Tayyip Erdoğan ile Silahlı Fethullah Örgütü'nün kapışmasının bize de bir faydası oldu.
Ali Bayramoğlu, 21 Şubat'ta HaberTürk televizyonundaki "Akşam Raporu" programında, 22 Şubat'ta da Yeni Şafak'daki köşesinde Fethullahçı Savcı ve polislerin Ergenekon Davası'nda sahte delil ürettiğini açıkladı.
Yıllardır "Deliller sahte, bunları Savcı ve polisler üretti" diye feryat ediyorduk, kimse duymak istemiyordu.
Aynı Savcı ve polisler MİT'e (başbakan'a) çullanınca, Bayramoğlu eski müttefiklerinin suçlarını ifşa etti.
Bayramoğlu HaberTürk'te şöyle dedi:
"Balyoz ve Kafes'te karşımıza çıkan kimi şüpheli deliller davaların üzerine gölge düşürdü"
Yeni Şafak'ta ise şöyle yazdı:
"Adliye ve Polis içindeki "otonom yapı" şüpheli delillerle davalara gölge düşürdü."
"Otonom yapı" yani "kendi kendini idare eden", "hükümetten bağımsız hareket eden" bir yapı.
Bayramoğlu, Silahlı Fethullah Örgütü'nün Adliye ve Polis içindeki gizli yapılanmasını işte böyle adlandırıyor.
Yani Fethullahçı Savcı ve polislerin sahte deliller ürettiklerini kabul etti.
Delillerin sahte olduğu tüm sanıklar tarafından tek tek gösterildi.
Abdullah Gül, "Savcı bulun, delillendirin (delil üretin)" demişti. İşte o emir üzerine Savcı bulundu, Savcı ve polisler dahte deliller hazırladılar, bunlara dayanarak Ergenekon Balyoz tutuklamalarını yaptılar.
Bu sahte delilleri hazırlayanların kimliğini Ali Bayramoğlu işte böyle açıkladı.
Sahte deliller o kadar aptalca düzenlenmişti ki, savunulacak yanları kalmamıştı.
Bayramoğlu "sahte" yerine "şüpheli" diyor. Aynı şey.
Bayramoğlu, buna rağmen davaları savunuyor, "şüpheli deliller davalara gölge düşürdü" diyor.
Ama şüpheli yani sahte deliller olmasaydı, Ergenekon Balyoz davaları nasıl açılacaktı?
Delilsiz dava açılır mı? Sahte olmayan delil yok ki...
"Hükümet ile Gülen cemaati arasındaki ittifakın sona erdiğini" açıklayan Bayramoğlu, HaberTürk'de şunları söyledi:
"Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarını yürüten emniyet birimleri 6-7 yıldır hemen hemen aynı kadrolar.
Yetki kullanımında ve operasyonların çapının belirlenmesinde bir yargı ve emniyet mekanizmasını görmek lazım.
Bu yapının özerk bir şekilde çalıştığını ifade ettim.
Bu yapı kendi güçlenmesinin pekişmesini sağlamak için yetki gaspına giden bir yol izlemeye başladı"
Hükümet tarafından Fethullahçı yapılanmaya yüklenen Bayramoğlu, şu hususları görmezden geliyor:
--Bu yapıyı oluşturanlar gökten zembille inmediler, onları atayan Hükümet
--Ergenekon Balyoz sanıklarının tüm sahte delil ve kanunsuz uygulama şikayetlerine rağmen onları bu makamlarda tutmaya devam eden de Hükümet
--Ergenekon Savcı ve Hakimlerinin Anayasa Mahkemesi'nin ve Askeri Mahkemelerin yetkilerini gasp etmelerini sevinçle karşılayan da Hükümet.
--Bunların eli MİT'e yani Başbakan'a uzanınca "yetki gaspı" diye feryat ediyor. Tam bir çifte standart.
Bayramoğlu, Hükümetin Fethullahçı Adliye-Polis yapılanmasını tasfiye edeceğini açıklıyor:
"İktidar bundan böyle kendi alanına müdahale edecek hiçbir girişime izin vermeyecektir.
Böyle bir müdahale imkanı olmaması için gerekli önlemleri alacaktır.
Bunun karşılığı tasfiyedir. Önce çeşitli polisler alındı, üst düzey müdürler alındı.
Muhtemelen devamı da gelecektir.
Kendisine karşı kalkışan guruplarla Hükümetin çalışması mümkün değildir.
Kavga görüntüsü verilmek istenmiyor, ama burada inisiyatif Hükümettedir ve Hükümet alan temizliği yapmaktadır ve bir ittifak sona ermiştir"
Bayramoğlu, Yeni Şafak'taki köşesinde "Demokratikleşme ve tasfiye" başlığı altında şöyle yazdı:
"Balyoz, Kafes gibi kimi davalarda yine aynı otonom yapının sorumluluğunda olan şüpheli deliller, demokratikleşme sürecine gölge düşürmeye başladı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder