Ali Serdar Bolat   27 Ağustos 2011
Emekli general ve siyasetçiler, Org. Koşaner'e ait ses  kaydının "casusluk faaliyeti ve düşman cephesi eylemi" olduğunu  söylediler.
Bu ses kaydının, devlet olanakları kullanılmadan  yapılamayacağı belirtiliyor.
Dinleyenlerin bir ucu ABD'ye uzanıyor.
Ses kaydının Kandil bombalanması  sonrasında ve Kandil'e kara harekatının gerekliliği tartışmaları yapılırken  ortaya çıkarılması dikkat çekiyor.
Amerikancılar: "Bu orduyla mı  Kandil'e gideceksiniz" diye moral bozucu ve PKK'nın ana üssünü koruma maksatlı  yaygara yapıyorlar.
Yobaz + bölücü + emperyalizm üçlüsü boş  durmuyor.
AKP Gurup Başkanvekili Canikli hem "kayıttakiler  haklılığımızı teyit etti" dedi, hem de konuşmaların dinlenmesini  kınadı.
Hem yapıp hem kınamak, suçu başka yere havale etmek  bunların klasik tavrı.
AKP'nin ithal ettiği son sistem ortam dinleme cihazlarını  unuttuk mu sanıyorlar?
Ya da "Başbakanlığa doğrudan bağlı, Meclis'e yürüme  mesafesinde" kurulmuş olan F-tipi özel güvenlik örgütünü?
Uzmanların ortak görüşü: 
"Emniyet içindeki Fethullahçı Gladyo ile uluslararası  etkinliğe sahip istihbarat örgütünün ortak çalışması. 
İktidarın her türlü maddi manevi desteği verdiği özel  örgütün işi."
Tüm yandaşlar, Org.Koşaner'in, Balyoz belgelerinin doğru  olduğunu kabul ettiği şeklinde beyin yıkamaya çalışıyorlar.
İşte Gülay Göktürk'ün yazısından bir bölüm:
Askeri başarısızlıklar karşısında samimi  üzüntüye kapılan paşa, konu darbeciliğe gelince en ufak bir pişmanlık belirtisi  göstermiyor.
Kızdığı tek şey; "namerdin eline bu kadar  çok malzeme vermeleri..." Balyoz'da onu üzen tek şey bu!
"Karargâhta böyle  planlar nasıl yapılır" diye sormuyor da, "Karargâh'tan böyle planlar nasıl  dışarı çıkar" diye isyan ediyor. 
"Esas rezalet bu" diyor.  Anayasa suçu işleyenleri koruyup kollayanlar mert, bu suçu açığa çıkaranlar da  namert oluyor onun lügatında.
Göktürk, kasıtlı olarak, iki planı birbirine  karıştırıyor.
Org. Koşaner'in "Karargahtan böyle planlar nasıl dışarı  çıkar" dediği planlar, plan semineri kayıtları.
Savcıların eline "Balyoz Darbe Planı" diye tutuşturulanlar  ise, bu seminer kayıtlarına tertipçiler tarafından suç unsurları ilave edilerek  oluşturulmuş sahte belge ve sahte ekleri.
Göktürk, sanki Org. Koşaner Balyoz İddianamesindeki sahte  planlardan bahsediyormuş gibi konuşuyor.
Halbuki, seminer kayıtlarına tertipçiler tarafından  eklemeler yapılmış olduğu kesin delilleri ile ispat edilmiş  durumda.
100 adetten fazla tarihleme hatası ve yer bilgisi hatası  var.
Seminerin yapıldığı tarihten aylarca ve yıllarca sonra  olmuş olaylar, Balyoz Planı'nda yer alıyor.
Tutuklu sanık Jandarma Kurbay Albay Hanifi Yıldırım  savunmasında bunları açıkladı.
Org. Çetin Doğan'ın kızı ve damadı tarafından  yönetilen  http://cdogangercekler.wordpress.com/ sitesinde  bunların çoğu kayıtlı.
Okuyup araştırdıkça yeni yeni tarihleme hataları  bulunuyor. Dün bir hata daha bulundu:
Duruşmada, çapraz sorguda E. Korg. Ayhan Taş  açıkladı:
Alb. Yıldırım tarafından hazırlandığı iddia  edilen "Görevlendirilecek Kamu Personeli" listesinde Muammer Güler İstanbul  Valisi olarak kayıtlı.
Bu listenin kayıt tarihinde Güler henüz  İstanbul Valisi olmamış.
Aynı duruşmada, tutuklu sanık Kurmay Albay Mustafa Koç  şunları anlattı:
"Tutuklanma nedenim, Gölcük'te çıkan  "Kilit Görevlere Atanacak Personel" listesinde adımın  bulunması.
Bu belgenin son kaydedilme tarihi 27 Aralık  2010. Ben o tarihte burada, mahkemedeydim.
Ben hiç İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı  emrinde çalışmadım."
Listede Alb. Koç, hiç çalışmadığı bu komutanlıkta  çalışıyor görülüyor.
Bunun gibi onlarca yer bilgisi hatası var. 
Bu da, bu sahte listelerin suçlanan askerlerin hangi  tarihlerde nerede görevli olduğu hakkında sağlıklı bilgisi olmayan sivil  tertipçiler tarafından hazırlandığını gösteriyor.
Hakimler, bunların hepsini kös dinler gibi dinliyorlar ve  şu cevabı veriyorlar:
"Bunlar, delillerin değerlendirilmesi sırasında göz önüne  alınacaktır"
Delillerin değerlendirilmesi için tüm sanık ve tanıkların  dinlenmesi ve sorgularının tamamlanması gerekiyor.
Dava bu hızla devam ederse bu aşamaya yıllarca sonra sıra  gelecek.
Sahteliği apaçık belli olan "belge"ler hakkında  sorgulamalar devam ediyor.
Maksat yargılama yapmak değil, komutanları mümkün olduğu  kadar uzun süre içerde tutmak.
Bu bir yargılama değil, Obama'nın emri ile ordumuza  yapılan saldırıdır.


 
 




 
 








