Aydınlık, 18 Ağustos
2012
CHP
Milletvekili Hüseyin Aygün, 17 Ağustos günü, CHP içindeki ulusalcıları "kafatasçı" olmakla
suçladı.
"Ulusalcı kafatasçılarla bu iş olmaz" dedi.
Pası alan Hikmet
Çetinkaya, 18 Ağustos günlü Cumhuriyet gaz tenekesindeki
köşesinde:
"Kendilerini ulusalcı gören faşist
kafalar CHP'den çekilip gitsin" buyurdu.
********
Kılıçdaroğlu, Hüseyin Aygün'ün sözde
kaçırılıp bırakılmasından sonra yaptığı açıklamaları sahiplenmişti.
CHP
Genel Başkanı'nın kendisini sahiplenmesinden cesaret alan Aygün, bir adım daha ileri giderek
şunları söyledi:
"Genel Başkan'ın bu açıklamalarımın arkasında
olduğunu söylemesi iyi oldu.
CHP, nasıl yürüyeceğini göstermiş
oldu;
ulusalcı, kafatasçı kişilerle, onların yapacağı
eleştirilerle yürünemeyeceğini göstermiş oldu.
Bağımsız siyaset yapmayı
düşünmüyorum.
CHP,
"Yeni CHP" olmazsa, Meclis'te de kalmam. Bırakırım siyaseti."
Aygün yoruma
gerek olmadan, açıkça şöyle demektedir:
CHP Genel Başkanı, ulusalcı, kafatasçı
kişilerle yürünemeyeceğini göstermiş oldu.
Kılıçdaroğlu "Hayır, ben böyle demek istemedim,
partimin içindeki bazı kesimleri ulusalcı, kafatasçı olarak suçlamadım, onlarla
yürünemeyeceğini söylemedim. Aygün'ün açıklamalarının arkasında olduğunu
söylemekle bunları demek istemedim. Aygün beni yanlış anlamış." demedi.
Hiç bir şey söylemeyerek duruşunu belli
etti.
Sükut ikrardan gelir. Türkçesi:
Susmak, kabullenmek anlamındadır.
CHP Genel Başkanı Bay Kemal, dolayısıyla CHP,
Aygün ve Çetinkaya'nın tarafında, dolayısıyla "ulusalcı kafatasçı ve faşist"
Atatürkçülerin tam karşısındadır.
********
CHP
içindeki Atatürkçülerin yaptıkları konuşmaların, CHP yönetimi nezdinde gazoz
kapağı kadar bile değeri yoktur.
Bay
Kemal, onları oy kaygısı ile Atatürkçü tabana karşı göstermelik olarak
kullanmaktadır.
Kovuldunuz, artık CHP'yi terk ediniz, Altı Ok'un
savunulduğu saflara katılınız değerli Atatürkçüler.
"Nereye gidelim" sorusu anlamsızdır. Nereye
gidilmesi gerektiğini çok iyi biliyorsunuz.
********
Dilek Akagün Yılmaz, Mehmet Şevki Kulkuloğlu gibi CHP Milletvekilleri
ve Şahin Mengü gibi eski Milletvekilleri, Aygün'ün açıklamalarını "kabul
edilemez" bulduklarını söylemişlerdi.
İşte Aygün, bu Atatürkçü kişileri "kafatasçı" olarak, Cumhuriyet gaz
tenekesi yazarı Çetinkaya da "faşist" olarak nitelemektedirler.
Hikmet Çetinkaya, kendisine ulusalcılığın faşistlik değil, Atatürk Milliyetçiliği
olduğunu hatırlatan Kayhan
Kantarlı'ya gönderdiği cevabi e-postada:
"Sözüm ulusalcılık maskesiyle dolaşan, oylarını CHP ye değil MHP'ye veren,
ırk, din, mezhep, renk ayrımcılığı yapan sahte ulusalcılara"
diyerek kıvırmaya çalışsa da, Aygün'e karşı çıkan CHP Milletvekillerinin
MHP eğilimli değil, aksine Atatürkçü olduklarını herkes çok iyi
bilmektedir.
Dilek Akagün mü, Kulkuloğlu mu, İsa Gök mü, Kemal Anadol mu, Şahin Mengü mü
MHP eğilimlidir? Çetinkaya kimseyi kandıramayacaktır.
(Kayhan Kantarlı - Hikmet Çetinkaya yazışmasını word dosyası
olarak ekte veriyorum)
********
Aygün, bırakıldıktan sonra ne demişti de ulusalcı CHP'liler
eleştirmişlerdi?
Buyurun okuyalım:
"Örgüt siyasi propaganda yaptı. Dağdaki saatler boyunca son derece saygılı
davrandılar.
Bu eylemi yapan arkadaşlar bu ülkenin genç arkadaşları. Ölen bütün
çocukların bu ilkenin çocukları olduğunu, savaşın gereksiz olduğunu
söylediler.
"Biz de yürüttüğümüz mücadelenin çok anlamsız olduğunu biliyoruz"
dediler.
Bana bağımsız milletvekilliği yapmamı söylediler.
CHP'nin izlediği politikaların, Kürt sorununun çözümü yönünde de
olumlu olduğunu, dikkatle izlediklerini ve beğendiklerini, ama bütün partilerin daha fazla çaba
harcaması gerektiğini söylediler.
Giderken sarıldılar öptüler. "Burada bulunan kardeşlerini, unutma abi"
dediler.
Askeri çözümü asla, başından beri
onaylamadığımızı, barışçıl ve siyasi çözümü istediğimizi, bizzat Sayın Genel
Başkanımızın "Akil İnsanlar Komitesi" önerisiyle göstermiş
olduk.
Önümüzdeki haftalarda CHP, Kürt sorununa dair
daha ayrıntılı bir plan açıklayacak."
Kılıçdaroğlu, işte bu sözlerin arkasında olduğunu
söyledi.
Böylece,
Kılıçdaroğlu, Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi'nin, yani Büyük Kürdistan
Projesi'nin Eşbaşkanı olan Tayyip Bey'in taşeronu olduğunu bir kere daha teyit
etmiş oldu.
CHP, başka bir partiye, Yeni CHP'ye dönüşmüştür. Orada artık ulusalcıların,
yani Atatürkçülerin sözü geçmeyecektir.
********
Hüseyin Aygün, CHP'yi "Yeni CHP" yapma yolunda kullanılmak
üzere Milletvekili yapılmıştı.
"CHP, yeni CHP olmazsa siyaseti bırakırım" diyerek, bu görevini açıkça ilan
etmiştir.
Aygün, aday olduğu günlerde şöyle demişti: (3 Mayıs 2011)
"CHP üyesi olmadığım gibi, CHP'ye
adaylık başvurusu da yapmamıştım.
Sosyalist soldan gelen bir insan
olarak adaylık teklifini Kılıçdaroğlu'ndan aldım.
Sayın Genel Başkanımızdan
Alevi, Dersim ve Kürt sorunlarında "yeni bir dönem"
açılacağı ve genel olarak ülkedeki siyasal havayı özgürlük ve
eşitlik ilkeleri doğrultusunda dönüştürme yönünde işaretler aldığımdan ötürü
bu teklifi hiçbir tereddüt göstermeden kabul
ettim"
"1938'in katliam olduğu
resmen kabul edilmeli,
Dersimliler'den özür
dilenmeli, Seyid Rıza'nın itibarı geri
verilmeli"
Hüseyin Aygün, Atataürk düşmanı ve
bölücü fikirleri CHP içinde yayması için Kılıçdaroğlu tarafından bilinçli olarak
aday yapılmıştı.
Onun her sözünü itirazsız kabul
etmesi ve arkasında durması çok doğal.
*******
Hikmet Çetinkaya, 18 Ağustos günlü Cumhuriyet gaz tenekesindeki köşesinde,
bölücü bir anayasa yapılarak özerklik
ve federasyonun yolunun açılması için CHP'nin AKP ve BDP ile anlaşması
gerektiğini şu veciz sözlerle
ifade etti:
"Laik
demokratik cumhuriyeti elbet
yaşatacağız... Elbet Aydınlanma devriminisavunacağız...
Bunları yaparken, PKK’nin silahı bırakması için
duygusal kopuşa, ayrışmaya son vermek gerekir...
Bunun
adresi güvenlik güçleri, yargı değil TBMM’dir...
AKP, CHP ve BDP ortak bir çizgide isterlerse
buluşabilir.
Kimse kan gölünden rant sağlamaya
kalkmasın...
Şu faşist kafalar da CHP’den çekilip
gitsin!
Kimse de CHP’nin sosyal demokrat bir parti
olduğunu unutmasın!"
İhaneti "laiklik ve aydınlanma
devrimi" soslarına batırıp Atatürkçülere
yutturmaya çalışan Çetinkaya, sosyal demokrasinin ne olduğunu da
böylece iyice açıklamış oldu.
CHP
içindeki Atatürkçüler umarım artık uyanırlar, "sosyal demokrasi" kefenini yırtıp
atarlar, yeniden Kemalizme dönerler.
********
Çetinkaya, aynı
yazısında:
"Baskıcı
Esad rejimi El Kaide ile yıkılmaz. Toplumsal baskı gerekir"
diyerek
Amerika'ya akıl vermektedir.
Toplumsal
baskı her şeye kadir imiş.
Öyle
ki, PKK Hüseyin Aygün'ü toplumsal baskı sonucu bırakmışmış.
Yersen.
Çetinkaya, yazısının
başında, Hüseyin Aygün'ü kafatasçılara karşı şöyle
savunuyor:
CHP içindeki “etnik ve mezhepçi damar” harekete geçmiş, bağırıp çağırıyor:
“Milletvekili Aygün’ün siyasi çizgisi Atatürk’ün
partisi CHP’yle örtüşmüyor...”
Bunları yapanlar bana hiç yabancı
değil.
Irkçı
bir kafa taşıyan, özünde faşist, kendilerini “ulusalcı” olarak gören
kafalar.
Çetinkaya, "etnik ve mezhepçi damar" suçlamasını yaparken
belden aşağı vurmaktadır.
Hüseyin Aygün Alevi olduğu için,
Çetinkaya, ona karşı çıkan ulusalcıları "Alevi düşmanı" olarak, "mezhepçi"
olarak göstermek istemektedir.
Ulusalcılar
mezhepçi değildir, laiktir. Hikmet Çetinkaya'nın bu bel altı vuruşu midemi
bulandırdı.
Atatürk'ü Alevi katliamcısı göstermek, bir Aleviye
yakışmaz.
Benim gözümde Aygün düşkündür, Aleviler arasında Atatürk
düşmanlığı yaymak isteyen bir kişi, Alevi olamaz.
********
Kemal Anadol'un "Ege'de Son Söz"e
açıklaması:
"Hüseyin Aygün’ün söylediklerine gelince;
Daha Foça’da 2 Mehmetçiğin şahadetinin üzerinden bir hafta bile geçmeden
onları öldüren örgüt mensuplarına ‘arkadaş’ sıfatının yakıştırılmasını kabul
etmem mümkün değildir.
Bir milletvekilini kaçırmaya cüret edebilen örgüt militanlarına hem de
kaçırılan milletvekilinin ‘arkadaş’ demesi benim ahlak ve siyaset anlayışıma
sığmaz.
Militanların barış istemlerine gelince; Bu dileklerini kaçırdıkları
milletvekili yerine örgütün yönetim kadrolarına iletmeleri gerekir."
Bu sözlerin neresi faşistlik, neresi kafatasçılık, neresi
mezhepçilik? İnsanda biraz utanma olur.
(Hikmet Çetinkaya'nın 18 Temmuz
ve 18 Ağustos 2012 günlü Cumhuriyet gaz tenekesi yazılarını ekte word dosyası
olarak veriyorum)
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder