Org. Karadayı
1994-1998 arasında Genelkurmay
Başkanı olan Org. İsmail Hakkı Karadayı, Amerika'nın hedefinde
idi.
Çünkü, Amerikan planlarına darbe üzerine darbe
vurmuştu.
İşte darbe listesi:
-- Mart 1995 Çelik Harekatı ile ABD hakimiyetindeki Kuzey Irak'a
girdik. PKK büyük zayiat verdi.
Amerika'dan "Türk komutanları hizadan çıktı, Türk Ordusu Türkiye -
ABD ilişkilerini bozuyor" feryatları yükseldi
-- Eylül 1996'da ABD'nin eğittiği Peşmerge gücüne büyük darbe
indirdi.
ABD, üç bine yakın Peşmergeyi uçakla Guam Adası'na kaçırmak
zorunda kaldı.
Bu operasyon, ABD'de "Vietnam'dan sonra aldığımız en büyük
yenilgi" olarak yorumlandı.
-- Ocak 1996'da SAT Komandolarımız Kardak' açıkarak bayrak
diktiler.
Böylece Yunan
komandolarının adaya bayrak dikmelerine cevap verilmiş oldu.
-- 28 Şubat, Fethullah'a darbe indirdi. Fethullah kaçıp ABD'ye
yerleşti.
160 subay irticadan dolayı tasfiye edildi. Ordu içindeki Gladyo
unsurları temizlenmişti.
-- 28 Şubat içinde ABD'nin Truva Atı
olan Çevik Bir de 1998 sonrasında tasfiye edildi.
Bu sayede Haçlı İrtica,
2002 sonuna kadar iktidara el koyamadı.
--
Org. Karadayı, ABD ve NATO yuvalanmasını, yani Kontrgerillayı Genelkurmay
Karargahından çıkardı.
Özel Harp subaylarımızın Çin'in
Uygur bölgesinde ve Çeçenistan'da kullanılmasına engel
oldu.
31 Ağustos 2008 günlü Aydınlık dergisi kapağı haber
vermişti:
"5 Genelkurmay Başkanı Ergenekon'la
suçlanıyor"
Suçlananlardan biri, Org. Karadayı idi.
Aydınlık, 4 Ocak 2013
Aydınlık, Org. Karadayı'nın ABD'ye vurduğu darbelerden
ikisini, Çelik Harekatı ile 28 Şubat'ı öne çıkararak "ABD'ye iki büyük darbenin
mimarı" başlığını attı.
********
NATO'ya girmemizle başlayan Türk-ABD askeri dostluğu,
hangi süreçlerden geçerek düşmanlığa dönüşmüştü?
İşte kısa tarihçe: Başlangıç noktası Seferberlik Tetkik
Kurulu'nu kuruluşu, bitiş noktası Ergenekon ve Balyoz tertipleri.
********
Özel Kuvvetler Komutanlığı
(ÖKK) kısa tarihi
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
İlk kurulduğu zaman adı "Seferberlik Tetkik
Kurulu" idi. (STK)
Türkiye'nin 1951'de NATO'ya
girmesinin bir sonucu olarak 1952 yılında ordu bünyesinde kuruldu. NATO'ya giren
tüm ülkelerde benzer örgütler kurulmuştu.
Bu örgütler sayesinde ABD, üye
ülkeleri NATO aracılığıyla denetim altında tutacaktı.
Giderlerini ABD'nin karşıladığı
bu örgütler, NATO'nun
gizli örgütü olan Süper-NATO'nun (yani Gladyo'nun) denetimi altında
idiler.
Türkiye'deki örgütün çekirdek kadrosunu Kore'den dönen ve Gayri
Nizami Harp stratejisini öğrenmiş olan subaylar oluşturdu.
Kurulun gizli görevi, Türkiye'de
Amerika karşıtı bir rejim değişikliğini engellemekti. Aynen diğer NATO
ülkelerinde olduğu gibi.
Ama STK'nın görünürdeki amacının "Sovyet istilasına uğrayan
bölgelerde direnişi örgütlemek" olduğu söyleniyordu..
Plana göre, yurt çapında çeşitli
yerlere silah gömülecek, istila anında önceden belirlenmiş kişiler bu silahları
çıkararak direniş başlatacaklardı.
Bunun için, topluma sürekli "Sovyet
tehdidi" propagandası yapılıyordu.
CIA ve Adnan Menderes hükümeti
arasında imzalanan 1959 tarihli bir anlaşmada, "Gizli Ordu"nun "rejime karşı iç
ayaklanma durumunda" harekete geçirileceği belirtiliyordu.
Seferberlik Tetkik Kurulu'nun ismi 1965
yılında Özel Harp Dairesi oldu. (ÖHD)
Daire, ABD'nin kontrolünde uzun yıllar Kontrgerilla
(Gladyo) olarak hizmet verdi.
Daire'nin resmi varlığı, 1974 yılında Genelkurmay
Başkanı Semih Sancar'ın Başbakan Ecevit'ten "Acil bir ihtiyaç için" para
istemesiyle ortaya çıktı.
Ancak yapının
varlığı 12 Mart'ta işkence gören yurtseverlerce zaten öğrenilmişti!
Özel Harp Dairesi ve Kontrgerilla varlığını 12
Eylül öncesi ve sonrasında da tüm ağırlığıyla sürdürdü.
Bu
süre içinde faili meçhul cinayetler, 1 Mayıs 1977, Maraş, Çorum türünden
provokasyon ve katliamlar, Kültür Sarayı sabotajı, Sirkeci, Yeşilköy
bombalamaları, Ecevit’e suikast girişimi, devrimcileri işkenceli sorgulamalardan
geçirmeler; yurtsever aydınların suikastlerle öldürülmeleri hep bu örgüt
tarafından gerçekleştirildi.
Çünkü TSK, böyle yapmakla Sovyetlere karşı Türkiye'nin bağımsızlığını
savunduğuna ve ABD'nin stratejik müttefikimiz olduğuna
inandırılmıştı.
NATO eğitimlerinden geçen Türk
subaylarının beyni yıkanmıştı. Onlar ABD'nin her dediğinin çıkarlarımıza uygun
olduğu konusunda şartlandırılmışlardı.
İlk olay: Torumtay'ın
istifası
+++++++++++++++++++++++
Ancak 1980'lerin sonuna doğru TSK içinde,
ABD'nin stratejik hedefleri konusunda fikir değişiklikleri oluşmaya
başladı.
1986 yılında ABD, şimdilerde uygulatmaya çalıştığı "Türkiye
himayesinden Kürdistan Planı"nı Evren ve Özal'ın oluruyla Türk Ordusu'na da
dayatmıştı.
Plan, Genelkurmay Başkanı Org.
Nejdet Üruğ'un sert direnciyle karşılaştı ve engellendi.
Komutanlar,
Amerika'nın Türkiye'yi bölmeyi amaçlayan planlar yaptığını ve bu planları
Türk ordusu eliyle uygulamaya koymak istediğini
anlamışlardı.
Daha sonra, ABD emrinde Kuzey Irak'a girme planına karşı çıkan Org.
Torumtay istifa etti, plan suya düştü. 3 Aralık 1990
Böylece, Türk Ordusu, Amerikancı planlarda rol almayacağının ve
direneceğinin ilk işaretini vermiş oldu.
O andan itibaren Türk Ordusuna karşı Ergenekon tertibi
planlanmaya başlandı.
Amerikan planlarına engel olan komutanlar, Ergenekon çeteciliği ile
suçlanacaktı.
Her şey 1991 yılı başında ABD'nin
Körfez saldırısı ile başladı.
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
ABD, Bağdat'a yürümedi, Irak'ın
kuzeyinde bir Kürt isyanı kışkırttı.
Arkasından, Irak Ordusunun 36. enlemin kuzeyine geçmesini önleyerek
buradaki Kürt oluşumunu güvence altına aldı.
ABD'nin planı şuydu: Önce Kuzey Irak'ta bir Kukla Kürt
Devleti kurmak ve sağlamlaştırmak, sonra Irak'ı tümüyle işgal
etmek.
Daha sonra, Kukla Devleti
Türkiye'nin güneydoğusu, Suriye'nin kuzeyi ve İran'ın batısından koparacağı
parçalarla birleştirerek Büyük Kürdistan'ı, yani İkinci İsrail'i
kurmak.
"Büyük Ortadoğu Projesi" denen şeyin merkezinde işte bu Büyük
Kürdistan'ın kurulması vardı. (Tayyip ve Gül'ün eşbaşkanları olduğu proje;
Buş'un deyimiyle "Haçlı Seferi")
Amerikan ordu dergisinde Türkiye'nin güneydoğusunu da içine alan
Büyük Kürdistan haritası yayımlandı. Aydınlık, Ulusal Kanal, Cumhuriyet haber
yaptı.
Belki anlamayanlar vardır diye İtalya'daki NATO
toplantısında ABD'li subaylar bu haritayı ekrana yansıttı.
Türk subayları toplantıyı terk etti.
Böylece ABD, Türk Ordusu'na karşı savaşı fiilen
başlattığını alenen açıklamış oluyordu.
Türkiye'deki bütün hükümetler, İncirlik'e yerleşen Çekiç
Güç'ün görev süresini uzatarak ABD'nin Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti
kurmasına yardımcı olmuşlardı. ("ABD Ordusu ile mükemmel işbirliği
!!!)
İşte Türk Ordusu bu süreçte Kuzey Irak'taki oluşum üzerinden
Türkiye'nin bölünmesi tehlikesini ve tehdidini algılayınca, ABD ile cephe
cepheye geldiğini anladı.
Özel Harp Dairesi'nin
millileştirilmesi
+++++++++++++++++++++++++++++++
Sovyet tehdidine karşı kurulmuş olan Özel Harp Dairesi ABD
güdümünde idi, ama Sovyetler yıkıldığı için oradan gelen tehlike ortadan
kalkmıştı.
Şimdi ise tehdit, Kuzey Irak'taki ABD varlığından
geliyordu.
Dolayısıyla, ABD güdümünde olan Özel Harp Dairesi, ABD'den
gelen bir tehdide karşı durmak için kullanılamazdı.
Geçmişteki Kontrgerilla eleştirileri de Ordu'da
rahatsızlık yaratmıştı.
Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş,
Özel Harp Dairesi'ni yeniden örgütleme ve adını Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) olarak değiştirme
çözümünü uyguladı. Yıl 1991.
1992'de de personeli yeniden yapılandırıldı.
Bu sadece bir isim değişikliği değil, ABD ilişkilerinin sorgulandığı
sürecin de somut bir sonucuydu.
ÖKK'nın bölücü terörü hedef alması ve Kuzey Irak'taki
Kukla Devlete karşı tavır alması, ABD denetiminden kurtulma sürecinin
başlangıcıydı.
Tugay düzeyindeki birlik, tümen düzeyine
çıkarıldı.
ÖKK, Kuzey Irak'ta ABD ile karşı karşıya geldi ve ABD
tehdidine karşı uyanışın öncüsü oldu.
Özel Kuvvetler Komutanlığı ile Daire ABD ve Gladyo'nun
sultasından çıkarıldı!
ABD görevlileri Org. Karadayı döneminde ÖKK
binasından çıkarıldılar.
NATO ve ABD ilişkileriyle, ABD parasıyla, ABD
eğitimiyle milletine karşı oluşturulmuş olan bir yapı, artık Milli Kuvvet haline
dönüştürülmüştü.
Bundan dolayı ÖKK,
ABD'nin hedefi haline geldi!
Ankara Gölbaşı'nda, ÖKK için yeni bir yerleşim yerinde
yönetim ve eğitim tesisi yapımına başlandı. ABD bundan son derece rahatsız oldu,
ajanları vasıtasıyla Askeri Savcılığa ÖKK tesis inşaatında yolsuzluk yapıldığı
iddiasıyla dava açtırdı ve ÖKK'nın yapılandırılmasını uzun süre felce uğrattı.
Yapısı sivilleşen, içi boşaltılan, etkisi kısıtlanan Milli
Güvenlik Kurulu'nun Toplumsal İlişkiler
Başkanlığı'nı ÖKK bünyesine dahil etmesi ve ÖKK'nın 2006 yılında tümen seviyesinden
kolordu seviyesine çıkarılması da ABD'nin kızgınlığını
arttıracaktı.
ABD, Muavenet Muhribimizi
batırdı
+++++++++++++++++++++++++++++
2 Ekim 1992. Ege'de yapılan NATO tatbikatında, ABD Uçak
Gemisi Saratoga, gece karanlığında, Sea Sparrow füzeleri ile Muavenet
Muhribimizi hedef alarak batırdı.
Sonuç: 5 şehit, 22 gazi ve hurdaya çıkmış olan
muhribimiz.
Bu, ABD'nin ilk tehdidi idi ve arkası
gelecekti.
Org. Eşref
Bitlis'in şehit edilmesi
+++++++++++++++++++++++++++
ABD'nin Kuzey Irak'taki
Kukla Devleti pekiştirme planlarını bozan bir planı uygulamakta olan Org.
Bitlis, Amerikan Çekiç Güç Helikopterlerinin
PKK'ye silah ve malzeme attığını saptadı ve raporlarında bunu
belirtti.
Orgeneral Eşref Bitlis işte, Jandarma Genel Komutanı olarak, Amerika'nın
Türkiye'nin toprak bütünlüğünü ve güvenliğini hedef aldığını gördüğü; bu
tehlikeyi önlemek için tedbirler aldığı ve ülke savunmasına yönelik bir
strateji geliştirdiği için Amerika tarafından hedefe konuldu.
Org. Bitlis, helikopterle Kuzey Irak'a
giderken, bu seyahat Amerika'ya haber verilmiş olduğu halde, iki Amerikan jeti
yakın uçuş yaparak saldıkları yoğun egzost gazı ile helikoperi oksijensiz
bırakıp motorunu durdurarak düşürme denemesi yapmışlarsa da, usta pilotumuz ani
dalış manevrası ile bu suikasti boşa çıkarmıştı. Bu suikasttan hemen sonra
Amerikalılara saldırdıkları helikopterde orgeneralimiz olduğu tekrar
bildirilmesine rağmen iki Amerikan jeti saldırıyı tekrarlamışlar fakat usta
pilotumuz olaya tekrar hakim olabilmişti.
İkinci teşebbüs başarılı oldu. CIA tarihinin en
önemli suikasti 17 Şubat 1993 günü gerçekleşti. Uçağına yapılan sabotaj
sonucunda Org. Bitlis şehit edildi.
Gazi olayları
+++++++++++
Türk Ordusu'nun Kuzey Irak'a müdahale kararı aldığını öğrenen Amerika, yurt
içinde karışıklıklar kışkırtarak harekatı önlemeyi planladı.
Atatürk döneminde Kerkük-Musul sorunu dolayısıyla İngiltere'nin içerde Kürt
isyanı kışkırtmasına benzer bir plan.
CIA'nın Moskova İstasyon Şefi, CNN
televizyonundan, "Türkiye'nin karışacağını", daha doğrusu Amerika'nın Türkiye'yi
karıştıracağını tüm dünyaya şöyle ilan etti:
"Önümüzdeki dönemde dünyanın en çok
karışacak ülkesi Türkiye'dir... Şu anda Türkiye, gizli servislerin gündeminde
ilk sıraya yerleşmiştir."
Gazi Mahallesi tertibinden birkaç gün önce
de, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Holbruk (Holbrooke), Türkiye'nin Kuzey Irak
sınırında yaptığı yığınağa dur demek için tertip yapacaklarını şöyle ilan
etti:
"Kuzey Irak sınırına asker yığıyorsunuz.
Önümüzdeki günlerde terör olaylarının artma ihtimali var. Oraya yapacağınız bir
harekatta dikkatli olmanızı tavsiye ederim"
CIA Şefinin ve Holbruk'un haber verdiği
gibi,12 Mart 1995 gecesi İstanbul'da Gazi Mahallesi tertibi düzenlendi.
Ancak Türk Ordusu bu tehdidi önemsemedi ve
Çelik Harekatı yapıldı.
Çelik harekatı, Mart 1995
+++++++++++++++++++++
Özel Kuvvetler Komutanlığı, Türk Ordusu'nun
Kuzey Irak cephesindeki gücü olarak ABD ile karşı karşıya geldi ve ABD tehdidine
karşı uyanışın Ordu'daki öncüsü oldu. 1994 yılı Ağustos ayında Org.
İsmail Hakkı Karadayı, Genelkurmay Başkanı oldu.
1995 Mart'ında da Türk Ordusu, Kuzey Irak'a
girdi. Türk birlikleri, Çelik Harekâtı'yla ABD'nin
egemenlik alanına müdahale etmişti. Çünkü o bölge ABD ordusunun işgali
altındaydı.
İşte ip burada koptu.
Türk Ordusu üzerindeki denetimi elinden kaçırdığını
anlayan ABD ateş püskürmeye başladı.
Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterranean
Quarterly ve Joint Forces Quarterly gibi yarı resmi
Amerikan dergilerinde "Türk Generalleri hizadan çıktı", "Türk Ordusu Türkiye-ABD
ilişkilerini bozuyor" cinsinden haber yorumlar yayımlandı.
Eylül 1996
Harekatı
++++++++++++++++
ABD ordusu, Irak'ın kuzeyinde 7,500 "CIA peşmergesi"nden
oluşan bir askeri güç örgütlemişti.
Türk Ordusu, Kuzey Irak'a sınır ötesi harekat yaparak CIA
tarafından eğitilen Peşmerge gücüne büyük darbe indirdi. Harekat, Eşref Bitlis
Planı çerçevesinde yapıldı. ABD Bitlis Paşa'yı öldürtmüş ama onun yaptığı planın
uygulanmasını engelleyememişti. Plan uyarınca Türk genelkurmayı tarafından
yönlendirilen Barzani, Sadam ile işbirliği yaparak harekata yardımcı
olmuştu.
Amerika, 3 bine yakın CIA eğitimli Peşmergeyi uçakla Guam
Adası'na kaçırmak zorunda kaldı.
Bu operasyon ABD'de "Vietnam'dan sonra uğradığımız en
büyük yenilgi" olarak yorumlandı.
Bu harekattan 20 gün önce, bir Tuğgeneral, iki Albayın
önünde, Aydınlık Dergisi'ne bir demeç vererek, Eşref Bitlis'in uçağının ABD'ye
bağlı "Çiller Özel Örgütü"ndeki Gladyo görevlilerinin düşürdüğünü
açıkladı.
Aydınlık, 25 Ağustos 1996 günkü sayısında bu haberi
yayımladı. Bu Tuğgeneralin Veli Küçük olduğu, emekliliğinden sonra Doğu Perinçek
tarafından açıklandı.
Türk Ordusu, Çelik Harekatı'nı Başbakan Çiller'e haber
vermeden gerçekleştirmişti. Çünkü ABD vatandaşı Çiller'in ABD'ye örgütsel
bağlılığı İşçi Partisi tarafından açıklanmıştı ve TSK tarafından
biliniyordu.
28 Şubat 1997
++++++++++++
28 Şubat harekatının en önemli başarısı, Fethullah Hoca'ya
indirdiği darbe oldu. Fethullah Hoca kaçıp ABD'ye yerleşti.
Mayıs 1977 YAŞ toplantısında 160 subayın irtica bağlantısı
nedeniyle ordudan atılması başbakan Erbakan'a dayatıldı.
Bu uygulama, ordu içindeki Gladyo'yu, yani ABD
görevlilerini temizlemek anlamına geliyordu. Çünkü artık Kontrgerilla,
Fethullahçı Gladyo idi.
28 Şubat kadrosu içinde ABD'nin Truva Atı olan Çevik Bir
de, 1998 sonrasında tasfiye edildi.
Bu sayede Haçlı İrtica, 2002 yılı sonuna kadar iktidara el
koyamadı.
Org. Kıvrıkoğlu'nun
tavrı
++++++++++++++++++++
1998
yılında Genelkurmay
Başkanı olan Org. Kıvrıkoğlu,
ABD'nin bölge ülkeleri için tehdit oluşturduğunu açık bir dille belirtti.
Kıvrıkoğlu, Vaşington ziyaretini iptal etti ve NATO döneminde ABD'yi ziyaret
etmeyen ilk Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçti.
Kıvrıkoğlu, "28 Şubat'ı BİN
YILLIK MÜCADELE AZMİYLE sürdürmeye kararlıyız" dedi. Yani ABD
tehdidine karşı bin yıl da sürse direnilecekti.
CASA uçağının
düşürülmesi
++++++++++++++++++++++++
Amerika, ÖKK Birliğimizi taşıyan uçağa sabotaj yaptı. Uçak
Malatya'da düştü. 34 şehit.
17 Mayıs 2001
Amerika, Türkiye'yi işgal tatbikatı
yapıyor
+++++++++++++++++++++++++++++++++++
ABD ordusu 24 Temmuz 2002'de Nevada Çölü'nde "Millenium
Challenge 2002" (Binyılın Meydan Okuması) adı altında Türkiye'yi işgal tatbikatı
yaptı.
Bu tatbikat, ABD tarihinde o güne kadar görülen en
kapsamlı ve en uzun süren tatbikat idi. ABD tarihinin en büyük askeri tatbikatı
idi.
Org. Kıvrıkoğlu, "28 Şubat'ı BİN YILLIK MÜCADELE AZMİYLE sürdürmeye kararlıyız"
demişti. Yani ABD tehdidine karşı bin yıl da sürse direnilecekti.
Mesajı alan ABD, aynı kelimeleri kullanarak
cevap veriyordu.
Türk Ordusu'nun "Bin Yıl" mesajına ABD
Ordusu "Evet, bin yıllık meydan okumanı kabulleniyorum, ben de sana bin yıl
meydan okuyorum" diye cevap veriyordu.
ABD'nin en önemli yarı resmi ajansı ASSOCIATED
PRESS, tatbikatın Türkiye'yi işgal senaryosu üzerine kurulu olduğunu
yazdı.
Deprem (bir karışıklık kastediliyor) sonrası ordu yönetime
el koyuyordu. Bunun üzerine ABD Deniz Kuvvetleri ülkenin güneyindeki adayı
(Kıbrıs) kuşatıyor ve 96 saat içinde hedef ülkeyi işgal ediyordu.
Türk ordusunun saldırıya karşı hazırlanma müddeti olan 96
saat seçilerek, hedef ülkenin Türkiye olduğu adeta gözlere
batırılıyordu.
A. Gül - C. Powell gizli
anlaşması
+++++++++++++++++++++++++++
Dışışleri Bakanlığı Koltuğunu işgal eden A. Gül, 2 Nisan
2003 günü ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara'da 2 sayfa 9 maddelik bir gizli
anlaşma yaptığını itiraf etti, haber Vatan Gazetesi'nde yayımlandı. Bu haberde
Gül, anlaşma içeriğini açıklayamayacağını, gizli olduğunu söyledi.
13 Temmuz 2003 günü, Doğu Perinçek, bir basın
toplantısı ile, bu gizli anlaşmanın maddelerini açıkladı.
Birinci madde: "Türk askeri ve Özel Kuvvetler 4 ay
içinde aşamalı olarak Kuzey Irak'tan çekilecek"
şeklindeydi.
Perinçek'e göre, bu bir anlaşma değil, bir hizmet
sözleşmesi idi. Çünkü ne Bakanlar Kurulu'na, ne de Meclis'e sunulmuştu. ABD
devletinin haberdar olduğu bu sözleşmeyi Türk Devleti bilmiyordu.
Çuval Olayı
++++++++++
2 Nisan 2003 günü Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ABD
Dışişleri Bakanı Powell ile bir gizli anlaşma imzalamıştı. Bu anlaşmanın ilk
maddesi "Türk askeri Kuzey Irak'tan çıkacak" idi.
Temmuz 2003'de Kuzey Irak'ta Süleymaniye'de Özel Kuvvetler
birliğimizin başına "Kürt liderlere suikast yapacaklardı" bahanesi ile çuval
geçirdi.
ABD, PKK'ya karşı konumlanan ve Türkmenlerin haklarını
korumaya çalışan Türk Birliğinin Kuzey Irak'ta yani Barzanistan'da kalmasını
istemiyordu.
A. Gül'ün yaptığı anlaşmayı uygulamayan Türk Ordusu, çuval
geçirilerek tehdit ediliyordu. Türk askerinin başına çuvalı aslında bu gizli
anlaşmayı yapan Abdullah Gül geçirmişti.
Ayrıntılar için bakınız: http://aliserdarbolat.blogspot.com/2011/06/abdullah-gul-abd-sozlesmesi-ile-cuval.html
Tayyip'in "Müzik notası" vecizesi, anlaşmanın uygulanması
gerektiğine ilişkin orduyu uyaran bir açıklamaydı.
"Biz anlaşma yaptık, Kuzey Irak'tan çık artık" diyordu
Tayyip Bey Türk Ordusuna.
ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'in, Çuval Olayından sonra, Başbakanlık
koltuğunu işgal eden Tayyip'e gönderdiği mektupta şöyle deniyordu:
"TSK Kuzey Irak'ta sizin bilginiz haricinde eylemler
yapmaktadır"
Rumsfeld, çuvalı Tayyip Bey'in değil, Türk Ordusunun başına
geçirdiklerini böyle veciz bir şekilde anlatmış oluyordu.
Milli devlet ve Kemalizm karşıyı pervasız açıklamalar
yapan, "Milli Egemenlik ve Milli Güvenlik kavramlarının artık geçersiz
olduğu" açıklamaları yaparak Orduyu zehirleyen Org. Hilmi
Özkök, böylece, tarihe "başına çuval geçirilen komutan" olarak
kaydedildi. Ve böylece, Ergenekoncu olarak suçlanmaktan kurtuldu.
Vatan, 24 Mayıs 2003
Bundan başka, Milli Güvenlik Kurulu, iç tehdit
kavramını değiştirdi.
Eskiden solculuk ve komünizm "iç
tehdit" olarak görülüyordu.
Şimdi ise "ırkçı milliyetçilik,
bölücülük ve irtica" iç tehdit kapsamına alınmıştı.
Yani MGK, Amerika'nın maşası olan
akımları iç tehdit kapsamına almıştı.
Bu durumda, ABD'nin Türk ordusuna
karşı savaş ilan etmekten başka bir çaresi kalmamıştı.
Çok önceden beri
planlanan Ergenekon, Balyoz vesaire tertipleri birbiri ardısıra sahneye
konulmaya başlandı.
AKP yandaşı Fehmi Koru, bu durumu şu veciz sözlerle Yeni
Şafak gazetesindeki köşesinde anlattı ve daha sonra bir TV programında
tekrarladı:
"Ergenekon'un düğmesine Oval Ofis'te Tayyip Erdoğan ile
Bush görüşmesi sırasında basıldı."
Yıllardır bu sözler tekzip edilmedi.
*******
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder