14 yaşındaki bir kız için yazılan şu alçakça
tanımlara bakın:
"Ergen azgını. Samimiyeti ilerlettiği bir çocuk var, bu
çocukla çok kısa zamanda yatar"
Kızın kimliği:
Şerefli bir üst düzey komutanımızın kızı.
Yukarıdaki sözlerin yazıldığı yer:
"Askeri Casusluk" İddianamesi
Böyle İddianame olur mu?
Şerefli Türk Subaylarının akrabaları hakkında ne idüğü
belirsiz kişilerce yapılmış olan bu ve benzeri fişlemeler, Cumhuriyet (!)
Savcısı tarafından mal bulmuş magrıbi misali İddianameye
doldurulmuş.
Maksat komutanlarımızın onurları ile oynamak. Bir
komutanımızın eşi hakkında asılsız dedikodu çıkarmışlar, komutanımızın
intiharına yol açmışlardı. Aynı ahlaksız oyunu tekrarlıyorlar.
Aydınlık, 23 Ocak 2013
"Ben nereye takılacaklarını bildiririm siz
fotoğraflarsınız... kızının çocukla elele fotoğrafı bile onu
delirtir"
Komutanı delirtmek için kurdukları tuzağı çekinmeden
İddianameye koymuşlar.
".... odasına yerleştirdiği kamerayı almış.
Kullanılabilecek görüntüler var."
Yapan kendileri, sözde ihbar maili ile gelmiş. (!) Her
zamanki gibi.
Balyoz davasından haklarında hüküm verilen bazı
askerler ve çocukları da İddianamede mağdur sıfatı ile yer aldı.
Sözde bazı komutanlar, diğer komutanların çocukları için
yukarda örneği görülen ahlaksız fişlemeleri tutmuşlar, şantaj yapmak için.
Maksat komutanları birbirine düşman etmek.
Bu kadar alçakça şeytani oyunları düşman bile
yapmaz.
Aydınlık, 24 Ocak 2013
1762 sayfalık Askeri Casusluk İddianamesinde yok
yok.
Askerler ve aileleri hakkında akıl almaz fişlemeler,
MİT'çiler, eskort kızlar, dedikodular...
357 sanıktan 310'u subay. (Kara K. 133, Deniz K. 76, Hava
K. 56, Jandarma 45)
Davada 20'yi aşkın görevde kurmay albay
yargılanacak.
Soruşturma aşamasında ilen hukukçular tarafından "Deniz
Kuvvetleri'ni bitirme projesi" olarak değerlendirilen İddianamede, askerler "suç
örgütü ile işbirliği ve ajanlık" ile suçlanıyor.
Sözde komutanların eskort kızlarla birliktelikleri kamera
kaydına alınmış, bilgi ve belge getirmeleri için şantaj olarak
kullanılmış.
Ama bu, sadece söylenti. Kamera kaydı falan yok. Delil yok
yani.
Sanıklar arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay
başkanı Koramiral Veysel Kösele ve Emekli Tümgeneral Alaettin Parmaksız da
var.
Tümg. Alaettin Parmaksız'ın basılmış
kitapları:
Burası Hakkari. Ankara'dan Görüldüğü Gibi
Değil.
Komutanım Ben Şehit Miyim
PKK Gerçeği
Türk Ordusu'nda General Olmak
Dağlıca Baskını'ndan Güneş Harekatı'na
Türk - Amerikan Savaşı Kanlı Deprem
Singer Toplar
Komutanlarımıza yapılan alçakça tertibi en iyi
açıklayan yazıyı veriyorum. Yılmaz Özdil yazdı.
Hürriyet, 24 Ocak 2013
Yılmaz Özdil – Casuslarımızı ziyaret ettim
İzmir’e geldim.
Casuslarımıza gittim!
*Diyeceksiniz ki…
Kimdir bu casuslar?
*
Bilmemeniz çok normal…
Gözden ırak oldukları için, gönülden de ırak onlar.
*
Her şey, e-posta’yla polise gönderilen, ne idüğü belirsiz, isimsiz, imzasız ihbar mektubuyla başladı. Tuzağa düşürülen genç kızlara fuhuş yaptırıldığı, kameraya alındığı, sonra da bu görüntülerle kameraya alınan kişilere şantaj yapıldığı iddia ediliyordu.
*
Şak… İhbar mektubunda elebaşı görünen adamın evi basıldı. Siidi bulundu. Tıpkı Ergenekon’da Balyoz’da olduğu gibi, bu siidi’de de subayların isim listesi vardı! Siidi’deki şemaya göre, fuhuş yoluyla şantaj yapılan subaylar, devletin gizli bilgilerini veriyordu.
*
Şak… Genç subaylarla aşna fişne yapan 22 yaşındaki bi kızın evi basıldı. Kızın bilgisayarında “bycasus” isimli belge bulundu iyi mi! Casus filmlerinde zaten olmaz ama, böylesi komedi filmlerinde bile olmaz. Casusluk şebekesi, casusları, casus isimli belgeye yazmıştı.
*
Ki, maazallah “yazmazsak, unuturuz casus isimlerini” diye herhalde!
*
Ele geçirilen “dijital” materyallere göre… Casus subaylar sadece fuhuş yapmakla kalmıyor, hükümet, TSK, MİT aleyhine faaliyette bulunuyor, PKK’ya yardım ediyor, devletin gizli askeri bilgilerini para karşılığında satıyor, kuryeler aracılığıyla yurtdışına gönderiyordu.
*
Şakır şakır tutuklama başladı; teğmen, yüzbaşı, albay, amiral’e kadar.
*
Küçücük bi pürüz vardı…
*
Tutuklanan subayların o kızla veya bir başka kadınla çekilmiş görüntüsü,
fotoğrafı var mı? Yok.
Telefonla görüşmüşlükleri var mı? Yok.
Cepten mesaj? Yok.
İnternetten yazışmışlıkları var mı? Yok.
Kız veya bi başka kadın, ben bunlarla yattım diyor mu? Demiyor.
Tanıyorum diyor mu? Demiyor.
Subaylarda ele geçirilmiş devlete ait belge var mı? Yok.
Para trafiği tespit edilmiş mi? Edilmemiş.
Kurye yakalanmış mı? Yakalanmamış.
Tanık var mı? Yok.
Tanık var mı? Yok.
Gizli tanık? Yok.
Hangi devlete bilgi verilmiş? O da yok.*
E, ne var?
Elebaşı denilen adamın evindeki siidi’de isimleri var.
*
Elebaşı siidi için ne diyor? "Benim değil" diyor.
Subayları tanıyor mu? Tanımıyor.
Telefon, internet, yüz yüze, herhangi bi yolla irtibat tespit edilmiş mi? Edilmemiş.
*
Ayrıca…
Elebaşı Marmaris’te,kız İzmir’de.
Elebaşı Marmaris’te,kız İzmir’de.
Ama, subayların yüzde 95’i alakasız şehirlerden tutuklanıyor. Mersin,
Kocaeli, Çanakkale, Ankara, Anadolu’nun dört bi tarafından toplanıp toplanıp
İzmir’e getiriliyor.
*Hatta…
Bir tanesi, "benim burda ne işim var" diye soruyor, savcı, "valla bence de burda olmaman lazım, polis isimlerinizi verdi" diyor. Vaziyet bu.
*
8 aydır yatıyorlar.
Kimsenin ruhu duymuyor.
*
İstanbul’da tıpatıp aynı fuhuş-şantaj iddiasıyla askeri casusluk davası açılmış, İstanbul medyası habere vakıf olabilmiş, İstanbullu avukatlar medyayı bilgilendirebilmiş, neticede, iftiradan ibaret olduğu kısa sürede ortaya çıkmış, apar topar hepsi beraat etmişti.
*
Bu dava ise, sanırım bu nedenle İzmir’de açıldı… Subayların aileleri Anadolu’nun dört bir tarafında yaşıyor, dayanışma için organize olamıyorlar, İzmirli avukatlar İstanbul’a seslerini duyuramıyor, İstanbul medyası habere vakıf olamıyor. İddianame anca dün açıklandı, 8 aydır yatıyorlar, daha duruşmaya bile çıkamadılar.
*
Bir albayın kızı ve bir albayın arkadaşının isteğiyle, askeri savcının izni ve askeri cezaevi komutanlarının iyi niyeti sayesinde onlarla görüşebildim. Maltepe’deki arkadaşlarım gibi, pırıl pırıl, madalyalı, masterli, şerefli, kahraman subaylar… “Askeri casusluk ve fuhuş davası” denilmesi onurlarına dokunuyor, “lütfen yazın, bu dava, öbür davalar gibi Atatürkçü subayları tasfiye davasıdır” diyorlar.
*
Peki, kimdir bu subaylar? Ortak özellikleri ne? Hangi görevdeydiler? Hangisi tutuklanınca, hangi milli proje durduruldu? 2010’dan önce neden hiç casusluk iddiası yoktu? Esrarengiz “kara kutu”da ne var? Bana neler anlattılar? Hangi kitabı okumanızı istiyorlar? Casusluk öyle olmaz, böyle olur, Suriye’nin düşürdüğü Fantom… Yarın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder