Aydınlık'ın , "Orduyu felç ettiler"
başlıklı haberinde şunları okuyoruz:
Aydınlık, 9 Eylül 2012
"TSK'da zaafiyet mi var?" sorusunu üst düzey
komutanlar Aydınlık'a değerlendirdi:
"Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy gibi davalarla Türk Ordusu
felç edildi."
Bir Eski Genelkurmay Başkanı, 100'e yakın General
ve 400'ün üzerinde Subay ve Astsubayın yargılandığını hatırlatan komutanlar, şu
tespitleri yapıyor:
"Bu davalar, TSK içinde kararsızlık, tedbirsizlik ve
zaafiyet yaratıyor.
Çünkü, bu davalarda, Generaller ve üst rütbeli Subaylar,
verdikleri kararlardan dolayı yargılanıyor."
********
Üst düzey Görevde Subay, ordu içinde emir komuta zincirinin
bozulmasını şöyle anlatıyor:
"-Komutanlar, "soruşturma geçiririz"
korkusuyla emir veremez oldular. "Kararı ben vermeyeyim, üst versin" diyerek
sorumluluk almaktan kaçınıyorlar.
-Sözlü emirlere itaat edilmiyor, her
zaman yazılı emir verilmesi isteniyor.
-Üst Komutanlar ise, verilen
kararların yargıya taşınmasından endişe ederek sorumluluk almak ve yazılı emir
vermek istemiyor.
-Subaylar, "İlerde yargılanırız"
diye, sıradan plan seminerlerine dahi katılmaya çekiniyor.
-İç Güvenlik Harekat Bölgelerinde, yani Güneydoğu'da yapılan
operasyonlarda kendini savunma noktasında tereddütler oluyor. Asker teröristi
karşısında görüyor ancak emir gelmeden ateş edemiyor. Tereddüt yaşadığı için
canından oluyor.
-Operasyon komutanları, ilk ateşi açıp soruşturma geçirmemek için
üstlerinden emir gelmeden ateş açmıyor.
-TSK Doğu ve Güneydoğu'da Olağanüstü
Hal gibi tedbirler almaktan yana, ancak Hükümetin politikası buna
ters.
-Sözleşmeli Subaylar, görev süresinin 15 yıldan 10 yıla indirilmesine
rağmen, görev süresini doldurmadan istifa yolunuı seçiyor.
-Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in
"Konuşmayacağım, her şey ortada" sözleri, ordunun içinde bulunduğu felçli durumu
açıkça ortaya koyuyor."
********
Balyoz ve Ergenekon
tutuklusu komutanların yorumu şöyle:
"PKK ile en ön safta mücadele eden komutanların tutuklu olması,
terörle mücadele etmenin suç kabul edildiği algısı oluşturuyor.
Asker, terörle mücadele ederek "suç işlemeyi" göze alsa bile,
kazanılan mevziler, Hükümetin açılımları ile geri veriliyor.
Asker ve vatan önden düşman kurşunu
ile değil, arkadan iktidar mevzilerinden vuruluyor."
********
Org. Necdet Özel
Genelkurmay, Aydınlık'ın bu haberine bir açıklama ile
cevap verdi.
15 maddeden oluşan açıklamanın Aydınlık'ın haberi ile ilgili
maddesinde şöyle deniliyor:
"Yasaya göre ilin güvenlik ve asayişinden Vali
sorumludur. Vali, ilin
güvenliğini öncelikle kolluk kuvveti ile sağlar. Bu kuvvetlerin yetersiz kalması
durumunda ildeki askeri birlik komutanından yardım talebinde bulunur, ve bu
istek hemen yerine getirilir.
Yasa'dan da anlaşılacağı gibi, TSK unsurları teröristle mücadelede
kolluk kuvvetlerine destek görevi ile görevlendirilmişlerdir. Bu nedenle, yurt
içinde teröristle mücadele faaliyetlerinin kamuoyuna açıklanması sorumluluğu
Valilere aittir."
Bu açıklamayı, örtülü olarak Aydınlık'ı doğrulayan bir
"mazeret beyanı" olarak algıladım.
"İtler
salınmış, taşlar bağlanmıştır" anlamında...
********
Evet, işte böyle
sayın seyirciler. Terörle mücadeleden sorumlu kişi, yani Komutan kimmiş?
Vali.
Peki, Vali kimmiş? PKK'nin "Düşman" olarak görmeyip şikayet
etmediği kişi. PKK'ye "özgürlük alanı" açan kişi.
Hangi ilin Valisi mi? PKK'nin ve BDP'nin "Kürdistan" ilan ettiği
bölgedeki illerin valileri.
İnanmazsanız AKP-PKK arasındaki Oslo
Görüşme tutanağına bakınız.
********
Tayyip Bey'in Özel Temsilcisi olduğunu söyledikten
sonra, MİT
Müsteşarı Hakan Fidan, PKK temsilcilerine hitaben sözlerine şöyle devam ediyor:
"Geliştirilen bir özgürlük alanı açıldı. Bu açılan alanda örgütün
(PKK'nin) alt birimleri eski alışkanlıklarından hareketle "daha fazla mevzi
kazanalım, daha fazla örgütlenelim" mantığı içerisinde. Bir noktaya kadar tolere
edebiliyorsunuz; çünkü dediğim gibi, alandaki Valiler, Emniyet Müdürleri bu
noktada gerçekten çok değerli insanlar. Yani şu anda sizin spesifik olarak isim
vererek şikayet edebileceğiniz "Şu adam düşmandır, bu adam
şeydir"...."
********
Yani neymiş: (Tercüme-i beyanat-ı Fidan):
Alandaki (Güneydoğu
illerimizdeki) Valiler ve Emniyet Müdürleri çok değerli
insanlarmış, neden?
Çünkü bunlar, PKK'ye bir özgürlük alanı açıp
geliştirmişler.
Ve de, PKK'nin daha fazla mevzi kazanma, daha fazla örgütlenme
isteklerine göz yumuyorlarmış (Fidan'ın deyişiyle: tolere
ediyorlarmış).
Bu kadar değerli kişilermiş yani. Bundan çok emin olan Fidan, PKK temsilcilerine soruyor: "Şu anda sizin isim
vererek "Şu Vali PKK'ye düşmandır" diye şikayet edebileceğiniz bir kişi var
mı?"
PKK'nin şikayetçi olduğu Valiyi, Emniyet Müdürünü acilen
değiştirecekler yani. Ama Allahtan böyle
kişiler yok. Hakan Fidan bundan çok emin olarak soruyor: "Var mı size düşman
olan Vali?"
Yok el-hamd-ül-illah, ilk Müslüman
T.C. yöneticileri sayesinde.
********
PKK'ye düşman olmayan çok değerli Vali yönetiminde
PKK'ye karşı savaşan TSK'nin bir şansı var mı sizce?
TSK'ye ait araca PKK bayrağı asılması, bu aracın geçtiği yoldaki Türk
bayrağının indirilmesi işte bu değerli (badem) Vali ve Emniyet Müdürlerimizin
sayesinde olmuştur.
Kendilerine ve kendilerini
oralara tayin eden ilk Müslüman T.C. yöneticilerine şükranlarımızı
sunuyoruz.
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder