştı. Obama'yı Esad'la aynı masaya oturmaktan
vazgeçirmek için gayret gösterdi:
Tayyip Bey: Cenevre süreci Esad'a zaman
kazandırır.
Obama: Rusya ile Cenevre temelinde toplantı yapmak üzere
anlaştık.
Bunun üzerine Tayyip Bey son kozunu oynadı. Obama,
kimyasal silah kullanılmasını "kırmızı çizgi" ilan etmişti. Tayyip Bey, MİT'e
sözde bir araştırma yaptırmıştı. Suriye'de kimyasal silah kullanıldığı iddia
edilen bölgeden getirilen nümunelerde kimyasal madde izine rastlanmıştı. Bu
konuda hazırlamış olduğu kırmızı renkli kalın dosyayı yavaşça masanın üzerine
koydu.
Tayyip Bey: Ama Esad kimyasal silah kullandı. Deliller
var. Siz kimyasal silahın kırmızı çizginiz olduğunu söylemiştiniz. İşte
dosya.
Obama: Bizim incelemelerimiz sürüyor. Kesin kanıt
bulamadık.
Bir kere daha, bir kere daha reddedilmişti. Amerika'dan
daha Amerikacı, İsrail'den daha İsrailci olmanın faturası işte bu
olmuştu.
********
Bundan sonra talepte bulunma sırası Obama'ya
gelmişti.
"Silahların El Kaide'nin, El Nusra'nın eline geçmesini
önleyin" dedi Obama Tayyip Bey'e.
İşte, zurnanın zırt dediği yer burasıydı. Türkiye'nin
güney illeri, ilçeleri, köyleri El Kaide ve El Nusra teröristlerinin bir nevi
denetimi altındaydı. ÖSO bile bunlarla başa çıkamıyor. PKK ile anlaşma
imzaladılar. Tayyip Bey'in bunlara karşı en ufak tavır alması, silahların
Türkiye'ye dönmesine neden olur.
Tayyip Bey zor durumda...
Çünkü Tayyip Bey, hedefin Esad olduğuna iman etmiş ve o hedefe
kilitlenmiş. Muhalefetin hedefi de Esad.
Ama
emperyalizmin esas hedefi Esad değil, Barzanistan'ı Suriye'nin kuzeyinden
Akdeniz'e bağlamak... Suriye parçalanıp Kürdistan denize açılınca
Esad gitse de olur, kalsa da.
Davutoğlu'nun stratejik derinliğinin yanılsama olduğu ortaya çıktı.
Derin sandığı sığ sularda AKP gemisi karaya oturdu.
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder