Orhan Aykut, aşiret ilişkileri vasıtasıyla yakınlık kurduğu
eski AKP Milletvekili Abdullah Veli Seyda aracılığı ile tanıştığı İhsan
Arslan'ın ekibine katılmıştı.
İhsan Arslan'ın AKP Milletvekili olduğu dönem en yakınında
bulunan Orhan Aykut, Ergenekon kazılarında bulunan (!) silahların sırrını
Aydınlık'a anlattı:
İşin içinde savcılar, polisler var.
2005'ten sonra başladılar gömmeye.
Ziir Vadisi'ne silahları AKP Milletvekili İhsan Arslan'ın
emriyle Ankara İstihbaratı gömdü.
İstanbul ve İzmir'e de gömüldü. Örneğin Bedrettin Dalan'ı
diskalifiye etmek, okullarını kapatmak için onun toprağına da
gömdüler.
Poyrazköy'e de...
Aydınlık, 17 Ocak 2013
Biz otelde kalırken belgeler geliyordu. Manisa'dan yüklenen
silahlar burada kayıt altına alınıyordu. Burada şu kadar, şurada şu kadar
gömülmüş vs...
Manisa'da askeriyenin bir yerinden geliyordu
bunlar.
Bu, büyük bir yapı. İçinde savcısı, hakimi, polisi, doktoru
var.
İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve İstihbarat Şube
Müdürü Ali Fuat Yılmazer de aralarında.
Delil yok ya, silah gömdüler. Sahte belgeler yapıldı. O
krokiler vs hep İhsan Arslan'ın ofisinde üretilmiş.
Türkiye'nin 81 iline de gömüldü. Kafasını kaldıran, bu
silahlarla irtibatlandırılıyordu.
İhsan Arslan'ın yanında en az bin kişi çalışıyor.
Mustafa Dönmez'in bahçesindeki
silahlar
++++++++++++++++++++++++++++++++++
Aydınlık soruyor, Orhan Aykut yanıtlıyor:
-- Yani askeriyenin mühimmatını ya da silahını alıp,
Manisa'dan çıkartıyorlar, çeşitli yerlere gömüyorlar mıydı?
-- Evet, çeşitli yerlere, örneğin Erzurum'a, Muş'a da
gömdüler. Krokiler ellerinde. Mesela Yarbay Mustafa Dönmez. Nereden biliyorum
diyeceksiniz. İhsan Arslan'la kavga ediyor.
-- Ne kavgası?
-- Bunlar sapanca'da komşu. İhsan Arslan'ın korumaları Yarbay
Dönmez'i tartaklıyorlar Sapanca'da. Bunlar birbirlerine giriyor, kavga
ediyorlar, birbirlerini tehdit ediyorlar. İhsan Arslan bizzat emir veriyor. Ziir
Vadisi'ndeki silahları onunla irtibatlandırıyorlar. Her şey ortada.
-- Bu kavgayla ilgili mi bunlar yaşanıyor?
-- Tabii ki. Birisi kavgadan, birisi solcudur, birisi
Atatürkçüdür, birisi bilmem nedir. Bunlardan olmayanları tek tek
topluyorlar.
-- Mustafa Dönmez'in Sapanca'daki evinden de bir takım
mühimmat çıktı.
-- Kendileri koydurmuştur.
Anlaşmazlık yaşadı, hapse
atıldı
+++++++++++++++++++++++++++
Orhan Aykut; 1963, Muş doğumlu. İstanbul
Fatih’te ticaretle uğraştı. AKP Milletvekilleri İhsan Arslan ve Abdullah Veli
Seyda ile aşiret ilişkileri nedeniyle yakınlık kurdu ve birçok milletvekiliyle
ticaret yaptı.
Orhan Aykut, bir ifade nedeniyle İhsan Arslan ve dönemin Emniyet
İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ile anlaşmazlığa düştükten sonra Matkap
operasyonu kapsamında 3 Ocak 2008 tarihinde saat 21.30 sularında eşofmanlı
olarak evinin önünde otururken gözaltına alındı. Sabah 06.30’a kadar polis
otosunda elleri arkadan kelepçeli olarak gezdirildi. Sonra da Halime Dayan adlı
kişinin Fatih’teki ikametgahına polis zoruyla sokuldu. Orhan Aykut orada
gözaltına alınmış gibi gösterildi. Polisin çektiği kamera kayıtları ve
fotoğraflar medyaya servis edildi. Ekip, sevmediği kişileri bir çete komplosuna
bulaştırıp mahkum ettirmekte uzmanlaşmıştı.
Aykut, hüküm giymeden 10 gün önce; 18 Mayıs 2010’da Başsavcı Ercan
Başaran ve Metin Arda’ya ihbarda bulundu ve İhsan Arslan ve Ramazan Akyürek’in
yasadışı dinlemelerin başında yer aldığını anlattı. Bundan sonra devlet içindeki
bu yapılanmaya ilişkin bildiklerini anlatmaya başlayan Aykut’un başına gelmeyen
kalmadı. Aykut’un 2 oğlu, ifadeden birkaç gün sonra tehdit edildi.
Orhan Aykut 57 aylık tutukluluğunun ardından 4 Ekim 2012’de Metris
Cezaevi’ndeyken tahliye edildi.
Poyrazköy silahları kullanılamazdı
+++++++++++++++++++++++++++++
İstanbul 12. Ağır Ceza'da görülen Poyrazköy Davası'nın 23.
duruşmasında, kazılara görevli olarak katılan askeri personel tanık olarak
dinlendi.
Mevlüt Öncel:
"16 yıldır SAT'ta görevliyim. Mühimmat çamurlu suyun içinden
çıktı. O mühimmat kesinlikle kullanılmaz. Su içinden çıkan mühimmatın patlama
ihtimali olamaz."
Zaten arayanlar (!) da patlamayacağını biliyorlardı. Kepçe ile
toprağı kazıyor, kazma ile bombanın üzerine vuruyorlardı.
İşte fotoğrafları: (Büyütmek için üzerine tıklayınız)
Ayrıntılar için
ekteki "Kazmayı bombanın gözüne
vurdu" ve "Kuyular açılmadan
içinde ne olduğunu bildiler" adlı word dosyalarına
bakınız.
Ziir Vadisi kazılarında bulunan
bombalar
++++++++++++++++++++++++++++++++++
Ziir
Vadisi’nde kazılarla ilgili ortaya çıkan videoda, 12 Ocak 2009 günlü kazıları
izleyen Sincan İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Tuncay Koçak ile Astsubay Başçavuş
Alparslan Keleş'in konuşmaları duyuluyor. Komutanlar bulunan mühimatların sıfır
olduğuna dikkat çekerek, polislerin ne bulacaklarını bildiklerinde hemfikir
oluyorlar. Bulunan mühimmatın henüz kar görmediği, hatta ıslanmadığı, en fazla
iki günlük (yani en fazla iki gün önce gömülmüş) olduğu sonucuna varıyorlar.
Malzemelerin üzerindeki gazetelerin 11 Ocak günlü olduğu görülüyor. Halbuki,
mühimmatın gömülü olduğu yeri belirten kroki Mustafa Dönmez'in evinde 9 Ocak
günü bulunmuştu. Binbaşı, bunun bir tertip olduğunu "Eski kitaplar bunlar"
sözleriyle anlatıyor. İşte o video:
Ziir
Vadisi'nde bulunan mühimmatla ilgili videoda polisler, "datasheet" olarak
bilinen bomba ile ilgili olarak 2 gün önce ABD'li uzmanlardan eğitim aldıklarını
itiraf ediyorlar.
Polisler, Ziir'de kazı yaparken, aralarındaki konuşmada, Gölbaşı'na
mühimmatı nasıl gömdüklerini anlatıyorlar
Bir
polis arkadaşına ydınlatma mühimmatını tutanağa "bubi tuzaklı bomba" diye
geçirmesi için talimnat veriyor
Ayrıntılar için
ekteki
"Aramalarda Amerikalıların ne işi
var" ve "Gölbaşı ve
Ziir Vadisi video kayıtları" adlı word
dosyalarına bakınız.
Bavulu Pala'dan aldık,
CD'leri Ankara'da ürettik
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar Bolat 17 Ocak 2013
Matkap Operasyonu kapsamında çete lideri olmaktan 5 yıl hapis
yatan Orhan Aykut, 4 Ekim 2012 günü Metris Cezaevi'nden tahliye olduktan sonra,
Balyoz sahtekarlığını Aydınlık'a anlattı
İşte özetle anlattıkları:
Aydınlık, 16 Ocak 2013
"Tarih: 2007 Ekim ayı Yer: İstanbul Mövenpick
Oteli...
1. Ordu Komutanlığı'nda 2003 Mart ayında yapılan Plan
Semineri'ne ait dokümanları dönemin AKP Milletvekili İhsan Arslan ile birlikte
teslim aldık...
Eski
Deniz Binbaşı İskender Pala, yanında Amerikalı bir Senatör ile birlikte otele
gelerek, dokümanları bir bavul içinde verdi.
O sırada Egemen Bağış da orada idi. İhsan Arslan ile birlikte
oturuyordu. Fakat Egemen Bağış'ın bavul olayından haberi var mı, yok mu
bilmiyorum.
İhsan Arslan'ın Ramazan isimli polis koruması ve şoförü de
yanımızdaydı.
Ankara'ya İhsan Arslan ile aynı arabada gittik. Dokümanları
İhsan Arslan'ın Dikmen'deki ofisine götürdük.
İhsan Arslan yolda sık Emniyet İstihbarat Daire Başkanı
Ramazan Akyürek'i arıyordu. Dikmen'e vardığımızda Ramazan Akyürek geldi.
Belgeleri alıp 5. kata çıktılar. O katta yaklaşık 50-60 kişi
çalışıyorduk.
Balyoz belgeleri ve iddianameler orada
hazırlandı.
Sonra da Mehmet Baransu'ya teslim edildi.
İskender Pala sonradan İhsan Arslan'ın ekibine katıldı, oradan
tanıyorum."
********
Soldan sağa:
İskender Pala, Balyoz bavulunu getiren eski Deniz Binbaşı.
Uzun saçlı. İrticadan dolayı ordudan atılmış.
İhsan Arslan, eski dönem AKP Milletvekili
Orhan Aykut, Balyoz sahtekarlığını ifşa eden kişi
********
Aydınlık - Bunu İskender Pala kabul etmiyor ama.
O.A. - Tabi kabul etmez. Adam bir suç işlemiş, burada bir çete
var. Büyük bir çete. Kabul eder mi?
Aydınlık - Siz kabul ediyorsunuz ama.
O.A. - Ben adam gibi adamım. Kabul ederim.
Baransu'nun muhbiri de uzun
saçlı
++++++++++++++++++++++++++++++
Taraf muhabiri Mehmet Baransu'nun Askeri Savcılığa verdiği
ifadedeki uzun saçlı kişi ile İskender Pala uyuşuyor.
İşte Baransu'nun ifadesi:
"Muhbir bana emekli olduğundan bahsetti. 2003 yılında
görevliymiş. 2006-7 gibi emekli olduğunu tahmin ettim. Saçları
uzundu."
********
Ek dosyalar:
Kazmayı
bombanın gözüne vurdu
+++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar
Bolat 19 Ocak 2011
Poyrazköy Davası duruşması.
12 Ocak 2011.
Sözde SAT komandoları darbe
yapmak için silah gömmüş. İşte hikayesi:
Bomba İmha ve İnceleme Şube
Müdürlüğü'nde görevli Polis Memuru Fevzi Fidan tanık olarak dinlendi.
Mahkeme huzuruna çıkam polis
memuru süklüm püklüm duruyordu.
Sorulanlara çoğunlukla
"Bilmiyorum, hatırlamıyorum" diye cevap veriyordu.
Hakimler de
"Bilmiyorsan bilmiyorum de" diyerek tanığın cevap vermemesi için
yardımcı oluyorlardı.
Sanık avukatları, gömülü
silahların araması ile ilgili bir fotoğraf gösterdiler.
Fotoğrafta bir kazma vardı.
Avukatlar: "Bu kazma burada niye duruyor, aramada kullanıldı mı?"
diye sordular.
Tanık polis memuru:
"Arkadaşlar oraya getirmşiler ama kullanılmadı" diye cevap verdi.
Bu arada beklenmedik bir şey
oldu.
Tanığın dinlenmesi bitmeden
duruşma ertesi güne atıldı. Bu, görülmemiş bir uygulama.
Ertesi gün tanık tekrar
geldi.
Ama bu defa dimdik duruyor,
kendinden emin. Bir gün önceki zavallı duruşu yok olmuş.
Avukat bugün başka bir
fotoğraf gösterdi:
Gömülen
silahların olduğu yer kazma ile kazılıyordu.
Avukat sordu. "Hani
kazma kullanılmadı demiştiniz. İşte kullanılmış"
Polis memuru bir an
durakladıktan sonra yine kendinden emin bir şekilde cevapladı:
"Evet ama mühimmatın
olduğu yeri sarı bantla çevirmiştik, bantın dış tarafı işaretleniyordu kazma
ile"
Avukat bu defa başka bir
fotoğraf gösterdi
Bu
fotoğrafta bir polis memuru bombanın tam üzerine kazma ile vuruyordu.
Avukat: "Patlamayacağını biliyor muydunuz?" diye
sordu.
Tanık polis memuru kızarak:
"Biz mesleğimiz için canımızı feda ederiz" diye çıkıştı.
Bombaları kendileri
gömmüşlerdi.
Mühimmatın gömüldüğü
yer dere yatağı idi.
Silahlar sular
içinden ıslak olarak çıkarıldı.
Bombaların
patlamayacağını bildikleri için korkmadan kazma ile bombanın gözüne
vurabiliyorlardı.
"Canını mesleği
için feda etmek" palavra idi.
Bomba ortaya çıkmış.
Bu durumda bomba imha uzmanı gelir, patlatmamaya çalışarak etkisiz hale
getirmeye çalışır.
Göz göre göre
bombanın gözüne kazma ile vurulur mu?
Polis memuru Fidan'ın
pervasız bir şekilde yüksek sesle konuşmaya devam etmesi üzerine avukat
şüphelendi ve sordu:
"Silahınız üzerinizde
mi?"
Polis memuru
"Evet" diye cevapladı
Hakim: "Mahkeme
salonuna silahla girilmeyeceğini bilmiyor musunuz?"
Tanık polis: "Biliyorum
ama unutmuşum"
Ama mahkeme heyeti ne
polisin silahını aldı, ne de hakkında bir işlem yaptı.
Ergenekonculara karşı
savaşan kahraman polislerimiz her türlü kanunsuzluğu yapabilirlerdi.
Bir gün önce süklüm püklüm
duran polisin bugün niçin aslan kesildiği anlaşılmıştı. Bugün silahlıydı.
Ya kendini fotoğraflarla
sıkıştıran avukatlara kızıp çekip vursa idi?
Mahkeme heyeti, tanık olarak
dinlenen polislerin salondan çıkmasına izin verdi.
İfade
vermiş olan polisler, dışarıda ifade vermek üzere bekleyen polislerle görüşüp
ne sorulduğunu nasıl cevapladıklarını anlattılar.
Avukat Celal Ülgen: "39
yıllık avukatlık hayatımda ilk kez tanığın duruşma salonunun dışına çıkmasına
izin verildiğini gördüm" dedi.
Bu
davalarda hukuk olmadığı, kanun olmadığı, savcı, hakim ve polislerin ortak
çalıştığı bir kere daha görüldü.
Hanefi Avcı ne demişti:
"Gördükleriniz savcı,
hakim ve polis değil, bir örgütün elemanlarıdır"
Kuyular
açılmadan içinde ne olduğunu bildiler
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar
Bolat 26 Ocak 2011
Samanyolu ve TRT
televizyonları büyük bir başarıya imza attılar.
Yarbay Mustafa
Dönmez, bu büyük başarıyı
duruşma salonunda açıkladı.
Silivri'deki Poyrazköy
duruşmasında Dönmez Yarbay video sunumu yaptı.
Duruşma salonundakiler büyük
bir hayranlıkla izledi:
Samanyolu ve TRT
televizyonları daha Poyrazköy'de kazılar başlamadan, kuyuların içinde ne
olduğunu söylüyorlar.
Kazılar başlamadan 15 saat
önce...
Sonra kazılar yapılıyor...
Kuyulardan çıkan silah
listesi, Samanyolu ve TRT'nin 15 saat önce söylediği listenin aynı...
Ne ileri görüş. Ne büyük
başarı.
Mümtaz müneccimlik örneği.
Savcılar ve Hakimler şimdi
Samanyolu'na ve TRT'ye soracaklar mı?
"Nereden biliyordunuz,
siz mi gömdünüz bu silahları" diyecekler mi?
Haber yapanları mahkemeye
çağırıp ifadelerini alacaklar mı?
Böyle rezalet dünya
tarihinde görülmemiştir.
Tertipçiler, oraya buraya
silah gömüp "Ergenekoncular gömdü, işte bulduk" diye yaygara
yapmaktadırlar.
Ergenekoncular gömdü ise,
gömülen silahların listesi sizde ne arıyor?
Rezalet en başından beri
devam ediyor.
Ümraniye'de bir gecekondunun
tavan arasında bombalar bulunduğunu ilan etmişlerdi.
Mahkeme salonunda, zabıt
tutulması sırasında çekilen video filmi gösterildi.
Polisler, olay yeri zaptını
gecekonduda değil, karakolda tutuyorlar.
Bir polis: "Gecekonduda
yazdık deriz" diyor.
Diğeri de bu konunun önemli
olmadığını şu veciz sözlerle ifade ediyor:
"Söz konusu Ergenekon
ise s.... hakimi savcıyı"
Halbuki o zaman Ergenekon
diye bir şey bilinmiyor. Ergenekon'a ait olduğu söylenen belgeler aylar sonra
ortaya çıkmıştı.
Ortada Ergenekon diye bir
şey yokken, polis memuru Ergenekon'u nereden biliyordu?
Cevap: Samanyolu ve TRT 15
saat önce silah listesini nerden biliyordu ise, o polis memuru da Ergenekon'u
oradan biliyordu.
++++++++++++++++++++++++++++
Aramalarda
Amerikalıların ne işi var
+++++++++++++++++++++++++++++
22 Şubat 2011 Ali Serdar Bolat
Yarbay
MUSTAFA DÖNMEZ:
"Tertipçi polisler dışarda biz içerdeyiz"
İkinci Ergenekon Davası
tutuklusu Yarbay Mustafa Dönmez, tutuklanmasının üzerinden tam iki yıl
geçtikten sonra 100. duruşmada savunmasına başladı.
Ergenekon davalarını polisin
kurguladığı söyleyen Dönmez, aramaya katılan polislerin Amerikalılar tarafından
eğitildiğini, arama görüntüleriyle belgeledi.
9 Ocak 2009 tarihli polis
kamerası görüntülerinde, komiser olduğu anlaşılan kişi, aramadan iki gün önce
Amerikalılardan eğitim aldıklarını söylüyordu.
(Bu video odatv'de
yayımlanınca yöneticileri tutuklandı)
Görüntülerde, Komiser Serdar
Yıldız Amerikalı bir kişiye abi diyor ve savcılara küfrediyor.
Ziir Vadisi, Gölbaşı ve
Poyrazköy'de arama yapılan yerlerde Amerikalıların ne işi vardır?
Yabancılar neden aramalarda
bulunmaktadır? Bu olay neden araştırılmamaktadır?
Buralar jandarma bölgesi
olduğu halde aramayı polisler yapmakta ve jandarma işe karıştırılmamaktadır.
Niçin?
Aramalar niçin gece
yapılmaktadır?
Başka bir videoda, olayı
gözlemleyen Binbaşı ve Başçavuş aralarında
konuşurken "Polislerin
burada ne bulunacağını önceden bildiklerini, kar yağmış olmasına rağmen
silahların kutularının bile ıslanmadığını, silahları örten gazetenin 2 gün
öncesine ait olduğunu" söylüyorlar. Yani silahlar, Amerikalının
verdiği dersten hemen sonra gömülmüş. Amerikalı, polislere onların bilmediği
"dataşit" adlı bir silahı göstermiş, o silah 2 gün sonra aramada
bulunuyor.
Dönmez, aynı seri ve kafile
numarasını taşıyan yeşil renk ve 1987 üretim yılını taşıyan sis kutusu
Gölbaşı'ndaki arama tutanağında gösterilmediğini belirtti ve şunları söyledi:
"Bu sis kutusu, benim
talebimle değil, Emcet Olcaytu'nun talebiyle araştırıldı. Sizin bu olayla
ilgili talimatınız daha ilgili yerlere ulaşmadan, polisler bu karardan haberdar
oluyor ve bu olayın "sehven" meydana geldiğini belirten bir tutanak
tutuyorlar. Ancak bu mühimmat Ankara polisinin elinde değil İstanbul'daydı. Gölbaşı, Ziir
Vadisi ve Poyrazköy'de aynı sis kutusu bulunduysa bu, olayın arkasında polisin
olduğunu göstermektedir. Bu olayı tertipleyen polisler dışarıda biz
ise içerideyiz."
Bunun
anlamı şu:
Aynı
sis bombası İstanbul polisinin elinde iken Ziir Vadisi'nde bulunuyor.
Polisin
elinde olan bir bombanın daha sonra aramada bulunması, bombayı polislerin
gömdüğünü gösterir.
Tutuklu
Emcet Olcaytu, mahkemeye dilekçe vererek bu olayın araştırılmasını istiyor.
Polisler
bu dilekçeyi anında haber alıyorlar ve sis bombasının tutanağa
"sehven" yazıldığını söyleyerek arama tutanağından çıkarıyorlar.
Al sana
bir "sehven" daha... İstanbul polisinin elinde bulunan bomba
"Ziir Vadisi'nde bulundu" diye tutanağa "sehven"
nasıl yazılır?
Her şey
çok açık... Tertip meydanda.
Yarbay Dönmez'in dikkat
çektiği ikinci olay, 472 adet 7,65 tabanca mermisinin tutanağa yazılmasının
unutulmasıydı.
Dönmez, bu mermilerin daha
sonra "sehven" denilerek tutanağa eklendiğini kaydetti.
Askeri Mahkeme
durumu
+++++++++++++++++++
Genelkurmay Askeri
Mahkemesi, Ziir Vadisi'nde bulunan bu silahlar için Yarbay Dönmez'e 4 yıl hapis
cezası vermişti.
Askeri Yargıtya kararı
bozdu, Mahkeme kararda diretti, Yargıtay tekrar bozdu.
25 Şubat'ta dava tekrar
görülecek. Bu defa, Yargıtay'ın üzerinde durduğu "usule ve esasa ilişkin
eksikler" Mahkemece tamamlanmak zorunda.
Odatv tarafından yayımlanan
görüntüler de mahkemede gündeme gelecek.
+++++++++++++++++++++++++++++++
Gölbaşı ve Ziir Vadisi video kayıtları
+++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar Bolat 22 Şubat
2011
Polisler, Gölbaşı'nda bulunan mühimmatı kendilerinin
gömdüğünü itiraf ediyorlar
Aydınlatma mühimmatını tutanağa "Bubi Tuzaklı
Bomba" olarak yazıyorlar.
İşte ayrıntılar:
Saklıbahçe videosu
++++++++++++++++
Çelik Çelikyaman'ın hazırladığı haberde ilk video Ankara
Saklıbahçe'de yapılan kazıdan.
Kazı
sırasında polisler kendi aralarında konuşuyorlar.
10
Ocak 2009 tarihli videoda, bir polis,
o tarihten
birkaç gün önce yapılan Gölbaşı kazılarının durumunu soruyor.
Turgut
adlı polis cevap olarak:
"Toplam
şu kadardı. "Şu kadar malzeme gömün" dedi. Şu kadar toprak
var"
diye cevap vererek mühimmatı nasıl gömdüklerini anlatıyor.
İşte o diyalog
- Öbür taraftan (Gölbaşı) bilgi var mı?
- Yok
- Bu kadar derinlikte çıktı
- Ha şu kadar işte
- Tabi tabi o kadar valla
- 15 - 20 santim
- He
- Toplam şu kadardı. "Şu kadar malzeme gömün" dedi. Şu kadar toprak var.
- Kazmanın ucu (kadar) birşey.
http://askerhaber.com/video.php?id=495&title=pol%C4%B0s:-muh%C4%B0mmati-boyle-gomduk
İşte o diyalog
- Öbür taraftan (Gölbaşı) bilgi var mı?
- Yok
- Bu kadar derinlikte çıktı
- Ha şu kadar işte
- Tabi tabi o kadar valla
- 15 - 20 santim
- He
- Toplam şu kadardı. "Şu kadar malzeme gömün" dedi. Şu kadar toprak var.
- Kazmanın ucu (kadar) birşey.
http://askerhaber.com/video.php?id=495&title=pol%C4%B0s:-muh%C4%B0mmati-boyle-gomduk
Ziir Vadisi videosu
+++++++++++++++
Yarbay Mustafa Dönmez'in tutuklu
yargılandığı davanın dosyasına giren videoda ise yine Turgut adlı polis ve
arkadaşları, şubeye getirdikleri mühimmatı listeliyor.
Bu sırada Polis Turgut, eline aldığı aydınlatma
mühimmatını inceliyor ve ardından, "Olsun
sen yine de bubi tuzaklı bomba yaz" diyor.
İşte o diyaloglar
- Bubi tuzaklı bomba
- Bubi tuzaklı bomba. Öyle diyelim.
- Aydınlatma mühimmatı bildiğim kadarıyla.
- Olsun sen yine de "bubi tuzaklı bomba" yaz.
İşte o diyaloglar
- Bubi tuzaklı bomba
- Bubi tuzaklı bomba. Öyle diyelim.
- Aydınlatma mühimmatı bildiğim kadarıyla.
- Olsun sen yine de "bubi tuzaklı bomba" yaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder