16 Ağustos 2011 Salı

Cumhuriyet gazetesine attığım bombayı bana polis verdi


Ali Serdar Bolat    5 Ağustos 2011
 
Tarih 4 Ağustos 2011.
Birinci Ergenekon Davası 191. duruşma.
Konu: Cumhuriyet gazetesine atılan molotofun Ergenekon ile birleştirilmişti.
Molotofu atan Bedirhan Şinal'ın sorgusu yapılıyor.
 
Hakimler, gerçekleri anlatmaya başlayan sanığı nasıl tehdit ederek susturmaya çalışıyorlar, ibretle okuyacaksınız.
 
Duruşmaya katılanlar: Doğu Perinçek, E.Tuğg. Veli Küçük, E. Yzb. Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık.
 
Oturum Başkanı Özese, Şinal'ın Emniyet ifadesini okurken Şinal onun sözünü kesiyor.
 
Şinal:
Aydınlık Dergisi'nde Beşiktaş Terör Örgütü diye bir şey gördüm. Bu çok doğru bir tespit.
Emniyet içinde 4-5 kişi "Hadi örgüt kuralım" demiyor, savcılar da dahil çok büyük bir yapılanma var.
Çok büyük bir örgüt.
 
Üye Hakim Haşıloğlu:
Biraz frene basın. Beşiktaş Terör örgütü falan... Laflara dikakt edin.
 
Şinal:
Zorunuza gitmesin
 
Doğu Perinçek:
Korkutmayın. Biz bu Beşiktaş Terör Örgütü haberine açılan davadan beraat ettik.
 
Oturum Bşk. Hakim Özese:
Mahkemeyi töhmet altında bırakmayın
 
Üye Hakim Haşıloğlu:
20 yaşında olan bir çocuğun bunları ifade etmesi normal değil. Dinle beni. Öyle hareket etme.
 
Şinal:
Benim 16 yaşımda verdiğim ifadelere inanıyorsunuz, bu kadar adamı topluyorsunuz da...
20 yaşımda verdiğim ifadelere neden inanmıyorsunzu?
 
Oturum Bşk. Hakim Özese:
Teknik elemana kızarak: "Mikrofonu açma. Niye açtınız mikrofonu?"
Şinal'a:
Mahkemede birbuçuk ay önce polisleri savunuyordun. Ne oldu sonra?
İfadelerin neden bu kadar çelişti?
 
Şinal:
Benim polislerle bir irtibatım var ki ben onları savunuyorum.
Ama bu fay hattı kırılmıştır. Kabul ediyorum. Çünkü ben onların adamıyım. Bugün özgürüm.
Bugün koltuğa Köksal Şengün oturmuyor. Beraat verenler hakim de siz hakim değil misiniz?
Emniyet beni kullandı.
(Duruşma salonundaki sanıkları göstererek):
Ben "Bu adamlar Emniyet'in memurlarını yakmak istiyorlar" dedim.
Evet, çünkü ben onların adamıydım. 16 yaşında bir çocuktum. Anam yok, babam yok. Ne yapabilirdim?
 
Oturum Bşk. Hakim Özese:
Bunlar sizin kişiliğinizi etkileyebilir ama biz maddi gerçeği istiyoruz.
 
Şinal:
Gerçekleri söylüyorum, Haşıloğlu alınıyor.
 
+++++++++
 
Bedirhan Şinal gerçekleri ilk kez açıklayacağını belirterek şöyle konuştu:

“Bugüne kadar davanın diğer sanıkları hakkında haksız suçlamalarda bulundum.
2007 yılında Organize Şube’ye bağlı ekipler beni baskı altına aldılar ve bazı olaylarda beni kullanmaya başladılar, bazı olayları üstlenmemi istediler.
Polisler, aslında 1992 olan doğum yılımı 1988 olarak değiştirdiler ve yaşımı büyüttüler. Yaşım büyütüldükten sonra cezaevine girmem gerekiyordu.
Organize Şube tarafından bana bir silah verildi. Ben bu silah ile Haydarpaşa Garı’nda yakalandım.
16 yaşındayken tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderildim. Daha sonra tahliye edildim.
Polisler her şeyi planlamıştı, sadece dosyada bir oyuncu eksikti. Oyuncu olarak da ben seçildim.
Tahliye olduktan sonra irtibatlı olduğum polisler benimle irtibata geçerek tehditler ederek Bayrampaşa’daki bir bombalama olayını üstlenmemi istediler.
Olayı üstlendim, polisler bana olayın detaylarını anlattılar. Ancak soruşturmaya bakan savcı olay yerini tespit etmemi istedi. Olay yerini tespit edemediğim için savcı, ‘Sen bu olayın içinde değilsin’ diyerek beni serbest bıraktı. O olay öylece kapanmış oldu.

Daha sonra Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atmam için bana baskı yapıldı. Sivil polisler el bombası verdi.
Daha sonra bomba atarsam oradaki insanlara ne olacağını düşünerek böyle bir işi yapamayacağımı söyledim.
Bunun üzerine tekrar plan yapıldı ve molotof kokteyli atmamı söylediler.
Olay günü mahalleden 13-14 yaşında iki çocuğu da yanıma alarak Cumhuriyet Gazetesi’ne gittim, molotofu attım.
Evime gidip yattım. 5 saat sonra polisler tarafından gözaltına alındım. Emniyette avukatımla görüşmeme izin vermediler.
TEM Şube Müdürlüğü’nde bana öğrettikleri şekilde olayı üstlenmemi istediler. Bana para yardımları da geliyordu.
TEM'de çok eziyet ve işkence gördüm.
 
Molotofu attıktan sonra, polisle anlaşmam gereği, anneannemin hesabına 150 bin lira yatırıldı. Bana da 2 bin 3 bin lira para veriyorlardı. Bu paralar anneannem adına yatıyordu. Tamamını da polisler yatırdı. 4 yılda toplam 15-16 bin lira yatırmışlardır. Benim tek suçum yetim olmamdır. Anneannemi de öldürdüler.
Ben burada bulunan kişilere (Ergenekon sanıklarına) komplo kurulması için hazırlandım.
Bu dosyanın yaratılması için yaşımı bile büyüttüler.
 
İlhan Selçuk’u tehdit ettim ama ben onu tanımam. İlhan Selçuk’a tehdit mektubunu bana yazdıranlar bu komployu bana kurduranlardır.
Veli Küçük’ü, Muzaffer Tekin’i işin içine sokmamı istediler. Ben birkaç defa polisle yaptığım anlaşmadan caymak istedim. Bundan endişe ettiler.
Davanın sanıklarının burada olmasının nedeni, Türkiye Cumhuriyeti emniyeti içinde örgütlenmiş çetenin üretimidir. Size bunları anlattıktan sonra benim can güvenliğimin de olmayacağını biliyorum!”
"Dün isim istemiştiniz. Açıklayacağım isimler bahsetmiş olduğum örgütün elemanlardır. Emniyet Müdürü H.I.’nın olay tarihinde hakkımızda düzenlenen evraklara imzası var. Bu şahıs, bize Edirne F Tipi Cezaevi’ne bu senaryoyu yazdırmaya Başkomiser S. G.’yi yollayan kişidir. Senaryonun yazıcısı ise polis E. G.’dir. Başkomiser S.A.’nın da bütün evraklarda imzası var. İsim istediniz verdim. Bunlar hakkında gereğini yapın. İşlem yapılırsa, isimlerin devamını açıklayacağım"
"Mahkemeden adalet talep ediyorum"
"Gerçekler ortaya çıksın 40 yıl yatmaya hazırım"

++++++++
 
Şinal, bomba davası Ergenekon ile birleştirilmeden önce İstanbul Özel Görevli 12. Ağır Ceza'daki duruşmayı şöyle anlattı:
 
"Polisler dilekçe vermemi ve gizli oturum istememi söylediler. Gizli oturumda, saldırıyı yapmaktaki amacı sordular.
Ben de, bu saldırının amacının siyasi olduğunu söyledim. Çünkü Ergenekon'la bağlanması gerekiyordu.
İlk başta Cumhuriyet gazetesinin seçilme nedeni de Ergenekondur. Ben de onların amaçlarına hizmet ettiğim için suçluyum."
 
"Karagümrük Çetesi olarak bilinen suç örgütünün elebaşı Nuri Ergin'e, Veli Küçük hakkında konuşması için büyük paralar ödendi.
Ben hayatımda ne tanırım Veli Küçük'ü.
Ama adam bana geliyor, "Veli Küçük hakkında şöyle demen lazım" diyor.
Bunlar İstanbul Emniyet Müdürlüğü içinde örgütlenmiş çetenin ürünüdür.
Emniyet içinde öyle bir örgüt var ki, yarattıkları Ergenekon'un 50 katı güçte.
Burada yargılanması gerekenler, bu komployu tezgahlayanlardır."
 
+++++++++++++
Aydınlık, 5 Ağustos 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder