18 Aralık 2022 Pazar

AK Parti'de Ahmet Davutoğlu döneminin sonuna doğru

4 Aralık 2022 günü şu saptamayı yapmıştık:

Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık yaptığı dönemde ABD talimatları ile kasıtlı olarak Türkiye - Suriye ilişkilerini dinamitlemiş, Erdoğan'ı Esad'a düşman etmişti.

Sonunda Davutoğlu kovulmuş, Foreign Policy "ABD Ankara'daki adamını kaybetti" diye feryat etmişti. Geniş bilgi için bakınız: 

Erdoğan her ne kadar Davutoğlu'nu Başbakanlıktan kovsa da, onun başına doladığı Esad düşmanlığından bir türlü kurtulamamış, bu anlamda Davutoğlu dönemi günümüze kadar devam etmişti.

Son günlerde AK Parti yöneticilerinin açıklamaları üzerine Davutoğlu döneminin tarihe karışmak üzere olduğu saptamasını yapmış ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Türk ve Suriye Ordularının PKK'ya karşı ortak harekatı için gereken adımları atması konusunda çağrı yapmıştık.

Bakınız:
SAO-TSK ortak harekatını tensiplerinize arz ederim Sayın Cumhurbaşkanımız 

+++

15 Aralık 2022 günü Erdoğan, Davutoğlu döneminin sona erdirilmesi yönünde önemli bir adım daha attı:


Türkmenistan dönüşü uçakta soruları yanıtlayan Erdoğan, PKK-PYD'ye yönelik kara harekatı konusunda sorulan soruyu şöyle yanıtladı: 

"Suriye-Türkiye-Rusya üçlüsü olarak bir adım atalım istiyoruz. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız. Bizim Suriye’de Rusya’yla olan koordinasyonumuz da yeni değil." 

+++

Erdoğan'a sorulan soru şöyleydi:

SORU: 
"Pazar günü Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiniz. Orada Suriye başlığı adı altında Soçi Mutabakatını hatırlattınız. Sonrasında Putin'in Orta Doğu Temsilcisi, Türkiye ile görüşmeler devam edecek dedi ve “Bir kara operasyonu yapılmaması yönünde ikna çalışmalarımızı sürdüreceğiz” ifadesini kullandı. Siz de Ankara'dan buraya gelmeden evvel dediniz ki “Birlikte karar ve uygulama noktasında destek istedik.” Şimdi bu kapsamda acaba ortak bir operasyon veya ortak bir çalışma mekanizması mı söz konusu olacak? Nedir bu birlikte karar ve uygulama?"

+++

Erdoğan, bu soruya verdiği yanıta şöyle devam etti:

"Suriye'de bir de koalisyon güçleri olayı var. Bu koalisyon güçlerinin içinde kim var? Başta Amerika var. Yanında Fransa’sı, Almanya’sı, İngiltere’si var. 

Şimdi bu terör örgütü (PKK-PYD) en büyük destekleri nereden alıyor? 
Koalisyon güçlerinden alıyor. 

Nereden alıyor? Petrol kuyularından alıyor. Bu petrol kuyuları şu anda koalisyon güçlerinin de aynı zamanda güvencesinde. Nereye satıyorlar? Rejime satıyorlar. Kim satıyor? Terör örgütü satıyor. 

Ama özellikle başta Amerika olmak üzere diyoruz ki eğer sizler hala binlerce tır silah, mühimmat, araç, gereç bunları bu terör örgütlerine vermeye devam edecek olursanız biz de her zaman söylediğimiz gibi kendi göbeğimizi kendimiz keseriz."

+++

Bu yanıt son derece olumlu.

Vatan Partisi sürecin en başından beri o zaman Başbakan olan Davutoğlu'nun Esad düşmanlığı sürecine karşı çıkıyor, Türk ve Suriye ordularının PKK-PYD'ye karşı ortak harekat düzenlemesini istiyor.

Astana sürecinde İran ve Rusya da aynı şekilde, Türkiye'nin Suriye ile eş güdüm içinde bu harekatları yapmasını dillendiriyordu.

AK Parti Hükûmeti şimdi bu noktaya çok yaklaşmış durumdadır.

+++

Ancak hala pürüzler var.

Erdoğan yukarıdaki yanıtında Davutoğlu döneminden kalan söylemi devam ettirerek Suriye Hükûmeti'ne rejim demektedir. 

"Rejim" demeye devam ederek Suriye ile nasıl adım atacaksınız?
Önünde sonunda, Beşar Esad Hükûmeti'nin rejim değil, Suriye'nin meşru hükûmeti olduğunu kabul etmek zorunda kalacaksınız.

Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etmek zorunda kaldığınız gibi.

Ayrıca, ABD işgalindeki kuyulardan çıkarılan petrolün Suriye'ye satılması olayının suçlusu da Başbakan Davutoğlu dönemindeki AK Parti Hükûmeti'dir. 

ABD'nin silahlandırdığı teröristleri desteklemeseydiniz, ABD Fırat'ın doğusunu işgal edemez, oradaki petrol kuyularına el koyup PKK-PYD'ye veremezdi. Sizin sebep olduğunuz bir olaydan dolayı Suriye Hükûmeti'ni hem de rejim diye aşağılayarak suçlayamazsınız.

+++

Diğer bir önemli soru da şuydu:

SORU:  
"Suriye, Rusya bir arada bir adım atalım istiyoruz dediniz. Elbette bunun zamanlaması önemli olacaktır. Ek olarak şunu da sormak istiyorum. Amerika Birleşik Devletleri eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Amerika Birleşik Devletleri'nin Esad'le görüşmeye olumlu bakmadığı yönünde bir açıklama yaptı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?"
Erdoğan:
"Siz demek ki hala Cumhurbaşkanınızı tanıyamadınız. Ben kiminle, ne zaman, nasıl görüşeceğimi birilerinden izin alarak yapmam. Ben Mısır Cumhurbaşkanıyla Katar’da bir görüşme yaptım. Kimseden izin almadım. Suriye konusunda atacağımız adımlarda belirleyici husus da ulusal çıkarlarımız olacaktır. Suriye’de güvenli bölgeden tutun, terör örgütüne karşı alacağımız tedbirler içerisinde bu da bizim atacağımız adımlardan bir tanesidir."


+++

Ne yazık ki, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da Davutoğlu söylemini sürdürmektedir.

Çavuşoğlu:
"Rejim gerçekçi davranırsa terörle mücadele, siyasi süreç, Suriyelilerin geri dönüşü konusunda birlikte çalışmaya hazırız"

Bir kere rejim değil, Suriye Hükûmeti diyeceksiniz.

İkincisi, gerçekçi davranması gereken Suriye Hükûmeti değil, sizsiniz.
Seçimle gelmiş olan meşru bir hükûmeti silahla devirmeye kalkışan sözde şeriatçı ABD beslemelerini hala daha özellikle İdlib'de korumaya son verip Suriye'nin meşru hükûmetini ve Devlet Başkanı Esad'ı tanımak suretiyle gerçekçi davranmak zorundasınız.

Üçüncüsü, "siyasi süreç" adı altında Suriye'nin iç işlerine karışmaktan vazgeçmek zorundasınız. ABD bölgede yenildi, dolayısıyla ABD'nin elemanları olan Müslüman Kardeşler ve diğer terör çetelerinin Esad'ı devirme hayalleri sona erdi. Bu sözde muhaliflerin temsilcilerine Esad'ın bakanlık falan vereceğine gerçekten ihtimal veriyor musunuz? Esad da size "CHP ve İYİ Parti'ye bir kaç bakanlık verin" derse, ne yanıt verirsiniz?

Suriye'ye Anayasa yapmak sizin işiniz mi? Türkiye, sömürgelerine Anayasa dayatan emperyalist bir ülke değildir.

+++

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Mevlut Çavuşoğlu'nun açıklamasını şöyle eleştirdi:

"Esad'a: 'Seni devirmek için mücadele eden yobaz örgütlerle, bu ABD işbirlikçileri ile iktidarı paylaşacaksın' diyor. 'Rejim gerçekçi davranırsa' demekle kastettiği bu. 

Bu, utanç verici.

Bu, AK Parti dış politikasının çıkmazda olduğunu gösteren bir olay.

Gerçi Amerika'ya da tavırlar alınıyor, ama, Suriye'de, Ukrayna'da, Gürcistan'da Amerika'ya tavır alamıyor.

Çavuşoğlu, Suriye'nin ABD ile işbirliği yapması durumunda normalleşebileceğimizi söylüyor. Şam yönetimine ABD'nin dayattığı çözüm önerisini sunuyor.

Ben bu açıklamadan onu anlıyorum. AK Parti Hükûmeti, Suriye'yi Beşar Esad'ın yönetmesini kabul etmiyor. Bu politikadan vazgeçmeli."

Video kaydı:


+++

Müslüman Kardeşler'e son darbeyi Mısır ile normalleşerek siz vurdunuz. 

ABD ile birlikte Müslüman Kardeşler Mısır'da, Libya'da, Tunus'ta yenildi. Suudi Arabistan'da ve Cezayir'de ise zaten hiç şansları yoktu.

Bölgenin tümünde olduğu gibi, Suriye'de de hiç bir umutları kalmadı. Tıpkı El-Kaide türevi IŞİD benzeri diğer sözde cihatçı özde Amerikan beslemesi örgütlerin umutlarının kalmadığı gibi. 

Boşa kürek çektiğinizin farkında değil misiniz?

Bakınız:
İhvan-ül Müslimin'e son darbeyi AK Parti vurdu 

+++

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder