12 Şubat 2012 Pazar

Fethullah - Tayyip Erdoğan zıtlaşması

"MİT'in Fethullahçılaştırılması" operasyonunda frene basılması üzerine Taraf ve ZAMAN gaz tenekeleri MİT'e ve Tayyip Erdoğan'a karşı ateşe başlamışlardı.
(Konu ile ilgili 1 Ocak 2012 günlü yazımı aşağıda tekrar veriyorum.)
 
Fethullahçı ekip, bütün gövdesi ile MİT için abanıyordu.
Fethullah'ın "Akıllı ol" anlamındaki yazısı, Tayyip Bey'e ihtar olarak gaz tenekelerinde yayımlanıyordu.
 
Hatta, hani şu "Meçhul darbesavar subay"ın Ergenekon belgelerini bavulla getirip verdiği Taraf yazarı Mehmet Baransu bir adım daha ileri giderek, gazetedeki köşesinden "Avrupa'dan uçakla bavul içinde yüzbinlerce dolar getiren kim" diyerek Tayyip Erdoğan'ın İsviçre'deki gizli banka hesapları ve para trafiği hakkında bilgi sahibi olduklarını çıtlatmış, bu yolla Tayyip Bey'i tehdit bile etmişti.
 
Baransu, dün, kendisini takip eden 2 kişiyi polise haber vererek yakalattı. Twitter'de "İkisinin de MİT'ten olduğu kesinleşti. Üzerlerinden dinleme aletleri çıktı. MİT Daire başkanı'nın görüşme isteğini reddettim" diye cikcikledi.
 
KCK soruşturmasını yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı, eski Müsteşar Emre Taner'i ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'i ifadeye çağırdı.
Tayyip Erdoğan'ın bir kadrosu olmadığı için, yıllarca kadro yetiştirmiş olan Fethullah'a mahkum olmuştu.
Fethullahçı Savcı ve Hakimleri kullanmaktan başka bir seçeneği yoktu.
Yetkiyi ele geçiren Fethullahçı kadro, dişlerini Tayyip'e de göstermeye başlamıştı.
Canavarı yaratan Frankenştayn, her zaman tehdit altındadır.
 
"Bağımsız yargı var, biz karışamayız" diyerek canavarı her gün biraz daha azdıran AKP yöneticileri, ne yapacaklarını şaşırdılar.
 
"Şüpheli sıfatıyla KCK içerisinde bu 3 kişi nasıl yer alır, aklımla izah edemiyorum. Olsa olsa tanıklıklarına başvurulabilir diye düşünüyorum. "
diyerek bağımsız (!) yargıya müdahale eden Bülent Arınç'ın şaşkın yüz ifadesi ibretlikti.
 
Davutoğlu da NTV'ye "İstihbarat teşkilatlarının işi bu" anlamında konuşarak yargıya müdahale etti.
 
Kaşif Kozinoğlu ölmeden önce Aydınlık'a yazdığı mektupta "Hakan Fidan döneminde MİT'te Fethullahçı yapılanmanın arttığını" belirtmişti.
Mülakatlar bile laf olsun diye yapılıyordu, kimlerin mülakatı kazanacağı liste halinde önceden belirleniyordu.
 
MİT'e yakın kaynaklar, Hakan Fidan'ın yeni gelen Fethullahçılar ile uzun süredir MİT'te çalışmakta olan eski kadroları uzlaştırıcı bir rol üstlendiğini ifade ediyorlardı.
 
Ancak yeni gelenler (Fethulahçılar) bu uzlaştırıcılıktan memnun değillerdi.
Eski kadrolar atılmalı, sürülmeli, en azından etkisizleştirilmeli, MİT'te tüm yetki Fethullahçılara geçmeliydi.
Dananın kuyruğu bu noktada kopuyordu.
ZAMAN ve Taraf gaz tenekeleri, bu yüzden MİT'e ve Tayyip'e ateş püskürüyorlardı.
 
Fethullahçılar geçen gün ateş püskürme aşamasından operasyon aşamasına geçtiler.
Hakan Fidan ve 2 MİT'çinin ifadeye çağırılması operasyonuna Tayyip Erdoğan cenahından hemen yanıt verildi:
2 Fethullahçı polis (İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün) ışık hızıyla görevden alındılar.
 
Afet Güneş bir yakınına:
"Bizi ifadeye çağıran Başbakan'ı da çağırır"
diyerek savaşın taraflarını kamuoyuna açıkladı.


Çünkü Oslo'daki Hükümet-PKK görüşmesinde Hakan Fidan PKK heyetine: "Beni Başbakan görevlendirdi. Ben Başbakan'ın özel temsilcisiyim" diyordu.
Tayyip Erdoğan ise "Hakan Fidan'ı gönül rahatlığı içinde gönderdik. Hatası da olsa Hakan Bey'i böyle nedenlerle harcamayız." diyerek olaya açıklık kazandırmıştı.
 
Hakan Fidan ve Afet Güneş, kendilerine Başbakan tarafından verilen görevi yapmışlardır.
Ama, kanunsuz görevi kabul etmek gibi bir sorumlulukları var.
Afet Güneş'in "Biz suçlanırsak Başbakan da suçlanmalıdır" anlamındaki açıklaması doğrudur.
 
İki Amerikancı güç arasındaki bu kapışmayı merakla izlemeye devam ediyoruz.
Kapışmanın başlangıcı ile ilgili 1 Ocak günlü yazımı  şu bağlantıdan okuyabilirsiniz:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder