24 Şubat 2012 Cuma

"Seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz" şifresinin çözümü


Ali Serdar Bolat   22 Şubat 2012
 
Silahlı Feto Örgütü'ne bağlı Savcı ve polislerin önce MİT'e, sonra Kamu İhale Kurumu'na (KİK) karşı başlattıkları operasyonla ilgili konuşma yaparken Tayyip Erdoğan "Seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz" dedi.
 
Önce bu sözlere bir anlam verilemedi.
Çünkü atanmış Savcı ve polislerin ham etmek istediği MİT ve KİK yöneticileri de seçilmiş değil, atanmış kişilerdi.
 
Ancak, MİT ve KİK soruşturmasının ucu, seçilmiş bir kişi olan Tayyip Erdoğan'a dayanıyordu.
Çünkü MİT yönetimini tayin eden, Hakan Fidan'a "Başbakanlık Özel Temsilcisi" yetkisi vererek PKK ile görüşmeye gönderen Tayyip Bey idi.
PKK ile görüşmelere katılan Afet Güneş: "Bizi ifadeye çağıran Başbakan'ı da çağırır" demişti.
Abdülkadir Selvi, AKP'nin yarı resmi organı Yeni Şafak gaz tenekesindeki köşesinde açıkladı: "MİT operasyonunun künyesinde "Hedef Erdoğan" yazıyor"
 
KİK'e yapılan ihale baskınının ucu da Tayyip Bey'e uzanıyordu.
ZAMAN gaz tenekesi, Kasımpaşaspor 2. Başkanı'nın AKP bağlantısına işaret etti.
Orhan Nurdoğan'ın sahibi olduğu Nursoy Holding 2007 yılında Irak'ta 1 milyar dolarlık ihale almıştı, Türkiye'deki birçok ihalelerde yolsuzluğu tesbit edildi.
Liste böyle uzayıp gidiyor.
 
Demek ki, Tayyip Bey "Seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz" demekle, "Fetocu atanmışlar bana dokunamazlar, buna izin vermem" demek istiyordu.
Fetocu Savcı ve polisler, Tayyip Bey'in de düşman olduğu Atatürkçülere, yurtseverlere, ABD ve NATO karşıtlarına karşı her türlü tertibi yapabilirlerdi, bu Tayyip Bey'in de işine gelirdi.
Ama Tayyip Bey'in yakın çevresine haklı veya haksız olarak kimse dokunamazdı.
Nasıl yurtsever savcıların Deniz Feneri vesaire gibi soruşturmalar yapmasına izin vermediyse, Fetocuların da MİT soruşturması yapmasına izin vermezdi.
 
AKP kulislerinde bu konuda şu yorumlar yapılıyor:
"Başbakan seçilmişler ve atanmışlardan söz etti. Olay doğru algılanmalı.
Bu olayda asıl hedef Hakan Fidan değildir, Başbakandır.
Başbakan, burada bazı emniyet ve yargı mensuplarının kendisini hedef aldığını açıkça söylüyor.
Başbakanımız birilerini açıkça anayasa ve yasalar önünde gayrımeşru ilan etti.
Hiçbir sorumluluğu olmayanların sürekli talepte bulunması artık bardağı taşırdı.
Herkes haddini bilecek"
 
AKP çevresi, bu yorumla, "Hiçbir sorumluluğu olmayanlar" diye adlandırdığı Fetocuların haddini bilmesi gerektiğini ilan etti.
Haddini bilmeyen Fetocular görevden alınacak, sürgün edileceklerdi.
 
AKP kulislerinde, KİK operasyonun da MİT soruşturması ile bağlantılı olduğu, Başbakan'a yakın kişilerin hedef alındığı ifade ediliyor.
Kulislerde, yolsuzluk yapan firmaların gizli ortakları bulunduğu ve bu kişilerin Başbakan'a yakın Bakan ve yöneticiler olduğu öne sürülüyor.
 
MİT soruşturmasına yeltenen Savcı ve 2 Emniyet Müdüründen sonra, 700 Fetocu polis de sürgün ediliyordu.
700 polisin sürgün kararı, tam da Başbakan "Aramızda çatışma yok, her kurum görevini uyum içinde yapıyor" şeklinde uyutma açıklaması yaparken alınıyordu.
 
Başbakan, AKP İstanbul Gençlik Kongresi'ndeki konuşmasında Silahlı Feto Örgütü'nü kastederek:
"Kimsenin önünde boynumuzu bükmeyiz, kimseye eyvallah demeyiz.
Biz bu ülkede gayrı meşruluğa izin vermeyiz."
demişti.
 
Silahlı Feto Örgütü, Başbakan'ın bu sözlerini:
"Erdoğan bizi gayrımeşru ilan etti, ağır saldırı yaptı" şeklinde değerlendiriyor.
 
Bu arada, Başbakan'a yakın gazete ve köşe yazarları, Özel Yetkili Mahkemeleri ve bu mahkemelerde görev yapan Hakim ve Savcıları hedef almaya başladılar.
AKP kulislerinde ve yandaş medyada "Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması" tartışmasının başlaması, F tipi örgüte (Silahlı Feto Örgütü'ne) gözdağı olarak değerlendiriliyor.
 
Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar, "Teşkilatı gereksiz tartışmaların içine çekecek davranışlarda bulunan personel" olarak nitelediği Fetocu personelin "ayıklanacağı"nı söyledi.
                                                               Aydınlık, 21 Şubat 2012
 
Nazlı Ilıcak Hanımefendi, SABAH gaz tenekesindeki köşesinden feryadı bastı:
Cemaatçi (yani Silahlı Feto Örgütü mensubu) polis ve Savcılar AKP tarafından fişleniyormuş.
Aynen 28 Şubatçıların yaptığı gibi, AKP Hükümeti de, okudukları gazetelere, görüştükleri insanlara bakıp herkesi fişliyormuş.
Sürgün edilen 700 polis mutlaka fişlenmiş imiş, yoksa bunların Fetocu olduğu nasıl bilinip de anında sürgün kararı çıkıverirmiş.
Men dakka dukka Hanımefendi, hani fişleme "andıç" demokrasiye aykırı idi, AKP de "İleri Demokrat" idi, "ne oldu boyle?"
Nazlı Hanım şöyle yazıyor:
"Bir polis ya da savcının Cemaatçi olduğu nasıl anlaşılır?
Herhalde 28 Şubat'ta gördüğümüz gibi, okudukları gazetelere bakılıyor, görüştükleri insanlar inceleniyor.
Bunun adı fişleme değil mi?
Benim duyduğuma göre Gülen'e yakın isimler bu konudaki bilgileri Erdoğan'a aktarmış. Erdoğan, böyle bir fişlemeden haberi olmadığını söylemiş.
Bence de Erdoğan'ın MİT'in "Cemaatçi avı"na çıktığından haberi yoktur."
 
Ruşen Çakır ise Vatan gaz tenekesindeki köşesinden F Tipi Örgüte "geri çekilip tam siper olmasını" öğütlüyor:
"Birileri "yiyorlar birbirlerini" diye ellerini oğuşturuyor, ama, AKP Hükümeti ile Gülen hareketinin bu krizin kronikleşmesinin önünü birlikte almaları imkansız değil.
Bu da ancak, devlet içindeki Gülen camiasına mensup etkili isimlerin artık devrin değiştiğini kabul etmeleri, ülkenin normalleşmesini engellemekten vazgeçmeleriyle olacağa benzer.
Sanıyorum Fethullah Gülen, hareketini kademeli bir şekilde bu çizgiye çekecek ve bu stratejik hatayı telafi edecektir"
 
 
 
********
 
Arşiv için eski yazıları ekliyorum:
 
1 Ocak 2012    Fethullahçılar tam kadro Tayyip Bey'e saldırıya geçti
 
9 Şubat  2102  Fethullah - Tayyip Erdoğan zıtlaşması
 
11 Şubat 2012   Tayyip Bey'e karşı İsrail + Fethullah işbirliği
 
15 Şubat 2012  İhale baskını da Tayyip'e uzanıyor
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder